"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen adi ortaklığın tasfiyesi davasında ihtiyati haciz kararının kaldırılması isteminin reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili (ihtiyati haciz kararına itiraz eden) tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I İhtiyati haciz isteyen (davacı) vekili dava dilekçesinde; davalılardan, ...'den olan alacağına ilişkin olarak .... İcra Müdürlüğü'nün 2014/4150 ve 2014/4151 esas sayılı dosyalarından başlatılmış olan icra takiplerinin kesinleştiğini, davalı şirketler arasında bir adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu ve bu ortaklık adı altında ihalelere girerek kar elde ettiğini belirterek, müvekkili şirketin ....'den olan alacağının tahsili amacıyla bu şirketin de içinde bulunduğu adi ortaklığın tasfiyesi ile bu ortaklığın .......
Davanın bu niteliğine göre uyuşmazlık, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi talebine yöneliktir. Davacı ile davalı arasında adi ortaklık kurulduğu ve bunun tasfiye edilmediği tarafların kabulündedir. Davacının bu davadaki talepleri dikkate alındığında davanın adi ortaklığın fesih ve tasfiye talebini içerdiği kabul edilmelidir. Buna göre, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin B.K nun 520 vd. (TBK'nun 620 vd.) maddeleri gereğince tasfiyesi ile çözümlenmesi gerekir. BK'nun 538. (TBK'nun 642.) maddesinde belirtildiği gibi tasfiye, bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde ise, tasfiyenin bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin BK'nun 539....
(TBK'nın 643.) maddesi gereğince ortaklığın tasfiyesinde istenebilmesi ve bilhassa ortaklığın mahkemece yapılan tasfiyesi esnasında dikkate alınması olanağı vardır. Ancak kuşkusuz bu gider ve masrafların talep edilebilmesi için, ispat edilmesi zorunludur. Bu ispat ise yasal delillerle ve duruma göre takdiri delillerle ve özellikle bilirkişi incelemesi ile yaptırılabilir. (Adi Ortaklık Doç. Dr....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar taraflar arasında yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi bulunmamakta ve davalı tarafından da ortaklık ilişkisinin inkârı yoluna gidilmişse de; dosyada mevcut taraflar ve dava dışı arsa sahipleri ile yapılan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri, ortaklığın başlama ve bitiş tarihlerini gösteren vergi dairesi yazısı ve 09.02.2016 tarihli tutanak kapsamından taraflar arasında adi ortaklığın bulunduğunun sabit olduğu, davacı tarafça adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi talep edildiğinden 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 639 ve devamı maddeleri uyarınca adi ortaklığın tasfiyesinin gerçekleştirilmesi gerektiği, yargılama sırasında dosyaya kazandırılan 16.12.2020 tarihli ek raporda adi ortaklığın tasfiyesi sonucu davacı ortağın alacak miktarının 244.167,41 TL olacağının belirtildiği, tasfiye heyeti raporunun, hüküm kurmaya ve istinaf denetimine elverişli bulunduğu gerekçesiyle, taraf...
Şti'den alacaklı olduğunu, bu alacağın tahsili amacı ile icra takibi yapılarak kâr payının tasfiye edilmesi halinde kâr payına haciz konulması talebinde bulunulduğunu, diğer yandan davacının adi ortaklığın tasfiyesi için dava açılması hususunda icra mahkemesinden yetki aldığını belirterek, davalılar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir. CEVAP: Davalı vekilleri ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde, davalılar arasındaki ortaklığın fesih ve tasfiyesi şartlarının somut olayda gerçekleşmediğini belirterek, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davaya asli müdahil olmak isteyen ... vekili asli müdahale dilekçesinde, açılan davada verilecek kararın asli müdahale talebinde bulunan tarafı doğrudan etkileyecek nitelikte olması nedeni ile asli müdahale talebinin kabulüne ve davalılar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir....
