İcra MahkemesiTARİHİ : 16/08/2005NUMARASI : 2005/287-701 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Şikayetçi Belediye Başkanığı vekili tarafından 01.04.2005 tarihinde icra mahkemesine başvurularak, icra müdürlüğünün 2005/1152,1153,1154 ve 1155 sayılı takip dosyalarında 29.03.2005 tarihinde bankada bulunan mevduat ve taşınmazlar üzerine konulan hacizlerin kaldırılması isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır.Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre kendiliğinden kamu hizmetine tahsis edilen taşınır ve taşınmaz mallarla ilgili haczedilmezlik şikayeti süreye tabi değildir. Bu nitelikte olmayan haciz işlemi yönünden şikayet süreye tabi ise de; Somut olayda, 29.03.2005 tarihinde konulan hacizlerle ilgili olarak borçlu vekilinin 01.04.2005 tarihindeki şikayeti yasal 7 günlük süresi içerisinde bulunmaktadır....
İİK'nun 170/a maddesi gereğince; icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikayet ve itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir. Bir diğer anlatımla, borçlunun, İİK'nun 168. maddesinde belirtilen yasal beş günlük sürede, borca ya da imzaya itiraz etmesi veya zamanaşımı itirazında bulunması durumunda, takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığının veya alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunmadığının tespit edilmesi halinde, diğer itiraz nedenleri incelenmeksizin İİK'nun 170/a maddesi uyarınca re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekir....
Şikayet, genel haciz yoluyla ilamsız takipte borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasına dayalı TK'nın 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin düzeltilmesi talebine ilişkindir. İlk derece Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere usulsüz tebliğ şikayeti İİK'nın 16. maddesi uyarınca öğrenme tarihinden itibaren yasal 7 günlük süre içerisinde şikayet yoluyla icra mahkemesine yapılması gerekir. Davacı, ödeme emrine yönelik usulsüz tebliğ iddiasında bulunmuş ise de şikayetinde 103 davetiyesinin usulüne uygun tebliğ edilmediği iddiasını ileri sürmemiştir. Bu durumda Mahkemece 103 davetiyesinin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği incelenmek suretiyle sonuca gidilmesi doğru değil ise de, 103 davetiyesine yönelik şikayet bulunmadığından borçlunun en geç 103 davetiyesinin tebliğ edildiği 14.11.2019 tarihine göre 01.02.2021 tarihinde yaptığı şikayet başvurusunun yasal süresinde olmaması nedeniyle şikayetin süre yönünden reddine karar vermesi isabetlidir....
Haczedilmezlik şikayeti, yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olup, takibin tarafı olmayan 3. kişi İstanbul Ulaşım Hizmetleri ve Araç Kiralama Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin bu konuda şikayet hakkı bulunmamakta ise de; şikayet konusu haciz müzekkeresinde “ ileride hisse senedi veya ilmühaber çıkarılması halinde borçlunun çıplak payına düşen hisse senetlerinin ya da ilmühaberlerin borçluya verilmeyip, icra dairesine teslim edilmesine, borçluya çıplak payı ile ilgili bütün tebligatların bundan böyle icra dairesine yapılması ve borçlunun muvafakatinin alınması gereken bütün müşterek tasarruflar ve kararlar için borçlu ortak yerine icra dairesinin muvafakatinin alınmasına” denilmekte olup bu kısım bakımından icra müdürünün şirket ortağı yerine geçtiği ve 3. kişinin hukuki yararı olduğu görülmekle bu husus yönünden değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi...” denilmiş ve haczi müzekkeresi içeriği bakımından şikayetçi 3. kişinin hukuki yararının...
borçlu sıfatları bulunmadığından dava tarihine kadar dosyayı inceleme fırsatlarının da bulunmadığını, tasarrufun iptali davalarında borçludan istenebilir bir borcun varlığının şart olduğunu, bunun dava şartı olduğunu, geçici aciz vesikasına dayanılarak açılan tasarrufun iptali davasını takip sonrası zamanaşımını kesmeyeceğini, takip dayanağı bononun zamanaşımına uğradığını beyanla takibin zamanaşımı nedeniyle, ödeme emirlerinin de birden fazla olduğu iddiasıyla iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Alacaklının, 27/01/2003 tarihinde takibe başlaması ile zamanaşımı kesilmiş ve yeni bir süre işlemeye başlamıştır. 04/02/2003 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmiş ve takip kesinleşmiştir. Alacaklı, 05/03/2003 tarihinde taşınmaz haczi talep etmiş, 04/12/2018 tarihli tapu sorgusu talebi zamanaşımını kesmediği gibi dava tarihi 08/01/2019 tarihine kadar da zamanaşımı süresi dolmuştur. Dairemizce yapılan değerlendirmelere göre; mahkemece takipten feragat edildiği gerekçesi ile değil takip sonrası zamanaşımı süresi dolduğundan davanın kabulüne karar verildiği, dosya kapsamı, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık olmadığı ve hükümde kamu düzenine aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353- (1) b) 1) maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
-K A R A R- Şikayetçi vekili, sıra cetvelinin birinci sırasında yer alan şikayet olunan tarafından, alacağının ....890,00 TL olduğu bildirildiği halde, sıra cetvelinde kendisine ....048,... TL pay ayrıldığını, bu sebeple de şikayet olunan ile garameye giren müvekkili kurumun alacağının tamamını alamadığını ileri sürerek, sıra cetvelinin düzeltilmesini talep ve şikayet etmiştir. Şikayet olunan vekili, satış tarihi itibari ile ... dosyasındaki hesabın ....422,50 TL olduğunu, ....890,00 TL'lik miktarın takip tarihinde talep edilen miktar olduğunu savunarak, şikayetin reddini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Alacaklı vekili, İcra Mahkemesi'ne başvurusunda; takip dayanağı ilamda ticari faize hükmedildiğini, işlemiş faizin ticari faiz üzerinden talep edildiğini, takip sonrası dönem için ise hataen yasal faiz talebinde bulunulduğunu, icra müdürlüğünce yasal faiz üzerinden yapılan dosya hesabının hatalı olduğunu ileri sürerek ilama uygun şekilde ticari faiz uygulanarak bakiye alacak miktarının belirlenmesini talep etmiştir....
Bu tarihler arasındaki icra müdürlüğünce reddolunan acz vesikası verilmesi talebi ile dosyanın fotokopisinin mahkemeye gönderilmesi talebi takibin devamını sağlayan icra takip işlemlerinden olmadığından zamanaşımını kesen nitelikte işlemler değildir. Bu nedenle 13/06/2011 tarihli haciz talebi ile 22/09/2014 tarihli haciz talebi arasında zamanaşımını kesen takip işlemi yapılmadığı, 6 aylık zamanaşımının gerçekleştiği anlaşılmıştır. O halde, mahkemece, takip sonrası zamanaşımı gerçekleştiğinden istemin kabulü ile İİK'nun 71/son maddesinin göndermesiyle aynı Kanun'un 33/a maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir....
Taraflar arasındaki şikayet nedeniyle yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen dava dosyaları yönünden şikayet taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Kararın asıl ve birleştirilen dava dosyalarının şikayetçi borçluları tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleştirilen dava dosyalarının asıl ve birleştirilen dava dosyalarının şikayetçi borçlular tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....