T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/23
KARAR NO : 2024/716
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/01/2023
KARAR TARİHİ : 08/10/2024
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davalıların mirasçısı müteveffa tarafından, .-----. ATM. ne başvurularak ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu ve mahkemenin ----- D.İş Esas ve Karar sayılı ilamı ile müvekkilinin taşınır malları, taşınmaz malları ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları hakkında ihtiyati haciz kararı verildiğini, işbu ihtiyati haciz kararı neticesinde, aynı tarihte davalı tarafından, --- İcra Md.' nün -----. sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine 59.044,40 TL bedelli, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, müvekkilinin ---- plakalı aracı 11.11.2016 tarihinde haczedildiğini ve 02.12.2016 tarihinde yediemin otoparkına alınmış olduğunu, müvekkilinin haksız ve hukuka aykırı olarak icra tehdidi altında olması ve müvekkiline ait ----- plakalı aracın, yediemin otoparkında bulunması sebebiyle, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti için 28.02.2017 tarihinde, ----Asliye Ticaret Mahkemesi'nin---- sayılı dosyası ile taraflarından menfi tespit davası ikame edilmiş olduğunu, bunun üzerine, ---- ATM 26.03.2019 tarihli, ----. ve -----sayılı ilamı müvekkilinin, -----İcra Müdürlüğü'nün ---- Esas sayılı icra dosyası nedeniyle borçlu olmadığı tespit edilmiş ve ilk derece mahkemesi tarafından verilen işbu karar, ---- Bölge Adliye Mahkemesi ---- Hukuk Dairesi'nin 23.06.2022 tarihli, ---- sayılı ilamı ile onandığını bu doğrultuda, müvekkilinin borçlu olmaması sebebiyle, müvekkili aleyhine başlatılan icra takibi ile müvekkilinin malvarlığı üzerinde yapılan haciz işlemlerinin hukuka aykırı ve haksız olduğu açıkça görülmüş olduğunu, müvekkilinin, ----- plakalı aracını ticari işlerinde kullanmakta ve ticari kazanç elde etmekte, ----- plakalı aracının haksız bir şekilde haczedilerek yediemin otoparkına alınması sebebiyle, aracın yedieminde kaldığı süre zarfında aracını kullanamayarak müvekkilinin ticari zarara uğramış, bu süre zarfında araç kullanılamaz hale gelmiş ve hatta çürümüş, Bunlara ek olarak, aracın 02.12.2016 tarihinden itibaren yediemin otoparkında bulunması sebebiyle, yediemin otopark ücreti müvekkil tarafından ödenememiş ve aracın hala yediemin otoparkından çıkartılamamış olduğunu, dava şartı olarak müvekkili tarafından arabulucuya başvurulduğunu, uyuşmazlığın sulh yoluyla çözülememiş olduğu belirtilerek, Fazlaya dair tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulüne, bilirkişi incelemesinden sonra arttırılmak üzere şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın haciz tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari avans faizi ile davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle;
Müvekkillerinin davalı müteveffa ----anne ve babası olup, yaşanan durumdan herhangi bir şekilde haberdar olmadıkları gibi ilgili yaşanan alacak-borç ve sair ne ad altında olursa olsun müteveffanın davacı ile arasındaki ilişki hakkında da bilgi sahibi olmadıklarını, ancak davacı tarafın iddia emiş olduğu ve dosyasına ek olarak sunmuş olduğu dosyalar kapsamlı incelendiğinde gerçekleştirilen yasal icrai işlemlerde herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığının görüleceğini, müteveffa' nın kendisine ciro ile teslim edilen 20.08.2015 düzenleme tarihli bonoyu usulüne uygun şekilde teslim almış ve yetkili hamil olarak ciranta sıfatıyla -----. İcra Md." nün ---- Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatmış, Ardından ---. ATM.” nin ----- D.