Tarafların tacir olduğu, taraflar arasında olan uyuşmazlığın, dava dilekçesi ekinde sunulan anlaşma başlıklı davacı ve davalı şirket arasında yapılan protokole istinaden davacı şirkete bırakılması gereken taşınmazların davalı şirket tarafından verilmediği iddiası ile sözleşmeye istinaden davalı şirket arazisinde bulunan yapılar ve fabrika sahasının dava dilekçesinde belirtilen krokiye uygun olarak davacı şirket adına tesciline, mahkemenin aksi kanaatte bulunması halinde taşkın yapı hükümleri uyarınca tescil kararı verilmesi, bunun da mümkün olmaması halinde taraflar arasında yapılan sözleşmenin hile nedeniyle iptaline şirket pay devirlerinin eski hale getirilmesine ilişkin olduğu anlaşılmıştır....
(X)-KARŞI OY : Dava konusu … takip numaralı ödeme emri içeriği kamu alacağının tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin 24/10/2017 tarihinde şirket çalışanı …'e tebliğ edildiği gibi bu kişinin şirket çalışanı olmadığı yönünde hukuken kabul edilebilir başkaca tespit bulunmadığından, usulüne uygun şekilde asıl borçlu şirket nezdinde takip edilerek tahsil edilemeyeceği ortaya konulan söz konusu ödeme emri içeriği kamu alacağının şirket ortağı sıfatıyla davacıdan aranılmasında hukuka aykırılık bulunmadığından temyiz isteminin kısmen kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının ilgili hüküm fıkrasının bozulması gerektiği görüşüyle Karar'a katılmıyorum....
'nin 30 yıl süre ile şirket müdürü olarak seçildiği, davacının şirket müdürü olmadığı, haczin davalı şirketin ticaret sicilinde kayıtlı şirket adresi olması nedeniyle davacının iş yerinin bulunduğu adreste yapıldığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/579 Esas KARAR NO : 2021/685 DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) DAVA TARİHİ : 07/07/2021 KARAR TARİHİ : 09/07/2021 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/07/2021 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ....... Süt ve Gıda Maddeleri San ve Tic.Ltd. Şti.'nin beş ortaklı bir şirket olduğunu, şirket ortaklarından .......'nın 28.09.2014 tarihinde vefatı sonucu mirasının 1/2'sinin şirket ortaklarından ........ T.C. Kimlik Numaralı .........'ya ve 1/2'si .........'e kaldığını, ancak bu hususun pay defterine işlenip, tescil ve ilan edilmediğini, davalı şirketin yönetiminin bir müdürden oluştuğunu ve şirket müdürünün ....... olduğunu, ........'nın 17.04.2021 tarihinde vefat ettiğini, müteveffa .......'...
Davalı şirkete ait sicil kaydının celp ve tetkikinde şirket merkezinin mahkememiz yargı sınırları içinde bulunduğu, davaya bakma görev ve yetkisinin mahkememize ait olduğu, şirketin 15/11/2018 tarihinde kurulduğu, kuruluş tarihinden itibaren herhangi bir genel kurul toplantısının yapılmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı tarafından şirket ortağı ve müdürü olan gerçek kişiler aleyhine dava açmış ise de; iş bu davanın münhasıran şirket aleyhine açılması gerektiği, bu nedenlerle şirket ortağı ve şirket müdürü aleyhine açılan davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir....
Şirket ortağı, ortağı olduğu şirket tüzel kişiliğinden ayrı bir kişiliğe sahip olup, TMK anlamında gerçek kişi olduğundan şirkete göre üçüncü kişi sayılır. TTK'nun yukarıda açıklanan maddeleri uyarınca şirket ortakları, şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettikleri sermayeden dolayı şirkete karşı borçlu olduklarından ve borçlu şirketin, şirket ortağındaki sermaye alacağının haczine engel yasal bir düzenleme de bulunmadığından sermaye alacağının haczi mümkündür. Kaldı ki, borçlu şirketin, üçüncü kişi şirket ortağı nezdinde, sermaye borcu dışında tamamen özel hukuktan kaynaklanan ve paraya çerilmesi mümkün, İİK'nun 89. maddesi kapsamında haczedilebilecek nitelikte başkaca hak ve alacaklarının bulunabileceği de kuşkusuzdur....
