Davacı vekilinin dayandığı emsal içtihad, henüz ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun yaptığı icra takibine itiraza ilişkin olup, yetkili icra dairesinde çıkartılan ödeme emri tebliğ edilemeden yapılan borca itirazın geçerliliğine ilişkindir.Somut olayda icra dairesinin yetkisine itiraz kabul edilerek dosyanın aktarıldığı yetkili icra dairesinde ödeme emri çıkartılmadan yetkisiz icra dairesi tarafından gönderilen ödeme emri üzerine yapılan borca itiraz üzerine elde ki davanın açıldığı, itirazın iptali davasının görülmesinin ön koşulu yetkili icra dairesinde usulen ödeme emri üzerine borca geçerli bir itiraz bulunması gerektiği, dava tarihi itibariyle yetkili Bakırköy İcra Dairesince ödeme emrinin tebliğe çıkartılmadığı görüldüğünden davanın usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur.İstinaf nedenleri yerinde olmayan davacı vekilinin başvurusunun reddine karar verilmiştir....
bulunduğunu, ancak ödeme emrinde USD olarak belirtildiğini, bu nedenlerle takibin ve ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep ve dava konusu etmiştir....
Bu açıklamalar karşısında, somut olayın değerlendirmesine gelince; borçlu ... hakkında icra takibine girişildiği, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği ve itiraz bulunmadığından takibin kesinleştiği, takip devam ederken anılan borçlunun öldüğü, alacaklı vekilinin, borçlunun mirasçılarına ödeme emri çıkarılmasını talep etmesi üzerine birkısım mirasçılara ödeme emri çıkarılıp tebliğ edildiği, ödeme emrine itiraz üzerine işbu davanın açıldığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Mirasçılar hakkındaki takip, mevcut takibin devamı niteliğinde olduğundan, adı geçen mirasçılar için yeniden ödeme emri çıkarılmasına gerek bulunmamaktadır. Alacaklı vekilinin, takibin mirasçılara karşı devam ettirilmesi isteğinin mirasçılara tebliği yeterlidir. Böyle yapılmayıp, icra dairesince yeniden ödeme emri çıkarılması fuzuli bir işlem olduğundan, mirasçılar murisin ölümünden önceki işlemlere itiraz edemezler....
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 16/03/2021 tarih ve 2017/ (6)8- 2340 Esas, 2021/261 Karar sayılı ilamında belirtiği üzere "Borçlu kiracı, ödeme emrine süresi içinde itiraz ederek icra dairesine bildirmesi gereken itiraz sebebini, yani kira borcunu ödeme emrinin tebliğinden (veya takipten) önce ödemiş olduğunu, icra mahkemesinde ileri süremez ve icra mahkemesi böyle bir itirazı inceleyemez. Bu hâlde, icra mahkemesinin inceleme yetkisi, İİK’nın 269/a madde hükmünde açıkça belirtildiği gibi, borçlu kiracının ihtar (ödeme) süresi içinde kira borcunu ödeyip ödemediği konusu ile sınırlıdır. İcra mahkemesinin, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlunun ödeme emrinin tebliğinden önce kira borcunu ödeyip ödemediğini inceleme yetkisi yoktur. İcra mahkemesi, bu hususu ancak borçlu kiracının süresi içinde ödeme emrine itiraz ederek kira borcunu ödemiş olduğunu (icra dairesine) bildirmiş olması hâlinde ( İİK m. 269/c) inceleyebilir....
