Öyle ki, genel hükümlere göre harca tabi olan itirazın iptali davasında alacaklı yan isterse takip talebinde bulunurken yatırmış olduğu binde beş harcı geri alabilir ve itirazın iptali davası harcına mahsubunu isteyebilir (492 sayılı Harçlar Kanunu madde 28/a, 29/I, III). Genel hükümlere göre her türlü ispat olanağının varlığı, takip talepnamesinde yer alan borç sebebinden ve takip dayanağından uzaklaşmak anlamında düşünülmemelidir. Burada sadece İcra Hakimliğinin dar yetkisi nedeniyle inceleyemediği delillerin genel mahkemede serbestçe ancak borca bağlı olarak ileri sürülmesi olanağının varlığı söz konusu olmaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03.05.2006 gün ve 2006/19-260 E. 2006/251 K. sayılı ve 17.02.2011 gün 2011/19-617 E. 2011/749 K. sayılı ilamları)....
İcra İflas Kanunu’nun 63. maddesi gereğince borçlu itiraz sebepleri ile bağlı olup, itirazın kaldırılması istemi ile açılan eldeki davaya cevabı ile itiraz sebeplerini genişletemez ve değiştiremez. İİK'nun 275. maddesinde ise "İtiraz vukuunda kiralayan icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Tahliye talebi noterlikçe res'en tanzim veya tarih ve imzası tasdik edilmiş yahut ikrar olunmuş bir mukaveleye müstenit olup da kiracı kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair aynı kuvvet ve mahiyette bir vesika gösteremezse itiraz kaldırılır. Aksi takdirde itirazın kaldırılması talebi reddolunur. İtirazın kaldırılması üzerine tahliye ve teslim icra edildikten veya kaldırılma talebi reddolunduktan sonra kiracının veya kiralayanın umumi hükümlere göre mahkemeye müracaat hakları saklıdır....
İtirazın kesin olarak kaldırılmasını düzenleyen İİK'nun 68. maddesinin 2. fıkrası gereğince, borçlu itirazını varit gösterecek hiçbir belge ibraz edemezse icra mahkemesi itirazın kaldırılmasına karar verir. Aynı maddenin 3. fıkrasına göre ise, itiraz birinci fıkrada gösterilen senet veya makbuz yahut belgeye müstenit ise itirazın kaldırılması talebi reddolunur....
Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.05.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi....
İİK’nun 269. maddesinde ödeme emrinin tebliği üzerine, borçlunun itiraz sebeplerini icra dairesine bildirmesi halinde, yasal ödeme süreleri geçtikten sonra, alacaklının icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye isteyebileceği öngörülmüştür. Borca itiraz üzerine alacaklının İ.İ.K 269/c maddesine göre İcra Mahkemesinde itirazın kaldırılmasını istemeye hakkı olduğu gibi genel hükümler uyurınca genel mahkemelerde itirazın iptalini de talep edebilir. Burada alacaklının tercih hakkı vardır. Alacaklı davacı tercihini İcra Mahkemesinde kullandığına göre davanın itirazın kaldırılması davası olarak değerlendirilmesi gerekir. İcra Mahkemesinde açılan bu tür davalarda, alacaklı tarafın itirazın kaldırılması yerine itirazın iptali ifadesini kullanmış olması sonuca etkili değildir. Davanın itirazın kaldırılması davası olduğu gözetilerek işin esası incelenmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken tensiben görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir....
Mahkemece öncelikli olarak davacının tüketici olup olmadığı, davalının taşınmaz satışı işiyle uğraşan satıcı konumunda olup olmadığı hususu araştırılmamıştır, dosyada bu hususta herhangi bir bilgi belge bulunmamaktadır. Davacı tarafça dosyaya daire satışı ile ilgili olarak kapora ödemesine ilişkin banka EFT dekontu ibraz edilmiştir. Kapora ödemesine konu satış işleminin 6502 sayılı yasada tanımlanan tüketici ve satıcı arasında yapılan bir tüketici işlemi olduğu takdirde tüketici mahkemelerinin görevli olması sözkonusu olur. Ancak bu yasa kapsamında olmayıp TBK 'da düzenlenen satış sözleşmesi sebebiyle verilen kapora (Pey akçesi ) olduğu tespit edildiği takdirde genel hükümlere göre çözülecek ve genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görülmesi gerekli dava niteliği olduğu takdirde ise mahkeme görevlidir....
Borçluya karşı genel haciz yolu ile takip yapmış olan alacaklı, takip kesinleşmeden (kendisine kesin haciz isteme yetkisi gelmeden, m.78) önce, hakkını tehlikede görmüş ve (aynı alacak için) borçlunun mallarına ihtiyati haciz koydurtmuş olabilir. Bu halde alacaklının, artık yeni bir takip talebinde bulunmasına (m.264,1) gerek yoktur. Fakat alacaklı, m. 264/2'deki sürelere uymak zorundadır; aksi halde ihtiyati haciz hükümsüz kalır (md. 264/4). Buna göre borçlu ödeme emrine itiraz ederse, bu itiraz alacaklıya hemen tebliğ olunur. Alacaklı, itirazın kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde, ya icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemek (m. 68-70) veya genel mahkemede itirazın iptali davası açmak (m.67) zorundadır (m. 264,2 c.1 ve c.2). İcra mahkemesi itirazın kaldırılması talebini reddederse, alacaklının, bu ret kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde genel mahkemede borçluya karşı alacak davası açması gerekir (m. 264/2, c.3), (Prof. Dr....
İİK'nun 68/1. maddesi gereğince; talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Somut olayda; takip konusu yapılan belge İİK'nun 143. ve 251. maddeleri uyarınca verilmiş kesin aciz vesikası olup bu belge İİK'nun 68/1. maddesi kapsamında sayılan belgelerdendir. İİK'nun 143. maddesine göre düzenlenen kesin aciz vesikası, İİK'nun 68/1. maddesinde yazılı belgelerden olmakla, alacaklının aciz vesikasında yazılı miktar üzerinden icra takibi yapması mümkün olup, itirazın kaldırılması aşamasında icra mahkemesince aciz vesikasında yazılı borç miktarı tartışma konusu yapılamaz. Belge içeriğinde belirtilen miktara bu aşamada itiraz edilmesi mümkün değildir....
Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2019 tarihli ve 2017/19- 824 E., 2019/885 K. ; 21.10.2020 tarihli ve 2017/(19)11- 835 E., 2020/809 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir. Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tâbi olduğundan yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir. Bu bilgiler göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam etmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 303. maddesi anlamında kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır....
İcra mahkemeleri, önlerine gelen takip hukukuna yönelik şikayet, itiraz ve itirazın kaldırılması talepleri hakkında kabul ya da ret kararı vermek zorunda olup, bu talepler hakkında görevsizlik kararı veremezler. Ancak dava niteliği taşıyan ve apaçık genel mahkemelerin görevine girdiği belli olan, örneğin; boşanma, tapu iptal ve tescil, nüfus, ortaklığın satış yoluyla giderilmesi...vb. davalar hakkında ise görevsizlik kararı vermeleri gerekmektedir. Bu durumda, mahkemece, alacaklının talebinin itirazın kaldırılması olarak nitelendirilip işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceğinden itirazın iptalinin talep edildiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmesine olanak bulunmamaktadır....