İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Defter ve belgelerin istenilmesine dair yazının 26/04/2019 tarihinde tebliğe çıkarıldığı ancak tebliğ evrakının iade edilmesinden sonra 02/05/2019 tarihinde ikinci kez tebliğinin denendiği, iki tebligat arasında geçen altı günlük sürenin 213 sayılı vergi usul Kanunu'nun 14. maddesi de göz önünde bulundurulduğunda münasip süre olduğundan söz edilemeyeceği, bu durumda, söz konusu yazının usulüne uygun şekilde tebliğ edilmemesi nedeniyle ibraz yükümlülüğünün yerine getirilmediğinden bahsedilemeyeceğinden yapılan tarhiyatta ve kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu vergi ve cezalar kaldırılmıştır. Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir....
GEREKÇE VE DEĞERLENDİRME : Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri, istinaf sebepleriyle bağlılık ilkesi de dikkate alındığında; Dava konusu taşınmazdan, 12/02/1998 tarihinde yapılan ve iptaline karar verilen imar uygulaması ile DOP kesildiği halde, 10/11/2009 tarihinde yapılan imar uygulamasında önceden yapılan DOP kesintisinin üzerine, DOP kesilmeksizin ve fakat bedele dönüştürme işlemi de yapılmaksızın (davacı murislerinden Ahmet Yılmaz Karasu'ya 1193 metrekare, Ayşe Karasu'ya 675 metrekare olmak üzere) eksik yer verildiği, hukuki tavsifin hakime ait olduğu, 3194 sayılı İmar Kanununun 18/6 maddesine göre "Herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınamaz" hükmü karşısında ikinci defa yol ve yeşil alana terk edilmek suretiyle eksik yer tahsisinin kamulaştırmasız el atma niteliğinde olduğu kabul edilip işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi doğrudur....
değerden DOP kesintisinin de düşülmesi gerektiğine dikkat edilmelidir), Kabule göre de; -Fenci bilirkişi raporuna göre davaya konu taşınmaz hükümden önce yenileme kadastrosu görmüş olup 116 ada 25 sayılı parsel numarası almıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, dava konusu taşınmazın arsa olarak vasıflandırıldığı, 25/06/2020 havale tarihli ikinci ek bilirkişi raporunda İhsaniye köyü 123 ada 7 parsel sayılı taşınmazın somut emsal olarak kabul edildiği, hsaniye köyü 123 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 6/12/2011 tarihi itibariyle %35 oranında DOP kesintisi olduğu, dava konusu taşınmazın kadastro parseli olduğu, bilirkişi raporunda emsal taşınmazın DOP kesintisi oranınında bedelde indirimi yapıldığı, Gölcük Belediye Başkanlığına müzekkere yazılarak dava konusu taşınmazın bulunduğu mahalde (Hisareyn Merkez mah) 2011 yılı itibariyle uygulanan DOP kesinti oranının sorulduğu ancak belirtilen tarih itibariyle yapılacak DOP kesinti oranının tespit edilemeyeceğinin bildirildiği, dava konusu taşınmaz ve emsal taşınmazın okul, adliye, hastane, belediye binası gibi merkezi yerlere ve birbirine olan gerçek uzaklıklıklarının şehir haritası üzerinde gösterildiği, 09/03/2021 tarihli...
Dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafların kardeş ve hisseli taşınmazları olduğu, davalıların 2005/294 Esas sayılı dava ile davacının vesayet altına alınmasını istedikleri, bu davanın alınan tıbbi raporlara göre davacının akıl hastalığı bulunmaması ve israf ve savurganlığına dair kesin deliller elde edilememesi nedeniyle reddedilip, Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiği, davalıların bu kez 2010/262 Esas sayılı dosya ile davacının vesayet altına alınmasını istedikleri mahkemece bu istemin de reddedildiği, Yargıtayca bu red kararının gerekli inceleme yapılmadan eksik incelemeyle karar verildiği gerekçesiyle bozulduğu ve fakat yerel mahkemenin bu karara direndiği anlaşılmaktadır. Dava, ikinci kez açılan bu vasi tayini kararına dayalı olup bu davanın sonucu belli değildir. Şu durumda yerel mahkemece ikinci kez açılan davanın kesinleşmesinin incelenmesi ve varılacak sonuca göre karar vermek gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak verilen kararın bozulması gerekmiştir....
