"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, ölünceye kadar bakım sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemiyle açılmış, yargılama aşamasında ıslah ile sebepsiz zenginleşmeye dayalı tazminat davasına dönüştürülmüş olup, mahkemece de bu yönde hüküm kurulmuştur. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen 09.02.2012 tarih ve 2012/1 sayılı Kararı uyarınca, davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 3.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 12.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil talebidir. Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder. Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir....
İstinaf Sebepleri Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde inançlı işleme dayalı tapu iptal ve tescil nitelendirmesi yapılmışsa da mahkemenin hukuki nitelendirme ile bağlı olmadığını, taraflar arasındaki hukuki nitelendirmenin vekalet görevinin kötüye kullanılması olması gerektiğini, ancak mahkemece hatalı bir değerlendirme ile karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. C....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil ile alacak davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 19/11/2020 gün ve 2016/17809 Esas, 2020/7504 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Mahkemece verilen karar, Dairemizce yasal ve hukuki dayanakları gösterilmek suretiyle bozulmuş olup, karar düzeltme istemi HUMK’nun 440. maddesindeki nedenlerden hiçbirisine dayanmamaktadır. Bu nedenle yerinde olmayan istemin reddi gerekmiştir....
Hukuk Dairesi tarafından temyiz inceleme görevinin Dairemize ait olduğu gerekçesiyle gönderilen dava dosyası üzerinde, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesine göre yapılan düzeltme işleminden kaynaklı tapu iptali ve tescil, bunun mümkün olmaması halinde sebepsiz zenginleşmeye dayalı zararın tazmini istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 18.01.2024 tarihli ve 2024/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. Bu durumda, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre temyiz incelemesini yapacak dairenin Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu tarafından belirlenmesi gerekir....
Taraflar arasındaki inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil, terditli olarak alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince talebin kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü: Davalı asil 20.07.2023 tarihli dilekçesi ile temyiz isteminden feragat ettiğini açıkça, kayıtsız ve şartsız olarak bildirmiştir. Bu durumda, davalının temyiz dilekçesinin feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Davalının temyiz dilekçesinin REDDİNE, Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde temyiz edene iadesine, Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, inanç sözleşmesine dayalı olarak 2326 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ve 1/2 payının davacı adına tescili, ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir. Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; tapu iptali ve tescil isteminin reddine, tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/270 Esas 2020/180 Karar sayılı dosyası incelendiğinde, söz konusu dava her ne kadar tapu iptali ve tescil, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası olarak terditli dava olarak açılsa da, 20/04/2018 tarihli ön inceleme duruşmasında tapu iptali ve tescil talebinden vazgeçildiğini, davaya sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası olarak devam edildiğini, davacı vekilince dosyaya sunulan 28/06/2019 tarihli beyan dilekçesinin sonuç ve istem kısmında da kalın ve altı çizili harflerle “terditli taleplerimizden önceki celselerde, tapu iptali ve tescil talebimizden vazgeçmiş olup, davamızın sözleşmeden doğan zarar ve alacak talebi olarak değiştirdik ve bu konuda karar oluşturulmuştur.” denilerek bu hususun açıkça vurgulandığını, Yargıtayın son zamanlardaki kararlarında, taşınmazın aynına ilişkin olmaması sebebi ile icrası için kesinleşmesinin beklenmeyeceğine karar verildiğini belirterek, kararın kaldırılmasına, davanın reddine ve takibe konu alacağın %20’sinden...
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16/11/2016 tarihinde verilen dilekçeyle inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın reddine dair verilen 10/01/2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü. KARAR Dava, inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
Hemen belirtmek gerekir ki, hâkim yukarıda değinildiği gibi davacının bildirdiği maddi olaylar ve son istekle bağlı ise de, HMK'nin 33.maddesi uyarınca ileri sürülen maddi olaylarda hangi hukuki sebebe göre karar vereceğini tayin ve takdir etmek durumundadır. Başka bir anlatımla, maddi olgu ve olayları (vakıaları) bildirmek yanlara, bildirilen bu olay ve olgulara göre hukuki nitelendirmeyi yapmak, uyuşmazlığı çözüme ulaştıracak kanun hükmünü bulup uygulamak hakime aittir. Öyle ki, hukuki sebep yanlış gösterilmiş veya hiç gösterilmemiş olsa dahi hakim tarafından en uygun hukuki sebebin bulunması ve ona göre karar verilmesi gerekir. İddianın ileri sürülüş biçimi ve tüm dosya içeriğine göre davanın inanç sözleşmesi hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa tazminat isteğine ilişkin olduğu açıktır....