Bu sebeple çoğunluk görüşüne muhalifiz....
Ceza Dairesi'nin 19.11.2019 tarihli kararı ile sanığın eyleminin TCK 103/1-1.cümle değil 2.cümle kapsamında kaldığı tespiti ile ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak sanığın mahkumiyetine kara verildiği anlaşılmıştır. Kararın temyiz edilmesi üzerine dairemizin çoğunluk oyu ile kararın bozulmasına karar verilmiştir. Çoğunluk ile ihtilaf konusu suçun sübutuna yönelik olup tek mağdure beyanına itibar edilip edilmeyeceği ve bu beyanın diğer deliller ile desteklenip desteklenmediği hususudur. Mağdure ... 04.04.2018 tarihli soruşturma beyanında sanığın eylemini ayrıntılı olarak tarif etmiş, olaydan bir hafta sonra sanığın eylemini annesi ...'a ayrıntıları ile anlattığı, mağdure okuldaki duygu değişim nedeniyle olayı arkadaşı tanık ...'...
O halde, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi yönünden öncelikle 14.01.2023 tarihli genel kurul tutanağı dosyaya getirtilmeli, alınan kararların nitelikleri tespit edilmeli ve oybirliği gerektiren mimari proje değişikliği gerektirecek nitelikte kararlar veya nitelikli çoğunluk gerektirecek şekilde ortak alanın tahsis şeklinin değiştirilmesi gibi kararlar var ise, usulüne uygun mimari proje değişikliği yapılıp yapılmadığı, nitelikli çoğunluk ile karar alınıp alınmadığı gibi hususlar da değerlendirilerek gerektiğinde yalnızca bu tür kararların uygulanmasının ihtiyati tedbir ile durdurulması yoluna gidilmelidir. Mahkemece 14.01.2023 tarihli genel kurul tutanağı dosyaya getirtilmeden ve alınan kararların neler olduğu irdelenmeden ihtiyati tedbir talebinin reddi hatalı olmuştur. Yargılamadaki hukuka aykırılıkların niteliğine göre eksikliklerin dairemizce duruşma açılarak veya dosya üzerinden tamamlanması mümkün bulunmamaktadır....
Bu itibarla, uyuşmazlığın tereddüte mahal vermeyecek şekilde çözümlenebilmesi amacıyla, temyiz dilekçelerindeki iddialar dikkate alınarak, sürecin mevzuata uygun bir şekilde işletilip işletilmediği, yürütülmesi istenilen faaliyetin; alanın niteliği, tarım alanları, su kaynakları, flora ve faunaya etkisi, Proje Tanıtım Dosyasının yeterliliği ve raporda yer alan belirlemelerin çevreye ve ekolojik dengeye etkisinin tespiti amacıyla ortak bir değerlendirme yapılmak suretiyle ek bilirkişi raporu alınarak ya da gerekirse üniversitelerden seçilecek bilirkişilere yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerekirken, yukarıda belirtilen nedenlerle hükme esas alınabilecek nitelikte görülmeyen bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz....
Yukarıda 1, 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazının kabulü ile yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde temyiz itirazının reddi ile kararın onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne karşıyız....
Hukuk Dairesinin hak düşürücü süre nedeniyle onama yönündeki çoğunluk görüşüne katılamamaktayım....
Sayın çoğunluk ile aramızdaki ihtilaf davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı noktasından kaynaklanmaktadır. Bildirimsiz kalan sigortalı çalışmaların tespiti davalarının, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde açılabileceği öngörülmüştür. Bu sürenin hak düşürücü bir süre olduğu Yargıtay'ın yerleşmiş, oturmuş görüşlerindendir. 506 sayılı Kanunun 79/1 maddesinde açıkça, işveren tarafından sigortalılara ilişkin hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiğinin yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nde, işveren tarafından Kuruma verilmesi gereken belgeler; işe giriş bildirgesi, aylık sigorta primleri bildirgesi, dönem bordrosu vs. olarak belirtilmiştir. Bu belgelerden herhangi birinin Kuruma verilmesi veya Kurum tarafından fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir....
Sayın çoğunluk ile aramızdaki ihtilaf sigortalının dönem bordrolarının verildiği dönem öncesinin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı noktasından kaynaklanmaktadır. Bildirimsiz kalan sigortalı çalışmaların tespiti davalarının, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde açılabileceği öngörülmüştür. Bu sürenin hak düşürücü bir süre olduğu Yargıtay'ın yerleşmiş, oturmuş görüşlerindendir. Hak düşürücü süre hak sahibinin hakkın korunması için kanun veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde belirlenen eylem veya işlemleri yapmaması nedeniyle hakkın sona ermesi sonucunu doğuran süre olarak tarif edilmektedir. Hak düşürücü süreyi kaybettirici zamanaşımından ayıran en önemli özelliği; hak düşürücü sürenin mahkemece kendiliğinden gözetileceği ve hak düşürücü sürenin kesilmesi ve durmasının söz konusu olmamasıdır....
Dairemizin bozma kararı yerinde olup, direnme üzerine bozma kararının kaldırılmasına yönelik çoğunluk görüşüne bu nedenlerle katılmıyorum....
Davalı vekili, davacının, kooperatif üyesi olduğunun tespiti amacıyla açtığı davanın henüz kesinleşmediğini, öte yandan üye olduğu kabul edilse dahi dava konusu genel kurul toplantısında alınan kararların iptalini gerektirir bir durum bulunmadığını, ortaklardan birisinin genel kurula çağrılmamış olmasının tek başına bir iptal nedeni sayılmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının, kooperatif üyesi olduğunun tespiti amacıyla açtığı davanın kabulüne karar verildiği, bu bakımdan dava konusu genel kurul toplantısının yapıldığı tarihte kooperatif üyesi olduğu, ancak genel kurul toplantısına çağrılmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. ...-Dava, kooperatif genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir....