İİK'nın 82/1 maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şarttır. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK'nın 106 ve 110 maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi ve halen geçerli ve devam eden bir haczin bulunup bulunmadığının mahkemece resen tespit edilmesi gerekir. Şikayet tarihinden önce anılan maddeler uyarınca haczin düştüğünün veya haczin kaldırıldığının belirlenmesi halinde, davacının düşen bir haczin kaldırılmasını istemekte hukuki yararı olmayacağından meskeniyet şikayetinin fuzuli yapıldığının kabulü gerekir....
Mahkemece ödeme emrinin tebliğinin usulsüzlüğü sebebiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Borçluya gönderilen 13 örnek ihtarlı ödeme emri 16.12.2013 tarihinde 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 21.maddesine göre mahalle muhtarına teslimle tebliğ edilmiştir. Ödeme emri usule uygun tebliğ edilmemiş olsa dahi, dava dilekçesi ve duruşma gün ve saatini bildirir davetiye borçluya 04.02.2014 tarihinde bizzat tebliğ edilmiştir. Davalı borçlunun ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü bu tarihte öğrendiğinin kabulü gerekir. Ne var ki bu tarih itibariyle tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikâyet yoluyla ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmediği gibi, süresinde de itirazda bulunmadığından 16.12.2013 tarihinde yapılan tebligat kesinleşmiştir. İcra mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. YHGK.30.3.2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28.09.2005 tarih 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır....
Kabule göre de; borçlu vekilinin İcra Mahkemesine başvuru dilekçesindeki iddialar haczedilmezlik şikayet niteliğindedir. İİK'nun 18/3. maddesi "Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılması uygun görüldüğü takdirde ilgilileri en yakın zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir" hükmünü içermektedir. Şikayet niteliğindeki haczedilmezlik başvurusunun icra dosyası kapsamı da göz öününde bulundurularak, icra mahkemesince mevcut delil durumuna göre araştırma yapılarak sonuçlandırılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir....
Şikayetçi, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaları şikayet dilekçesinde göstermek zorundadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 25. maddesi hükmüne göre de, hakim, şikayet dilekçesinde bildirilen vakıalarla bağlı olup, ileri sürülmeyen maddi olayları kendiliğinden gözetemez. Somut olayda, yukarıda içeriği özetlenen şikayet dilekçesi kapsamına göre, şikayetçi borçlu tarafından 103 davet kağıdının tebliğinin usulsüzlüğü açıkça ileri sürülmediği halde, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun dilekçesinde dayandığı vakıaların dışına çıkılıp 103 davetiyesinin tebliğinin usulsüzlüğü re'sen dikkate alınacak hususlar kapsamında görülmediğinden, 103 davetiyesinin tebliğ tarihi dikkate alınarak Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklıların temyiz isteminin kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi........
Bu maddeye göre, belediyenin haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için, mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması zorunludur. Asıl olan, alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal bir düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir. Buna göre, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinin de dar yorumlanması gerekip, maddede açıkça haczedilmezlik için "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşulunun kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir malın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir....
İcra Dairesi'nin 08.02.2012 tarihli yazısında, borçluya gönderilen icra emri tebligat parçasının bulunamadığı bildirildiğine göre; ... PTT Posta Dağıtım Merkezi'nin yazısı esas alınarak borçluya usulüne uygun tebliğin yapıldığı kabul edilemez. Bu durumda, Mahkemece tebligatın usulsüzlüğü, borçlunun tebligatı öğrenme tarihine göre şikayetin süresinde yapıldığı kabul edilerek, şikayetin esası incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, şikayetin reddi doğru değildir. Borçlu vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK.m297/ç) ve İİK'nun 366//3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 09.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda tebligat usulsüz kabul edilmiş ve borçlunun süresinde icra takibine itiraz ettiği kabul belirtilerek icra takibinin durdurulmasına karar verilmiştir. İİK'nun 62 ve devamı maddelerinde belirtildiği üzere, genel haciz yoluyla takipte her türlü itirazın icra müdürlüğüne yasal 7 günlük süre içerisinde yapılması gerekir. Borçlunun icra mahkemesine başvurusu bu anlamda geçersiz bir başvurudur. Ancak borçlu, takibe ilişkin olarak kendisine gönderilen ödeme emri tebligatının usulsüzlüğünü icra mahkemesi nezdinde şikayet konusu yapabilir. Somut olayda, borçlu tebligatın usulsüzlüğü yanı sıra, borca itiraz etmiş olup, mahkemece tebligata yapılan şikayetin değerlendirilerek tebligatın usulsüzlüğüne karar verilmesi doğru ise de; borca itiraz ile ilgili olarak bu itirazın icra müdürlüğüne yapılması gerektiğinden bu isteğin reddine karra vermek gerekirken, kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi doğru değildir....
e usulüne uygun tebliğ edilmediğini de ileri sürerek ihalenin feshine karar verilmesi istemi ile icra mahkemesine başvurmuş, mahkemece, şikayet dilekçesindeki öne sürülen diğer hususların ihalenin feshini gerektirip gerektirmediği irdelenmeden, taşınmaz hissedarı ...'e yapılan satış ilanı tebligatının usulsüz olduğundan bahisle ihalenin feshine karar verildiği anlaşılmıştır. Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine tebligat yapılmayan ilgilisine aittir. İhalenin feshini isteyen şikayetçi, kendisi dışındaki diğer ilgililere satış ilanının tebliğ edilmediği hususunu ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremez. O halde mahkemece, alacaklının ileri sürdüğü diğer fesih nedenleri incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, taşınmaz hissedarı olan ve ihalenin feshi istemine dair şikayeti de bulunmayan ...'e satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilmediği gerekçesi ile ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir....
CEVAP: 1- Davalı ihale alıcısı T5 vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının fesih sebebi yaptığı haczedilmezlik davası kesinleşmediği için ihalenin feshini istediğini, haczedilmezlik davasının niteliği gereği şikayet olduğunu ve bu davada verilmiş bir tedbir kararı bulunmadığını, yine ihalenin feshi sebepleri içerisinde bulunmadığını, takibin ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin olduğunu, haczedilmezlik iddiasında bulunulamayacağını beyanla davanın reddini talep etmiştir. 2- Davalı takip alacaklısı T3 ve davaya re'sen dahil edilen dava konusu taşınmazın ipotek alacaklısı T7 AŞ'ye tebligat yapılmış, davalı alacaklı vekili cevap dilekçesi ibraz etmemiş, davaya dahil edilen T7 vekili iş bu davada taraf sıfatının bulunmadığını, davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Noterliğinin 25.06.2013 tarih ve 25485 yevmiye no.lu Devir ve Temlik olunan Tahsili Gecikmiş Alacak için Temlik Beyanı ile Girişim Varlık Yönetim A.ş.’ye temlik edildiğini, bu nedenle söz konusu icra takip dosyasını takip etmediklerini, davacı T1 tarafından da temlik eden alacaklı olarak müvekkilleri banka aleyhine haczedilmezlik şikayetinde bulunulduğunu, davacı tarafından müvekkilleri banka aleyhine açılan haczedilmezlik şikayeti haksız ve yasal dayanaktan yoksun bulunduğunu, takipte taraf olmayan üçüncü kişi aleyhine haczedilmezlik şikayeti ile konulan haczin kaldırılması isteminde bulunması mümkün olmadığından mahkemece davalı sıfatı bulunmadığından davanın sıfat yokluğundan reddine karar verilmesini, şikayetçi borçlu tarafından usul ve yasaya aykırı olarak ikame edilen haczedilmezlik şikayetinin esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....