Belediye Başkanlığına haciz yazısı yazıldığı, şikayetçi borçlunun, haczedilen alacağın adi ortaklığa ait olduğunu ileri sürerek, haczin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, adi ortaklığın borcundan dolayı adi ortaklık mallarına haciz konulabileceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İcra takibinin borçlusu, adi ortaklığın ortakları olan şirketler olup, adi ortaklık değildir. Kaldı ki adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından, adi ortaklık hakkında takip yapılması da mümkün değildir.6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 622-623. maddeleri gereğince adi ortaklıkta her ortak, şirketin kârına iştirak etme hakkına sahip olduğundan, ortağın kişisel alacaklıları, borçlu ortağın şirketteki kâr payını haczettirebilirler. Ayrıca, aynı Kanun'un 638. maddesine göre, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır....
Davacı ortak.... tarafından, dava dilekçesinde; 03.10.2008 tarihinden itibaren son 2 yıl için ortaklıktan payına düşen kar payı talep edilmiş, davalılar vekili ise cevap dilekçesinde; davacının, davalılar ile birlikte ortak oldukları ekmek fabrikasının davalılarca işletildiğini ve kendisine kazançtan bir pay verilmediğini iddia ettiğini; bu iddianın muhteviyat gereği adi ortaklığın feshi sonucunu doğurduğunu; davacının hissesi karşılığı alacak talep etmesi, tarafların birbirlerine olan güvenlerini yitirdikleri ve ortaklığın devamına olanak kalmadığı anlamını taşıdığını ve ortaklığın fesih ve tasfiyesini gerektirdiğini; tarafların taleplerinin de tasfiye aşamasında değerlendirilmesi zorunluluğunu doğurduğunu; ... kaldı ki; davacı yan açısından adi ortaklığın 2007 yılında fiilen tasfiye edildiğini savunmuştur....
Ne var ki, henüz adi ortaklığa ait kazancın ortaklar arasında taksim edilmediği veya ortaklığın tasfiyesi halinde borçlu ortağa isabet edecek tasfiye payının belirlenmediği bir aşamada, adi ortaklığın yaptığı işin karşılığında üçüncü kişiden olan alacağının haczi mümkün değildir (Hukuk Genel Kurulu’nun 03.04.2013 gün ve E: 2012/12-863, K: 2013/432 sayılı ilamı). Nihayet, ortaklık geliri henüz taksim edilmeden, onun üzerinde bütün ortakların iştirak halinde mülkiyet hakları vardır (Hukuk Genel Kurulu’nun 10.04.1991 gün, E:1991/13-76, K:1991/199 sayılı ve 10.12.2014 tarih, 2013/12-1233 esas, 2014/1014 karar sayılı ilamları). Açıklanan bu hükümlere aykırı olarak adi ortaklığın malları üzerine haciz konulması halinde bu husus, ortaklardan her biri tarafından şikayet konusu yapılabilir. O halde mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin reddi isabetsizdir....
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; yukarıda açıklanan sebeplerle, davanın kabulüne, taraflarca kurulan adi ortaklığın konusuz kalması sebebiyle ... Noterliği’nin 23.01.2014 tarih ve ... yevmiye numarası ile kurulan ... Sanayi ve Tic. A.Ş. ve ... San. ve Tic. Ltd. Şti. Adi Ortaklığı’nın tasfiyesine, 15/03/2023 tarihli Tasfiye Memuru ......’nun tasfiye raporunun kararın eki sayılmasına, 15/03/2023 tarihli tasfiye raporu doğrultusunda adi ortaklığın bakiye nakitlerinden 19.953,21.-TL’nin Davacı .... Yat. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne verilmesine, 478.536,64.-TL’nin Davalı ... Sanayi ve Tic. A.Ş.’ye verilmesine, tasfiyenin bu şekilde yapılmasına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden; 1-DAVANIN KABULÜNE, -... Noterliği’nin 23.01.2014 tarih ve ... yevmiye numarası ile kurulan ... Sanayi ve Tic. A.Ş. ve ... San. ve Tic. Ltd. Şti....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi talebi ile açılmıştır....
Davacının iddiası ve tarafların beyanlarına göre de adi ortaklığın fiilen son bulduğu anlaşılmaktadır. Ortaklık son bulduğuna göre, tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa BK.nun 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gerekir....
Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, ortaklığın faaliyetlerinden dolayı uğradığı zararın veya kar payının talep edilmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar. Uyuşmazlık, bu bağlamda değerlendirilip, çözüme kavuşturulmalıdır. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir.Zira, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1.maddesine göre; Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır....
Bu durumda, tasfiye işlemleri gerçekleştirilirken; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK'nun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, tasfiye işlemi Türk Borçlar Kanunu’nun 642’nci madde ve devamı hükümlerine göre gerçekleştirilmelidir. BK ve TBK’nın adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin düzenlemeleri arasında tasfiye memuru ile ilgili hükümler dışında önemli bir farklılık bulunmamaktadır....
Ayrıca, aynı Kanunun 638. maddesine göre, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır. Ne var ki, henüz adi ortaklığa ait kazancın ortaklar arasında taksim edilmediği veya ortaklığın tasfiyesi halinde borçlu ortağa isabet edecek tasfiye payının belirlenmediği bir aşamada, adi ortaklığın yaptığı işin karşılığında üçüncü kişiden olan alacağının haczi mümkün değildir (Hukuk Genel Kurulu’nun 03.04.2013 gün ve E: 2012/12-863, K: 2013/432 sayılı ilamı). Nihayet, ortaklık geliri henüz taksim edilmeden, onun üzerinde bütün ortakların iştirak halinde mülkiyet hakları vardır (Hukuk Genel Kurulu’nun 10.04.1991 gün, E:1991/13-76, K:1991/199 sayılı ve 10.12.2014 tarih, 2013/12-1233 esas, 2014/1014 karar sayılı ilamları). Açıklanan bu hükümlere aykırı olarak adi ortaklığın malları üzerine haciz konulması halinde bu husus, ortaklardan her biri tarafından şikayet konusu yapılabilir....
Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK.nun 297. maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır. Dosyanın incelenmesinde; adi ortaklığın tespit edildiği, davacı tarafın taleplerinin adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini kapsadığı, ortaklığa konu aracın güncel tescil kayıtlarının dosyada yer almadığı, tasfiye aşamalarının uygulanmadığı, tasfiye bilançosunun tam olarak belirlenmediği, tarafların hak ve yükümlülüklerinin saptanmadığı görülmektedir....