Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı itirazın iptali davasının icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde açılması gerektiği ... İcra Dairesinde yapılmış icra takibinin bulunmadığı, ... Mahkemelerinde itirazın iptali davası açılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava TTK.nun 1301. maddesinden kaynaklanan tazminatın tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır. Davacı vekili tarafından ... İcra Müdürlüğü’nün 2005/1156 Esas sayılı takip dosyası ile müvekkili şirkete sigorta araca çarparak hasara neden olan ..., ... ve ... hakkında icra takibi yapılmış, davalılar ... ve ... yetki ve borca itiraz etmiş, ... ise yalnızca borca itiraz etmiştir. Davacı vekili ......
İcra Müdürlüğünün 2008/11807 Esas sayılı takip dosyası ile davalı aleyhinde icra takibinde bulunmuştur. Davalı ... vekili icra dairesinin yetkisine itiraz etmemiş, sadece borca itiraz etmiştir. Borca itiraz üzerine duran icra takibine itirazın iptali istemi ile davalının merkezininde bulunduğu Şişli 2. Sulh Hukuk Mahkemesinde iş bu dava açılmış davalı vekili yine mahkemenin yetkisine itirazda bulunmaksızın esas hakkındaki itirazlarını bildirmiştir. Bu durumda mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken re'sen icra dosyasına yapılmış bir yetki itirazı olmadığından ve icra dairesinin mahkemesi yetkili olduğundan bahisle dava dosyasının yetki nedeni ile reddine şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. 2-Kabule göre de, mahkemenin yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi bildirmesi ve dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesine karar vermesi gerekirken bu hususlarda hüküm kurulmamasıda isabetli değildir....
ile 24.03.2020 tarihinde icra takibine ve borca itiraz edildiğini, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu, ancak bu itirazın hukuki temelden yoksun olduğunu, söz konusu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, uyuşmazlığın çözülmesi amacıyla zorunlu arabuluculuğa başvurulduğunu ancak uzlaşma sağlanamadığını, borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibin takip tarihinden itibaren takipte istenen şartlarla devamına, davalının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, her halükarda yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece, iddia, savunma, icra dosyası banka cevabi yazıları, davacı şirketin ticari sicil kayıtlarına göre, çek bedellerinin davacı şirkete ödendiği anlaşıldığı halde, takip tarihi ile her iki çekin tanzim ve ödeme tarihleri nazara alındığında davalının takibe yaptığı itirazın borca itiraz değil, takipten sonra kısmi ödeme olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığından esasen itirazın mahkemece yok kabul edilerek davalının ödemeden dolayı menfi tespit davası açması mümkün olduğundan davanın kabulü gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne davalının itirazının borca itiraz değil, takipten sonraki ödeme iddiası olarak değerlendirildiğinden takibin devamına, şartları oluşmadığından davacının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davalı vekili, müvekkili aleyhine başlatılan icra takibine yasal süresi içinde yetki ve borca olmak üzere itiraz ettiklerini, icra takibine dayanak olarak gösterilen ve dava dilekçesinde belirtilen toplam 5 adet servis formunun hiçbir şekilde taraflarına ulaştırılmadığını, davacının bakım işlerinde kullanılmak üzere malzeme talebinde bulunduğunu, istenilen malzemelerin ... Kargo tarafından sevk irsaliyesi olarak davacıya gönderildiğini, davacının açmış olduğu davada haksız ve kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.....
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, ve özellikle itiraz dilekçesinin netice-i talep bölümünde borca ve tüm fer'ilerine itiraz edildiği belirtildiğinden itirazın takip talebinde belirtilen toplam borca yönelik olduğunun kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 16.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalının çocuk teslimine dair ilamdan kaynaklanan mükellefiyetini yerine getirmemesi nedeniyle; borçluyu teslime icbar için icra memurunun teslime götürülmesinden kaynaklanan yaptığı masrafların tahsili için vaki icra takibine, davalının haksız itirazının iptalini istemektedir. İcra İflas Kanunu'nun 62/1.maddesi uyarınca "borçlu ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine itirazını bildirmeye mecburdur". Aynı Kanun'un 66/1.maddesine göre de "müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur, itiraz müddetinde değilse alacaklının talebi üzerine icra müdürü takip muamelelerine alacağın tamamı için devam eder". Somut olayda; davalı (borçlu) ya ödeme emri 2.12.2008 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu, itiraz süresi 11.12.2008 günü dolduğu halde 12.12.2008 tarihinde borca itiraz etmiştir. O halde, icra takibine davalının itirazı süresinde değildir....
in 16/10/2014 tarihli itiraz dilekçesi ile yetkiye, borca faize ve icra takibine itiraz ettiği ve bu itiraz nedeni ile 21/10/2014 tarihinde takibin durdurulduğu, nafaka alacağı yönünden Batman icra dairelerinin yetkili olduğu anlaşılmakla birlikte; alacağın varlığı taraflar arasında çekişmesizdir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davalı tarafından hem icra dosyasına, hem iş bu dava dosyasına süresinde verdiği cevap dilekçesi ile ödeme itirazında bulunarak, ödemelere ilişkin PTT makbuz suretleri sunulmuş olduğu halde hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı yanca cevap dilekçesi ekinde sunulan ödeme belgeleri dikkate alınmadan borca ve faize yönelik hesaplama yapılmıştır....
Davalı, ödeme emrinin tebliği üzerine icra dosyasına 19.09.2014 havale tarihli dilekçesiyle borca ve yetkiye itirazda bulunmuştur. İtiraz dilekçesinde yetki yönünden “... .., ...” ve “... İcra Daireleri’nin yetkili olduğunu bildirmiş olup, iki ayrı yerin yetkili olarak bildirilmesi nedeniyle usulüne uygun bir yetki itirazının bulunduğundan söz edilemez. Bu durumda icra takibine yapılan yetki itirazının geçersiz olması nedeniyle mahkemece kendi yetkisine yapılan itirazın değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, aleyhindeki icra takibine yönelik olarak hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir. Yetkili icra dairesinde takip yapılması itirazın iptali davası şartlarından birisidir. Somut olayda mahkemece, icra dairesinin yetkisine itiraz ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmadığı gibi kabule göre de davalı vekili, takip ve dava konusu fatura içeriği malların alınmadığını savunduğundan davacının sözkonusu faturalardaki malları davalıya satıp, teslim ettiğini ispatlaması gerekir. Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığının ve mal tesliminin kanıtı olamaz. Ayrıca faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da teslimini kanıtlamaya yeterli değildir. Davacı, iddiasının delili olarak herbirinin altında teslim alan isim ve imzaları bulunan veresiye fişleri sunmuştur....