alacağı talebinin de reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından 02/04/2014, 26/09/2014 ve 25/10/2017 tarihli talep artırım dilekçeleri sunulduğu, ancak dosyaya konu olan Yargıtay bozma ilamının içeriğinde ve diğer yerleşik içtihatlarda " HMK’nun 107. maddesinin gerekçesine göre, alacak belirli hale geldiğinde artırım, sadece bir kez yapılabileceği, ikinci kez artırım yapılmak istenirse, iddianın genişletilmesi yasağı ile karşı karşıya kalınacağı," şeklinde belirtildiği, buna göre davacı tarafından sunulan ikinci talep artırım dilekçesini iddianın genişletilmesi kapsamında değerlendirildiği ve davalı tarafın da açık bir muvafakati bulunmadığından hüküm verilirken ikinci, üçüncü ve dördüncü talep artırım dilekçeleri dikkate alınmadığı, yukarıda açıklandığı üzere davanın kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerektiği gerekçesi ile İş Kanunu'nun 5. maddesi kapsamında tazminat talebinin reddine, diğer taleplerin kabulüne karar verilmiştir....
Konut alanı olunca T1 DOP payı vermesi gerekir, vermiş midir? Tabii ki vermemiştir ve suç işlemiştir..." ... "...Nallıhan yolu üzerinde bir kentsel dönüşüm alanı var, taa 2010 yılında ilan edilmiş. T1 arsası bunun içinde değil, yolun karşı tarafında fakat öyle bir plan yaptırıyor ki, kendi şeyini, arsasını da bu kentsel alanın içine sokuyor. Ne zaman? 2018 yılında yaptığı planda. Soktuktan sonra DOP vermiyor. DOP şu demek... ticari alan, konut alanına çevrildiği zaman konut alanının örneğin kişi başına 10 metre kare yer ayrılması lazım. Bu kanun ve yönetmelikler gereği olan bi şey. Yani ordaki T1 yaklaşık %40'a yakın DOP payı vermesi lazım. Bunu vermemiş, kentsel dönüşümün karşı tarafında göstermiş. Göstertmek suretiyle tabiri caizse ordaki insanların hepsinin hakkını yemiş. Sonra n'olmuş? Ordaki vatandaşlardan bir tanesi dava açmış. İkinci sorduğum da bu... Ben demişim ki hakkım yendi, düzeltin demiş oraya....
kesintisi görüp görmedikleri ve eğer görmüş iseler oranları da ilgili belediyeden araştırılıp (gerektiğinde fenci bilirkişiden bu hususta rapor alınmak sureti ile) bu durumun yapılacak karşılaştırmalarda dikkate alınması ve sonrasında yeniden karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine ikinci kez iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir....
Mahkemece, bozma ilamına uyularak "6011 ada 13 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline" dair verilen ikinci kararı, davalı ... vekili ile davalı Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili temyiz etmiş, Dairemizin 26.11.2014 tarihli ve 2014/7947 Esas, 2014/13431 Karar sayılı ilamı ile "tahsise konu taşınmaz uygulama imar planı ile davalı Hazine adına tescil edilmiş olduğuna göre davada husumetin Kahramanmaraş Belediye Başkanlığına yöneltilmesi doğru olmadığından bu davalı hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiği; mahkemece bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmediği, dava konusu taşınmazın konut alanında kalıp kalmadığı araştırılmadığı gibi civardaki ada ve parsellerde imar gören taşınmazlardan % 24,70 oranında DOP kesintisi yapıldığı belirtildiği halde davacı adına tahsis edilen 400 m2 yerden herhangi bir indirim yapılmadan 400 m2 yüzölçümlü dava konusu taşınmazın tamamının davacı adına tesciline...
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de; davacı adına kayıtlı taşınmazlardaki azalmanın, öncesinde tapulama sırasında tescil harici olup sonrasında Hazine adına ihdasen tapuya kaydedilen yerlerin ilk imar uygulamasın iptal gerekçesi nedeniyle ikinci imar uygulamasında Hazine adına dağıtımının yapılmasından mı yoksa sırf imar uygulamasından mı kaynaklandığı, imar uygulamalarının iptaline ilişkin idare mahkemesi dava dosyaları getirtilip buradaki haritalar, ilk tesis kadastrosuna ilişkin pafta ile hazineye ait ihdasen oluşan taşınmazlara ilişkin çap ve tapu kayıtları, ilk ve ikinci imar uygulamalarına ilişkin harita ile dağıtım cetvelleri ve hazine tarafından davacıya yönelik açılan tapu iptali ve tescil dava dosyaları getirilip belirlenmemiş olması nedeniyle yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli olmadığı gibi hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda davacı adına kayıtlı taşınmazların imar parseli oldukları gözden kaçırılıp yeniden DOP kesilerek değer belirlenmesi doğru olmamıştır...