Şti aleyhine 13/10/2010 tarihi itibariyle 407.278,43-TL vadesi geçmiş ve muaccel hale gelmiş vergi borcundan dolayı 6183 sayılı yasa gereğince icra takibi yürütüldüğünü ve takibin kesinleştiğini, davalılar ve şirket yetkilisinin 6111 sayılı yasa kapsamında borçlarını yapılandırmalarına rağmen taahhütlerini ihlal ettiklerini ve şirketin kanuni temsilcisi olan davalılardan ...'ın 1/4 hissesinin maliki bulunduğu ... ... Mah., 1234 ada, 5 parselde kayıtlı taşınmazın 19 no.lu bağımsız bölümdeki hissesinin tamamını 08/06/2009 tarih ve 12975 yevmiye ile davalı kızı ...'...
un Düşüncesi :Davacı adına düzenlenen 14.6.1995 günlü ... sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı görev yönünden reddeden ....İdare Mahkemesinin ... günlü E:... K:... sayılı kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1608 sayılı yasanın 5. maddesinde sadece ceza kararlarına tebliği tarihinden itibaren 5 gün içinde mahsus hakimlere, bulunmayan yerlerde sulh hakimliğine itiraz olunabileceği; kurala bağlanmış olup anılan cezanın tahsili amacıyla 6183 sayılı yasa hükümlerine göre düzenlenmiş olan ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın çözümü idari yargının görevine girmekte olduğundan temyiz isteminin kabulüyle görev yönünden redde ilişkin İdare Mahkemesi Kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir....
Direnme kararı vergi idaresince temyiz edilmiş ve 6183 sayılı Yasada yapılan değişiklikten sonra, yerel yönetimlere ait mallar için de haciz uygulanabileceği ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir. Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır. Danıştay Tetkik Hakimi ...'ın Düşüncesi: Davacı belediyenin kesinleşen vergi borcunun tahsili amacıyla bazı kamu idarelerinden olan alacaklarına haciz uygulanmıştır. Mali idare, kamu alacağının tahsilinde 6183 sayılı Yasayı uygulayacaktır. Olayda sözü edilen yasa uygulanmıştır. Yasanın 70 inci maddesinde 7.5.1994 tarihinde yapılan değişiklikle, mahalli idarelerin malları haczedilemeyecek mallar kapsamından çıkarıldığından haciz işleminin iptali yolundaki mahkeme ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Savcısı ...'...
Bu dönem ile ilgili olarak Yargıtay uygulaması bu doğrultuda olmuştur. 2-506 Sayılı Yasanın 3917 sayılı Yasa ile değişik 80. maddesi uygulama zamanında durum; 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde, 3917 sayılı Kanun ile yapılan ve 8.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren; “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.” hükmü uyarınca, Kurum alacakları yönünden 6183 sayılı Kanunun zamanaşımına ilişkin 102. ve devamı maddeleri geçerli olmuştur. Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması öngörüldüğünden, anılan Yasanın 102.maddesi uyarınca, sözü edilen alacaklar 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olmuştur.Anılan hüküm, “tahsil zamanaşımı” başlığı altında “Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar....
Bu dönem ile ilgili olarak Yargıtay uygulaması bu doğrultuda olmuştur. 2-506 Sayılı Yasanın 3917 sayılı Yasa ile değişik 80. maddesi uygulama zamanında durum; 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde, 3917 sayılı Kanun ile yapılan ve 8.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren; “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.” hükmü uyarınca, Kurum alacakları yönünden 6183 sayılı Kanunun zamanaşımına ilişkin 102. ve devamı maddeleri geçerli olmuştur. Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması öngörüldüğünden, anılan Yasanın 102.maddesi uyarınca, sözü edilen alacaklar 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olmuştur.Anılan hüküm, “tahsil zamanaşımı” başlığı altında “Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar....
Bu dönem ile ilgili olarak Yargıtay uygulaması bu doğrultuda olmuştur. 2-506 Sayılı Yasanın 3917 sayılı Yasa ile değişik 80. maddesi uygulama zamanında durum; 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde, 3917 sayılı Kanun ile yapılan ve 8.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren; “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.” hükmü uyarınca, Kurum alacakları yönünden 6183 sayılı Kanunun zamanaşımına ilişkin 102. ve devamı maddeleri geçerli olmuştur. Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması öngörüldüğünden, anılan Yasanın 102.maddesi uyarınca, sözü edilen alacaklar 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olmuştur.Anılan hüküm, “tahsil zamanaşımı” başlığı altında “Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar....
Bu dönem ile ilgili olarak Yargıtay uygulaması bu doğrultuda olmuştur. 2-506 Sayılı Yasanın 3917 sayılı Yasa ile değişik 80. maddesi uygulama zamanında durum; 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde, 3917 sayılı Kanun ile yapılan ve 8.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren; “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.” hükmü uyarınca, Kurum alacakları yönünden 6183 sayılı Kanunun zamanaşımına ilişkin 102. ve devamı maddeleri geçerli olmuştur. Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması öngörüldüğünden, anılan Yasanın 102.maddesi uyarınca, sözü edilen alacaklar 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olmuştur.Anılan hüküm, “tahsil zamanaşımı” başlığı altında “Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar....
Çünkü encümen tarafından yapılan bu idari tasarruf aleyhine 6183 sayılı Yasa hükümlerince gerektiğinde tasarrufu gerçekleştiren idareye, bunların verdiği kararlar aleyhine de İdari Yargı Mercilerine başvurulması gerekir. Davacı bu davasıyla taşınmaza konulan haczin kaldırılması ile birlikte işlem nedeniyle doğan manevi zararının tazmin edilmesini istediğine göre, mahkemece isteğin niteliği ve 6183 sayılı Yasa hükümleri gözetilerek dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddedilmesi gerekirken işin esasına girilerek verilen ceza sonucunda kanun yollarının tüketilmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 04/05/2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
İcra Mahkemesi'nce yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre; gerek İcra ve İflas Kanunu'nda, gerek 6183 sayılı Kanun'da ve gerek Bankalar Kanunu'nun Ek 5'nci maddesinde davacı bankanın alacağına imtiyaz tanıyan bir hüküm olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. 5020 sayılı yasa ile Bankalar Kanunu'na eklenen Ek 5'nci maddeye göre, davacı bankanın alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı yasada gösterilen takip ve tahsil usulleri uygulanır. 6183 sayılı Yasanın 21'nci maddesinin ikinci fıkrasına göre, üçüncü kişi tarafından haczedilen mal bir kamu alacağı için de haczedilirse, satış bedeli bu iki alacaklı arasında garameten taksim olunur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : 6183 Sayılı Yasa uyarınca Haczin Kaldırılması ..K. A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca yapılan takipten kaynaklanan haczin kaldırılması isteğine lişkin bulunduğu, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi bozma ilamına uyarak karar verildiği, dosyanın maddi hata ile Dairemize gönderildiği anlaşılmakla Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 13.01.2018 tarih ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 09.02.2018 günlü ve 2018/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilip 21.02.2018 tarihli ve 30339 sayılı .... Gazete'de yayımlanarak 21.02.2018 günü yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (10.) Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. 11 Nisan 2015 tarihi itibariyle .......