Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık, davanın İİK'nun 72.maddesinde düzenlenen istirdat davası mı, yoksa TBK'nun 78.maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme davası mı olduğu noktasındadır. Davacı taraf, davasının TBK'nun 78.maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme davası olduğunu ileri sürmektedir. Bir davada anlatım taraflara, niteleme ise mahkemeye aittir. Somut olay bakımından davalı, davacı aleyhine kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatmış, davacı taraf ise takip sırasında takibe konu borcu ödemiştir. Davacı taraf, takip dayanağı çekteki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, bu nedenle borçlu olmadıkları parayı icra baskısı altında ödemek durumunda kaldıklarını iddia etmiştir. Bu anlatım karşısında davanın İİK'nun 72.maddesinde düzenlenen istirdat davası olduğunun kabulü gerekir....
İcra ve İflas Yasası'nın 72/6. maddesi hükmü gereği menfi tespit davasının açılmasından sonra yargılama sürecinde borç ödenmiş ise ıslaha dahi gerek olmaksızın davacının talebi üzerine -hatta davacının istemi olmasa bile- davaya istirdat davası olarak devam edileceği öngörüldüğüne göre, mahkemece davanın istirdat davasına dönüştüğü gözetilerek davacıların ödeme tarihine kadar icra dosyasında yapılan harç, masraf, vekalet ücreti vs. masraflar da dahil olmak üzere sorumlu oldukları borç miktarının tespiti için bilirkişiden ek rapor alınıp, davacılara iade edilecek gerçek bedelin bulunmasından sonra oluşacak sonuca göre davacı tarafın talebi de dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken yetersiz araştırma ve eksik incelemeye dayalı olarak iade edilecek miktar da açıkça hükümde gösterilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
İstirdat davası, İcra ve İflas Kanununda düzenlenmiş olmasına rağmen, uyuşmazlığı maddi hukuk bakımından sona erdirme amacına yönelik bir davadır. İstirdat davası normal bir eda davası olup, bununla icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödendiği iddia edilen paranın geri verilmesi istenir. İstirdat davasının biri takip hukukuna, diğeri maddi hukuka ilişkin olmak üzere iki şartı vardır. İlk şart, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olmasıdır. İkinci şart ise, maddi hukuk bakımından aslında borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehditi altında ödemek zorunda kalmış olmasıdır (İİK.m.72/Vll). İstirdat davasında önemle vurgulanması gerekli bir husus daha vardır ki, o da; borç olmayan paranın tamamen ödendiği tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde istirdat davasının açılması gerekir (İİK.m.72/Vll)....
Anılan Maddenin 1. fıkrasında; "Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Davacı taraf, davalı tarafa dava tarihinden önce, icra takip dosyasına dava konusu borcu ödemiş, davayı menfi tespit davası şeklinde nitelendirip açtıktan sonra da menfi tespit istemini istirdata dönüştürdüğünü beyan etmiştir. Bu durumda artık davacının, dava konusu icra takibinden dolayı, menfi tespit davası değil istirdat davası açması mümkün olup, hukuki niteleme hakime ait olduğundan, davanın istirdat davası olarak görülmesi gerekmektedir. 2-İstirdat davasının maddi hukuka ve takip hukukuna ilişkin şartları mevcut olup, bu davanın maddi hukuka tek şartı, davacının borçlu olmadığı bir parayı ödemiş olmasıdır. Davacı istirdat davası açabilmek için, maddi hukuk bakımından borçlu olmadığı bir parayı, cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmalıdır....
İİK 72/7'de düzenlenen istirdat davasında; kendisine karşı ilamsız icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da, itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşen icra takibi ile ve menfi tespit davası da açmaması sonucu, gerçekte borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalırsa, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir. İstirdat davası, İcra İflas Kanununda düzenlenmiş olmasına rağmen, uyuşmazlığı, maddi hukuk bakımından sona erdirme amacına yönelik bir davadır. İstirdat davası, normal bir eda davası olup, bununla icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödenmiş olduğu iddia edilen paranın geri verilmesi istenir. İstirdat davasının biri takip hukukuna, diğeri maddi hukuka ilişkin olmak üzere iki şartı vardır. İstirdat davası açılması için ilk şart, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olmasıdır....
Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146)....
Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233)....
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, davanın kooperatif aidat borcundan kaynaklı itirazın iptali davası olduğu, Ticaret Mahkemesi'nin görev alanının 6102 sayılı TTK'nın 4 ve 5. maddelerinde düzenlendiği, söz konusu davanın burada düzenlenen ticari davalardan olmadığı, 6100 sayılı HMK'nın 4. maddesine ve 634 sayılı kanunun EK-1 maddesine göre ......nin görevine girdiği gerekçesi ile mahkemenin görevsizliğine ve davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Kooperatif ve üyeleri arasındaki davalar, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 99. ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4 ve 5/1. maddelerine göre ticari dava olup, 6102 sayılı Kanun'un 5/2 maddesine göre, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususu düzenlenmiştir....
Esas sayılı takip dosyasının UYAP kayıtları dosyamız arasına alınmıştır. Dava İtirazın iptali davası olup, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu konusu alacak olan normal bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenle mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır. Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67.maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır....
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre; dava konusunun istirdat talebine ilişkin olup, İİK'nun 72/7. maddesi uyarınca davanın ödeme tarihinden itibaren 1 (bir) sene içinde açılması gerektiği, davalı şirkete istirdat davasına konu paranın 357.651,00 TL'sinin 06.11.2008 tarihinde, 42.000,00 TL'sinin ise 21.11.2008 tarihinde ödendiği, temlik sözleşmesinin tarihinin ise 02.07.2009 olduğu, istirdat davası açma süresinin ödeme tarihinden itibaren işlemeye başladığı, bu sürenin hak düşürücü süre olup, re'sen nazara alındığı, somut olayda davanın bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 04.05.2010 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davanın süre yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, davanın İİK'nun 72/7 maddesine dayalı istirdat davası mı yoksa sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı bir dava mı olduğu yönünde toplanmaktadır. 6100 sayılı HMK'nun 331....