Şeklinde olduğu, damga vergisi ve stopaj kesintisinin bu bende dahil olmadığını, davalının üzerine düşen vergi yükümlülüklerini davacıya yansıtmaya çalıştığını, yine demir sehpa gibi sözleşme gereği yapılması zorunlu yapılarla ilgili de yansıtma faturası düzenlenemeyeceğini, kendilerinin alacakları için ----.İcra Dairesi'nin ----- esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalının ödeme yaptıktan sonra ----ATM'nin----- esas sayılı dosyasında istirdat davası açtığını beyan ederek davasının kabulünü istemiştir. -----. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ----esas sayılı dava dosyasının UYAP üzerinden mahkememizce incelenmiştir. ----....
Mahkememizin 02/02/2023 tarihli ara kararı ile davacı vekiline çeki elinde bulunduran 3.kişiye karşı istirdat davası açmak üzere 1 aylık süre verildiği, Mahkememizin 28/03/2023 tarihli duruşmasında hazır bulunan davacı vekilinin duruşmadaki beyanı ile dava konusu çek üzerindeki imzanın müvekkile ait olmadığını, bu aşamada herhangi bir ödeme yapmadıkları için istirdat davası açmadıklarını, buna ilişkin icra mahkemesinde ve İstanbul CBS'de davalarının devam etmekte olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Mahkememizce 02/02/2022 tarihli ara kararı gereğince davacıya çeki ibraz edene karşı istirdat davası açmak için 1 aylık kesin süre verilmesine, verilen sürede davanın açılmaması halinde davanın reddedileceğinin ihtarına karar verildiği, ihtaratlı ara kararın 08/02/2023 tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiği, davacı tarafça mahkememiz ara kararına istinaden istirdat davası açıldığına yönelik olarak dosyaya herhangi bir kayıt sunulmadığı görülmüştür....
(çek hamili olduğu anlaşılmakla VKN: ....) istirdat davası açması bakımından iki hafta kesin süre verilmesine, şayet istirdat davası açarsa davanın konusuz kalacağı, açmazsa davanın reddedilebileceği hususunun davacı şirket yetkilisine ihtaratına (ihtarat yapıldı)” şeklinde kesin süre verilmiş, davacı yanca verilen süre içerisinde 16.04.2021 tarihinde Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin..... sayılı dosyası ile istirdat davası açılmıştır. Mahkemece davacı yana verilen kesin süreyi içeren ara kararda açılan davanın bildirilmesi gerektiği hususuna ilişkin herhangi bir açıklayacı ifadeye yer verilmemiş olup, anılan ara karar Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkına aykırıdır....
Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir. Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir....
Ceza Dairesi'nin 25.04.2016 tarih ve 2016/785-3837 Esas-Karar sayılı ilamı ile mahkeme kararı onanarak kesinleştiği, bu durumda davacının takip konusu senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu ve uzamış ceza zamanaşımının söz konusu olduğu iddiaları uygulama yerinin olmadığı, İİK.’nun 72/7. maddesi uyarınca istirdat davası, borçlunun borçlu olmadığı bir parayı icra tehdidi altında ödediği tarihten itibaren bir yıl içinde açılabileceği, bu süre zamanaşımı süresi olmayıp hak düşürücü süre niteliğinde olduğu, bunun sonucu olarak mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerektiği, icra takibine konu alacağın 05.03.2009 tarihinde tahsil edildiği, istirdat davasının, alacağın tahsil tarihinden itibaren bir yıl içerisinde açılması gerekirken hak düşürücü süre geçirildikten sonra tahsil tarihinden yaklaşık 7 yıl 9 ay sonra 30/11/2016 tarihinde açıldığı, ödeme tarihiyle dava tarihi arasında İİK.’nun 72/7. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi...
Aynı maddenin 6. fıkrasında, menfi tespit davası sırasında borç ödenmiş ise davaya istirdat davası olarak devam edileceği öngörülmüştür. Dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak davacının ... 6. İcra Müdürlüğünün 2011/6558 esas sayılı icra takip dosyası ile istenen miktar hakkında borçlu olmadığının tespiti istenmiş, akabinde yargılama devam ederken taraflar arasında ... 6. İcra Müdürlüğünün 2011/6558 esas sayılı icra takip dosyasındaki takip tutarına istinaden 13.09.2011 tarihli, takip konusu alacak tutarının 6 taksit halinde belirlenen vadelerde 330,00’ar TL olarak ödeneceğine ilişkin protokol yapılmıştır. Davacılar vekilinin 23.11.2012 tarihli beyan dilekçesi ile davacının anılan protokol uyarınca davacının icra tehdidi altında ödeme yaptığını beyanla davayı istirdat davası olarak takip ettiklerini belirttiği görülmüştür....
İİK'nın 72/6 maddesi kapsamında açılan menfi tesbit davası dolayısıyla tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edileceği yasal olarak hüküm altına alındığından başta menfi tespit davası için gerekmeyen zorunlu arabuluculuk şartının yargılama sırasında borcun ödenmesi sebebiyle davanın yasa gereği istirdat davasına dönüşmesi durumunda da aranmayacağı istikrar kazanan Yargıtay içtihatları ile sabittir....
İİK'nın 72/6 maddesi kapsamında açılan menfi tesbit davası dolayısıyla tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edileceği yasal olarak hüküm altına alındığından başta menfi tespit davası için gerekmeyen zorunlu arabuluculuk şartının yargılama sırasında borcun ödenmesi sebebiyle davanın yasa gereği istirdat davasına dönüşmesi durumunda da aranmayacağı istikrar kazanan Yargıtay içtihatları ile sabittir....
Her ne kadar davacı vekili duruşma sırasında kaybolduğundan bahisle iptalini talep ettiği çeklerin bankaya ibrazı nedeniyle oluşan durum karşısında istirdat davası açılmayacağı yönünde imzasız beyanda bulunmuş ise de istinaf dilekçesi içeriğine göre de istirdat davası açılmadığı sabit olup, mevcut dosya kapsamına göre zayilik nedeniyle kararın kaldırılarak çeklerin iptali yönünde karar verilmesi talep edildiğine göre, çeklerin kayıp olmadığı dava dışı 3.kişiler tarafından muhatap bankaya ibraz edildiği, davacı tarafından da istirdat davası açılmaksızın kararın kaldırılması istendiğinden bu aşamadan sonra çeki elinde bulunduran tarafın ortaya çıkmasına göre zayi nedeniyle çekin iptali davasına devam edilmesine imkan bulunmamaktadır. Davacının ileri sürdüğü istinaf sebepleri daha çok çeki elinde bulunduran tarafın ortaya çıkmaması ya da açılacak istirdat davasında incelenmesi mümkün olan hususlardan olup, davacı tarafın istinaf itirazlarının reddi gerekmektedir....
Menfi tespit davası devam ederken, icra takibi konusu borcun bir kısmı ödenirse, menfi tespit davası, ödenen borç kesimi için (kısmî) istirdat davasına dönüşür; ödenmeyen borç kesimi için ise menfi tespit davası olarak kalmakta devam eder. Yani, bu halde menfî tespit davasına kısmî tespit davası ve kısmî istirdat davası olarak devam edilir....