Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tebligatın usulüne uygun olduğunu, davacının süre geçtikten sonra itirazda bulunduğunu, davacının gecikmiş itirazı için haklı bir gerekçesinin de bulunmadığını, ayrıca yenileme emri tebliğ edilirken tekrardan ödeme emrinin gönderilmesine gerek duyulmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; "...davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine başlatılan ilamsız takipte borçluya ödeme emrinin tebliğ edilemediği, 01/08/2018 tarihli yenileme emrinin borçluya 22/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği, yenileme emri tebligatına "yenileme emri eklidir" şerhinin düşüldüğü, yenileme emri zarfı içerisinde ödeme emrinin bulunduğuna dair herhangi bir ibare olmadığı, bu durumda ödeme emrinin davacıya usulüne uygun tebliğ edilmediği anlaşılmıştır....
Somut olayda; takibe dayanak bononun ödeme tarihinin 15.09.2008 olduğu, takibe ise 26.05.2010 tarihinde başlandığı, alacaklının sırasıyla 30.07.2010, 23.12.2010, 10.01.2011, 13.01.2012, 20.02.2013 tarihlerinde borçlunun adresinin tespiti ile ödeme emrinin tebliğ edilmesi talebinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya 23.03.2015 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Alacaklının, borçluya, ödeme emrinin tebliğ edilmesine ilişkin her talebi, takibin devamını sağlamaya yönelik bir işlem olup, bonolar için öngörülen 3 yıllık zamanaşımını keser. Öte yandan TTK'nun 663. maddesi uyarınca; zamanaşımını kesen işlem kimin hakkında yapılmışsa, ancak ona karşı hüküm ifade eder ve zamanaşımının kesilmesi ile kesildiği tarihten itibaren yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlar. Takipte alacaklının, borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmesine ilişkin her talebi ile zamanaşımının kesildiği, talepler arasında 6762 sayılı TTK.'...
Bu durumda anılan madde hükmüne göre düzeltme fişlerine karşı dava açma hakkının ortadan kaldırılması sonucunu doğuran söz konusu tebliğ yapılmadan doğrudan ödeme emri düzenlenmesinde yasaya uyarlık bulunmadığından vergi mahkemesince ödeme emrinin iptali gerekirken yazılı gerekçe ile onanmasında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne … Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının bozulmasına 19.10.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, davacı Ceren, Ahmet Levent ve T3'a ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğinin zabıta marifetiyle tespit edilmiş olmasına, ilk derece mahkemesinin kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- İzmir 2....
Başkanlığına rücu etmek istediğini belirterek kuruma borçlu olmadığının ve Kurum tarafından aleyhine düzenlenen ödeme emirlerinin iptalinin tespitini istemiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyulup, davanın kabulüne karar verilmişse de eksik inceleme ile varılan sonuç hatalı olmuştur. Dairemizin 06.11.2014 gün2014/19062-22892 Esas, Karar sayılı ilamı ile; davaya konu ödeme emrinin uzlaşma kapsamına alınıp alınmadığı ve 6552 sayılı Yasa kapsamında olup olmadığının belirlenmesi ve çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği görüşü ile karar bozulmuş, bozma doğrultusunda Kurumdan bu hususlar sorulmuş ise de, verilen cevabi yazıdan; alacakların 27.06.2006 tarihinde uzlaşma kapsamına alındığı belirtilmiş ve nizalı takip dosyası için 6552 sayılı Yasa uyarınca yapılandırma başvurusunda bulunmadığı belirtilmiş olmasına rağmen, mahkemece uzlaşma kapsamında niza konusu borç için tahsilat yapılıp yapılmadığı hususları araştırılmaksızın sonuca gidilmesi hatalı olmuştur....
e ödeme emrinin tebliğ edilmiş olduğu ve dolayısıyla ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğinin anlaşılmasına göre talebin reddi yönünde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK’nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 09.11.2007 ... ve 56986 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 05.12.2007 ... ve K.Y.B.2007/250924 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Dosya kapsamına göre; Suç tarihi olan 17.9.2005 itibariyle kayden 18.9.1988 doğumlu olup, 18 yaşını tamamlamayan borçlu ...'e yapılan tebliğatın usulsüz olduğu, tebliğnamede belirtilen bozma sebeplerine iştirak edilmekle birlikte, dosya içerisinde borçlunun kanuni mümessilinin bulunup bulunmadığı anlaşılamamaktadır. Kaldı ki borçlu ...'...
