Haczi kaldırmak için feragat ve diğer harçlar ---- tarafından ödenecektir.” diyerek müvekkil ...” ibra edildiği, davalı ------ söz konusu beyanından borçlu sıfatı ile aleyhine başlatılan icra takibine ilişkin müvekkil -----hiçbir borcu bulunmadığını, davalının kötü niyetli olduğu, söz konusu ihalenin gerçekleşmesi durumunda, müvekkil yönünden maddi anlamda geri dönülmesi mümkün olmayan fahiş mağduriyet söz konusu olacağı, icra takip dosyasının ihale tarihi olan ----- tarihinden önce tedbiren durdurulmasına karar verilmesi gerektiği, davalının el yazısı ile tanzim olunan ----- tarihli ibraname göz önünde bulundurularak icra takip dosyasının tedbiren durdurulmasına , davacı ---- borçlu olmadığının tespiti ile kötü niyetli davalı hakkında %20 den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İİK'nun 182/1 maddesi "Borçlu bütün alacaklılarının taleplerini geri aldıklarına dair bir beyanname veya tekmil alacaklıların itfa olunduğu hakkında bir vesika gösterir veya akdolunan konkordato tasdik edilirse mahkeme, iflasın kalkmasına ve borçlunun serbestçe tasarrufu için mallarının kendisine iadesine karar verir" şeklindedir. İflasın kaldırılması, 3 halde söz konusu olabilir. İflasın kaldırılmasına ilişkin bu şartlar sınırlı olarak sayılmıştır. Buna göre bütün alacaklıların taleplerini geri alması, alacakların itfası ya da konkordatonun tasdik edilmiş olması halinde iflasın kaldırılması yoluna başvurulabilir. Alacaklılardan anlaşılması gereken tüm iflas alacaklılarıdır. İflas alacağı ise iflasın açılması anında müflise karşı hukuken mevcut olan tüm alacaklardır. Davacı taraf, alacaklıların taleplerini geri aldığı, alacakların itfa edildiği ya da konkordatonun tasdik edildiğine dair bir iddiada bulunmamış, buna yönelik belge ibraz etmemiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava ve takip dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu belirtilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Borçlu; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık itfa nedeniyle icranın geri bırakılması talebine ilişkindir. 2....
İtfa veya imha iddiası yetkili mercilerce re’sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır.İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal, veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re’sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir." şeklinde yasal düzenleme mevcuttur ....
Borçlunun ilam konusu borcun ödendiğine yönelik başvurusu İİK'nun 33/1. maddesine dayalı olarak yapılmış itfa itirazı niteliğindedir. Somut olayda; borçlu tarafından itfa hususunda delil olarak sunulan 16/05/2012 tarihli "Makbuz ve Anlaşma" başlıklı tutanakta, ilamla hükmedilen 50.000 USD'nin 40.000 USD'lik tutarının ödendiği, kalan 10.000 USD'nin alacaklının banka hesabına ödeneceğinin imza altına alındığı, mahkemece, dayanak ilamda hükmedilen tazminatın 40.000 USD'si yönünden itfa itirazının kabulü ile 10.000 USD yönünden reddine, takibin 10.000 USD üzerinden devamına karar verildiği görülmektedir....
İİK'nun 169/a-1. maddesi gereğince borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde, mahkemece itiraz kabul edilir. Öte yandan, Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, sunulan ödeme belgesinin, takip konusu borçla ilgili olarak verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede, takip dayanağına açıkça atıf yapılması zorunludur. Somut olayda, borçlunun itfa itirazına dayanak olarak sunduğu 11.02.2014, 12.02.2014 ve 13.03.2014 tarihli banka havale dekontlarında, takip dayanağı bonoya ilişkin kısmi ödeme yapıldığına dair herhangi bir atıf bulunmamaktadır. Bu durumda itfa itirazına dayanak olarak sunulan bu belgeler, İİK'nun 169/a-1. maddesinde sayılan belgelerden değildir....
Davalılar vekili, resmi kurumlar önünde yapılmayan ve şekil şartına uygun olmayan taşınmaz mal devir sözleşmelerinin geçerli olmadığını, dava dayanağı “Borç itfa ve Garanti Sözleşmesi”nin şekil şartına uygun düzenlenmediğinden geçersiz olduğunu, davalı şirket ile davacı arasında bayilik sözleşmesi mevcut olup, bu sözleşme ile ilgili davacının bir alacağı kalmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davaya dayanak yapılan Borç İtfa ve Garanti Sözleşmesinin konusunu, bir taşınmazın mülkiyetinin devrini içerdiği, tapuda kayıtlı taşınmazın satışının resmi biçimde yapılabileceği, gayrimenkul satış vaadinin ise noterde yapılması gerektiği, şekle aykırı olarak yapılan taşınmazların devrini öngören sözleşmelerin hükümsüz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
takdirde kâr hesabına aktarılacağı ve ancak bu suretle vergiye konu olabileceği, sulh akdi için Borçlar Kanunu'nda bir şekil şartı belirlenmediği, sadece tarafların uygun rızasının arandığı, dava konusu olayda da davacı şirketin açık rızası ve davacı şirketin ortağı olan firmanın aldığı karar ile alacaktan vazgeçmenin hukuken gerçekleştiği, vazgeçilen alacağın, davacı şirketin defterlerinde özel karşılık hesabına alındığı, bu anlamda anılan 324. maddenin gereğinin de yerine getirildiği, ancak, 213 sayılı Kanun'un 324. maddesinde yer alan düzenleme ile ileriye dönük olmak üzere söz konusu 3 (üç) yıla ilişkin zararlar ile itfa etme imkanının getirildiği, vazgeçilen alacağın vazgeçmeden önceki (geçmiş yıl/yıllar) zararlar ile itfa edilebilmesinin hukuken mümkün bulunmadığı, tamamen veya kısmen itfa edilemeyen tutarın ise 3 (üç) yılın sonunda kâr hesabına aktarılması ve vergilendirilmesi gerektiği açık olduğundan dava konusu tahakkuk işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır...
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/09/2021 NUMARASI : 2021/401 ESAS 2021/459 KARAR DAVA KONUSU : İtfa Nedeniyle İcranın Geri Bırakılmasına KARAR : Adana 3. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 27/09/2021 tarih 2021/401 esas 2021/459 sayılı kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine işin gereği görüşülüp düşünüldü: DAVA: Davacı T1 dava dilekçesinde özetle; Adana Genel İcra Dairesinin 2021/24612 esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borcu kabul etmediğini, alacaklı ile boşandıktan sonra alacaklının sözlü beyanı üzerine nafaka borcunu elden alacaklıya ödediğini, buna ilişkin ses kayıtları ve mesaj kayıtlarının mevcut olduğunu bu nedenle, borca, faize, vekalet ücretine harç ve dosya masraflarına ve tüm ferilerine itirazlarının kabulü ile takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
kesin hükme bağlayacağı, itfa iddiasının yasa maddesinde aranan belgelerle ispat olunamadığından davacının istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir....