İLK DERECE MAHKEMESİNİN 2019/241 ESAS- 2020/160 KARAR SAYILI KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "Davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile; dava konusu Gaziantep ili İslahiye İlçesi Ortaklı mahallesi 1, 2 ve 3 parsel numaralı taşınmazlara kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan toplam 42.607,06 TL tazminatın dava tarihi olan 30/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacı T1 verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, dava konusu Gaziantep ili İslahiye İlçesi Ortaklı mahallesi 1, 2 ve 3 parsel numaralı taşınmazlara kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan toplam 42.607,06 TL tazminatın dava tarihi olan30/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacı T2 verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, dava konusu Gaziantep ili İslahiye İlçesi Ortaklı mahallesi 1, 2 ve 3 parsel numaralı taşınmazlara kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan toplam 42.607,06 TL tazminatın...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, iki ortaklı limited şirket ortağının şirkete borcu sebebiyle ortaklıkların alacağına ilişkindir.Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 11.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 11.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 21.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Müdürlüğünün 2007/2451 Esas sayılı dosyasında müvekkilinin ve davacının taraf olmadığını, bu konuda dava dayanağı dosyanın değiştirilmesine muvaffakatlarının bulunmadığını, böyle bir yola başvurulduğu taktirde ayrıca cevap verme haklarını saklı tuttuklarını, alacağın zamanaşımına uğradığını, şayet dava dilekçesinde tarif edilen şekilde bir alacak mevcut olsa idi dahi eser sözleşmesinden kaynaklanan alacakların 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, dava dilekçesinde harfiyet ve kira alacağından bahsedildiğini, kira alacaklarında Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli bulunduğunu, itirazın iptali davasının ise yasal 1 yıllık süre içerisinde açılmadığını, dava dilekçesinde bahsedilen işlerin üç ortaklı bir adi ortaklık tarafından ihale ile alındığını, adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından tüm ortakların hasım alınması gerektiğini, ... 1....
İcra Müdürlüğünün 2007/2451 Esas sayılı dosyasında müvekkilinin ve davacının taraf olmadığını, bu konuda dava dayanağı dosyanın değiştirilmesine muvaffakatlarının bulunmadığını, böyle bir yola başvurulduğu taktirde ayrıca cevap verme haklarını saklı tuttuklarını, alacağın zamanaşımına uğradığını, şayet dava dilekçesinde tarif edilen şekilde bir alacak mevcut olsa idi dahi eser sözleşmesinden kaynaklanan alacakların 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, dava dilekçesinde harfiyet ve kira alacağından bahsedildiğini, kira alacaklarında Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli bulunduğunu, itirazın iptali davasının ise yasal 1 yıllık süre içerisinde açılmadığını, dava dilekçesinde bahsedilen işlerin üç ortaklı bir adi ortaklık tarafından ihale ile alındığını, adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından tüm ortakların hasım alınması gerektiğini, ... 1....
a devrettiği, böylelikle şirketin tek ortaklı hale geldiği, ancak tek ortaklı tescilinin davacı tarafından yapılamadığı, halen faal bulunan, ayrıca ticari faaliyette bulunma imkanı olan şirketin amacı doğrultusunda faaliyetlerini yürütebilmesi için tek ortaklılık durumunun ticaret siciline tescili gerektiği, bu durumda mahkemeye başvuru için gerekli koşulların oluştuğu ve davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, böylece davacının davasının yerinde olduğu kanaatine varılarak, davanın kabulü ile; TK'nun 410/2. maddesi gereğince, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün ... sicil no.sunda kayıtlı ... ve Tıbbi Malzemeler Danışmanlık İç ve Dış Ticaret San. Paz. A.Ş'nin genel kurulunun toplantıya çağrılması hususunda davacıya izin verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
O nedenle, somut olayda davacı tüzel kişi ortağın, ortağı olduğu dava dışı şirketi tek başına temsil etme hakkı bulunduğu da dikkate alınarak, TTK m. 640/3 uyarınca, davanın şirket tarafından açıldığının kabulü gerekir. 4- TTK m. 621 uyarınca, her ne kadar ortaklıktan çıkarma isteğiyle mahkemeye başvurmak için şirket genel kurulunun, hem sermaye payı, hem de ortak sayısı yönünden nitelikli çoğunluk oyu aranmış ise de, bu hükmün iki ortaklı şirketler yönünden uygulanmaması gerekir. Zira, aksi halde, iki ortaklı şirketler yönünden haklı sebeple şirketten çıkarma davacısı açma imkanı bulunmayacaktır. İki ortaklı şirketlerde, TTK m. 640/3’ün uygulanması yönünden şirket genel kurulunun her hangi bir işlevinin olması düşünülmemeli, bir ortağın diğerine haklı sebeple ortaklıktan çıkarma davası açabilme hakkının olduğu kabul edilmelidir (O. H....