Hükümlerinin yer aldığı dosya kapsamına göre 18 yaşında ... ... ...’e ödeme emrinin tebliğ edilmiş olduğu ve dolayısıyla ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğinin anlaşılmasına göre talebin reddi yönünde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinde isabet görülmemekle, kararın 5271 sayılı CMK'nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 25.12.2007 ... ve 65382 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 22.01.2008 ... ve K.Y.B.2008/2637 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Dosya kapsamına göre; Kayden 27.04.1989 doğumlu olup, takip dayanağı 14.04.2000 tarihli ve 6966600 nolu sözleşmenin imzalandığı tarihte 11 yaşında olan, suç tarihi 21.08.2006 itibarıyla18 yaşını tamamlamayan borçlu ...’e yapılan tebligatın usulsüz olduğu, tebliğnamede belirtilen bozma sebeplerine iştirak edilmekle birlikte, dosya içerisinde borçlunun kanuni mümessilinin bulunup...
Başkanlığı ile ...’na karşı....açılan 506 sayılı Kanunun 79’uncu maddesinin onuncu fıkrasına dayalı hizmet tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonunda, 18.03.1999 – 12.07.2005 dönemi yönünden sigortalılık sürelerinin hüküm altına alındığı, söz konusu kararın kesinleşmesi üzerine sigorta primleri ve ferilerinin tahsili amacıyla Kurum tarafından düzenlenen 30.04.2010 gün ve ... sayılı ödeme emrinin, anılan Komutanlığa gönderilip 09.07.2010 tarihinde tebliğ edildiği belirgin olup, 23.08.2010 günü ... tarafından Kuruma karşı açılan işbu ödeme emrinin iptali davasının, mahkemece hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....
alacağın tahsili amacıyla tesis edilen ödeme emrinin bu kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı, … tarih ve … sayılı ödeme emri yöünden; davacı adına düzenlenen ödeme emri içeriği borçların, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ... tarih ve …, … tarih ve …, … tarih ve … sayılı ödeme emirleri düzenlenerek davalı idarenin beyanına göre 10/07/2016 ve 25/04/2017 tarihlerinde ilanen tebliğ edildiği, dava dosyasında bulunan ilgili tebliğ alındılarının incelenmesinden, her üç ödeme emrine ilişkin tebliğ alındılarındaki şirketin adresinde bulunmadığına dair şerhlerin yalnızca dağıtıcı tarafından imzalandığı ve sonrasında kanuni temsilcinin o tarihlerdeki mernis adresi dışındaki bir adrese gidilerek adresinde tanınmadığı tespiti üzerine ödeme emirleri için ilanen tebliğ usulüne geçildiğinin anlaşıldığı, bu durumda; asıl borçlu şirketin adreste bulunamama halinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 102. maddesi uyarınca, maddede yer alan kişiler tarafından imzalanmak suretiyle tespit edilmediği, usulüne...
İcra müdürlüğünün 2021/5419 Esas sayılı icra takip dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin 05/05/2021 tarihinde iade dönmüş olduğunu, daha sonra 22/05/2021 tarihinde TK 35. maddesine göre tebligat çıkarıldığını, ödeme emrinin tebliğinden sonra haciz işlemlerinin başlatıldığını, başkaca dosyalardan yedieminde bulunan araçların kayıtlarına da haciz şerhi konulduğunu, müvekkili şirketin 22/12/2015 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısı ile şirket merkezinin adresini Ayakkabıcılar St....