Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “…Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu olanak, kamu borçluları için tanınmamıştır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, 6183 sayılı yasanın 79.maddesince açılan menfi tespit davasıdır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup karar davacı vekili tarafından yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden, davalı vekili tarafından ise davacının süresinde itiraz etmediği için borç zimmetinde sayılması gerektiği ileri sürülerek istinaf edilmiştir. Davacı vekilinin istinaf talebi yönünden yapılan incelemede: Dava konusu uyuşmazlıkta 27/06/2019 tarihli haciz ihbarnamesine bağlı olarak menfi tespit davası açılmıştır. Davacı taraf iş bu haciz ihbarnamesine 6183 sayılı kanunun 79. maddesine istinaden süresi içerisinde cevap vermemiş, itirazda bulunmamış ve davanın açılmasına kendisini sebebiyet vermiştir....
Davacı, kendisine gönderilen İİK 89. maddesine dayalı haciz ihbarlarına süresinde cevap vermemiş ve İİK'nun 72. maddesine dayalı olarak menfi tespit davası açmıştır. Öncelikle menfi tespit davasında husumet akdi ilişkide alacaklı olduğunu beyan eden tarafa karşı açılır. Davalı ile davacı arasında akdi ilişki bulunmamakta olup, davalı İİK'nun 89 maddesine göre haciz ihbarnamesi ile alacaklıdır. Dolayısıyla davalıya karşı İİK'nun 72 maddesine dayalı olarak dava açılamaz. Diğer yandan davacı ... Ltd. Şti.'nin ortağı olup kar payı yönünden 3. kişi olarak kendisine haciz ihbarnamesi gönderilir.Mahkemenin bu yöndeki tespiti de yerinde değildir. Bu durumda mahkemece öncelikle davanın husumet yokluğundan reddi gerekirken yazılı gerekçeler ile kabulü yerinde görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 06.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları). Ancak, 6183 sayılı Kanunun 79/4. maddesi menfi tespit davası açılabileceğine izin vermiş olmakla birlikte bu yol, üçüncü kişiler bakımındandır....
Dava, 6183 sayılı Yasa’nın 79/4 maddesine dayalı olarak açılan menfi tesbit davasına ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve bozma gereğine karar verilmiş olmasına göre davalı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168. maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı yasanın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmünü içermekte olup, davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin de maktu hesaplanması gerekirken nispi hesaplanması hatalıdır. 3-Dava dayanağı 6183 sayılı Yasa’nın 79/4 maddesinin son cümlesinde “Davasında haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın %10'u tutarında ayrıca inkâr tazminatına hükmedilir." şeklinde düzenlenmiştir....
ın borçlarından sorumlu tutulmadığı vakıalarından hareketle menfi tespit isteminde bulunulmuştur. Cevap dilekçesinde özetle; ilgili işlemlerin usulüne uygun olarak yapıldığı savunması ile davanın reddi talep edilmiştir. Dosya kapsamında toplanan delillerin tartışılmasına geçilmeden önce konu ile ilgili yasa maddesine değinmekte fayda vardır. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 79. Maddesinde aynen, "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi: Madde 79 – Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır....
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, 6183 sayılı Yasanın 79/IV. fıkrası uyarınca menfi tespit davası, adı geçen Yasanın “üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı 79. maddesi uyarınca 3. kişiye çıkartılan haciz bildirisine 79/III. maddesi gereğince 7 günlük süresi içerisinde itiraz etmeyen muhatabın 1 yıllık süresi içerisinde açabileceği bir dava olup, davacı bankaya davalı kurum tarafından tebliğ edilen bildirimin 6183 sayılı Yasanın 62. maddesi gereğince malvarlığı araştırmasına yönelik olmasına, bu aşamada davacının haczedilen her hangi bir malvarlığı bulunmaması da dikkate alındığında hukuki yararının bulunmamasına ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 2,75 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 30.5.2012 gününde...
sayılı ilamla; "Dava, 6183 Sayılı AATUHK'nun 79. maddesi gereğince açılmış menfi tespit istemine ilişkin bulunmaktadır....
Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup,”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir. Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı)....
Davalı ... vekili, İİK’nun 72.maddesine dayalı olarak icra dosyasının asıl borçlusunun dava açabileceğini, davacının İİK’nun 89.maddesindeki menfi tespit davası açılma süresi olan 15 günlük hak düşürücü süreyi kaçırdığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Diğer davalılar duruşmaya katılmadığı gibi cevap dilekçesi de vermemiştir....