Vergi Dairesindeki vergi iadesi alacağının haczi için18.03.2010, 27.03.2009 ve 08.05.2009 tarihlerinde birinci haciz ihbarnameleri gönderdiklerini, vergi dairesinin ilk iki seferde itiraz ettiğini, 12.05.2009 tarihinde verdiği cevapta ise, 146.500 TL üzerine haciz konulduğunu bildirdiğini, şikayet olunan şirketin alacaklı bulunduğu takip dosyasından gönderilen 17.02.2010 tarihli birinci haciz ihbarnamesinin ise itiraza uğradığını, ne var ki bu paranın dağıtılması için düzenlenen sıra cetvelinde, doğacak alacakların haczedildiği gerekçesiyle şikayet olunanın birinci sıraya alındığını, şikayet olunanın takip dosyasından gönderilen birinci haciz ihbarnamesinin itiraza uğraması nedeniyle, adı geçenin geçerli bir haczinin bulunmadığını, öte yandan sadece doğmuş bir alacağın haczedilebileceğini, doğacak alacakların haczinin mümkün olmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinin düzeltilmesine ve müvekkilinin alacaklı olduğu takip dosyasının birinci sıraya alınmasına karar verilmesini talep etmiştir...
Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu, iddia ve dosya kapsamına göre, şikayetçinin alacağı ilama dayalı ise de, alacağın İİK'nun 100.madde kapsamında imtiyazlı bir alacak olmadığı, şikayetçinin kesin haciz tarihinin 11.01.2011 olduğu, şikayet olunan banka haczinin ise 06.01.2011 tarihinde ihtiyaten uygulandığı, şikayet olunan bankanın ihtiyati haczinin şikayetçinin kesin haczine iştiraki ile garameten paylaşım konusunda hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Şikayet, iflas sıra cetveline ilişkindir. Ülkemizin de tarafı olduğu ve anayasa'nın 90'ncı maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan ...n 6'ncı, 1982 Anayasası'nın 36'ncı maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir....
Şikayetçi vekili, şikayet dışı borçluya ait taşınmazın satışı sonunda elde edilen bedelin paylaşımı için ...düzenlenen 09.08.2012 tarihli sıra cetvelinde birinci ve ikinci sırada yer alan şikayet olunan alacaklılar tarafından satışa konu taşınmaz üzerine konulan haciz sonrası yasal süresi içinde satış talep edilerek yeterli miktarda satış avansı yatırılmadığını, bu nedenle hacizlerinin düştüğünü, müvekkilinin haczinin geçerli olduğunu ve birinci sırada yer alması gerektiğini ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir. Şikayet olunan.... vekili, şikayetin reddini istemiştir. Şikayet olunan...vekili, şikayete cevap vermemiştir....
Şti.' nin kuruluş tarihinden itibaren % 20 hissedarı olduğunu, davalı Kurum tarafından gönderilen 30.01.2019 tarihli "maaş haciz bildirgesi" başlıklı belge ile borçtan sorumlu tutulduğunu öğrendiğini, davalı Kurum tarafından ödeme emrinin 02.03.2007 tarihinde “çalışanınız ...'e” tebliğ edildiği ve 7 gün içinde itiraz edilmediği gerekçesiyle cebri icra yoluna gidildiğini belirttiğini, borcun zamanaşımına uğradığını ve tahsil kabiliyeti bulunmadığını belirterek hacizlerin kaldırılması ile maaş haczinin durdurulması, davacının borcunun olmadığının tespitine, ödeme emrinin tebligat ve düzenleme şartlarını oluşturmadığından iptaline, davacının hissesi oranında sorumlu olduğu kanaatine varılsa dahi borcun zamanaşımı yönünden iptaline, aylıklarından kesilen tutarların faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini istemiştir. III....
haczi müzekkereleri ile almakta olduğu maaaşı üzerine haciz konulduğunu, müvekkilinin iş akdinin feshedildiği tarihte doğmuş olan kıdem, ihbar ve yıllık izin alacağının borlu şirket tarafından 1. sıradaki icra dosyasına yatırıldığını, borçlunun maaş ve ücretinin haczinin İİK'nın 355 ve devam eden madde hükümlerine göre yapılacağını, İİK'nın 355/356 maddeleri uyarınca gönderilen maaş haciz yazıları ile davacının mahkeme kararı ile sonradan doğmuş olan fark kıdem, fark ihbar ve fark yıllık izin tazminatlarının haczedilmesinin yasaya aykırı olduğunu, İİK'nın 356. maddesinin de maaş ve ücretler hakkında olduğunu, emekli ikramiyesi ve tazminatların bu madde kapsamında değerlendirilemeyeceğini, borçlu vekilince icra dosyasına sunulan ve müvekkilinin borçlu olduğu kurumları belirtilen yazıların İİK'nın 355. maddesi kapsamında maaş haczi müzekkeresi hükmünde olduğunu, İİK'nın 89. maddesi gereğince borçlu şirkete haciz müzekkeresi yazılmadığını, nitekim doğmamış doğacak alacaklar için haczin ancak...