İş sayılı kararı ile usulüne uygun ihtiyati haciz işlemlerini uygulamış olduğunu, davacı taraf her ne kadar dava dilekçesinde ısrarlı şekilde " haksız bir şekilde haczedilerek yediemin otoparkına alınması sebebiyle" diye belirtilmişsee de müteveffanın tüm gerçekleştirilen işlemleri hamili olarak yer aldığı yetkili kişi sıfatıyla talep etmiş, mahkeme ve müdürlük kararları doğrultusunda ilgili icrai işlemler gerçekleştirmiş olup, ortada iddia edildiği gibi bir haksızlık ve hukuka aykırılık kesinlikle bulunmamakta olduğunu, davacı tarafın yasal haklarını kullanması ne kadar doğal ise müteveffanın da aynı şekilde yasal haklarını kullanarak o dönem alacağını tahsil amacıyla işlemler başlatması o kadar doğal olduğunu, müvekkilin karşı tarafın iddialarının oluşmasıyla ilgili herhangi bir kastı ve/veya kusuru bulunmamakta olup, müteveffanın kıymetli evrak üzerinde yer alan imzaların kime ait olduğunu, başkası tarafından atılıp atılmadığını kontrol etme gibi bir uzmanlığa sahip olmadığını, yasal şartları yerinde olan kıymetli evrakı/ bonoyu mevcut alacağını tahsil amacıyla işleme koymuş olup, asıl mağduru alacağını tahsil edemeyenin müteveffa olmuş olduğunu, müteveffanın anne ve babasına yönelik aleyhe başlatılan davanın müvekkiller açısından manevi olarak derin yaralar yarattığı ortada olup, ayrıca belirtilen tüm hususlar değerlendirildiğinde müteveffanın yaşanan durum sebebiyle bizzat yapmış olduğu bir kast veya hukuka aykırı haksız bir hareket bulunmamakta, asıl mağdurun müteveffa ve işbu dava sebebiyle müvekkilleri olduğunu belirterek, usul ve yasaya aykırı olarak ikame edilmiş olan davanın tüm talepler yönünden reddine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; haksız fiil hukuksal sebebine dayalı alacak talebine ilişkin açılmış tazminat talebine ilişkindir.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Bilirkişi heyeti tarafından verilen raporda özetle, " Davanın davalılarının miras bırakanının ( ---) talebi üzerine, ----Asliye Ticaret Mahkemesinin -----sayılı ve 11.11.2016 tarihli Kararı ile, şu anda incelediğimiz davanın davacısı aleyhine ihtiyati haciz kararı verildiği, sonrasında, davanın davacısı aleyhine, ----İcra Müdürlüğü'nün -----Sayılı dosyası üzerinden, 69.044.40 TL talepli, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, davacıya ait dava konusu motorlu araç 11.11.2016 tarihinde haczedildiği ve 02.12.2016 tarihinde yediemin otoparkına alındığı, sonrasında, davacı tarafından, icra takibi dolayısıyla borçlu olmadığının tespiti talebiyle dava (menfi tespit davası) açmış ve ---- Ticaret Mahkemesi'nin 26.03.2019 tarihli,-----sayılı Kararı ile, söz konusu İcra Takibi dolayısıyla davacının borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, bu kararın ilgili İstinaf Mahkemesi tarafından onandığı, davacı, davalılarının miras bırakanın (-----), yukarıda açıklanan hukuka aykırı davranışları sebebiyle, motorlu aracının yediemin otoparkını çekilmesi ve burada kalması sebebiyle maddi zararlara uğradığını iddia etmekte ve bu zararlarının tazminini talep ettiği, -----Ticaret Mahkemesi'nin 26.03.2019 tarihli, ------sayılı kararında yer alan, “...davacı tarafın huzurdaki dava dosyasında davanın davacısı----- Şirketi'nin) gemi yönetim sözleşmesi ile geminin yöneticisi sıfatını sahip olması bu bono sebebiyle borçlu alabileceği izlenimini uyandırsa da...” şeklinde deki ifadeden, davalıların miras bırakanının (-----) davacıyı takip konusu bonodan dolayı borçlu zannetmekte (borçlu olduğunu düşünmekte) bir vatandaş olarak haklı olduğu, bu durum karşısında, davalıların miras bırakanının sadece davacıyı zarara uğratmak kastı ile söz konusu icra takibini başlattığının ve davacının motorlu aracı üzerine haciz konulmasını talep ettiğinin kabul edilemeyeceği, bu sebeple, söz konusu takip, haciz işlemi ve motorlu aracın yediemin otoparkına çekilmesi sebebiyle davacının uğradığı zarardan haksız fiil hükümleri (TBK.md.49) uyarınca sorumlu olmayacağı, dolayısıyla da davacının, uğradığını iddia ettiği zararların tazminini davalılardan (----- mirasçılarından) talebe hak kazanamayacağı," şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen ek raporda özetlek; "
Kök raporda “Dava konusu -----marka /model aracın yediemin deposunda bekletilmiş olmasından dolayı değer kaybının, dava tarihi itibarıyla 65.000,00 TL olacağı”” görüş ve kanaatine varılmış, Ek rapor görevlendirmesi ile araç üzerinde inceleme yapılması istendiği, dosyadaki bilgiler doğrultusunda----- adresinde bulunduğu ifade edilen ---- yediemin otoparkına gidildiğinde, yediemin otoparkının yıllar önce kapatılmış olduğu bilgisine ulaşılmış, internet üzerinden --- --- otoparkının yeni adresine ait bilgiler hakkında bilgi sahibi olunmaya çalışılmış - rağmen iletişim bilgilerine ulaşılamadığı, dava konusu aracın bulunduğu yediemin otoparkının iletişim bilgilerinin temin edilmesi durumunda, araç üzerinde inceleme yapılabileceği, 20/12/2018 tarihinden itibaren tasfiye sürecini sürdüren davacı şirketin, 12/06/2023 tarihli bilirkişi incelemesine sunulan 2018-2019-2020 yılı ticari defterlerinin yazdırılmamış olmaları ve ticari defterlerinde herhangi bir kayıt bulunmaması nedenleriyle kar mahrumiyetine ilişkin taleplerinin değerlendirilmesinin mümkün olamayacağı," şeklinde rapor sunulmuştur.Bilirkişi heyeti tarafından verilen ikince ek raporda özetle; " Dava konusu aracın tamirinin ekonomik olmamasından dolayı aracın hurdaya ayrılması durumunda, dava tarihindeki zarar miktarının 95.000,00 TL olacağı, dava konusu aracın tamirinin ekonomik olmamasından dolayı aracın hurdaya ayrılması durumunda, güncel zarar miktarının 138.250,00 TL olacağı, dava tarihine kadarki yediemin otopark ücretinin 211.850,00 TL olduğu, 20/12/2018 tarihinden itibaren tasfiye sürecini sürdüren davacı şirketin, 12/06/2023 tarihli bilirkişi incelemesine sunulan 2018-2019-2020 yılı ticari defterlerinin yazdırılmamış olmaları ve ticari defterlerinde herhangi bir kayıt bulunmaması nedenleri ile kar mahrumiyetine ilişkin taleplerinin değerlendirilmesinin mümkün olamayacağı" şeklinde rapor sunulmuştur. TTK 1061/2 maddesi uyarınca, kendisinin olmayan bir gemiyi menfaat sağlamak amacıyla suda kendi adına bizzat veya kaptan aracılığıyla kullanan kişi, üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde donatan sayılır. Bu kişi işleten (gemi işletme müteahhidi) olarak adlandırılmaktadır.Gemi yönetimi sözleşmesinde tarafların hak ve borçlan gemi yönetimi sözleşmesinin hükümleri çerçevesinde belirlenir. Gemi yöneticisinin edimi, donatanın yönetimini kendisine bıraktığı geminin, verimli ve kaliteli biçimde işletilmesi ve güvenli seyrinin sağlanmasıdır. Gemi yöneticisine sözleşme ile yüklenen edimler yeknesaklık göstermeyip, sözleşmeden sözleşmeye farklılaşır. Gemi yönetimi kavramı, geminin teknik, ticari ve personel yönetimi alanlarını kapsayan bir üst kavramdır. Sözleşme ile yöneticiye bu alanlardan biri veya birkaçının yönetimi bırakılabilir. Geminin ticari yönetimi kapsamına geminin kullanılacağı sözleşmelerin akdedilmesi ile planlama yapılması; gelirlerin hesaplanması ile donatanın hesabına geçirilmesi; acente tayini; geminin denetimine ilişkin tedbirlerin alınması vb. hususlar girer. Ancak ticari yönetimin üstlenilmesi, geminin kendi adına işletilmesi değildir. Nitekim yönetici, üçüncü kişilerle navlun sözleşmesi akdederken temsilci olarak hareket etmektedir (-----).Gemi yönetimi sözleşmesinin bir hükmünün, sözleşmeye taraf olmayan bir kişiye karşı ileri sürülmesi mümkün olmadığından, anılan hükümlere rağmen yöneticinin kendi adına hareket etmesi durumunda üçüncü kişiye karşı şahsen borç altma girmesi söz konusu olabilir.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur.Yine ispat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Haciz işleminin, borçlu olmadığını bildiği kişi veya borçluya ait olmadığını bildiği eşyaya yönelik yapılması durumunda haksız haciz söz konusu olur.Haksız takip ve haciz, haksız fiil niteliğindedir. Uyuşmazlığa, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK'nun 50. maddesi uygulanmalıdır. Belirtilen hükümler gereğince; haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında kural olarak gerçek zarar ilkesi geçerli olup zararın kanıtlanması davacı tarafa, hükmedilecek tazminatın miktarının belirlenmesi ise hakime aittir (Yargıtay ---- HD'nin----- Sayılı ilamı).Haciz isteminin dayanağının bir hak veya alacak olması ve haciz tarihinde mevcut bulunması gerekir. Aksi halde, haksız bir haciz ve buna bağlı olarak da sorumluluk söz konusudur. Eylem ile zararlı sonuç arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerek ve yeterlidir.Haciz isteyen alacaklı haksız çıktığı takdirde, borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan kusursuz olarak sorumludur. Ancak bu durumda dahi uğranılan maddi zararın ispatı zorunludur (Yargıtay ---- HD'nin -----Sayılı ilamı).
