BK.nun 133/2. maddesinde zamanaşımını kesen nedenler arasında dava açılması (takip başlatılması) sayılmış olup aynı yasanın 135. maddesinde “mururu zaman katedilmiş olunca katından itibaren yeni bir müddet cereyan etmeye başlar. Borç bir senetle ikrar edilmiş veya bir hüküm ile sabit olmuş ise yeni müddet daima 10 senedir”. 136. maddesinde ise “bir dava veya defi ile katedilmiş olan mururu zaman dava devam ettiği müddetçe iki tarafın mahkemeye müteallik her muamelesinden ve hakimin her emir ve hükmünden itibaren yeniden başlar” düzenlemeleri yer almaktadır. Somut olayda takibe konu senede ilişkin olarak Terme İcra İflas Müdürlüğünün 2004/1506 sayılı dosyasında takibe geçildiği 27.10.2004 tarihinde borçluya icra emri tebliğ edildiği, daha sonra bu tebliğin 08.02.2006 tarihinde yenilendiği, bilahare takipsizlikle işlemden kaldırıldığı görülmektedir....
Somut olayda bu hususlara uyulmaması sebebi ile cevap süresinin geçtiğinden veya savunmanın genişletildiğinden söz edilemeyeceğinden, Mahkemece zaman aşımı definin süresinde verilen cevap dilekçesi bulunmaması sebebi ile cevap ıslah dilekçesinin reddi şeklinde oluşturulan gerekçe ile dikkate alınmaması isabetli değildir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürdüğü zaman aşımı define değer verilmelidir. Öte yandan, Zamanaşımı süresinin dolmasından sonra alacaklıya yöneltilen borç ikrarının, zamanaşımı definden zımni (örtülü) feragat anlamına geldiği, öğretideki baskın görüşlerle ve yargı inançlarıyla da doğrulanmaktadır ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 19/11/1963 T. 5924-6419 sayılı kararı). Dahası, zamanaşımı süresinin dolmasından sonra alacaklıya karşı bir borç ikrarında bulunan borçlunun, bu borç ikrarına dayanılarak açılan davada zamanaşımı defini ileri sürmesi, çelişkili davranış yasağını oluşturur....
DAVA Borçlu avalist itiraz dilekçesinde; hakkında bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, takibe konu senedin kambiyo vasfını haiz olup 3 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunu, ödeme emrinin diğer borçlulara tebliği ile takibin kesinleştiğini, sonrasında takibin işlemsiz bırakıldığını ve 2019 tarihindeki yenileme talebine kadar, 6 yıl boyunca dosyada zamanaşımını kesici nitelikte icrai işlem yapılmadığını ileri sürerek zaman aşımı nedeniyle İİK’nın 71 ve 31/A maddeleri uyarınca icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. II....
Davalı, dava dilekçesinde belirtilen icra takibinin düşmesi nedeniyle ve akabinde ödeme yaptığı zaman dikkate alınacak olursa yasada belirtilen 1 yıllık zaman aşımının dolduğunu, Avukatlık Kanunu’na göre zaman aşımının başlayacağı tarihin ‘’hakkın doğumunun öğrenildiği tarih’’ olduğunu, davacının iddialarının yerinde olmadığını, zaman aşımı nedeniyle takibin iptaline karar verildiğini, davacı kendisinden şikayetçi olmadan önce olayda kabahatinin olduğunu söylediğini ve 55.000,00 TL ödeme konusunda anlaşma yaptıklarını, ödemeden sonra davacının kendisi hakkında şikayetçi olduğunu, ceza dosyasında da davacının yapılan ödemeyi kabul ettiğini, davacının kötü niyetli davrandığını, haksız kazanç sağlamaya çalıştığını savunarak davanın reddini dilemiştir. İlk derece mahkemesince ; ''dava dışı ...'...
Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; asıl davada davacı vekilince davalılar ..., ... ve ...'na karşı açılan davanın HMK.nın 150. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, davacı tarafından davalı ...'e karşı açılan davanın zaman aşımı nedeniyle reddine, birleşen davada davacı tarafından davalılar ..., ... ve ...'na karşı açılan davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile asıl davada verilen hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir. ......
