DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava Velayetin Değiştirilmesi ve Çocukla Kişisel İlişki Kurulmasıİlişki Kurulmasına ilişkindir. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı taraf, kişisel ilişki süresi ve reddedilen kısım yönünden vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünde süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını, amacına ve yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir (TMK. md. 324/2). Kişisel ilişki kurma hakkı, anne/baba ile çocuğa belirli gün ya da saatlerde görüşme, birbirlerinden haberdar olma, birbirlerinin yaşamında olma, karşılıklı etkilenme yetkisi veren bir haktır. Bu hak, anne/baba için olduğu kadar çocuk için de bir haktır (2003 tarihli Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m.4/1)....
Çocukla, ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, düzenli kişisel ilişki elde etme ve sürdürme ana veya baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç, çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak, amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır. Bu da çocuğun menfaatine aykırı düşmedikçe ve geçerli bir sebep olmadıkça çocukla diğer taraf arasında yatılı olarak kişisel ilişki kurulmasını gerektirir. Bu bakımdan, velayeti babada bulunan çocuklarla anne arasında kişisel ilişki tesis edilirken, çocukların anne yanında, ayın belirli hafta sonları, yatılı da kalacak şekilde bir düzenleme yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır....
Dosya kapsamı ve alınan uzman görüşü raporları değerlendirildiğinde; hem küçüklerin üstün yararı hem de annenin velayet hakkı yönünden, baba ile küçükler arasındaki mevcut kişisel ilişkinin sınırlandırılması doğru ise de; yaz tatilinde baba ile küçükler arasında 15 gün kişisel ilişki kurulması yeterli görülmemiştir. Ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HMK m. 370/2)....
Dosya kapsamı ve alınan uzman görüşü raporları değerlendirildiğinde; hem küçüklerin üstün yararı hem de annenin velayet hakkı yönünden, baba ile küçükler arasındaki mevcut kişisel ilişkinin sınırlandırılması doğru ise de; yaz tatilinde baba ile küçükler arasında 15 gün kişisel ilişki kurulması yeterli görülmemiştir. Ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HMK m. 370/2)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Kişisel İlişki Tesisi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Davacı büyükbaba ile torunu 30.10.2003 doğum tarihli küçük...ile her ayın 1. ve 3. Pazar günleri saat 10.00-18.00 arasında kişisel ilişki kurulmuş ise de bu durum annenin çocukla ilgilenmesi ve velayet görevini yerine getirmesini engelleyecek nitelikte olması sebebiyle daha uygun süreli kişisel ilişki düzenlenmesi için hükmün bozulması gerekmiştir. 2-Kabul şekli bakımından; Davacı büyükbabanın kişisel ilişki kurulmasını, oğlunun askerden dönüşü ile sınırlı olarak istediği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi de usul ve yasaya aykırıdır....
Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Bu bakımdan, babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, yatılı olacak şekilde daha uygun süreyle kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Ne var ki, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün kişisel ilişkiye yönelik bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2) ....
Velayet ve kişisel ilişki kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Velayetin ile kişisel ilişki düzenlenmesinde asıl olan çocuğun üstün yararıdır. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocukla görüşmek suretiyle incelemeye rapor istenip; tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığının araştırılması, mahkemece çocuk ya da çocukların bizzat dinlenerek, görüşü alınıp ve diğer deliller de göz önüne alınmak suretiyle ebeveynlerinden hangisi yanında kalması çocuk ya da çocukların menfaatine olacağı tespit edilerek velayet ya da kişisel ilişki konusunda bir karar verilmesi gerekir....
Çocukla baba arasındaki kişisel ilişki düzenlemesinin çocuğun babalık duygularının gelişimi için gerekli ve çocuğun menfaatinedir. Çocukla baba arasındaki kişisel ilişkinin çocuğunun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimine engel olacağı, çocuğun huzurunu tehlikeye sokacağı yönünden ciddi ve inandırıcı delil bulunmadığı, aldırılan uzman raporunda "çocuk ile davalı arasında kurulan kişisel ilişkinin sınırlandırılmasına dair davalı tarafın çocuğa karşı herhangi bir ihmal, istismarının olmadığı ya da çocuğun davalı ile görüşmekten dolayı herhangi bir olumsuz söyleminin olmamasından dolayı bu aşamada çocuk ve davalı arasında kurulan kişisel ilişkinin bu aşamada sınırlandırılmasının çocuğun yararı göz önünde bulundurulduğunda uygun olmadığı, kişisel ilişki tesisinin mahkemenin düzenlediği haliyle kalmasının uygun olduğu" belirtilmekle kişisel ilişkinin sınırlandırılmasına dair davanın reddine..." karar verilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Çocukla Kişisel İlişkinin Kaldırılması - Velayet - Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Velayetin düzenlenmesinde asıl olan, çocuğun üstün yararıdır. Ana ve babanın yararı ile çocuğun yararının çatışması halinde,çocuğun yararına üstünlük tanınmalıdır. Çocuğun yararının gerektirmesi halinde, kişisel ilişkinin gözetimli olarak kurulması mümkündür. Dosya kapsamıyla, kişisel ilişkinin gözetim altında yapılmasını gerektirecek bir delil ve veri bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişkinin Kaldırılması yada Kısıtlanması-Velayetin Değiştirilmesi-Kişisel İlişkinin Genişletilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı baba tarafından; velayet ve kişisel ilişki yönünden duruşma talepli olarak temyiz edilmişse de; velayet konusunun kesinleşmiş olması diğer temyiz istemlerinin ise niteliği dikkate alınarak HMK'nun 369. maddesi uyarınca duruşma isteminin reddiyle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına göre, davalı-karşı davacı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkeme kararlarının infazda güçlük yaratmayacak nitelikte kurulması...