Davalılar ödeme emri tebliği gerçekleşmediği halde 20.3.2000 tarihinde icra dosyasına borca kısmi itiraz içeren itiraz dilekçesi koymuşlar ve daha sonra 3.10.2001 tarihinde davalılara ödeme emri tebliğinin yapılması üzerine 8.10.2001 tarihli borca itirazlarını bildiren itiraz dilekçesi davacı bankaya tebliğ edilmiştir. Davacı banka 8.10.2001 tarihli itiraz üzerine görülmekte olan iş bu itirazın iptali davasını ikame etmiştir. Bu durumda mahkemece itirazın iptali davasının borçlulara ödeme emri tebliği üzerine verilecek itiraz dilekçesinde ileri sürülen hususlara yönelik olarak açılacağı düşünülmeden 20.3.2000 tarihinde verilen ve geçersiz olan itiraz dilekçesine göre yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı borçlu 31.10.2014 tarihli itiraz dilekçesinde, 27.10.2014 tarihinde tarafına örnek 13 ödeme emri gönderildiğini ve kira alacağı talep edildiğini, bahsi geçen taşınmazın kiracısının müdürü olduğu Hedef Matbaa Ltd.Şti. olduğunu, kiracı ... de böyle bir borcu olmadığını, ödeme emrinde belirtilen kira alacağının gerçek dışı olduğunu, ödeme emrinde aylık kira bedellerinin doğru gösterilmediğini, bahsi geçen aylar kira bedellerinin kiralayana ödendiğini ileri sürerek borca, faize ve ferilerine itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur....
Her ne kadar bilirkişi rapor ve ek raporunda 7 örnek genel haciz yoluna ilişkin ödeme emrinin ilk olarak 09/09/2016 tarihinde davacı borçluya tebliğ edildiği, yasal süresi geçtikten sonra ikinci kez 21/09/2016 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinin davacıya itiraz hususunda yeni bir hak bahşetmeyeceği ve süresinde yapılmayan itiraz üzerine icra müdürlüğünce verilen durdurma kararının yok hükmünde olduğu belirtilmişse de yukarıda safahatı ayrıntılı olarak açıklandığı üzere davacı borçluya 09/09/2016 tarihinde tebliğ edilen ilk ödeme emrinin kambiyo senetlerine özgü 10 örnek ödeme emri olduğu, usulü dairesinde düzenlenmiş bir ödeme olmadığından genel haciz yoluna ilişkin 7 örnek yeni bir ödeme emri düzenlenerek davacı borçluya 21/09/2020 tarihinde tebliğ edildiği, istinaf ve temyiz yolu incelenmesinden geçmek suretiyle kesinleşen Mahkememizin 2016/328 Esas 2016/431 karar sayılı gerekçeli kararında da 7 örnek ödeme emrinin davacı borçluya 21/09/2016 tarihinde tebliğ edildiğinin belirtildiği...
Aksinin kabulü borçlu kiracının (kira borcu bakımından) ödeme emrine itiraz etmemiş olması ile itiraz etmiş olması arasında hiçbir fark bulunmadığına müncer olmaktadır ki, bu husus iki ihtimali ayrı ayrı düzenlemiş olan kanunun sistemine (İİK m. 269/a ve 269/c) aykırı düşer (Kuru, s. 835)." Davalı kiracının ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük itiraz süresi içinde takibe itiraz etmemesi ve dahi davalı kiracı tarafından gecikmiş itiraz yoluna da gidilmemesi nedeni ile takip konusu borç kesinleşmiş olduğundan, artık 30 günlük yasal süre içeresinde ödeme yapılması zorunludur....
nun 62. maddesi hükmüne göre; genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde her türlü itirazın, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yapılması zorunludur. Anılan yasal düzenleme uyarınca, itiraz süresi ödeme emrinin tebliği ile başlar. Ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun itiraz hakkı doğmaz. Somut olayda, alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yolu ilamsız icra takibinde borçlu ... adına çıkarılan örnek 7 numaralı ödeme emrinin ismen tanınmadığından bahisle iade edildiği, borçlunun 09.03.2015 tarihinde icra müdürlüğüne başvurarak itiraz dilekçesi verdiği, anılan itirazın yasal sürede olmadığı gerekçesiyle icra müdürlüğünce reddedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, adı geçen borçluya ödeme emri tebliğ edilmediğine göre itiraz hakkının doğduğundan da bahsedilemez. Dolayısıyla, borçlunun öğrenme üzerine icra dairesine yaptığı itiraz bu aşamada geçersiz olduğundan söz konusu itirazın reddinin gerektiği açıktır....
Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10.04.2001 gün ve 2002/21-201 E. 2002/297 K.; 24.03.2004 gün ve 2004/10-164 E. 2004/170 K. sayılı kararlarında da benimsendiği üzere itiraz davası için öngörülen yedi (7) günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle defi değil, bir itiraz olup; sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir ve resen gözönünde tutulmalıdır....