"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki asıl davada menfi tespit istemi yönünden; davanın reddine, birleşen itirazın iptali davası yönünden ise; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü....
, amaçlarının imar uygulaması sonrası ortaya çıkan hissedarlığın giderilmesi olduğunu, trampada ne kadar hisse verecekse o kadar hisse alımını amaçladıklarını, ancak iradeleri dışında davalıların bilerek yanlış yönlendirmeleri sonucunda yanıltılarak ve kendilerinin de yanılarak işlem yaptığını ileri sürerek trampa işleminin iptali ile tapuların eski haline dönmesine karar verilmesini istemiştir....
Davacı 3789 ada 3 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, davalının 13.03.2009, 24.03.2009, 13.05.2009, 21.05.2009, 15.06.2009 tarihli satışlarla adı geçen taşınmazda pay satın aldığını belirterek önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur. Davalı, 13.05.2009 tarihli işlemin trampa olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, ilk hükümde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmü taraf vekillerinin temyiz etmesi üzerine, Dairemizin 04.11.2014 tarihli 2014/6834 Esas – 2014/12330 Karar sayılı ilamı ile “Davalı 13.05.2009 tarihli resmi senet ile dava konusu 3789 ada 3 parseldeki 345/9056 payı trampa yolu ile edinmiştir. Davacı gerçekte bu işlemin satış olduğunu trampanın muvazaalı olduğunu iddia ederek önalım hakkını kullanmış ise de, muvazaa iddiasını kanıtlayamamıştır. Taşınmazların değer farkı tek başına işlemin satış olduğunu kanıtlamaya yeterli değildir. Mahkemenin trampa işleminin muvazaalı olduğuna dair gerekçesi ise soyut niteliktedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.08.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 10.04.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, önalım hakkına konu edilen payların iptali ile davacı adına tesciline ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Davacı vekili, müvekkilinin dava konusu 1703 parsel sayılı taşınmazda paydaş bulunduğunu, davalının 05.03.2012 günü paydaş ...'in 30/9643 payını trampa yolu ile edindikten sonra 14.06.2012 günü paydaş ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : İSTİRDAT YRG.GELİŞ TARİHİ: -KARAR- Dava, trampa sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil yada tazminat isteğine ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirilmesine göre, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının inceleme görevi Yüksek 13.Hukuk Dairesine aittir. Ne var ki, anılan Dairece daha önce görevsizlik kararı verilmiş olduğundan Daireler arasında temyiz incelemesi yönünden ortaya çıkan uyuşmazlığın Hukuk Başkanlar Kurulunca giderilmesi için dosyanın Yüksek Birinci Başkanlığa sunulmasına, 19.2.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. .......
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; iktisabın trampa yolu ile gerçekleştiğinin ve bedel farkının da alındığının resmi senette yazılı olduğunu, İDM'nin ise bu hususa hiç itibar etmediğini, hem trampa işleminin resmi senede bağlı bir işlem olduğunun hem de bedel farkının alındığının yine resmi senette yazılı olduğunu, trampa işleminin ve bedel farkının ödendiği ibaresinin trampa işleminin gerçekliğini gösterdiği, trampa işleminin muvazaalı olduğu iddiasına dayanılamayacağını, davacının bedel farkının ödenmediğine yönelik iddiasını destekleyecek hiçbir delil sunmadığı gibi davacı tanıklarının hiçbirisinin de trampa edilen taşınmazların arasında oluştuğu iddia edilen bedel farkının ödenmediğine dair görgüye dayalı duyuma dair bile hiçbir beyanda ve anlatımda bulunmadıklarını, bilirkişi raporunun hükme esas kabul edilebilecek niteliklerden ve Yargıtay içtihatlarınca denetlenebilir olmadığını, davacının önalım hakkının kullanımına ilişkin hak...
Somut olaya gelince; Davacı vekili dava konusu 463 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, davalıların 22.09.2014 tarihinde 460 parselin 100/247 hissesi ile 463 parselin 13/32 hissesini karşılıklı olarak trampa yaptıklarını, bu işlemin gerçekte bir satış olduğunu, davacının önalım hakkını kullanmasını engellemek amacı ile tapuda yapılan temlikin muvazaalı olarak trampa olarak gösterildiğini öne sürerek davalı adına kayıtlı dava konusu taşınmazdaki payının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir. Satış dışındaki temliklerde önalım hakkının kullanılması mümkün değildir. Davacı da tapuda trampa şeklinde yapılan temlikin aslında satış olduğunu iddia ederek muvazaa iddiasında bulunmuştur. Tapudaki işlemin tarafı olmayan davacının bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlaması mümkündür. Davacı tanık göstermiş, muvazaa iddiasında bulunmuş, tanıkları dinlenmemiş, 460 parselin tapu kaydı getirtilmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, davalı ile yaptıkları trampa işlemi sonucu, dükkan vasfındaki çekişme konusu 2022 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kendisi 2021 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ise davalı adına tescil edildiğini, trampa işlemi sırasında davalının kullanımında bulunan, dükkanı satın aldığını düşünerek işlem yaptığını, oysa, fiilen davalının kullandığı dükkanın 2022 ada 2 parsel sayılı taşınmaz olmayıp, dava dışı davalının kardeşi ... ...'e ait 2022 ada 9 parsel sayılı taşınmaz olduğunu öğrendiğini, trampa işlemini yaparken esaslı hataya düştüğünü ileri sürerek, tapu iptal ve tescil, isteğinde bulunmuştur. Davalı,davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, sübut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ün raporu okundu, düşüncesi alındı....
Davada dayanılan 30.10.1995 günlü sözleşme mahiyeti itibariyle bir trampa sözleşmesidir. Sözlük anlamı olarak trampa, bir malın diğer bir mal ile değiştirilmesidir. Borçlar Kanununun 232.maddesi hükmü gereğince de tapuda kayıtlı taşınmazların trampa sözleşmesinin geçerli olabilmesi için sözleşmenin resmi biçim koşuluna uyularak yapılması gerekir. Aksi halde, Borçlar Kanunun 11. maddesi hükmüne göre o sözleşmeye dayanılamaz. Somut uyuşmazlıkta 30.10.1995 günlü sözleşmenin adi yazılı yapıldığı anlaşıldığından taşınmazların haricen trampaları geçerli değildir. Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre yukarıya yazılan diğer gerekçelere göre hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 14.4.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Özel Daireler arasında meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu'nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, trampa sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği ve dosyanın Yargıtay'a geliş tarihi itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: 13. Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmesine, 24.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....