WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İşbu hükmün de davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi neticesinde Dairemizin 28.05.2018 tarihli ilamıyla davacılardan ...’ın menfi tespite yönelik istirdat talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulmuş ve davacı ...’ın istirdat talebinin reddine karar verilmiştir. Dairemizin 05.11.2015 tarihli bozma ilamında davanın kabulünün gerektiğinin belirtildiği ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildiği nazara alındığında bozmanın gereği yerine getirilerek davacı ...'ın istirdat talebinin kabulüne hükmedlimesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

    A.Ş nin 12/02/2016 tarihinde oynanan müsabakasındaki neden olduğu "çirkin ve kötü tezahürat" nedeniyle bu eylemin 2. kez gerçekleştirilmesinden dolayı 50.000,00 TL para cezası ile cezalandırılmasına ve çirkin ve kötü tezahüratta bulunulan Maraton ve Okul Açık tribünlerine giriş yapan seyircilerin elektronik bilet kapsamındaki kartlarının bloke edilmesi suretiyle bir sonraki ev sahibi müsabakaya girişlerinin engellenmesine karar verildiğini, tirübünde 20.000 civarında taraftar olduğunu, kimlerin küfür ve çirkin tezahürat yaptığı bilinemediğini, bu nedenle PFDK'nun FTD'nin 53/2. maddesi uyarınca cezaya neden olan tribünlerle ilgili müsabakaya giriş yapan taraftarların elektronik bilet kapsamındaki kartların bloke edilmesi suretiyle ilgili cezanın infaz edildiğini, müsabakaya girişlerin engellenmesine şeklindeki kararındaki Passolig kartına koyulan blokenin kaldırılması için ihtiyadi tedbir kararı verilmesini, blokenin 29/02/2016 tarihinde oynanacak ......

      A.Ş.’nin paraları bloke etmesi nedeniyle müvekkili şirketlerin mali durumunun bozulduğunu, borca batık hale gelen şirketlerin mali durumunu iyileştirebileceğini, firmaların ... firması ile işbirliği çalışmaları başlattığını, yurt içi ve yurt dışı siparişlerini yerine getirilmesi ile gelir elde edileceğini, davacı şirketlerin iflaslarının 13.11.2008 - 13.11.2009 tarihleri arasından bir yıl süreyle ertelenmesine karar verildiği ve kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesince onandığını, bu kez davacı şirketlerin iflas ertelenme kararlarının bir yıl daha uzatılmasına ve müdahil ... A.Ş. nezdindeki hesaplarına banka tarafından konan blokenin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

        AŞ) vekili, davanın açıldığı tarih itibariyle davacının kefaletinin bulunduğu şirketlerin bankaya karşı çek taahhüt risklerinin bulunduğunu, dava açıldıktan sonra bu risklerin davacı tarafından kapatıldığını, bu nedenle hesap üzerindeki blokenin kaldırıldığını ve sonuçta davanın konusuz kaldığını, davaya konu paranın yatırıldığı tarih itibariyle banka bünyesinde faizli bir hesapta değerlendirildiğinden davacının faize ilişkin isteminin yerinde olmadığını, ayrıca blokeli para üzerinde davacıdan alacaklı bulunan .... şahısların haczinin mevcut olduğunu savunarak, hesap üzerindeki blokenin kaldırılması nedeniyle davanın konusuz kaldığını, hesap üzerinde .... şahıslar lehine haciz mevcut olduğundan paranın davacıya iadesinin mümkün olmadığını belirtmiştir....

          Dava ve birleşen dava; tüketici kredisi sözleşmelerinden doğan borcu nedeniyle davacının maaş hesabına konulan blokenin kaldırılması ve bloke nedeniyle banka borçlarına kesilen bedelin iadesi istemine ilişkindir. Bilindiği üzere 17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun'un 56.maddesi ile değişik 5510 sayılı Kanun'un 93. maddesinde “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, Sağlık hizmeti sunucularının Genel Sağlık Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü bulunmaktadır....