Bu nedenle borçlunun maaş haczine muvafakatinin iptalini talep etmiş olması sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile muvafakate dayalı olarak yapılan maaş haczinin kaldırılması talebi olarak değerlendirilmeli ve bu kapsamda incelenmelidir. İİK'nun 83. maddesi gereğince kısmen haczi mümkün olan maaş ve ücretten borçlu ve ailesinin geçinmesi için icra müdürünce lüzumlu olarak takdir edilen miktar indirildikten sonra kalan kısmın haczi mümkündür. Ancak aynı maddenin 2.fıkrasında haczedilecek miktarın maaş ve ücretin 1/4'ünden az olamayacağı belirtilmiştir. Ayrıca, kanun, borçlunun maaş veya ücretinin 1/4'ünün herhalde haczedebileceğini hükme bağlamıştır. Buna göre ücretin tamamı borçlu ve ailesinin geçinmeleri için yeterli olmasa bile, icra memuru bunun 1/4'ünü mutlaka haczetmek zorundadır. İcra memuru haczedeceği miktarın azami sınırını belirlerken borçlunun ve ailesinin ihtiyacını göz önünde bulunduracaktır....
İcra Müdürlüğü tarafından yazılan talimatta belli bir malın haczi istenerek nokta haczi istenme- diğini, belli bir malın haczinin asıl icra dairesi tarafından istenmesi halinde haczedilmezlik şikayetini inceleme yerinin asıl icranın bulunduğu icra mahkemeleri olduğunu, haciz talimatının belli mallara yönelik nokta haczi niteliği taşımaması nedeniyle İİK 79/2. madde gereğince hacizle ilgili şikayetlerin istinabe olunan icra dairesinin bulunduğu icra mahkemesince çözümlenmesi gerektiğinden karşı yetkisizlik yönünde karar vermiştir. Somut olayda davacı, talimat icra müdürlüğü tarafından yapılan muhafaza tedbirinin kaldırılması istendiğinden talebin İİK 79. madde gereğince hacizle ilgili şikayet niteliğinde olması nedeniyle istinabe olunan icra dairesinin bağlı bulunduğu ... 5. İcra Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 5....
. - K A R A R - Asıl dosyada şikayetçi vekili, borçluya ait taşınmazın satıldığını, düzenlenen sıra cetvelinde ilk iki sırada yer alan şikayet olunanların hacizlerinin tasarrufun iptali davası yargılaması sırasında konulan ihtiyati tedbir mahiyetinde olduğunu, sonraki tarihli hacizlerinin ise yasal süresinde satış talebinde bulunulmadığı ve satış avansı yatırılmadığı için düştüğünü, şikayet olunan ...’ın dosyasında kendisi adına verilmiş bir vekaletname bulunmadığını bu anlamda takibinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini talep ve şikayet etmiştir. Birleşen dosyada şikayetçi vekili, şikayet olunan ...’ın borçlu aleyhine kambiyo takibi yaptıktan sonra tasarrufun iptali davasından aldığı kısa kararla bu kez ilamlı takip yaptığını, bu takibin geçersiz olduğunu, şikayet olunan Burhan’ın haczinin süresinde satış talebinde bulunulmadığı ve satış avansı yatırılmadığı için düştüğünü ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini talep ve şikayet etmiştir....
Aksi halde; kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkansızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacaktır. Bu itibarla banka tarafından yapılan maaş hesabına yönelik blokenin ve davacının emekli maaşından yapılan kesintilerin usul ve yasaya uygun olduğu blokenin kaldırılması talebinin reddinin yerinde olduğu ancak maaş kesintileri talebinin de reddi gerektiği halde mahkeme tarafından kabule karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ve kararın kaldırılması gerektiği kabul edilmiştir....
Şikayetçi tarafça, şikayet olunanın geçerli haczi olmamasına rağmen sıra cetvelinde pay ayrılmasının doğru olmadığı ileri sürülerek sıra cetvelinin iptali istenmiş olup, mahkemece, şikayetin sıra cetvelindeki sıraya ilişkin olmadığı şeklindeki tavsif edilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki, mahkemece, şikayet olunanın haczinin geçerli olup olmadığı tartışılıp değerlendirilmiş olduğundan bu hatalı tavsif sonuca etkili görülmemiştir. Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, şikayetçi vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....