Şti'nin paydaşı, diğer gerçek kişi ...' nın ise şirket yetkilisi olduğunu, dava konusu şirket ortaklarından da 2 ortağın yabancı uyruklu olduğunu, yabancı uyruklu bu iki ortağın çoğunlukla yurt dışında yaşadıklarını, şirketin sevk ve idare görevlerini ağır bir şekilde ihlal ettiklerini, şirket yetkilisinin hesap vermekten kaçındığını, şirketi tasfiye etmek amacında olduklarını, bu işlemleri yürütürken ise şirket sözleşmesi ve ortaklık durumunu görmezden gelerek hesapsız bir şekilde hareket ettiklerini, mevcut malvarlığını elden çıkararak gayri faal duruma geçip ülkeyi terk etme düşüncesi olduğunu, şirkete ait 9 adet bağımsız bölüm ve 2 lüks aracın bulunduğunu, tüm bunların satışı için pazarlıkların devam ettiğini, taşınmazlar ve araçların dışında şirketin başka malvarlığı bulunmadığını, şirketin mal varlığını elden çıkarmasını gerektirecek bir durumun olmadığı gibi herhangi bir yatırım düşüncesinin de bulunmadığını, TTK'nın 630. gereğince, şirket yetkilisi ...'...
Şirket ortağı, ortağı olduğu şirket tüzel kişiliğinden ayrı bir kişiliğe sahip olup, TMK anlamında gerçek kişi olduğundan şirkete göre üçüncü kişi sayılır. TTK'nun yukarıda açıklanan maddeleri uyarınca şirket ortakları, şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettikleri sermayeden dolayı şirkete karşı borçlu olduklarından ve borçlu şirketin, şirket ortağındaki sermaye alacağının haczine engel yasal bir düzenleme de bulunmadığından sermaye alacağının haczi mümkündür. Kaldı ki, borçlu şirketin, üçüncü kişi şirket ortağı nezdinde, sermaye borcu dışında tamamen özel hukuktan kaynaklanan ve paraya çerilmesi mümkün, İİK'nun 89. maddesi kapsamında haczedilebilecek nitelikte başkaca hak ve alacaklarının bulunabileceği de kuşkusuzdur....
ın davalı şirket ortaklığının ıskatına ve şirketteki hisselerinin itibari değeri üzerinden satılmasına dair davalı şirket yönetim kurulunun 14.02.2007 tarihli 23 numaralı kararının ve davacı ...'ın davalı şirket ortaklığının ıskatına ve şirketteki hisselerinin itibari değeri üzerinden satılmasına dair davalı şirket yönetim kurulunun 14.02.2007 tarihli ve 24 numaralı kararının, eşitlik ilkesinin ve objektif iyi niyet ilkesinin ihlal edilmiş olması nedeniyle geçersiz olduklarından iptallerine karar verilmiştir. Kararı, davalı şirket vekili ve dahili davalılar ..., ... ve ... temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı şirket vekili ve dahili davalılar ..., ... ve ... vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....
in HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir. 2- Davacı-birleşen davalı şirket vekilinin karar düzeltme isteminin incelenmesine gelince; Asıl dava, sermaye borcunun ödenmemesi nedeniyle şirket ortaklarının, ortaklıktan çıkarılmaları ve hisselerinin şirkete devri, birleşen dava ise şirket ortaklığından çıkarılma kararının iptali istemlerine ilişkin olup mahkemece, davalıların sermaye borçlarını ödedikleri gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporundan, davalıların, davacı şirket kurulduktan sonra sermaye taahhütlerine karşılık herhangi bir ödeme yapmadıkları anlaşılmakta olup mahkemece şirket kurulmadan önce yapılan bir takım ödemeler dikkate alınarak sermaye borcunun ödendiği sonucuna varılmıştır....