değilken ödeme yapmış ve söz konusu borcun ortadan kalktığını, ödeme emrinin müvekkile tebliğ edilmediğinden icra takibine konu feri alacakların doğmadığını beyan etmiş, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Mahkemece, icra dosyasında davalı tarafa çıkartılan ödeme emrinin tebliğine ilişkin belgenin bulunmadığı, icra müdürlüğünce takibin durdurulması yönünde bir karar da verilmediği, itirazın iptali davasındaki ön şartın yerine getirilmediği gerekçesiyle davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Davalı borçlu adına çıkartılan ödeme emrinin tebliğine ilişkin belgenin bulunamadığı ve yapılan araştırmalarda da tebliğ tarihi tesbit edilememiş ise de, davalı-borçlu gerek icra takibine vaki itirazında gerekse de davaya karşı savunmasında takipten haberdar olduğunu ve süresinde itirazda bulunduğunu ileri sürmüştür. Bu itibarla, davalı borçlu, tebliğe muttali olduğundan beyan ettiği tarih itibariyle itirazının süresinde olduğunun kabulü gerekir. Borca itiraz tarihi dikkate alındığında itirazın iptali davasının da süresinde açıldığı anlaşılmaktadır....
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte borca itiraz, İİK.nun 168/5. maddesine göre ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş günlük sürede icra mahkemesine yapılmalıdır. Öte yandan, İİK.nun 19. maddesi "gün olarak tayin olunan müddetlerde ilk gün hesaba katılmaz. Bir müddetin sonuncu günü resmi bir tatil gününe rastlarsa, müddet tatili takip eden günde biter. Müddet, son günün tatil saatinde bitmiş sayılır" hükmünü içermektedir. Somut olayda, her iki ödeme emrinin 17.06.2014 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihin Salı gününe denk geldiği ve 5 günlük itiraz süresinin son günü olan 22.06.2014 tarihi Pazar günü olup, 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’un 3.maddesi 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 99. maddesi uyarınca Pazar günü resmi tatil olduğundan ve itiraz süresinin son günü tatile rastladığı için tatili takip eden ilk iş günü olan 23.06.2014 tarihinde yapılmış olan itiraz süresindedir....
Dosya kapsamı incelendiğinde, davalı Kurum denetmeni tarafından, davacı işverene ait işyerinde, 03.06.2013-20.09.2013 dönemlerini kapsayan inceleme sonucu hazırlanan tutanak ve rapora istinaden; davacı işveren aleyhine, prim, idari para cezası, işsizlik primi ve damga vergisi borçları tahakkuk ettirildiği ve borçların tahsili için işverene, 2013/61420, 61421, 61422, 62748, 64875 ve 64876 nolu Kurum takip dosyalarından ödeme emirlerinin gönderilip tebliğ edildiği, ödeme emirlerine konu borçların en geç dava açıldığı gün ödendiği, davacı vekilinin ödeme emirlerinin iptalini ve devamla borcun tahakkukuna dayanak denetim raporunun tebliği ile davaya konu borcun esasına ilişkin iddialarının sunulmasının kabulünü talep ettiği davada, Mahkemece, 6183 sayılı Yasanın 58. maddesi gereği ödeme emrinin tebliği sonrası 7 gün içinde açılan ödeme emrinin iptali davasında itiraz sebeplerinin tahdidi olarak sayılmış olması ve bu sebeplerin eldeki davada varit olmadığından bahisle asıl ve birleşen toplam...
İcra Müdürlüğü' nün 2017/15491 esas sayılı takip dosyasında davacı borçlu adına çıkartılan yenileme emri tebliğ tarihinin 22/05/2017 tarihi olarak düzeltilmesine, sözkonusu takip dosyasında ödeme emrinin davacı asile 08/02/2013 tarihinde tebliğ edildiği, yenileme emrinin gönderilmesiyle borca itiraz süresinin yeniden işlemeyeceği sözkonusu ödeme emri tebliğ tarihi olan 08/02/2013 tarihinden itibaren 5 günlük yasal itiraz süresi dolduğu ayrıca borca itirazın ve takibin iptali talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "İstanbul 27. İcra Müdürlüğü' nün 2017/15491 esas sayılı takip dosyasında davacı borçlu adına çıkartılan yenileme emri tebliğ tarihinin 22/05/2017 tarihi olarak düzeltilmesine, borca itirazın ve takibin iptali talebinin reddine.." karar verildiği görülmüştür. Davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, Dairemizin 03/10/2019 tarih, 2018/2217 Esas, 2019/1659 Karar sayılı kararı ile yapılan istinaf başvurusu incelemesi sonucunda "......