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığa isnat edilen tefecilik ve açığa imzanın kötüye kullanılması suçlarının TCK'nın 209/1 ve 241/1. maddelerinde öngörülen cezaların üst sınırı itibarıyla 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen 8 yıllık asli ve 12 yıllık ilaveli dava zaman aşımı sürelerine tabi olduğu, açığa imzanın kötüye kullanılması suçu bakımından suç tarihi olan 2006 yılı, tefecilik suçu bakımından suç tarihi olan Kasım 2005 ile inceleme günü arasında ilaveli dava zaman aşımı süresinin gerçekleştiği anlaşıldığından hükümlerin 5237 sayılı TCK'nın 7/2 ve 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddeleri de gözetilmek suretiyle CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8....
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 147/6 maddesi uyarınca eser sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar 5 yıllık zaman aşımı süresine tabidir. Aynı kanunun 149. Maddesine göre zaman aşımı süresi alacağın muaccel olması ile işlemeye başlar. Yine aynı kanunun 154. Maddesinde zaman aşımının kesilmesi düzenlenmiştir. Buna göre Davacı alacaklı zaman aşımı süresi içinde alacağı için icra takibinde bulunduğundan takip tarihi itibarıyla TBK 154/2 maddesi gereğince zaman aşımı süresi kesilmiş olup takibe itiraz üzerine takibin durduğu 09/12/2016 tarihi itibarıyla zaman aşımı süresi yeniden başlamıştır. Davacı alacaklı TTK 5/A maddesi gereğince dava açmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı olduğundan 09/12/2016 tarihinde yeniden işlemeye başlayan 5 yıllık zaman aşımı süresi dolmadan önce 07/12/2021 tarihinde arabulucuya başvurmuş, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A maddesinin 15. Fıkrası ile zaman aşımı süresi bu tarih itibarıyla durmuştur....
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: UYAP üzerinden yapılan araştırmada sanığın doğum tarihinin 01.06.1991 olduğu anlaşılmakla, Suç tarihinde 15-18 yaş grubunda bulunan sanık hakkında eylemine uyan suç için öngörülen cezanın türü ve yukarı sınırına göre, dava zamanaşımı süresinin 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e ve 66/2 maddeleri gereğince gereğince 5 yıl 4 ay olduğu, TCK'nın 67/4. maddesi uyarınca olağanüstü zaman aşımı süresinin ise 7 yıl 12 ay olduğu, mahkûmiyet hükmünün verildiği 29/03/2016 tarihinden, temyiz incelemesinin yapıldığı tarihe kadar 5 yıl 4 aylık dava zaman aşımı süresinin dolduğu, ayrıca suç tarihi olan 14/11/2008 tarihi ile temyiz inceleme tarihi arasında durma ve zaman aşımının yeniden işlemeye başlama tarihleri itibarıyla ... süreler de eklendikten sonra, 7 yıl 12 aylık olağanüstü zaman aşımı süresinin geçmiş bulunduğu anlaşıldığından; diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA; bozma sebebine göre, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrası ve 1412 sayılı CMUK’un 322...
şekilde öğrenilememesi halinde zarar tarihinden itibaren 10 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanma imkanının bulunduğu, zararın öğrenilmesi halinde ise 10 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanamayacağı, bu hali ile dava konusu talep yönünden uygulanması gereken zaman aşımı süresinin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 109/2. maddesi uyarınca 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 89/1, 2-e, 66/1-e maddeleri uyarınca ceza zaman aşımı süresi olan 8 yıl olduğu, davanın açıldığı 16/04/2015 tarihi itibari ile 8 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu, anlaşıldığından davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur (Yargıtay 4....
Somut uyuşmazlıkda, davalı davaya karşı süresinde zaman aşımı definde bulunmuş ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda da zamanaşımı defi dikkate alınarak 13.05.2009-30.04.2012 arası dönem için hafta tatili,ulusal bayram ve genel tatil ile fazla mesai ücret alacağı hesaplanmışsa da, dava tarihi 16.07.2014 olup, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre olan 16.07.2009-30.04.2012 arası dönem için hafta tatili,ulusal bayram ve genel tatil ile fazla mesai ücret alacağının hesaplanması gerekirken hatalı hesaba itibar edilerek karar verilmesi bozmayı gerekmiştir. E) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.03.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....