Ağır Ceza Mahkemesinin 03/05/2021 tarihli kararı ile basit yargılama usulüne göre verilmiş hükme itiraz edilmesi halinde 5271 sayılı Kanun'un 252/2. maddesi uyarınca mahkemece duruşma açılıp genel hükümlere göre karar verilmesi gerektiği şeklindeki gerekçe ile itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, Dosya kapsamına göre, ......
nun "İtirazın kesin olarak kaldırılması" başlıklı 68. maddesinin 1. fıkrasında; "Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın kaldırılması istenilmediği takdirde yeniden ilamsız takip yapılamaz." hükmü yer almaktadır. İtirazın kaldırılması, borçlunun itirazı ile duran (İİK.m:66) ilamsız icra takibine (ilamsız icra prosedürü içinde) devam edilmesini sağlayan (İİK.m:78) bir yoldur. İtiraz ile duran ilamsız icra takibine devam edilmesini sağlamak için, alacaklının genel mahkemelerde itirazın iptali davası açması mümkündür (İİK.m:67)....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının itirazına göre taraflar arasındaki kira ilişkisinin kesinleştiğini, davalının ödemeyi İİK'nın 269/c hükmüne göre ispatlayamadığını, talebin reddinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, itirazın kaldırılması istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. İİK'nun 68/1. maddesi gereğince; talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenit ise, alacaklı itirazın kaldırılmasını isteyebilir....
İcra İflas Kanunu’nun 63. maddesi gereğince borçlu itiraz sebepleri ile bağlı olup, itirazın kaldırılması istemi ile açılan eldeki davaya cevabı ile itiraz sebeplerini genişletemez ve değiştiremez. İİK'nun 275. maddesinde ise "İtiraz vukuunda kiralayan icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Tahliye talebi noterlikçe res'en tanzim veya tarih ve imzası tasdik edilmiş yahut ikrar olunmuş bir mukaveleye müstenit olup da kiracı kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair aynı kuvvet ve mahiyette bir vesika gösteremezse itiraz kaldırılır. Aksi takdirde itirazın kaldırılması talebi reddolunur. İtirazın kaldırılması üzerine tahliye ve teslim icra edildikten veya kaldırılma talebi reddolunduktan sonra kiracının veya kiralayanın umumi hükümlere göre mahkemeye müracaat hakları saklıdır....
Sayılı dosyasıyla itirazın kaldırılması yoluna başvurulmuş ve somut olayda itirazın iptali davasının taraflarıyla itirazın kaldırılması yolunun tarafları aynı olsa da her iki uyuşmazlığın talep sonucunun birbirinden farklı olduğundan ve itirazın kaldırılması yolu bir dava olmadığından yerel mahkemece derdestlik gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, itirazın iptali davası ikame edilmeden önce itirazın kaldırılması yoluna başvurulmuşsa da itirazın kaldırılması yolu bir dava olmadığından "aynı davanın daha önceden açıldığından ve halen derdest olduğundan" bahsedilemeyeceğini ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLER: Dava, kira sözleşmesi, tahliye taahhütnamesi, Denizli 9. İcra Müdürlüğü'nün 2020/1110 Esas sayılı takip dosyası ve tüm dosya kapsamı. GEREKÇE: Dava, yazılı tahliye taahhüdüne dayalı olarak kiralananın tahliyesi için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve tahliye istemine ilişkindir....
Davalının icra müdürlüğüne sunduğu itiraz dilekçesinde icra takibine konu adi yazılı tahliye taahhüdündeki tarihe açıkça itiraz ettiği anlaşılmış olup, icra takibine dayanak oluşturan tahliye taahhüdü noterlikçe tanzim veya tasdik edilmiş olmadığından İİK'nun 275. maddesi ve 04.12.1957 tarih, 11/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince alacaklı, imzası ikrar olunsa bile tarihi inkar edilen tahliye taahhüdüne dayalı olarak itirazın kaldırılmasını isteyemez. Tahliye talebi noterlikçe resen tanzim veya ''tarih'' ve imzası tasdik edilmiş yahut ikrar olunmuş bir mukaveleye müstenit olup da kiracı, kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair aynı kuvvet ve mahiyette bir vesika gösteremezse itiraz kaldırılır. Aksi takdirde itirazın kaldırılması talebi reddolunur. İtirazın kaldırılması üzerine tahliye ve teslim icra edildikten veya kaldırılma talebi reddolunduktan sonra kiracının veya kiralayanın genel hükümlere göre mahkemeye müracaat hakları bulunmaktadır....
Asliye Ceza Mahkemesinin 19/03/2013 tarihli kararıyla itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı Kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır. II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı: Kaymakam olan sanığın kişisel suç niteliğindeki eyleminde kovuşturma yerinin belirlenmesine ilişkindir. III- Hukuksal Değerlendirme: CMK'nın 161/6. maddesinde “Ağır cezayı gerektiren suçüstü hâllerinde, bu Kanunun hükümleri uygulanmak koşuluyla, vali ve kaymakamların kişisel suçlarından dolayı haklarında genel hükümlere göre soruşturma yapılması kaymakamların mensup oldukları il ve valilerin bulundukları ile en yakın il Cumhuriyet başsavcısına aittir. Bu suçlarda kovuşturma yapmaya, soruşturmanın yapıldığı yerin görevli mahkemesi yetkilidir.” hükümlerine yer verilmiştir. Vali ve kaymakamların kişisel suçlarıyla ilgili CMK'nın 161/6. maddesi uyarınca, soruşturma kural olarak genel hükümlere göre yapılacaktır....
Davacı, Kastamonu Sulh hukuk Mahkemesine dava açarak itirazın iptalini istemiştir. Davalı tarafından mahkemenin yetkisine itiraz edilmediği halde, mahkemece icra takibinin Ankara’da yapılmış olması nedeniyle yetkisizlik kararı verilmiştir. İtirazın iptali davasında yetki genel hükümlere göre belirlenmekte olup, dava konusu uyuşmazlıkta kesin yetki kuralı söz konusu olmadığından davanın Kastamonu Sulh Hukuk Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Kastamonu. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 17.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece toplanan delillere göre; dava dilekçesinin konu kısmında "itirazın kesin olarak kaldırılması talebidir" cümlesinin kullanıldığı, talep sonucu kısmında da "itirazın kesin olarak kaldırılmasını" şeklinde ifadesinin yer aldığı, davacının elinde İİK 68. maddesinde öngörülen bir belge mevcut olduğu, bu itibarla davacının amacının itirazın kesin biçimde kaldırılması davası açmak olduğunun açık olduğu, bu davalarda görevli mahkemenin ise icra mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 20.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Maddelerine göre itiraz üzerine duran takiplerde itirazın kaldırılması ya da itirazın iptali ile itiraz hükümsüz hale geleceğinden, İcra Mahkemesinde açılacak itirazın kaldırılması ya da genel mahkemelerde açılacak itirazın iptali davası sonuçlanana kadar icra takibinde herhangi bir işlem yapılamayacağından ve duran takibin canlanabilmesi için eldeki dava açıldığından esasa girerek karar verilmişti--- İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir....