Noterliğinin 17.10.2012 tarihli ve 16958 yevmiye no ile tasdik edilen adi ortaklık sözleşmesinde müteselsil sorumluluğun aksinin kararlaştırılmadığı görülmektedir. 25. Adi ortaklığın ticari faaliyette bulunarak temsilcisi aracılığıyla takip konusu çeki ciro ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda takip konusu borç, ortağın şahsi borcu olmayıp, adi ortaklığın borcudur. 26. O hâlde, adi ortaklığın borcu nedeniyle ortaklar müteselsilen sorumlu olduklarına ve ortaklığın mal varlığı elbirliğiyle idare edildiğine göre, birlikte sorumluluk gereği adi ortaklığın borcu nedeniyle adi ortaklığa ait mal veya alacağa haciz konulabilir ve alacaklı tarafından ortaklığın mal varlığından tahsilat yapılabilir. 27....
Hal böyle olunca davacı iddiası ve davalının savunması yönünden tüm delilleri celbedilerek B.K.nun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri gözetilmesi gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Tasfiyenin BK.nun 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gerekir....
arz ve izahına nedelerine göre dava konusu adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 1.000,00 TL tasfiye payının müvekkiline ödenmesine , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır. Birleşen dosyada ise davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında 14/08/2017tarihinde adi ortaklık sözleşmesi aktedildiği ve ortaklığın feshi ve tasfiyesi 30/07/2018 tarihinde Çorum 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/240 E sayılı dosyası üzerinden dava edildiğini ve derdest olduğunu, davalının ortak bu fesih davasından önce Çorum 2....
Esas sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesi davası açılmış olduğundan dava konusu taşınmaz üzerindeki maddi varlıklar ve taşınmazın arz değerine ilişkin talepler konusunda karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın derdestlik dava şartı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dava adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin olup, adi ortaklığın taraflar arasında kurulduğu, mahkemece uyulan bozma ilamında açıkça belirtilmiştir....
Davalı, davacının sözleşmenin 4. maddesine göre ödemesi gereken payına düşen bedeli ödemediğini savunmuş, mahkemece de bu bedeli ödediğini davacının ispat etmesi gerektiği ve edemediği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; yazılı sözleşme ve davalının açık ikrarı ile adi ortaklığın kurulduğunun kabulü gerekir. Davacının payına düşen bedeli ödeyip ödememesi adi ortaklığın tasfiyesi sırasında davacının alacağının tespiti için önem arzeder. Ortak alınan taşınmaz davalı tarafından 29.07.2004 tarihinde satıldığına göre bu tarih itibarıyle ortaklığın son bulduğu kabul edilerek adi ortaklığın Borçlar Kanunu 538 ve devamı maddeleri gereğince tasfiyesinin yapılması gerekir. Mahkemece bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 24.2.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisini kabul etmekle birlikte davanın adi ortaklığın tasfiyesi değil, ortaklığa koyduğu sermayenin geri ödenmesi için alacak davası olduğunu ileri sürmüştür. 6098 sayılı TBK'nın 642- (1) maddesine göre; katılım payı olarak bir şeyin mülkiyetini koyan ortak, ortaklığın sona ermesi üzerine yapılacak tasfiye sonucu o şeyi olduğu gibi alamaz; ancak koyduğu katılım payına ne değer biçilmişse o değeri isteyebilir. Bu hüküm uyarınca davacının adi ortaklığa sermaye olarak koyduğu taşınırların mülkiyetini isteyemeyeceği açıktır. Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar. Bu durumda mahkemece, davanın adi ortaklığın tasfiyesi davası olarak nitelendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır (Yargıtay 3. HD. 21/12/2017 tarih, 2016/10771 E., 2017/17980 K.)....
Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.) Adi ortaklık ilişkisi, TBK.nun 639. maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir. Adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur. Bu nedenle adi ortaklığa karşı açılan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Başka bir anlatımla, aktif ve pasif taraf ehliyeti tüm ortaklara aittir. Bu açıdan ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığı vardır. Adi ortaklık, adına üçüncü kişiler aleyhine açılacak davaların bütün ortaklar tarafında açılması gerekir. Keza, bir ortağın diğer aleyhine açtığı davada da, tüm ortaklar davaya dahil edilmelidir....
Mahkemece, taraflar arasındaki tasfiyesi istenen 13 Mayıs 2012 tarihli harici adi ortaklık sözleşmesinin davacı ve davalı Lütfi arasında düzenlendiği, sözleşmede diğer davalının taraf olmadığının belirlendiği, temyiz sonrası celbedilen Anadolu 24....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi _K A R A R_ Dava, adi ortaklığın tasfiyesi istemine ilişkin bulunduğundan, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 13.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 31.01.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 7. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 11/09/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....