Ltd'nin ortağı olduklarını, davalı şirketle aynı alanda faaliyet gösteren başka bir şirket kurduklarını, 6762 sayılı TTK'nın 547. maddesine aykırı davrandıklarını ileri sürerek, şirket ortaklığından çıkartılmalarına karar verilmesini, ancak bu durumda şirket tek ortaklı hale geleceğinden şirketin fesih ve tasfiyesini talep etmiş, mahkemece şirketin feshi için muhik sebeplerin bulunduğu gerekçesiyle, davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmiştir. Oysa, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK'nın 573/1. maddesi uyarınca limited şirketlerin tek ortaklı olarak da tüzel kişiliğini ve ticari hayatlarını sürdürmeleri mümkün hale gelmiştir....
Kabule göre de; davacının söz konusu adi ortaklı bünyesindeki işe iadesine karar verilmesi gerekirken Merdan Sağlık A.Ş şirketine iade edilmesi de hatalı olmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- a-6. maddesinde, "Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması" halinde, kararın kaldırılarak yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderileceği düzenlenmiştir. Maddede yer alan bağlaç "veya" olarak geçtiğine göre, davanın esasıyla ilgili delillerin toplanmaması ile gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemesi ayrı ayrı iade nedenidir....
Davacılar, davalı şirketin sicil kayıtlarına göre ... tarafından tek ortaklı olarak kurulsada kendilerinin de gizli ortak olduklarını, aralarındaki sözlü anlaşmaya göre şirkette 1/3'er oranında hisselerinin bulunduğunu, davalının ... Firmasının yetkili servisi olarak faaliyet gösterdiğini, ... Firma yetkililerinin istemi nedeniyle şirketin tek ortaklı olarak kurulduğunu ileri sürmüşler; davalı ise, iddiaların doğru olmadığını, davalı şirketin tek ortaklı olarak müteveffa ... tarafından kurulduğunu, anılan şahsın 10.01.2017 tarihinde hayatını kaybetmesi neticesinde hisselerin veraset ilamındaki paylarına göre eşi olan ... ve kızı ...'a geçtiğini, davacıların şirkette ortak olma durumlarının söz konusu olmadığını, gizli ortak iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunmuştur. Davalı şirket ilk defa 05.12.2013 tarihinde ... tarafından tek ortaklı olarak kurulmuştur....
Dairemizce İstinaf incelemesi 6100 Sayılı HMK’nun 355 ve 357. maddeleri gereğince istinaf sebepleri ile bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılmıştır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nunda adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme olarak tanımlanmış ve 620- 645. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ortaklar, birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kişiye karşı, ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olurlar (TBK 638. madde). Burada sözleşmeden değil, doğrudan doğruya kanundan doğan bir sorumluluk söz konusudur. Dosya içeriğine göre davacı, talep konusu 06.12.2016- 30.06.2018 döneminde Yılmaz Kaya işyerinden sigortalı gösterilerek çalışmıştır. Davacı, işveren Yılmaz Kaya ile davalı arasında adi ortaklık ilişişi bulunduğunu iddia etmiştir....