10. Ceza Dairesi 2009/13898 E., 2009/19159 K.
10. Ceza Dairesi 2009/13898 E., 2009/19159 K.
"İçtihat Metni"
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık H.. S.. S.. hakkında S.. 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 12.12.2007 tarihli, 2007/392 esas, 2007/856 karar sayılı hükmü ile verilen “
“3167 sayılı Kanun’un 16/1. maddesi uyarınca verilen 24.300.-YTL adli para cezasının”
” infazı aşamasında, hükümlü müdafiince, “
“5237 sayılı TCK’nın 5 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un geçici 1. maddeleri uyarınca 3167 sayılı Kanun’un ceza düzenlemesi yapan maddelerinin yürürlükten kalkmış olduğunun belirtilerek, 5237 sayılı TCK’nın 2. maddesi uyarınca verilen cezanın bütün sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılması ve infazın durdurulmasına karar verilmesinin”
” talep edilmesi üzerine; aynı Mahkemece yapılan inceleme sonucu verilen, 29.01.2009 tarihli ve aynı sayılı, “
“3167 sayılı Kanun’un yürürlükten kalkmadığı, karşılıksız çek keşide etmenin halen suç olduğu, TCK’nın 52. maddesine aykırılığın bulunmadığı gerekçesiyle, hükmün değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına”
” ilişkin ek karara itiraz edildiği; itiraz mercii S.... 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 06.03.2009 tarihli ve 2009/201 değişik iş sayılı kararı ile, “
“itirazın kabulüne, ek kararın kaldırılmasına ve infazın durdurulmasına”
” karar verildiği; itiraz merciinin 06.03.2009 tarihli kararına karşı Yüksek Adalet Bakanlığı’nın Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 07.07.2009 gün ve 7633/37332 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 12.08.2009 gün ve 2009/182692 sayılı tebliğnamesi ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya ve ekleri incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, «
« 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ye Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesindeki, “
“Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.”
”,
5237 sayılı Kanun’un 5. maddesindeki “
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır”
”,
Aynı Kanun’un 52. maddesindeki, “
“Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
En az yirmi ve en fazla yüz Türk lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.”
”,
3167 sayılı Kanun’un 16/1. maddesindeki, “
“Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar adli para cezasıyla cezalandırılırlar”
”,
Hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, 3167 sayılı Kanunda 31.12.2008 tarihine kadar yeni bir düzenleme yapı1mamış ise de, anılan Kanun’un 16/1. maddesinde öngörülen cezanın nispi nitelikte olduğu ve 5237 sayılı Kanun’un 52. maddesine aykırılık oluşturmadığı, bu hususun Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22.01.2009 tarihli ve 2007/8271 esas, 2009/480 sayılı ilamı ile de zımnen kabul edildiği gözetilmeden itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.»
» denilerek, S.. 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 06.03.2009 tarihli anılan kararının bozulması istenmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un geçici 1. ve 5237 sayılı TCK’nın 5 ve 52. maddeleri hükümleri karşısında, karşılıksız çek keşide etmek suçu için 3167 sayılı Kanun’un 16/1. maddesinde öngörülen nispi para cezasının, 5237 sayılı TCK’nın genel hükümlerine aykırılık oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır.
5237 sayılı TCK’nın 45/1. maddesinde “
“Suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak cezalar, hapis ve adlî para cezalarıdır”
” hükmü öngörülmektedir.
5252 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (1) ve (2). fıkralarında, “
“Kanunlarda öngörülen “
“ağır para”
” cezaları, “
“adli para”
” cezasına dönüştürülmüştür. / Bu kanunlarda Türk Ceza Kanununda belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar, alt ve üst sınırlar arasında uygulama yapılmasını gerektirir nitelikteki adli para cezalarında cezanın alt sınırı dörtyüzelli milyon, üst sınırı yüzmilyar Türk Lirası olarak uygulanır. Bu fıkra hükümleri, nispi nitelikteki adli para cezaları hakkında uygulanmaz.”
” hükümlerine yer verilmiş olup; nispi nitelikteki ağır para cezaları da diğer cezalar gibi adli para cezasına dönüştürülmüş ve (2). fıkra düzenlemesinden ayrı tutularak, bu kuralın nispi para cezaları hakkında uygulanmayacağı, dolayısıyla, mevcut durumuyla uygulanabilir olduğu kabul edilmiştir. Nitekim aynı maddenin (3). fıkrasında da nispî nitelikteki adli para cezaları da dahil olmak üzere tüm ağır para cezasından dönüştürülen adli para cezalarının infazına ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir.
5237 sayılı TCK’nın genel hükümlerinde, 20/2. maddesindeki “
“tüzel kişilere ceza yaptırımı uygulanamayacağı”
” kuralına benzer şekilde, suç karşılığında nispi para cezasının uygulanamayacağına ilişkin açık ve emredici bir hüküm yer almadığı gibi, 5237 sayılı TCK’nın 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmesinden çok kısa bir süre sonra 08.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun ile nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 5237 sayılı TCK’nın 158. maddesinde yapılan değişiklik ile “
“adli para cezasının miktarının elde edilen menfaatin iki katından az olamayacağı”
” hükmü öngörülerek, nispi para cezasının Yeni TCK’nın yaptırım sistemine aykırı olmadığı açık bir biçimde ortaya konulmuştur. Ayrıca, 5237 sayılı TCK’nın yürürlüğe girmesinden sonra çıkarılan çeşitli kanunlarda yer alan suç tanımlarında, nispi para cezasının öngörüldüğü görülmektedir.
Örneğin; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 160. maddesinde nispi adli para cezası öngörülmüştür.
Bu durumda; kanun koyucunun nispi nitelikteki para cezalarının uygulanmasına tamamen son vermeye dönük bir amacının bulunmadığı anlaşılmakta olup; diğer kanunlarda yer alan nispi nitelikteki adli para cezalarının, 5237 sayılı TCK’nın 52. maddesinde öngörülen “
“gün para cezası sistemine”
” “aykırılık”
” değil, “
“farklılık”
” oluşturduğunu, bu nedenle 31.12.2008 tarihinden sonra da geçerliliklerini, dolayısıyla yürürlüklerini sürdüreceklerini, uygulanmalarının ve infazının zorunlu olduğunu kabul etmek gerekmektedir.
Kanun yararına bozma talebine dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce belirtilen nedenlerle yerinde görüldüğünden; S...1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 06.03.2009 tarihli ve 2009/201 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’ın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince BOZULMASINA; aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için, dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 14.12.2009 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!