Somut olayda davalının mirasçısı olan -- --- tarafından ----- Asliye Ticaret Mahkemesi'ne başvurularak ihtiyati haciz talebinde bulunulmuş ve ------ Asliye Ticaret Mahkemesi, 11.11.2016 tarihli, ----- Esas ve Karar sayılı ilamı ile davacı aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmiş-----. İcra Müdürlüğü'nün ----- sayılı dosyası ile müvekkil aleyhine 69.044,40 TL bedelli, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılmış, müvekkilin ----- plakalı aracı 11.11.2016 tarihinde haczedilmiş ve 02.12.2016 tarihinde de araç muhafaza altına alınmış, ----- Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 26.03.2019 tarihli, ----sayılı ilamı ile davacının ---- İcra Müdürlüğü'nün --- Esas sayılı icra dosyası nedeniyle borçlu olmadığı tespit edilmiş ve ilgili karar istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
Gemi yönetim sözleşmesi ile davacıya geminin teknik yönetiminin yanında ticari yönetiminin devredilip devredilmediği gemi yönetimi sözleşmesinin hükümleri çerçevesinde belirlenir. Gemi yöneticisine sözleşme ile yüklenen edimler yeknesaklı göstermeyip sözleşmeden sözleşmeye farklılıaşır.----Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 26.03.2019 tarihli----- sayılı ilamının gerekçesinde de belirtildiği üzere davacı tarafın gemi yönetim sözleşmesi ile geminin yöneticisi sıfatına sahip olması ve bono sebebiyle borçlu olabileceği izlenimi uyandıracağı hususunun belirtildiği, gemi yönetim sözleşmesinin içeriğine göre davacının geminin borçlarından sorumlu olup olmayacağı, donatanı temsilen mi kendi adına mı hareket ettiği hususlarının ancak gemi yönetim sözleşmesinin içeriğinden anlaşılabileceği, ihtiyati haciz talep eden dava dışı müveffa ----- ciro cilsilesi ile bonoyu alan ciranta olduğu ve yukarıda belirtilen hususları ihtiyati haciz talep ettiği esnada irdeleme imkanın bulunmadığı, gemi yönetim sözleşmesini incelemesi ile durumdan haberdar olabileceği, dolayısıyla davacının bono sebebiyle sorumlu olduğunu düşünerek ihtiyati haciz istemesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu, taraflar arasında borç ilişkisi olduğuna ilişkin ihtiyati haciz verilmesi için aranan yaklaşık ispata yeterli emareler olduğu , ufak emarelerin dahi işlemi haksız olmaktan çıkartacağı, (---- BAM -----. HD.------Sayılı Kararı da aynı doğrultudadır.) davalının takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve ağır kusurlu olmadığı, dosyada mevcut delil durumuna göre; İspat yükü kendisine düşen davacının, haksız fiil iddiasını ispat edemediği, davanın kabulünü gerektirecek bir delilin dosyaya kazandırılamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 427,60-TL 'den davacı tarafça peşin olarak yatırılan peşin harç ile ıslah harcı toplamı 6.056,27-TL harcın mahsubu ile artan 5.628,67-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 56.016,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ----- Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!