"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, şahsi hakka dayalı tapu iptal ve tescil, olmazsa tazminat davası olup, mahkemece tazminata hükmedilmiş isede, karar davacı tarafından tapu iptal ve tescil talebi yönünden temyiz edildiğinden kararın temyizen incelenmesi görevi 14. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 14.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 24.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı arsa maliki yüklenicinin edimlerini yerine getirmemesi sebebiyle davacıların şahsi hak talebinde bulunamayacaklarını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir. 4822 sayılı Kanununla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 3.maddesi (c) bendi ile konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar da Tüketicinin Korunması Kanunun kapsamına alınmıştır. Dava konusu taşınmaz konut niteliğindedir....
Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın taşınmaz üzerindeki üstün zilyetliğin tespiti ile korunmasına ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın zilyetlik tespitine itiraza ilişkin olduğu ve hakka dayalı dava olması gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Dava, kullanım kadastrosu nedeniyle Hazine adına tespit ve tescili yapılan dava konusu taşınmazın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine yönelik olarak açılmıştır. Uyuşmazlık konusu taşınmazın 3402 sayılı yasanın EK-4.maddesi gereğince, 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, davacının taşınmazın beyanlar hanesine zilyet olarak tescilini talep ettiği anlaşılmıştır....
Asliye Hukuk Mahkemesi ise; zilyetliğin korunmasına yönelik davanın 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-c maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-c maddesine göre sulh hukuk mahkemesi, "taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları" görür. Dosya kapsamından,davacıların, Hazineye ait taşınmaz olduğunu ileri sürdüğü 109 ada 317 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davalı ... ile birlikte zilyedi bulunduklarını ileri sürerek zilyetliklerinin Tespitini talep ettikleri anlaşılmıştır. Bu durumda, davacıların taşınmaz üzerinde mülkiyet veya başka ayni yada şahsi hak iddiasında bulunmayıp, Hazineye ait taşınmaz üzerindeki nizasız fasılasız zilyetlik hakkına dayandığı anlaşılmakla, davacı tarafın davasının zilyetliğin korunması davası niteliğinde olup, 6100 sayılı HMK.'...
Asliye Hukuk Mahkemesi ise; zilyetliğin korunmasına yönelik davanın 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-c maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-c maddesine göre sulh hukuk mahkemesi, "taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları" görür. Dosya kapsamından,davacının, Hazineye ait taşınmaz olduğunu ileri sürdüğü 108 ada 25,26,27,28 ve 29 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde 45 yıldır zilyedi bulunduğunu ileri sürerek zilyetliğinin Tespitini talep ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda, davacının taşınmazlar üzerinde mülkiyet veya başka ayni yada şahsi hak iddiasında bulunmayıp, Hazineye ait taşınmaz üzerindeki nizasız fasılasız zilyetlik hakkına dayandığı anlaşılmakla, davacı tarafın davasının zilyetliğin korunması davası niteliğinde olup, 6100 sayılı HMK.'...
Asliye Hukuk Mahkemesi ise; zilyetliğin korunmasına yönelik davanın 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-c maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-c maddesine göre sulh hukuk mahkemesi, "taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları" görür. Dosya kapsamından,davacının, Hazineye ait taşınmaz olduğunu ileri sürdüğü 148 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davalı ... ve ... il birlikte zilyedi bulunduğunu ileri sürerek zilyetliğinin Tespitini talep ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda, davacının taşınmazlar üzerinde mülkiyet veya başka ayni yada şahsi hak iddiasında bulunmayıp, Hazineye ait taşınmaz üzerindeki nizasız fasılasız zilyetlik hakkına dayandığı anlaşılmakla, davacı tarafın davasının zilyetliğin korunması davası niteliğinde olup, 6100 sayılı HMK.'...
Asliye Hukuk Mahkemesi ise; zilyetliğin korunmasına yönelik davanın 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-c maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-c maddesine göre sulh hukuk mahkemesi, "taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları" görür. Dosya kapsamından,davacının, Hazineye ait taşınmaz olduğunu ileri sürdüğü 941 parsel sayılı taşınmazın 3.000 m2 lik bölümü üzerinde zilyedi bulunduğunu ileri sürerek zilyetliğinin Tespitini talep ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda, davacının taşınmazlar üzerinde mülkiyet veya başka ayni yada şahsi hak iddiasında bulunmayıp, Hazineye ait taşınmaz üzerindeki nizasız fasılasız zilyetlik hakkına dayandığı anlaşılmakla, davacı tarafın davasının zilyetliğin korunması davası niteliğinde olup, 6100 sayılı HMK.'...
Dosyada yer alan ve istemin dayanağını oluşturan 28.03.2006 günlü sözleşmede davalının 04.02.2005 günlü arsa payı devri karşılığı sözleşmeye gönderme yaparak yüklenici sıfatıyla hareket ettiği ve arsa payı devri karşılığı inşaat sözleşmesiyle kazanacağı şahsi hakkını davacıya temlik ettiği görülmektedir. Temlik edilen şahsi hakka konu bağımsız bölüm ve konuttur. Gerçekten; arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri yüklenicisine şahsi hak sağlar. Yüklenici kazanacağı şahsi hakkı doğrudan arsa sahibine karşı ileri sürebileceği gibi Borçlar Kanununun 163. maddesi hükmünce yazılı olmak koşuluyla arsa sahibinin rızası gerekmeksizin üçüncü bir kişiye de temlik edebilir. Temlik sözleşmesi adi yazılı olabileceği gibi somut olayda olduğu gibi taşınmaz satış vaadi sözleşmesi biçiminde de düzenlenebilir....
Davacı sadece zilyetliğini ileri sürdüğüne ve zilyetliğin arkasında ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hak ileri sürmediğine göre davanın, zilyetliğin korunması kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre uyuşmazlığın HUMK.nın 8/II-3 (6100 Sayılı HMK'nın 4/1-c) maddesi uyarınca, Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK’nun 22. ve 23. maddeleri gereğince ahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 27.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 11.06.2020 gün ve 2016/18089 E. ve 2020/3321 K. sayılı ilamı) Somut olayda gelince; davacı, menkullerin mülkiyet hakkında dayalı olarak kendisine iadesini, mümkün olmadığı takdirde bedellerinin tazminini istemiş olmasına göre dava, salt zilyetliğin korunmasına yönelik dava niteliğinde değildir. Açıklanan nedenlerle davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusu kabul edilerek hükmün HMK'nun 353/1- a.3 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir....