Bu nedenle, borçlunun, icranın iadesini isteyebilmesi için (İİK.nun 40/2. maddesi gereğince) bozmadan sonra verilecek hükmün kesinleşmesi zorunludur. Somut olayda, Yüksek Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin bozmasından sonra verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkeme ilamı bulunmadığından icranın iadesi şartları bulunmamaktadır. O halde; mahkemece şikâyetin kabulü İcra Müdürlüğünün 09.03.2012 tarihli işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikâyetin reddi isabetsizdir. Davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK.nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 03.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemenin bozma kararına uyarak davanın tamamen veya kısmen reddine karar vermesi ve bu ret kararının kesinleşmesi üzerine borçlu, icra dairesinden (daha önce yapılmış olan ilamlı icra takibi dosyası üzerinden) icranın tamamen veya kısmen eski haline iade edilmesini isteyebilir.( m 40,II) İcranın eski haline iade edilebilmesi için borçlunun bir ilamlı icra takibi yapmasına ve alacaklıya icra emri gönderilmesine gerek yoktur. Bu nedenle borçlunun, bu halde icra dairesinden icranın iadesini isteyeceği yerde ayrı bir dava açmasında hukuki yararı yoktur. İcra dairesinin, icranın iadesi talebinin kabulüne veya reddine ilişkin kararına karşı şikayet yoluna başvurulabilir....
doğrultusunda İİK 72/5 maddesi uyarınca icranın tamamen eski hale iadesi talebinde bulunabileceği, vekil ile müvekkili alacaklı arasında vekalet sözleşmesi hükümlerinin ancak kendi aralarında hüküm doğurabileceği ve vekilin vekalet ücretini sözleşme koşullarında müvekkilinden talep edebileceği gerekçesiyle şikayetin kabulüne, muhtıranın iptaline karar verildiği görülmektedir....
HMK. 381.maddesinde "Yargılamanın iadesi davası, hükmün icrasını durdurmaz. Ancak dava veya hükmün niteliğine ve diğer hâllere göre talep üzerine icranın durdurulmasına ihtiyaç duyulursa, yargılamanın iadesi talebinde bulunan kimseden teminat alınmak şartıyla iade talebini inceleyen mahkemece icranın durdurulması kararı verilebilir. Yargılamanın iadesi sebebi bir mahkeme kararına dayanıyorsa bu takdirde teminat istenmez." hükmüne göre, devam eden yargılamanın iadesi davasında ihtiyati tedbir kararı verilmesi zorunlu olmayıp, her somut olayın özelliklerine göre değerlendirme yapılması gerekmektedir. Mahkemece bu kapsamda yapılan değerlendirmede, ceza mahkemesi gerekçesi de gözetilerek davalının ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığından, tedbir isteyen davalı ... vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir....
Karar sayılı ve ... tarihli kararı ile kaldırılmasını müteakip anılan icra dosyasında davacı tarafça tahsilat yapıldığından İİK. 40. maddesi uyarınca kaldırma ilamı ışığında icra dairesince yapılacak olan icranın iadesinin durdurulması ve icra müdürlüğünce icranın iadesi zımnında çıkarılan muhtıra ile iadesi talep edilen tutar karar alacak talebi olduğu sonucuna varılmıştır. İcra ve İflas Kanununun "İcranın İadesi" başlıklı 40. maddesinde "...Bir ilâm hükmü icra edildikten sonra bölge adliye mahkemesince kaldırılır veya yeniden esas hakkında karar verilir ya da Yargıtayca bozulup da aleyhine icra takibi yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilâmla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski hâline iade olunur." düzenlemesinin yer aldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce yapılan değerlendirmede; dava konusu ... İcra Müdürlüğünün ... ( yeni ...) takip sayılı dosyasında Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi ...Hukuk Dairesinin ......
Yargılama aşamasında mecurdan tahliye edilen borçlunun icra dairesine başvurarak icranın iadesini istediği ve kesinleşen icra mahkemesi kararı doğrultusunda İİK.nun 40. maddesinin olayda uygulanma olanağının bulunduğu belirlenmiştir.Küçükçekmece İcra Mahkemesinin 2006/994 E. ve 2006/238 E. sayılı dosyalarında İİK.nun 40. maddesinin icra mahkemesi kararları için de uygulanabilirliği tartışılmış ve bu husus Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.Bu aşamadan sonra tahliye kararına konu taşınmazda icranın iadesi istemi ile ilgili inceleme sırasında mecurun 3. kişiye kiraya verildiği saptanmıştır. Bir başka anlatımla yukarıda numarası yazılı dosyalarla görülmekte olan bu dava farklı konuları içerdiğinden oluşmuş bir kesin hükmün varlığından sözedilemez.İcra iade edilirken üçüncü kişilerin iyiniyetle kazandıkları haklara zarar verilemez.(İİK.mad.40/3.) Burada iyiniyetten maksat, alacaklının haksızlığının üçüncü kişilerce bilinmemesidir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Tarih : 16.09.2009 Nosu : 249/516 Taraflar arasındaki birleştirilen menfi tespit-istirdat-icranın iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı ... gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....
Karar sayılı Uluslararası çocuk kaçırma-çocukların iadesi yönünde verilen kararın uygulanması halinde çocuklar açısından ciddi risk oluşturacağı görüldüğünden talebin kabulü ile icranın geri bırakılmasına karar verilmiş, hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 5717 S.lı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Kanun, 4. bölümünde, çocuk iade kararlarının nasıl yerine getirileceği düzenlenmiş ve icranın ertelenmesi başlıklı 22. maddede: ''İlamın yerine getirilmesinin, çocuğun fiziksel ve duygusal yönden gelişimini ağır bir tehlike altında bırakacağının uzman tarafından tespit edilmesi durumunda, icra müdürü tarafından, talep üzerine veya re'sen söz konusu tehlike ortadan kalkıncaya kadar icra ertelenir'' hükmüne yer verilmiştir....
Mahkemenin bozma kararına uyarak davanın tamamen veya kısmen reddine karar vermesi ve bu ret kararının kesinleşmesi üzerine borçlu, icra dairesinden (daha önce yapılmış olan ilamlı icra takibi dosyası üzerinden) icranın tamamen veya kısmen eski haline iade edilmesini isteyebilir.( m 40,II) İcranın eski haline iade edilebilmesi için borçlunun bir ilamlı icra takibi yapmasına ve alacaklıya icra emri gönderilmesine gerek yoktur. Bu nedenle borçlunun, bu halde icra dairesinden icranın iadesini isteyeceği yerde ayrı bir dava açmasında hukuki yararı yoktur. İcra dairesinin, icranın iadesi talebinin kabulüne veya reddine ilişkin kararına karşı şikayet yoluna başvurulabilir....
O halde meselenin icranın tamamen eski hale iadesi kapsamında irdelenmesi gerekmekledir. Zira icraya konu olan borç tamamen icra edildikten sonra ilk kararın bozulduğu anlaşılmakladır.Yukarıda temyiz yoluna müracaat edilmesinin kararın icrasına engel olamayacağına, ancak bunun icranın ertelenmesi yoluyla söz konusu olabileceğine değinmiştik. Ancak bazen icranın ertelenmesi talebinde bulunulmaması halen de icranın ertelenmesi talebinde bulunulup da bu talebin reddedilmesi sebebiyle temyiz yoluna müracaat edilmesi ihtimalinde borçlunun ilamlı takibe karşı (Temyiz incelemesi sırasında) korumasız kaldığı durumlar karşımıza çıkabilir. Bu halde, temyiz incelemesi Yargıtay tarafından yerine getirilirken, karar lehine olan taraf da bu kararın icrasını gerçekleştirmekledir....