kişinin müvekkili şirketle ilgisi bulunmadığını belirtmiş ise de, Silivri İcra Dairesi’nden çıkarılan ödeme emrinin davalı şirket sahibi olarak ... imzasına tebliğ edildiği, bu tebligat üzerine davalı vekili tarafından süresinde borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, alacaklı tarafından yetki itirazı kabul edilerek Çorlu İcra Dairesi’nden yeniden ödeme emri çıkartıldığı, bu ödeme emrinin de davalı şirket sahibi olduğu belirtilen ...’ın adresinde bulunmaması nedeniyle birlikte eşi ...imzasına tebliğ edilmiş olduğu ve bu tebligat üzerine davalı vekilince borca itiraz edildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Görüldüğü gibi icra dosyalarında yapılan tebligatlar arkasında ... isimli kişinin davalı şirket sahibi olduğuna ilişkin şerhler bulunmaktadır. Buna rağmen davalı vekilince icra safhasında anılan kişinin şirket sahibi olmadığı yolunda herhangi bir itirazda bulunulmamıştır....
İlk derece mahkemesi tarafından; borçlunun icra mahkemesinde ileri sürdüğü husus, temerrüt gerçekleşmediğinden ödeme emri ve takibin iptali ile faiz başlangıç tarihine ve dolayısıyla işlemiş faiz miktarına itiraz olup İİK'nın 62. maddesi kapsamında takibin şekline göre ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine (dosyasına) bildirilmesi gerektiği halde, takibin şekline göre borçlunun icra dairesi yerine mahkemeye yaptığı itirazın sonuç doğurmayacağı, itirazda bulunulmasında hukuki yarar bulunmadığından HMK' nın 114/1- h ve 115/2 maddeleri uyarınca bu yöndeki şikayetin hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerektiği gerekçesi ile, şikayetin hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir....
Ek karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak, müvekkili aleyhine alacaklı tarafından icra takibi başlatıldığını, ve ödeme emrinin 01/02/2023 tarihinde müvekkiline tebliğ edildiğini, ancak borca itiraz süresi içerisinde 06/02/2023 tarihinde yaşanan deprem nedeniyle müvekkilinin borca itiraz edemediğini ve icra takibinin kesinleştiğini, mahkemece gecikmiş borca itirazlarının kabulü ve icra dosyası kapsamında konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesinin gerektiğini, 2004 sayılı İİK'nın 65.maddesinden de anlaşılacağı üzere borçlu kusuru olmadan bir mani nedeniyle süresinde borca itiraz edememiş ise dava açmak suretiyle borca itiraz edebilmekte olduğunu, müvekkilinin deprem nedeniyle süresinde borca itiraz edemediğini, Yargıtay kararlarında da deprem nedeniyle süresinde yapılmayan itirazların gecikmiş itiraz yoluyla yapılabileceğinin açıkça ifade edildiğini, ancak mahkemece huzurda usulsüz tebligata ilişkin bir şikayet dosyası varmış gibi hüküm kurduğunu, taraflarınca açılan...
ödeme emri tebliğ edilmiş ve davalılar---- günlü dilekçe ile takibe ve borca yeniden itiraz ederek takibi durdurduklarını, ----- ikinci ödeme emrinin gönderilmesi bir zorunluluk olup, bu nedenle borçlulara yeninden ödeme emri gönderildiğini ve davalıların süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduklarını,Dava konusunun ve tarafların aynı olması, çelişkili karar verilme ihtimali, ikinci davanın harçsız açılma avantajı ve ilk dava nedeniyle bu güne kadar yürütülen yargılamayla toplanan deliller de dikkate alındığında usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak işbu davanın ilk açılan davayla birleştirilmesini talep etmiştir. -------- sisteminden celp edilerek incelenmiş davacı ve davalıların aynı olduğu, aynı takip dosyasına ilişkin itirazın iptalinin talep edildiği, ileri sürülen iddiaların da benzer olduğu görülmüştür.6100 Sayılı HMK.'...
Anılan yasa hükümlerine göre imzaya, borca, yetkiye itiraz ve kambiyo hukuku bakımından şikayet ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük süreye tabidir. İcra dosyasının incelenmesinde, ödeme emrinin borçluya 22.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 27.12.2018 tarihinde açıldığı görülmektedir. Borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik iddiasının bulunması ve Mahkemece usulsüz tebliğ şikayetinin yerinde görülmeyerek reddedilmiş olması yasal süresi içerisinde yapılan itirazların incelenmesine engel teşkil etmez. Kaldı ki borçluya ödeme emrinin tebliğine ilişkin mazbatada haber bırakılan komşu, kapıcı, yöneticinin kim olduğunun yazılı olmadığı, bu haliyle ödeme emrinin borçluya tebliğinin TK'nın 21/1, Tebligat Yönetmeliğinin 35/f ve 30 ile 31. maddelerine aykırı ve usulsüz olduğu anlaşılmaktadır....