          Mahkemece; dava konusu prim borcuna ilişkin tahakkuk işleminin davacıya tebliğ edilip edilmediği, davacının yasal süre içinde komisyona itiraz hakkını kullanıp kullanmadığı, komisyon tarafından verilen kararın davacıya tebliğ edilip edilmediği, edilmiş ise eldeki davanın yasal 1 aylık sürede açılıp açılmadığı araştırılıp ilgili belgeler kurumdan temin edildikten sonra yukarıdaki açıklamalar ışığından bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Kabule göre de; davanın kabulüne karar verilmesi karşısından davacın, blokenin kaldırılması ve tahsil edilmesi halinde faizi ile tahsili hususunda taleplerinin tamamını karşılar şeklide hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykrı olup bozma nedenidir. O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

            cevap doğrultusunda ancak 4207,89 TL üzerinde haciz uygulanabileceği kabul edilerek işlem yapılması gerekirken icra müdürlüğünce aksi yönde hareket edildiği, dosya üzerinden sıra cetveline esas işlemlerin devam ettiğinin anlaşıldığı ve 3. şahsın işlemlerinin denetiminin yargılamayı gerektirdiğinden bahisle uygulanan blokenin derhal kaldırılması taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca paranın haczinden itibaren 6 aylık sürede gönderilmesi talep edilmediğinden haczin düşmüş olmasına karşın istemin reddi kararının da usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek icra müdürlüğünün 12.08.2021 tarihli red kararının kaldırılmasını ve 26.498,83- TL üzerindeki haksız blokenin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

            GEREKÇE: Dava, davalı banka tarafından davacıya verilen çek defteri dolayısıyla 5 yıllık sürenin dolduğu ileri sürülerek çekler dolayısıyla borçlu olmadığının tespiti ve davacı hesapları üzerindeki blokelerin kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkili davacı... İnş.San.ve Tic.A.Ş. firmasına ait dava konusu çeklerin 5 yıllık süre içerisinde ibraz edilmediğinden davalı bankanın 3. kişilere karşı herhangi bir ödeme yükümlülüğünün ve dolayısıyla davacı firmanın davalı bankaya herhangi bir borcunun bulunmadığının tespiti ve davacı firma hesapları üzerindeki blokelerin kaldırılması ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise, çekler dolayısıyla henüz bankanın sorumluluğunun devam ettiğini, bu nedenle yasal şartların oluşmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir....

              CEVAP Davalı alacaklı cevap dilekçesinde; şikayetin süresinde olmadığını, şikayetten sonra borçlunun maaş hesabına konulan blokenin kaldırılmasına karar verildiğinden borçlunun şikayette hukuki yararın bulunmadığını, haczin borçlunun maaşı dışındaki bakiyelere konulduğunu savunarak şikayetin reddini talep etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı alacaklı tarafından şikayetçi borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, şikayetçi borçlunun çalıştığı iş yerine maaş haciz müzekkeresi gönderildiği, şikayetçi borçlunun mahkemeye başvurusunda ... ve Kredi Bankasında bulunan maaş hesabındaki paraya konulan blokenin kaldırılmasına ve paranın iadesine ilişkin ret kararının iptali talebinde bulunduğu, ......

                Maddesine göre evrak üzerinde ve 355. maddesi uyarınca da istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin yönlerden yapılan inceleme sonucunda: Her ne kadar davacı taraf hakkında davalı şirket tarafından tahakkuk işleminin ve kesintilerin haksız olduğunu ileri sürerek menfi tespit ve istirdat talebinde bulunmuş ise de; davanın esası bakımından haklılığını yaklaşık olarak ortaya koyabilecek nitelikte hiçbir belge ve delil ibraz etmediğinden, olayda ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gerekli HMK'nun 389/1 maddesindeki şartların ve yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı görülmekle, yerel mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu