Ne var ki, davacının feragat beyanının hukuken geçerli bir iradeye dayanmadığı belirtilerek karar temyiz edildiğine göre; HMK'nın 311. maddesinin "İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." şeklindeki ikinci cümlesi gözetilerek davacının feragat iradesinin geçerli olup olmadığı hususunun incelenebilmesi ve sonucuna göre bir karar verilebilmesi için hüküm bozulmalıdır. Davacı vasisinin temyiz itirazı açıklanan nedenle yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Yerel mahkemece verilen istinafa konu kararın feragat nedeni ile redde ilişkin olmasından dolayı davacılar Aliye ve Besime yönünden 6100 sayılı HMK'nın 310/2 ilk derece mahkemesi tarafından ek karar verilmesini gerektirir bir durum söz konusu değildir. 6100 Sayılı HMK.nın "Davadan feragat" başlıklı 307. Maddesinde; "Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir." hükmü, 311. maddesinde; "(1) Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." hükmü düzenlenmiştir. Davacılar tarafından kabul beyanının irade bozukluğu nedeniyle yapıldığı yönünde iddiada bulunulduğundan öncelikle bu hususun ön sorun kabul edilerek çözümlenmesi gerekir. İrade bozukluğu iddiasına ilişkin benzer bir olayda Yargıtay 1....
İrade bozukluğu hâlleri mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda "Rızadaki fesat" başlığı altında "Hata", "Hile" ve "İkrah" olarak 23 ila 31. maddeler arasında hükme bağlanmış iken, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda ise 30 ila 39. maddeler arasında bu defa "Yanılma", "Aldatma" ve "Korkutma" başlıkları altında düzenlenmiştir. Türk hukukunda irade bozukluğuna bağlanan yaptırım ise bir kesin hükümsüzlük (butlan) hâli olmayıp, HMK'nın 311. maddesinde de açıkça belirtildiği gibi irade bozukluğu hâllerinde kişiye iptal hakkı tanınmıştır. Diğer yandan, feragatin hata, hile ve ikrah nedeniyle iptali için dava açılabileceği gibi irade bozukluğu nedenleriyle feragatin geçersiz olduğu aynı dava içinde de ileri sürülebilir. Bu durumda Mahkemece iddiaya ilişkin deliller toplanarak, feragat beyanının hukuki bir sonuç doğurup doğurmayacağı hakkında karar verilmesi gerekmektedir....
Ne var ki, davacı taraf feragat dilekçesinin hile ile alındığını ileri sürerek kararı temyiz ettiğine göre; HMK'nın 311. maddesinin "İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." şeklindeki ikinci cümlesi gözetilerek davacının feragat beyanının serbest iradesi ürünü olup olmadığı hususunun incelenebilmesi ve sonucuna göre bir karar verilebilmesi için hüküm bozulmalıdır. Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenle yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
nün feragat beyanının hukuken geçerli bir iradeye dayanmadığı belirtilerek karar temyiz edildiğine göre; HMK'nın 311. maddesinin "İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." şeklindeki ikinci cümlesi gözetilerek davacı ...'nün feragat iradesinin geçerli olup olmadığı hususunun incelenebilmesi ve sonucuna göre bir karar verilebilmesi için hüküm bozulmalıdır. Davacılardan ...'nün temyiz itirazı açıklanan nedenle yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Ne var ki, davacı, feragat beyanın hile ile gerçekleştiğini ileri sürerek kararı temyiz ettiğine göre; HMK'nın 311. maddesinin "İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." şeklindeki ikinci cümlesi gözetilerek davacının feragat beyanının serbest iradesi ürünü olup olmadığı hususunun incelenebilmesi ve sonucuna göre bir karar verilebilmesi için hüküm bozulmalıdır. Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenle yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacının yargılama devam ederken verdiği davadan feragat beyanının irade bozukluğuna dayanıp dayanmadığı taraflar arasında tartışmalıdır. 01.10.2011 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "davadan feragat" başlıklı 307/1. maddesinde; "Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir." şeklinde tanımlanmaktadır. Aynı Kanun'un 311/1. maddesinde: "Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." hükümlerine yer verilmiştir. Feragatin davayı sona erdiren kesin bir usul işlemi olması sebebiyle feragatten dönülmesi imkansız ise de davacı taraf feragatin hata, hile veya ikrah sebebiyle geçersiz olduğunu aynı davada ileri sürebilir. Bu gibi durumlarda yapılması gereken, feragatin geçersizliği iddiasının hadise olarak aynı mahkemede görülüp, sonuçlandırılmasıdır....
Davadan feragat, davacının açmış olduğu davada talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir (HMK mad. 307). Feragat, davacının mahkemeye hitaben tek taraflı, açık bir irade açıklaması ile gerçekleşir. Feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğurur ve irade bozukluğu hâllerinde, feragatın iptali istenebilir (HMK mad. 311/1-2. cümle; Kuru, B.:Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Baskı, Cilt:IV, İstanbul 2001, sahife:3646 vd.). Davacının davadan feragatı halinde davanın reddine karar verilmesi gerekeceği şüphesizdir. Bu itibarla mahkemenin bu yöndeki gerekçesi kural olarak doğrudur. Ne var ki, somut olayda davacı taraf feragati nedeniyle reddine karar verilmiş bulunan davada, korkutma nedeniyle iradesinin fesada uğratılarak feragat beyanında bulunmasının sağlandığını yargılama aşamasında ileri sürmüş ve aynı iddiayı öne sürerek kararı temyiz etmiştir....
Türk hukukunda irade bozukluğuna bağlanan yaptırım ise bir kesin hükümsüzlük (butlan) hâli olmayıp, HMK'nın 311. maddesinde de açıkça belirtildiği gibi irade bozukluğu hâllerinde kişiye iptal hakkı tanınmıştır. Diğer yandan, feragatin hata, hile ve ikrah nedeniyle iptali için dava açılabileceği gibi irade bozukluğu nedenleriyle feragatin geçersiz olduğu aynı dava içinde de ileri sürülebilir. Bu durumda mahkemece iddiaya ilişkin deliller toplanarak, feragat beyanının hukuki bir sonuç doğurup doğurmayacağı hakkında karar verilmesi gerekmektedir. Ne var ki, böyle bir inceleme yapılıp karar verilebilmesi için öncelikle feragat beyanının irade bozukluğu nedeniyle geçersiz olduğunun ileri sürülmesi gerekmekte olup, bu konuda mahkemece kendiliğinden inceleme yapılması olanaklı değildir. Somut olayda ise davacı feragat dilekçesindeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmüştür....
Maddesinde; "Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir." şeklinde tanımlanmaktadır. Aynı Kanun'un 309/1. Maddesinde; "Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. "; 311/1. maddesinde ise: "Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hallerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." hükümlerine yer verilmiştir. HMK'nın 311. Maddesinde feragatin kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı ancak irade bozukluğu hallerinde feragatin iptali istenebileceği düzenlenmiştir. Eldeki dosyada ;davacı yanılmasının sebebini "hukukçu olmamasından ve feragat kelimesinin hukuki anlam ve sonuçlarını bilmemesinden " kaynaklandığını ileri sürmüştür....