ın 21.06.2003 tarihinde evlendiğini, dava konusu taşınmazın satın alındığı 24.04.2016 tarihinden bu yana aile konutu olarak kullanıldığını, müvekkilinin, taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulması için tapu müdürlüğüne gittiğinde taşınmazın üzerine kendi izni ve muvafakatı alınmaksızın davalı banka lehine ipoteğin konulduğunu, ipoteğin paraya çevrilmesi için Ankara 8....
Dereceden 400.000 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, dava konusu taşınmazın tarla vasfında olup ipotek tesis tarihi itibar üzerinde aile konutu şerhi bulunmadığını, davacının dava konusu ipoteğe muvafakat verdiğini, müvekkili bankanın iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Davalılardan Mehmet davaya cevap vermemiştir....
Hukuk Genel Kurulu'nun 2013/2- 2056 Esas, 2015/1201 Karar ve 15.04.2015 günlü kararında da açıklandığı üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile "aile konutu şerhi konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu nedenle, aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “kurucu” değil “açıklayıcı” şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, “emredici” niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir....
KARŞI OY YAZISI Dava konusu ½ hissesi davalı eş ... adına kayıtlı taşınmazın tarla vasfında olduğu ve üzerinde zemin, bir normal kat ve bir çatı katından oluşan binanın bulunduğu, taşınmaz üzerine davalı ... lehine 24.03.2015 tarihinde ipotek tesis edildiği tartışmasızdır. Mahallinde yapılan keşif sonrasında bilirkişi tarafından düzenlenen raporda zemin üstü birinci katta bulunan bölümün aile konutu olarak kullanıldığının belirtilmesi üzerine mahkemece davalı eş hissesi üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına ve bu taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiş, kararın istinafı üzerine bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ipoteğin aile konutu olarak kullanılan daire ile sınırlı olmak üzere kaldırılmasına, aile konutu olarak kullanılan konut üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiştir....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aile konutu şerhi davasının reddine yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-İpoteğin kaldırılması davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dava; aile konutu olan taşınmazın, hak sahibi eş tarafından diğer eşin rızası alınmadan, davalılardan banka yararına ipotek verildiğinden bahisle ipoteğin kaldırılması isteğine ilişkindir (TMK m. 194)....
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; Davacı, aile konutu olduğu iddia edilen taşınmazın rızası dışında davalı eş T7 tarafından, diğer davalı T3'a satıldığını bu nedenle taşınmazın tapu kaydının iptali ile yeniden davalı eş adına tesciline ve taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Tapu iptali ve ve tescil davası ile tapu kaydına aile konutu şerhi konulması davaları birbirinden bağımsız ayrı davalar olup, tapu kaydına aile konutu şerhi konulması maktu harca tabidir. Davacı dava açarken tek başvurma harcı ile tapu iptal tescil talebine ilişkin nispi karar harcı yatırmış ve yargılama aşamasında yapılan keşif sonucunda belirlenen değer üzerinde eksik nispi karar harcını tamamlamıştır. Dava açılırken alınan başvuru harcı dava dilekçesindeki tüm istekleri kapsar....
Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiili ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa da aile konutudur. Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta, aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “kurucu” değil “açıklayıcı” şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, “emredici” niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı bankanın kötü niyetinin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2016/6094 Esas sayılı takibini açtığını, evli olduğunu bildiğini tapu kaydında kat mülkiyetine ve yerinde yapılan değerlendirmede yerin konut olduğunu, ipotek verenin ve ailesinin bu adreste daimi olarak oturduklarını, aile konutu olarak kullanıldığını bildiği açık yazılı muvafakatını almadan ipotek tesis ettirdiğini, sunulan rıza belgesindeki imzanın kendisine ait olmadığını, böyle bir belgeden haberinin olmadığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 194 üncü maddesi gereğince davasının kabulüne ipoteğin kaldırılmasına, aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1.Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle;dava konusu İzmir ili, ... İlçesi, ......
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı banka tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava aile konutu şerhi konulması ve üzerine eşin rızası alınmadan konulan ipoteğin kaldırılmasına ilişkindir (TMK.md. 194/1). Mahkemece ipoteğin kaldırılması taleplerinin reddine, dava konusu taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiş, hüküm davalı banka tarafından taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulması yönünden temyiz edilmiştir. Münhasıran tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasına ilişkin davada, davalı bankaya husumet yöneltilemez. Bu nedenle davalı bankanın hükmü temyiz etmesinde hukuki yararı bulunmamaktadır (HUMK md 427/1). Bu sebeple davalının temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir....