WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 25/12/2017 tarih ve E:2013/575, K:2017/8939 sayılı kararı: Dava konusu olayda, davacı lehine tesis edilen üst hakkı ve üst hakkına istinaden belirlenen bedelin değerlemesinden kaynaklı uyuşmazlık söz konusudur. Mahkeme kararında belirtildiği üzere üst hakkı taşınmaz gibi kabul edilse bile, üst hakkı bedelinin taşınmaz satışı gibi değerlemeye tabi tutulması hatalı olacaktır. Zira taşınmaz satışında ortada tahakkuk etmiş bir alacak ve borç ilişkisi mevcuttur. Oysa davaya konu üst hakkı sözleşmesinde, tapuya davacı adına kaydedilen üst hakkına karşılık tahakkuk etmiş bir borç söz konusu değildir. Resmi senette görüldüğü belirtilen üst hakkı bedellerinin taksitler halinde inşaatın ilerleyişi ve inşaat bitiminde de işletme yılları itibarıyla ödenecek bir borç ilişkisi mevcut olduğundan, günü geldikçe ödenen bir borcun tamamının değerlemesi mümkün değildir. Üst hakkı ne bir satış işlemi ne de bir kira ilişkisidir....

    Somut olayda ise, davalının dayandığı 01.06.2005 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ... vekili ... tarafından yapılmıştır. Kısaca, kira sözleşmesinde pay ve şahıs ekseriyeti sağlanmadığından sözleşme geçersizdir. Kaldı ki, her ne kadar kira sözleşmesinin yapılışı bir şekle tabi değil ise de, sözlü olarak yapıldığı iddia edilen sözleşmenin ispatı değere göre HUMK’nun 288.maddesi gereğince tanıkla kanıtlanamaz. Yapılan bu saptamalara göre davalı, geçerli bir kira sözleşmesinin varlığını kanıtlayamadığından, davacının mülkiyet hakkına dayalı isteminin kabulü yerine orta yerde geçerli bir sözleşme varmış gibi davanın reddedilmesi doğru olmamıştır. Karar, açıklanan nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 22.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      İlköğretim Okulu'nun bahçesinde yer alan 283/B nolu dükkan yerinin işletme hakkına sahip olduğunu ancak kira sözleşmesi şartlarına uymaması nedeniyle akdin feshedilerek 13/07/2009 tarihinde davalının tahliyesinin sağlandığını, yanlar arasındaki kira sözleşmesinin 14. maddesi uyarınca kira süresinin sona ermesi veya sözleşmenin feshi halinde taşınmaz idareye teslim edilmezse, geçen her gün için cari yıl kira bedelinin %1'i oranında ceza itirazsız olarak ödenir hükmü bulunduğundan, davalının fesih tarihi 04/04/2009 ile tahliye tarihi 13/07/2009 tarihleri arası toplam 100 günlük 5.515,00-TL ödemek zorunda olduğu halde bu güne kadar herhangi bir ödemede bulunmadığını belirterek, alacağın vade tarihlerinden itibaren 6183 Sayılı Yasada belirlenen oranda uygulanacak gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davacının daha önce kesinleşen Ankara 1....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın kaldırılması 10.6.2009 tarih ve 14096 yevmiye sayılı noter ihtarına göre uyuşmazlık davacının mülkiyet hakkına dayalı olarak taşınmazını 3.kişiye kiraya veren davalıdan, almış olduğu kira parasının (ecri-misilin) kendisine ödenmesi için yaptığı ilamsız icra takibine vaki itirazın kaldırılması istemine ilişkindir. Taraflar arasında kira ilişkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle görevli daire Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ise de; anılan dairece de görevsizlik kararı verilmiş olmakla görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmesine, 13.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Sulh Hukuk Mahkemesince, taraflar arasında kira sözleşmesi bulunmadığı, uyuşmazlığın mülkiyet hakkına dayalı olarak elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkin olduğu gerekçesi ile görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Asliye Hukuk Mahkemesince ise, 6100 sayılı HMK'nın 5-4/1. maddesi gereğince uyuşmazlığa bakmakla sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile karşı görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur....

            Davacı, kiralanan taşınmazı 19/04/2019 tarihinde satın almış, ardından kiralanan taşınmaz ile ilgili olarak taraflar arasında 19/04/2019 başlangıç tarihli 1 yıl süreli, konut niteliğindeki sözlü kira sözleşmesi düzenlenmiştir. Davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan 19/04/2019 başlangıç tarihli 1 yıl süreli sözlü kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, Ankara 25.Noterliği'nden keşide ettiği 14/04/2021 tarihli ihtar ile kira sözleşmesinin yenilenmeyeceğini ve sözleşmenin süresinin bitiminde tahliye edilmesini talep etmiştir. 6098 Sayılı TBK'nin 350. maddesinde ihtiyaç nedeni ile tahliye davasının sözleşme süresinin bitiminden itibaren 30 gün içinde açılabileceği hüküm altına alınmıştır. Kira sözleşmesinin başlangıcı 19/04/2019 tarihli olup 1 yıl süreli kira sözleşmesinin bitim tarihine göre 17/05/2021 tarihinde açılan dava yasal süresindedir....

            Hukuk Dairesi'nin '' 16/03/2012 başlangıç tarihli, 6 ay süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı tarafından, 16/09/2014 tarihinden itibaren kira bedelinin tespiti istendiğine göre, mahkemece yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek, tespiti talep edilen dönemin endeks dönemi olduğu kabul edilerek, bir önceki yıl ödenen kira bedelinin ÜFE endeksi oranında arttırılarak davalı tarafından en son ödenen bedelden az olmamak üzere kira bedelinin tespiti gerekirken yazılı gerekçe ile hak ve nesafete göre kira bedelinin tespiti doğru değildir. '' gerekçesi ile verdiği bozma kararına karşı mahkemece direnilmiştir....

              KARŞI OY XX- Temyize konu Daire kararının, uyuşmazlığa konu 300 sıra nolu Milli Emlak Genel Tebliği'nin XVI. maddesinin 3. fıkrasındaki kuralın, üst hukuk kuralları olan kanun ve yönetmeliklerde herhangi bir dayanağının bulunmadığı ve bu düzenlemeye dayanılarak tesis edilen Trabzon Valiliği Defterdarlık Milli Emlak Müdürlüğü işleminde de hukuka uygunluk bulunmadığı yolundaki gerekçesine katılmakla birlikte, davacı ile imzalanan 12/06/2007 tarihli kira sözleşmesinin 14. maddesinde yer alan, kira süresinin sona ermesi hâlinde taşınmazın idareye teslim edilmeksizin geçen her gün için, cari yıl kira bedelinin yüzde biri oranında ceza ödeneceğine ilişkin kuralın, cezai şarta ilişkin olduğu dikkate alındığında, Daire kararının Trabzon Valiliği Defterdarlık Milli Emlak Müdürlüğü işleminin iptaline yönelik kısmından, sözleşmesiz dönemde davacının ödemesi gereken meblağın Kira Sözleşmesinin 14. maddesine göre belirlenmesi gerektiğine ilişkin gerekçesinin çıkarılarak onanması gerektiği oyuyla,...

                Dava hakkına ilişkin bu husus mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulmalıdır" Davaya dayanak kira sözleşmesinde kiralayan sıfatı bulunmayan davacının mülkiyet hakkına istinaden kira bedelinin tespiti davası açmış olması ve bu davada el birliği mülkiyeti nedeni ile TMK'nun 640/3 maddesi uyarınca terekeye temsilci olarak atanmış olması davacıyı sözleşmenin tarafı haline getirmez. Az yukarıya alıntılanan yüksek mahkeme kararında temas edildiği üzere kiralayan durumunda olmayan malik mülkiyet hakkına istinaden dava açmadan önce kiracıya ihbar göndererek kira parasının tarafına ödenmesini istemelidir. Olayımızda olduğu gibi birden fazla malikin bulunması halinde, şayet birlikte mülkiyet durumu paylı mülkiyet ise paydaş malik kendi payı oranında kira parasının ödenmesi için tek başına takip yapabilecek ise de, mülkiyet durumunun el birliği mülkiyeti olması ihtimalinde bütün paydaşların birlikte hareket etmesi zorunludur....

                Davalı vekili, davalının kira sözleşmesine dayalı olarak dava konusu taşınmazı kullandığını, fuzuli şagil olmadığını, kira ücretlerinin ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmaza ilişkin tapu iptali ve tescil kararının kesinleşmesi ile birlikte kira ilişkisinin dayanaksız kaldığı, eski malik ve kiracının fuzuli şagil durumuna düştüğü gerekçeleriyle davanın kabulüne, 445 ada 47 parselde kayıtlı Vural sokak No 59/2 adresinde birinci kat 2 nolu bağımsız bölüme ait yerden davalının fuzuli işgal nedeniyle tahliyesine, 1.538,00 TL ecrimisil bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, davacı ile dava dışı ... arasında görülen ... 2....

                  UYAP Entegrasyonu