"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, 506 sayılı Yasa ve 6183 sayılı Amme Alacakları Kanunu uyarınca 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan icra takiplerinin zamanaşımı nedeniyle iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi....
AZLIK OYU Elektrik Enerjisi Fonu Yönetmeliğinin 17. maddesinin iptali istenilen son cümlesinde yer alan fon alacağının zamanında ödenmemesi halinde 6183 sayılı Yasanın gecikme zammı ile ilgili hükümlerinin uygulanacağı kuralının 6183 sayılı Yasanın gecikme zammı oranlarının uygulanacağı biçiminde anlaşılması olanaklı görülmemekte ise de; kamu gücüne dayanan ve kamu hizmetinin daha iyi yürütülmesini amaçlayan elektrik enerjisi fonuna ilişkin alacaklar, 6183 sayılı Yasanın 1. maddesi kapsamında "amme hizmetleri takbikatından mütevellit" olan diğer kamu alacakları kapsamında bulunmaktadır. Bu haliyle, dava konusu düzenlemede 3096 sayılı Yasa ve 6183 sayılı Yasaya aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği oyuyla çoğunluk kararına gerekçede katılmıyorum....
Dosyanın incelenmesinden, asıl borçlu 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gereğince kapatılan yükseköğretim kurumu olan Şifa Üniversitesi'nin vergi borçları nedeniyle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 13. maddesi uyarınca 27/07/2016 tarihli olur ile davacı hakkında -6183 sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca- ihtiyati haciz uygulanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır....
21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106 ncı maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilir.” şeklindeki cümle ile yargılama giderilerinin tahsili bakımından 6183 sayılı Kanunun 106. maddesine atıfta bulunulduğu, anılan maddede, “Yapılacak takip sonunda tahsili imkansız veya tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla bulunduğu anlaşılan ve 213 sayılı Kanun kapsamına giren amme alacaklarında 10 Türk Lirasına (10 Türk Lirası dahil), diğer amme alacaklarında 20 Türk Lirasına (20 Türk Lirası dahil) kadar amme alacakları, amme idarelerinde terkin yetkisini haiz olanlar tarafından tahsil zamanaşımı süresi beklenilmeksizin terkin olunabilir....
Kararın, dava konusu …sayılı ödeme emri içeriği 2009/5 ve 7. dönemlere ilişkin katma değer vergisi alacaklarına ilişkin kısmına yönelik temyiz istemine gelince; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un “Terimler” başlıklı 3. maddesinde, amme borçlusu veya borçlu teriminin, amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların kanuni temsilci veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu, kefili ve yabancı şahıs ve kurumlar temsilcilerini ifade ettiği belirtilmiş, tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi ise, amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacakları şeklinde tanımlanmıştır....
da satışa hazırlık işlemleri kapsamında satış ilanı tebliğinden itibaren 7 günlük süre içerisinde şikayet konusu yapılabileceği, icra müdürlüğünün 22/03/2022 tarihli yazı cevabında satış kararı ile ihale tarihi arasındaki yediemin ücretinin 929.60 TL, kıymet takdiri işlemlerinin 454,20 TL, satış masrafının 275,20 TL olmak üzere 1.656,00 TL olduğu, ihale bedelinin aracın muhammen bedeli olan 80.000,00 TL'nin %50'si ile satış masraflarını karşıladığından İİK'nun 129.maddeye aykırılığın olmadığı görülmekle davanın reddinin yerinde olduğu, ancak 30/11/2021 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 7343 sayılı kanunla İcra İflas Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun 27. maddesi ile 2004 sayılı İcra İflas Kanununun 134. maddesi değiştirilmiş olup 27. maddenin 5. fıkrasında "ihalenin feshi talep edeni feshi istenen ihale bedelinin yüzde onuna kadar para cezasına mahkum eder" düzenlemesi gereğince lehe olan bu hükmün kamu düzeni gereğince davacı alacaklı lehine de uygulanması...
Bu nedenle; 5510 sayılı Kanun’un 93. maddesinin yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden sonraki primler için zamanaşımı süresi, ödeme dönemini takip eden yılbaşından itibaren başlayacaktır. 6183 sayılı Kanun açısından ödeme emrinin tebliği ise özellik arz etmektedir. Kanunun 8. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça bu kanunda yazılı tebliğlerin yapılmasında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Buna göre uygulanacak hükümler 213 sayılı Kanunun 93 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, mülga 506 sayılı Kanun'un 132. maddesinde, “Bu kanun gereğince yapılacak bildiriler hakkında 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır.” denilmiş, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun'un 99. Maddesi ile de; “Bu kanun gereğince yapılacak bildirimler hakkında 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır.” şeklinde aynı yönde düzenleme yapılmıştır....
ve 213 sayılı Kanun kapsamına giren amme alacaklarında 10 Türk Lirasına (10 Türk Lirası dahil), diğer amme alacaklarında 20 Türk Lirasına (20 Türk Lirası dahil) kadar amme alacakları, amme idarelerinde terkin yetkisini haiz olanlar tarafından tahsil zamanaşımı süresi beklenilmeksizin terkin olunabilir....
Başkanlığı alacağının 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca sıra cetvelinde öncelikli olduğu iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır. Verilen önceki hükmün görev noktasından bozulması üzerine mahkemece garameten paylaştırma sağlayan sıra cetveline yönelik davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'a göre kamu alacakları için konulmuş kesin hacizlere üçüncü kişilerin iştirak hakları bulunmamaktadır. Somut olayda davalı ... bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine 12.07.2002 günü ihtiyati haciz koydurmuş, aynı taşınmazın 12.12.2002 günü davacı kurum tarafından kesin olarak haczedilmesinden sonra davalının takibi 26.05.2003 günü kesinleşmiştir....
(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.04.2001 gün ve 21-201-297; 24.03.2004 gün ve 10-164-170; 02.11.2011 gün ve 21-571-680 sayılı kararları) Somut olayda; davacıya ödeme emrinin tebliğine ilişkin dosyada bilgi ve belge bulunmadığından, iptali istenen ödeme emrlerine konu borcun niteliği ve davanın 6183 sayılı Kanunun 58’inci maddesine belirtilen sürede açılıp açılmadığı tespit edilmeli; süresinde açılmamış ise hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmelidir. 2-6183 sayılı Kanunun mükerrer 35'inci maddesine göre; amme alacakları ve bu bağlamda davalı Kurum'un işveren tüzel kişilerden prim ve diğer alacaklarının, tüzel kişinin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması hâlinde kanunî temsilcilerin mal varlıklarıyla sorumlu olacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Kanunun 88/20'nci maddesi ile, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin...