DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 33/1. maddesi uyarınca takas-mahsup, itfa iddiasıyla icranın geri bırakılması istemine ilişkindir. İİK'nın 33/1. maddesinde "icra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imhal iddiası yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş, yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icranın geri bırakılmasına karar verilir" hükmü düzenlenmiştir. Davacı borçluya icra emrinin 29/06/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davanın yasal sürede olduğu anlaşılmıştır....
Somut olayda, ödeme emrinin 12.12.2009 tarihinde borçluya tebliğ edildiği ve takibin itirazsız kesinleştiği, borçlunun takibin kesinleşmesinden sonra alacaklıya haricen yaptığı ödemelerin alacaklı tarafından dosyaya bildirilmediğini ileri sürerek icra mahkemesine yaptığı şikayet başvurusunun 11.01.2012 tarihli olduğu, alacaklının ise şikayet incelemesi sırasında 20.02.2012'de icra dairesine başvurarak borçludan toplam 6.650,00 TL haricen tahsilat yapıldığını bildirdiği görülmüştür. Her dava ve şikayet, davanın açıldığı (şikayetin yapıldığı) andaki koşullara göre değerlendirilir ve sonuçlandırılır. Sonradan gelişen, değişen olaylar, değerlendirmeye katılamaz (Hukuk Genel Kurulu’nun 11.05.2011 tarih ve 2011/12-177 esas, 2011/300 karar sayılı kararı)....
Uyarınca, " icra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imhal iddiası yetkili mercilerce re’sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır." Davacı borçlu vekili, borcun elden ödendiğini ileri sürmüş, ancak borcun itfa edildiği İİK'nun 33. maddesi kapsamında belge ile ispatlanamamıştır. Takip dayanağı Uşak 2. Aile Mahkemesi'nin 06.12.2016 tarihli, 2016/800 E.- 2016/767 K. sayılı ilamının hüküm bölümünde "...Dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere müşterek çocuk Ayşe Damla için aylık 600 TL iştirak nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, boşanma protokolünün onanarak, boşanma kararına eklenmesine..." karar verilmiştir....
Borçlu vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda, takip sonrası dönemde borcun haricen borçlunun banka hesabına yatırılarak ödendiği ve birikmiş borç kalmadığı iddiasında bulunmuş ise de, Mahkemece, sadece takip öncesi döneme ilişkin ödeme iddiası incelenmiş, takip sonrasına ilişkin ödeme iddiası yönünde herhangi bir inceleme yapılmamış ve karar verilmemiştir. O halde, Mahkemece, takip sonrası nafaka borcuna mahsuben takip dosyası dışında bankaya yapılan ödemeler (banka dekotları) ve bu bağlamda alacaklı vekilinin takip dosyasındaki iki aylık nafaka alacağına ilişkin feragat beyanı da nazara alınarak, takip sonrası döneme ilişkin ödeme iddiası da incelenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
İİK'nun 71. maddesi uyarınca borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Somut olayda, borçlunun istemi takibin kesinleşmesinden sonra borcun itfa edildiğine ilişkin olup, istemin İİK'nun 71. maddesi uyarınca değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekirken, takibin kesinleşmesinden önce borcun ödenmesi sebebiyle borca itirazı düzenleyen İİK'nun 169/a maddesi hükümlerine göre hüküm tesisi isabetsizdir. HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki nitelendirme hakime ait olup, İİK 71. madde uyarınca açılan şikayet süreye tabi olmadığından işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken davanın süre nedeniyle reddi isabetsizdir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7....
İİK'nun 33/2. maddesinde "İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re'sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir," hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda .....'nın takip yapma ehliyetinin olmadığı, .....'nın evlenmesi nedeni ile kendisi içinde nafaka talep edemeyeceği ve faize ilişkin itirazların ilama aykırılık olarak kabul edilerek şikayetin esası incelenmelidir. Ayrıca borçlu tarafın ödeme iddialarının icra emrinin tebliğinden önceki veya sonraki döneme ait olup olmadığı da açıklığa kavuşturulduktan sonra İİK'nun 33. maddesi çerçevesinde sonuca gidilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, süresinde yapılmadığı gerekçesiyle şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
İİK'nun 33/2. maddesinde "icra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş, itfa, imhal ve zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa ve imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe resen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir" hükmü düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre alacaklı tarafından imzası ikrar edilen belgeye yer verilmemiş ise de, Yargıtay yerleşik uygulamasına göre alacaklının ibraname vasfında olan belgedeki imzayı kabul etmesi halinde icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği, ancak alacaklı tarafından ibraname altındaki imzanın inkar edilmesi halinde İcra Mahkemesi'nce bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuca gidilmesinin mümkün olmadığı kuralı benimsenmiştir. Somut olayda, borçlu tarafından sunulan adi yazılı 18.03.2015 tarihli “Belge ve İbradır” başlıklı belgede alacaklının ilamda adı geçen vekili Av. ...'ın imzası bulunmaktadır....
Hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. İcra mahkemesi hakimi yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir." hükmünü içermektedir. İİK'nın 169/a-1 maddesi gereğince borçlu borcun olmadığını veya itfa veya imhal edildiğini resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatlaması gerekmektedir. Dairemizce yapılan değerlendirmelere göre; HMK.'nın 355.maddesine göre istinaf incelemesinin dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği, ancak kamu düzenine aykırılık bulunması halinde bu hususun resen gözetilebileceği, HMK.'...
Davacının başvurusu İİK'nın 71/1. maddesine dayalı itfa iddiası olup, anılan madde uyarınca borçlu, “takibin kesinleşmesinden sonraki devrede” borcun ve fer’ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini “her zaman” icra mahkemesinden isteyebilir. Bu istemin kabul edilebilmesi için itfa şikayetinin İİK'nun 71. maddesinde açıklanan nitelikte bir belge ile veya alacaklının kabul beyanıyla kanıtlanması zorunludur....
İtfa veya imhal iddiası yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icranın geri bırakılmasına karar verileceği hükmü düzenlenmiştir. Borçlunun itfa itirazının kabul edilebilmesi için ödeme belgelerinde takibe konu alacak (somut olayda maddi-manevi tazminat alacağı) için yapıldığına dair açık atıf bulunması zorunludur. Somut olayda; ödemeye dayanak yapılan belgelerde ilamda hükmedilen maddi ve manevi tazminat ödemesine ilişkin olduğuna dair açık bir atıf bulunmadığı gibi alacaklının cevap dilekçesinde de itfaya yönelik bir kabulünün bulunmadığı anlaşılmaktadır....