Mahkemece; davanın kabulü ile davacının evlenmekle aldığı "KUŞ" soyadının iptali ile "ŞAHİN" olan kızlık soyadını kullanmasına izin verilmesine, soyadının nüfusa bu şekilde tesciline karar verilmiştir. Davalı kurum istinaf dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 187.maddesi ile Nüfus Hizmetlerinin Uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 55.maddesi 2. fıkrası uyarınca davacının evlenerek edindiği koca soyadı olmaksızın tek başına evlilik öncesi soyadını kullanamayacağından, kararın mevzuata aykırı olduğunu belirtilerek bozulmasını talep etmiştir. Davacı istinafa cevap dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı ve davalı eşlerin incelenen nüfus kayıtlarına göre 25/02/2019 tarihinde evlendikleri belirlenmiştir....
Davalı babanın, annenin Kanada'daki ortamına ilişkin çekinceleri ise somut nedenlere dayanmamakta olup dayandığı nedenler ve sunduğu belgeler davacı annenin çocuğun bedensel, fikri, ruhsal, eğitsel, kültürel gelişimine zarar verecek tutum içinde olacağı yönünde kanaat oluşturmaya yeterli değildir. Davalı babanın yararı ile çocuğun yararının çatıştığı açık ise de anne/baba yararı ile çocuk yararı çatışırsa, çocuğun yararına üstünlük tanınır (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.182/II, 325 ve 324). Somut olayda yaşı itibariyle çocuğun yararı annenin şefkat ve desteğinden uzak kalmamasını gerektirmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanmadan Sonra Açılan (Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin) Taraflar arasındaki uyuşmazlık, boşanma nedeni ile velayeti annede bulunan küçüğün soyadının değiştirilmesine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 26.07.2016 tarih 2016/263 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 05.08.2016 tarih ve 29792 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (2.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 26.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak davalı karşı davacı, dava dilekçesinde boşanma ve boşanma halinde kocasının soyadını taşımasına izin verilmesini de istemiştir (TMK.md.173). Boşanma halinde kocasının soyadını taşımasına izin verilmesi isteği boşanmanın eki niteliğinde olmadığından, ayrı harca tabidir. Kaldı ki; davalı karşı davacı tarafından boşanma davası yönünden de peşin harç yatırılmamıştır. Yatırılan başvurma harcının tüm talepleri kapsadığı gözönüne alınarak, boşanma ve kocasının soyadını taşımasına izin verilmesi isteği ile ilgili maktu peşin harçların tamamlattırılması (Harçlar Kanunu m. 30- 32), harç tamamlandığı takdirde bu taleplere yönelik delillerin değerlendirilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir. Harç tamamlattırılmadan müteakip işlemlerin yapılamayacağı anlaşılmakla; harç alınmadan karşı boşanma ve kocasının soyadını taşımasına izin verilmesi isteği ile ilgili karar verilmesi doğru değildir....
Buna göre; taraflar arasındaki uyuşmazlık, evlilik birliği içinde doğan, boşanma ilamıyla velayeti anneye verilen çocuğun, evlilik içinde doğumla kazandığı soyadının, davacı annesinin soyadı ile değiştirilmesinin mümkün olup olmadığı noktasındadır. Çocuğun soyadı TMK'nin soybağının hükümleri başlıklı beşinci ayırımda yer alan 321 ve devamı maddelerinde, velayet hakkı ve kapsamı ise, 6. ayırımda yer alan 335 ve devamı maddelerinde düzenlendiğine göre, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi mi, yoksa Aile Mahkemesi mi olduğu hususunun öncelikle çözümlenmesi gerekir. Göreve ilişkin sorunun çözümü; çocuğa soyadını kazandıran pozitif hukuk normlarıyla ve çocuğun doğumla kazandığı soyadını belirleme hakkının velayet hakkının kapsamında bulunup bulunmadığıyla yakından ilgilidir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacı tarafından açılan boşanan kadının kocasının soyadını kullanmasına verilen iznin kaldırılması davasında kocanın soyadının kullanılmasında kadının menfaati ve erkeğe bir zararının olup olmadığı anlaşmalı boşanma sırasındaki şartlarının değişip değişmediği noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 4721 sayılı Kanun'un 173 üncü maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ... ve 371 ... maddeleri. 3....
Dosya kapsamına göre davacı babanın Almanya'da yaşadığı, müşterek çocukla şahsi ilişkisini kendi ailesi ile de çocuğun görüşebilmesi ve çocuğun yurt dışı deneyimi edinebilmesi adına Almanya'da kurabilmeyi talep ettiği, müşterek çocuk ile davacı baba arasında yurt içinde kurulan ilişkinin sorunsuz bir şekilde tesis edildiği, müşterek çocuğun sosyal inceleme raporu hazırlanırken alınan beyanına göre her iki ebeveyniyle de zaman geçirmekten mutlu olduğu, davalı annenin ise çocuğun yurt dışına babası ile çıkabilmesi için gereken izni vermediği anlaşılmakla, davacı babanın çocuk ile şahsi ilişki günlerinde annenin iznine ihtiyaç duymadan çocuğu yurt dışına çıkararak Almanya'da yaşayan akrabaları ile çocuğu görüştürebilmesi ve çocuğun yeni yerler görerek yurt dışı deneyimi elde edebilmesi için, çocuğun yüksek yararı, bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişimi durumu ile davacı babanın çocukla şahsi ilişki hakkı gözetilerek " gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir....
Dosyanın incelenmesinden, davacı ve davalının Bergama 1.Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 25/01/2016 tarihinde kesinleşen kararı ile boşandıkları, 27/11/2013 doğumlu müşterek çocuk Asya Candan'ın velayetinin davacı anneye verildiği, annenin velayet hakkının halen devam ettiği anlaşılmaktadır. Dava, yukarıda da açıklandığı üzere velayet hakkına sahip anne tarafından açılan, evlilik içinde doğan çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesi isteğine ilişkindir. Dava bu nitelendirmeye göre, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 13.11.2017 tarih, 2016/22515 Esas, 2017/12544 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere çocuğun halen soyadını taşıdığı davalı baba Seracettin'in de hak ve hukukunu etkileyeceğinden, babanın pasif husumet ehliyeti bulunmaktadır....
Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür. Anne ya da babanın çocukların diğer ebeveynle kişisel ilişki hakkını sürekli olarak engellemesi halinde Türk Medeni Kanunu’nun 324. maddesinde yer alan yükümlülüğe aykırı davrandığı kabul edilmelidir. Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; annenin, çocuğun babası ile görüşmesine izin vermediği, anne ve çocuğun evde bulunmaması ya da annenin “Ben çocuk vermiyorum gitsin nerden bulursa bulsun” demesi üzerine 24.01.2015, 01.07.2015, 25.09.2015 ve 01.07.2016 tarihlerinde icra yoluyla dahi kişisel ilişkinin kurulamadığı, baba ile kişisel ilişki kurmasını engellediği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte baba yönünden inceleme yapılmadan sadece anne ile görüşülerek velayet düzenlenmesine esas olmak üzere alınan uzman raporu hüküm kurulması için de elverişli değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanan Kadının, Kocanın Soyadını Kullanmasına İzin Verilmesi Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 05.03.2015 gün ve 20746-3594 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir....