Bu sebeple de davalı tarafın, yıllık izin alacağı yönünden yapmış olduğu zaman aşımı defi ve itirazları hukuka aykırıdır. Söz konusu alacak mahiyeti gereği belirsiz alacak olup, dava açılış tarihi itibari ile zaman aşımı kesmektedir. 5- ) İkame etmiş olduğumuz işçilik alacağı davasında, alacak kalemlerinin tam ve kesin olarak tespit edilememesi sebebiyle belirsiz alacak olarak ikame edilmiş olup, dava dilekçemizden söz konusu dava türünün hangisi olduğu hususunun anlaşılamaması halinde tarafımıza süre verilerek bu hususun aydınlattırılması istenmesi gerekmektedir....
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri karşısında, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde matrahın takdir komisyonu tarafından takdir edilebileceği, takdir komisyonlarının, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırarak tespit etme yetkisine sahip olduğu, zaman aşımı süresi içinde takdire sevk edilmekle işlemekte olan zaman aşımının duracağı ve bu halde işlemeyen zaman aşımı süresinin bir yıldan fazla olamayacağı hususları tartışmasızdır....
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri karşısında, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde matrahın takdir komisyonu tarafından takdir edilebileceği, takdir komisyonlarının, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırarak tespit etme yetkisine sahip olduğu, zaman aşımı süresi içinde takdire sevk edilmekle işlemekte olan zaman aşımının duracağı ve bu halde işlemeyen zaman aşımı süresinin bir yıldan fazla olamayacağı hususları tartışmasızdır....
Sözleşmeye dayalı alacaklar için zaman aşımı 10 yıldır. Bu süre takipten önce ancak dava açılması, takip yapılması gibi sebeplerle kesilir. Takipten sonra ise alacağın tahsiline yönelik işlemler zaman aşımını kesecektir. Bunun yanında bir takibin zaman aşımına uğramasından bahsedebilmek için öncelikle takibin usulünce kesinleşmesi gerekir. Somut olayda takip 2021 yılına kadar kesinleşmediğinden bir zaman aşımı işlemesinden de söz edilemeyecektir. Bu sebeple davacının iddiasının yerinde olmadığı görülmüş ve davanın reddine karar vermek gerekmiştir....
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı yanca Fraud bedeli adıyla davacıdan yapılan kesintilerin davalıdan tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında 28.04.2014 tarihli sözleşme ile bayilik ilişkisi bulunduğu ihtilafsızdır. Davacı bayilik ilişkisi kapsamında, davalının altı adet hat ve cihaz satışı nedeniyle "Fraud bedeli" adı altında haksız kesinti yaptığını ileri sürmüş, davalı ise zamanaşımı defi yanında yapılan kesintilerin bayilik sözleşme hükümlerine uygun olduğunu savunmuştur. Dava, taraflar arasındaki 28.04.2014 tarihli ......
ile ilamsız icra takibi yapıldığını, takibin dayanağının 03.08.2013 tarihli senet olduğunu davalının zaman aşımı süresinde icra takibi başlatmamış olduğunu, söz konusu senede dayanarak 09.04.2018 tarhinde Düzce 5....
Yıllık izin alacağına ilişkin zaman aşımı süresi 5 yıl olup, dava tarihi itibariyle dolmuştur. Davalı tarafça alacağa ilişkin olarak zaman aşımı defi sürüldüğünden bu yönü ile davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Pandemide geçen 13/03/2020- 15/06/2020 tarihleri ile arabuluculukta geçen 04/05/2021- 06/05/2021 tarihleri arasında zaman aşımı süresinin durduğunun dikkate alınmasına" gerekçesiyle karar verilmiştir. DELİLLER: Sigorta kayıtları, işyeri özlük dosyası ile tüm dosya kapsamıdır....
Kıdem ve ihbar tazminatı hakkın doğduğu tarih itibariyle 10 yıllık , yıllık izin 5 yıllık zaman aşımına tabi olup fesih ile süre başlar. Ücret alacakları da hakkın doğduğu tarih itibariyle 5 yıllık zamanaşımına tabidir. 7036 sayılı Kanun ile 25/10/2017 tarihinden itibaren bu tarih sonrası yapılan fesihlerde zaman aşımı kıdem ve ihbar tazminatı ve yıllık izin alacağı için 25.10.2017 sonrası fesihler açısından 5 yıldır. Buna arabuluculukta geçen süre de eklenmelidir. Zaman aşımı 7036 sayılı Kanun öncesi başlamış ve 5 yıldan uzunsa önceki uzun süre değil değişen 5 yıl, kısa ise kalan süre kadar süre işlemeye devam edecektir. Bu durumda dava dilekçesine karşı ileri sürülen defi yerinde değildir. Dava davacı tarafından ıslah edimemiştir. Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin alacakları yönünden zaman aşımı söz konusu olmayıp, ücret alacağı yönünden mahkemece gözetilmiştir. Hesaplamada hata görülmemiştir....
Uyuşmazlık bu tür davalarda uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır. Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir. Dava konusu olayda, davacı bakımından değişen ve gelişen bir durumun söz konusu olmadığı, giderek olayla birlikte zararın öğrenildiği ve zaman aşımının başlangıç tarihinin olay tarihi olduğu ortadadır. Hal böyle olunca, birleşen davaya karşı davalı ... Çimento San. ve Tic....
Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır. Hemen belirtmelidir ki, gerek İş Kanununda, gerekse Borçlar Kanununda, kıdem ve ihbar tazminatı alacakları için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Uygulama ve öğretide kıdem tazminatı ve ihbar tazminatına ilişkin davalar, hakkın doğumundan itibaren, Borçlar Kanununun 125 inci maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabi tutulmuştur. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu’nun 146 ıncı maddesinde de genel zamanaşımı 10 yıl olarak belirlenmiştir....