Karar) Somut dosyamızda Adana 4.Noterliği'nin ... yevmiye nolu 19.01.2016 onay tarihli adi ortaklık sözleşmesi uyarınca davacı ve davalı arasında adi ortaklık sözleşmesi bulunduğu, bu hususun her iki tarafın kabulünde olduğu, davacı ortak tarafından adi ortaklığın diğer tarafı olan davalıya karşı adi ortaklıktan kaynaklı alacak bakımından icra takibi başlatıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu ve iş bu itirazın iptali davasının açıldığı, taraf teşkilinin bulunduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince taraf teşkili sağlanmadığından bahisle davanın reddi kararı verilmesi doğru olmamıştır. Adi ortaklık ilişkisinde, bir ortak tarafından açılan alacak talebine ilişkin dava , ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar. Somut olayda taraflar arasındaki ortaklığın fiilen son bulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....
Telekom A.Ş) ve ... Bilişim ve Sağlık Hizmetleri Ltd Şti aleyhine davalı ... ..Ltd Şti 'nin adi ortaklığı temsil yetkisini ihmal ve suistimal etmesi nedeniyle yetkisinin kaldırılarak ,adi ortaklığın temsil yetkisinin müvekkiline veya atanacak bir kayyuma verilmesi talepli dava açıldığı ve davanın derdest olduğu anlaşılmıştır. Yine 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/20 esas sayılı dosyasında ise; davacı ... Temizlik... Ltd Şti tarafından davalılar ... Grup Hizmetleri Ltd Şti (yeni ünvanı ... Telekom A.Ş) ve ... Bilişim ve Sağlık Hizmetleri Ltd Şti aleyhine davalı ... ..Ltd Şti 'nin adi ortaklığı temsil yetkisini ihmal ve suistimal etmesi nedeniyle yetkisinin kaldırılarak temsil yetkisinin müvekkiline veya atanacak bir kayyuma verilmesi istemiyle dava açıldığı ve davanın derdest olduğu anlaşılmıştır....
Eski 818 sayılı BK zamanında Yargıtay’ımızın yerleşik uygulaması, adi ortaklığın haklı sebeplerle feshi davası açılmışsa, mahkemenin ortaklığın feshine karar vermesi halinde, tasfiyenin de bizzat mahkeme veya denetiminde bir tasfiye memuru aracılığıyla yapılması yönündeydi; “adi ortaklığın mahkemece bizzat tasfiyesinin yaptırılması gerekir.”16 Kanaatimce yeni TBK md 644/II ve IV üncü fıkraları karşısında, ki bu hükümler eski BK’da yoktur, adi ortaklığın tasfiyesi işlerinin mahkemelerce veya mahkemelerin denetiminde atayacakları bir tasfiye memuru aracılığıyla yapılması uygulamasına son verilmesi doğru olacaktır. Ancak Yargıtay aynı ve bir çok başka kararında, “Adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi için öncelikle adi ortaklığın malvarlığının tespiti gerekir. Bu malvarlığı tespit edildikten sonra az yukarıda izah edilen şekilde tarafların anlaşamamaları üzerine fesih ve tasfiyenin mahkemece yapılması gerekir....
Mahkemece, "...davacı ve davalı taraflar arasında, dava dilekçesi, davalının Besni CBS'nin 2015/1685 Soruşturma dosyasındaki beyanı ve tanık beyanları dikkate alındığında, TBK'nın 620. vd. maddeleri gereği adi ortaklığın bulunduğu ve söz konusu adi ortaklığın henüz tasfiye edilmediği yönünde her hangi bir anlaşmazlığın bulunmadığı sabittir....
Bu itibarla adi ortaklık ilişkisi sebebiyle davacının, ortaklığa yönelik davalıdan talepte bulunabileceği kabul edilmelidir. O halde davacının dava dilekçesindeki talebi, ortaklığın fesih ve tasfiyesini de kapsadığına göre, mahkemece ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi, tasfiyenin de bizzat yaptırılması gereklidir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa BK.nun 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gereklidir....