İcra müdürlüğünün 2016/2884 esas saylı dosyasıyla gene ilamlı takip başlatıldığı yanlar arasında da tartışmasızdır. Davacı son takibin kesinleşmeden sonraki işlemiş ve işleyecek Anayasal faize ilişkin olduğunu tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip başlatıldığını belirterek davanın reddini savunmuş, mahkeme şikayeti esastan incelemeden süresinde yapılmadığından bahisle ret etmiştir. Ancak yerleşik yargıtay deneyimleriyle de sabit olduğu üzere bu talep bir ilama aykırılık şikayeti olup İİK 16/2.maddeye göre süresiz olmakla mahkemenin bu yöndeki gerekçesi yanlıştır. Tüm bu nedenlerle, davacının şikayetin süreye tabi olmadığı yönündeki hükme yönelik istinafı kabul edilmiş, karar ortadan kaldırılmış, davacının takibin mükerrer olduğu yönündeki şikayeti hakkında esastan inceleme yapılarak karar verilmesi için dosyanın mahalline iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Davacı, avukat olarak görev yaptığını ve davalının borçlu olduğu bir icra dosyasını alacaklı vekili olarak takip ettiğini, bu dosyada davalıdan borcun bir kısmını haricen tahsil edip icra dosyasına bu tahsilatı bildirdiğini, sonrasında davalının ödeme taahhüdünde bulunduğunu ancak taahhüdünü yerine getirmediğini, şikayetleri üzerine İcra Ceza Mahkemesinin taahhüdü ihlal suçundan davalının cezalandırılmasına karar verdiğini, cezanın infazı için yakalandığı gün borcun ödenmesi nedeniyle cezanın düştüğünü ancak sonrasında davalının kendisini alacaklının faiz istememesine rağmen faiz adı altında fazla para alındığı gerekçesiyle Baroya şikayet ettiğini, bu şikayet üzerine başlatılan inceleme neticesinde disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına karar verildiğini, davalının haksız şikayeti nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğünü belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur....
isteminin ise süreye bağlı olmaksızın şikayet konusu yapılabileceği ancak taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunmasının hacze engel olmadığı gerekçesi ile esası incelenerek reddine karar verildiği görülmektedir....
İcra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi, yargılamayı gerektirmesi nedeniyle genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak iptali talep edilemez. Ancak, İİK'nun 38. maddesi uyarınca icra dairesindeki kefaletler, müteselsil kefalet niteliğinde olup, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tâbidir. İcra kefaletinin Borçlar Kanunu'na göre geçerli olmadığından icra emri gönderilemeyeceği şikayeti, takip konusu belgenin ilam hükmünde belge olmadığı şikayeti olup, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tabidir. Buna göre, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için, icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir....
Diğer yandan, İcra ve İflas Kanunu'nda taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından olsa da konulan her haciz yeni bir haciz olup, borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkı bulunmaktadır. O halde, her ne kadar taşınmaz üzerine daha önce konulmuş haciz bulunmakta ise de, yukarıda da açıklandığı üzere her haciz yeni bir şikayet hakkı doğuracağından, borçlunun son hacze yönelik şikayeti, İİK.nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal sürede olup, mahkemece işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, istemin süre aşımı nedeniyle reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İcra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi, yargılamayı gerektirmesi nedeniyle genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak iptali talep edilemez. Ancak, İİK'nun 38.maddesi uyarınca icra dairesindeki kefaletler, müteselsil kefalet niteliğinde olup, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tâbidir. İcra kefaletinin Borçlar Kanunu'na göre geçerli olmadığından icra emri gönderilemeyeceği şikayeti, takip konusu belgenin ilam hükmünde belge olmadığı şikayeti olup, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tabidir. Buna göre, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için, icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir....
İcra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi, yargılamayı gerektirmesi nedeniyle genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak iptali talep edilemez. Ancak, İİK'nun 38.maddesi uyarınca icra dairesindeki kefaletler, müteselsil kefalet niteliğinde olup, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tâbidir. İcra kefaletinin Borçlar Kanunu'na göre geçerli olmadığından icra emri gönderilemeyeceği şikayeti, takip konusu belgenin ilam hükmünde belge olmadığı şikayeti olup, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tabidir. Buna göre, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için, icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir....
Tebliğ usulsüzlük şikayeti ve itiraz İcra Mahkemesi’ne 25/11/2020 tarihinde yapılmıştır. Dayanağını İ.İ.K.'nun 16. Maddesinden alan usulsüz tebligata ilişkin şikayet 7 günlük yasal süreye tabidir. Somut olayda davacı yönünden beyan edilen 27/10/2020 tebliğ ıttıla tarihine göre anılan süre geçirilerek 25/11/2020 tarihinde yapılan şikayetin reddi gerekmiştir. İzah edilen nedenle; 7 günlük yasal süresinde açılmayan tebliğ usulsüzlük şikayetinin reddine" dair karar verildiği görülmüştür. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkil hakkında Bakırköy 11. İcra Müdürlüğü`nün 2018/2502 esas sayılı takip dosyası kapsamında ilamsız takip başlatıldığını, müvekkilinin Bakırköy 11....
İİK'nun 82. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tâbi olup, bu süre öğrenme tarihinden başlar. Ankara 1. İcra Müdürlüğünün 2017/7643 esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; dosya kapsamında davacı borçlu adına çıkartılan 103 tebliğ mazbatası örneğinin mevcut olduğu ve davacı borçluya 28.06.2017 tarihinde bizzat tebliğ edildiği, bu dosya yönünden 7 günlük süre içinde şikayet yoluna başvurulmadığı görülmüştür. Mahkemece, İİK 103 davet kağıdının bizzat 28/06/2017 ve 14/07/2017 tarihlerinde tebliğ edildiği, davacının taşınmazına konan hacizleri her 3 icra dosyası yönünden de meskeniyet şikayeti davasıda öğrenme tarihinden itibaren 7 günden sonra 24/01/2018 dava tarihinde açıldığından bahisle süre yönünden şikayetin reddine karar verilmiş ise de Ankara 1....
İcra mahkemesince verilen kararlar, kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararları, kesinleşmek koşuluyla sonraki şikayet yönünden kesin hüküm teşkil ederler. Mahkemece hükme esas alınan İstanbul 2....