WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

-YTL’yi geçen görülmekte olan davada taşınmazlardan birinin davacı adına kayıtlı olduğu ve davanın bir hakka dayalı olup, H.Y.U.Y.’nın 8/II-3. maddesi anlamında zilyetliğin korunması olarak düzenlenmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesi görevlidir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 26/09/2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    O halde; “zilyetliğin korunması” davalarında esas olan mülkiyet hakkının korunması değil, kişinin fiili (eylemli) hakimiyeti (egemenliği) altında bulundurduğu taşınır veya taşınmaz yada nesne üzerinde o an için var olan “üstün zilyetliğinin korunması” söz konusudur. Dolayısıyla zilyedin fiili hakimiyetinin bir hakka dayanıp dayanmadığına bakılmaksızın üstün zilyetliğinin korunması sağlanır. Bu tür davalar, esasen toplumda bozulan düzenin (asayişin) bir an evvel korunması ve sağlanması için başvurulan geçici tedbir niteliğindeki davalardır. Zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Davacıda bu amaçla anılan davayı açmıştır....

    O halde; “zilyetliğin korunması” davalarında esas olan mülkiyet hakkının korunması değil, kişinin fiili (eylemli) hakimiyeti (egemenliği) altında bulundurduğu taşınır veya taşınmaz yada nesne üzerinde o an için var olan “üstün zilyetliğinin korunması” söz konusudur. Dolayısıyla zilyedin fiili hakimiyetinin bir hakka dayanıp dayanmadığına bakılmaksızın üstün zilyetliğinin korunması sağlanır. Bu tür davalar, esasen toplumda bozulan düzenin (asayişin) bir an evvel korunması ve sağlanması için başvurulan geçici tedbir niteliğindeki davalardır. Zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Davacıda bu amaçla anılan davayı açmıştır....

    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18/11/2021 NUMARASI : 2018/145 ESAS, 2021/869 KARAR DAVA KONUSU : Hakka Dayalı Zilyetliğin Korunması KARAR : Fatsa 2....

    Mahkemece, davanın üstün hakka dayanmayıp, salt zilyetliğin korunması şeklinde açılan dava niteliğinde olduğu belirtilerek, HMK 4/1-c maddesi gereği dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, güncelleme çalışması sonucu oluşan tapu kaydının beyanlar hanesine davacı tarafın fiili kullanıcı olduğu bölümde davalılar adına yazılı şerhin iptali ile davacı adına şerh verilmesi istemine yönelik olup, kayıt maliki hazine ve lehine kullanım şerhi olan kişilere karşı açılmıştır. Davacının TMK'nun 981 vd. maddelerinde düzenlenen yalnızca zilyetliğin korunmasına yönelik bir talebi bulunmamaktadır....

      Asliye Hukuk Mahkemesince; davanın meni müdahale olmadığı, zilyetliğin korunması davası olduğu,Sulh Hukuk Mahkemesi görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi de; dava dilekçesindeki dava değeri miktarının Asliye Hukuk Mahkemesi görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda;davacılar ve davalı bir hakka dayandıklarına ve dosyada tapu kaydı bulunmasına göre, uyuşmazlık, yalnızca HUMK’nun 8/11-3. maddesindeki zilyetliğin korunması olarak düşünülemez. Bu nedenle, dava tarihi ve değeri esas alınarak, HUMK’nun 8/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme belirlenmelidir. O halde dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin 11.000,00 TL olarak belirlendiği ve Sulh Hukuk Mahkemesinin dava tarihindeki görev sınırı olan 5.000,00 TL’den fazla olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....

        Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın salt zilyetliğin korunması talebini içerdiği, HUMK.'nun 8/II-3 maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın ayni bir hakka dayandığını belirterek, taşınmazların toplam değerine göre Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 1086 Saylı HUMK.'nun 8/II-3 maddesinde, taşınır ve taşınmaz mallarda yalnız zilyetliğin korunması ile ilgili davaların, dava konusu olan şeyin değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceği hükmüne yer verilmiştir....

          Türk Medeni Kanunu 981,982 ve 983. maddeleri, mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. Bu maddelerde düzenlenen davalar ile, zilyet; zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, sulh mahkemelerinde dava açar ve bu mahkemelerde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan şeyin değerine göre belirlenir. Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun, 15.6.1983 gün ve 3351/679 sayılı; 25.11.1987 gün ve 394/876 sayılı; 06.10.1993 gün ve 1993/14-423-561 sayılı, 25.11.2009 gün ve 8-518/573 kararlarında da aynı ilkeler vurgulanmıştır....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Dava; TMK'nun 981 vd. maddeleri gereğince açılan zilyetliğin korunması ve müdahalenin önlenmesi istemine ilişkindir. Bilindiği üzere bu tür davalarda zilyetliğe tecavüz tarihi itibariyle taraflardan hangisinin üstün, öncelikli ve korumaya değer zilyetliğinin bulunduğu tespit edilir. Bu tespit yapılırken üstünlük tanınan zilyetliğin ilgili zilyede mülkiyet hakkı kazandırıp kazandırmadığının her hangi bir önemi yoktur. Diğer bir yandan zilyetliğin koruması davalarında, korunması istenilen zilyetlikle beraber herhangi bir ayni ya da şahsi bir hakkın bulunmasına gerek yoktur. Zilyetliğin korunması davaları sonunda verilen kararlar TMK'nun 713 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddeleri uyarınca açılan zilyetlik hukuksal nedenine dayalı mülkiyetin aktarılması talepli davalarda kesin hüküm teşkil etmez....

            Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/238 Esas sayılı dava dosyasında taşınmaza iş yapmak için geldiğini beyan ettiğini, davanın zilyetliğe dayalı elatmanın önlenmesi davası olmasına rağmen mahkemece, davacının dava konusu taşınmaza malik olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini ileri sürülmüştür. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, zilyetliğe dayalı elatmanın önlenmesi istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, davanın reddi kararının eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 1. Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683 üncü maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise, TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler....

              UYAP Entegrasyonu