WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İSTANBUL ANADOLU 12. ASLIYE TICARET MAHKEMESI

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/66
KARAR NO : 2024/782

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/09/2019
KARAR TARİHİ : 31/10/2024

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında klima satış sözleşmesi mevcut olduğunu, her iki yanın davacı şirketin kuruluşundan beri aynı konuda ticari işlem yapmakta olduğunu,davacı şirket ile davalı şirket arsında en son 2018 yılı içersinde tamamı Nisan ayı
sonuna kadar teslim edilmek şartı ile; 2000 adet ---, 1350 adet ----, 50 adet -----
salon tipi, 50 adet 60.000----, 50 adet ----- marka klima
teslim edilmesi karşılığında 6.785.500.-TL ödeme yapılması hususunda anlaşmaya varılmış
olduğunu, zaman zaman teklifin revize edilmiş olduğunu, taraflar arasında sipariş sayısı ya da
bedeli hususunda bir ihtilafın bulunmadığını,
davacı yanın belirlenen bedel oranında çeki teslim etmiş olmasına rağmen davalı yanın
sözleşmeye aykırı davranmış olduğunu,
İlgili anlaşma gereği davacı şirket tarafından sözleşme bedeli olan 6.875.500.-TL bedele
karşılık 68 adet çekin davalı borçluya teslim edilmiş olduğunu,
Davalı yanın teslim almış olduğu çekleri teminat olarak sunmuş olup, karşılığında kredi
kullandığını, kullandığı kredilerle yurt dışından malları teslim aldığı halde davacı yana
tamamını teslim etmemiş olduğunu,
Davalı tarafın 15.10.2018 tarihli maili ile ödenmesini istediği çeklerin vade tarihine
davacı şirketin ödenmemiş hiçbir fatura borcu bulunmadığı halde davalı şirketin davacı şirketin
kendi çekine karşılıksız kaşesi vurdurmuş olduğunu,
davacı şirketin davalı şirketten eğer malları teslim etmeyecekse sunulu çeklerini iade
etmesini istemiş olduğunu,
davalı borçlunun sipariş verilen malların teslimatın bir kısmını yapmış olsa bile
teslimatı sözleşmeye aykırı olarak belirlenen tarihlerden çok daha geç yapmış olduğunu,
davacı şirketin hiçbir kusuru ve sorumluluğu olmadığı halde kendi bayilerine taahhüt
ettiği tarihlerde teslimat yapamamış olduğunu,
davacı şirketin hem maddi hem de ticari itibar kaybına uğramış olduğunu,
teslim edilecek olan malların toplam bedelinin 6.875.500,00.-TL olduğunu, mallar
süresi içinde teslim edilmediğinden, 170.965,28.-TL cari hesap alacağı bulunduğunu, icra
takibinin açılmasından sonra davalı borçlunun 20.000,00.-TL bedelli bir adet çeki teslim etmiş
olduğunu, ayrıca birkaç virman işleminin de yapılmış olduğunu ve davacı şirketin davalıdan
140.466,07.-TL alacaklı olduğunu bildirdiğinden bahisle davanın kabulüne, haksız ve mesnetsiz itirazın
kaldırılmasına, takibin devamına, kötü niyetli davalı borçlu aleyhine %20 icra inkar kötü niyet
tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin ---- unvanlı ve -----
menşeli şirketin Türkiye distribütörlüğünü 2016 yılından beri yürütmekte olduğunu ve ------ marka klimaların Türkiye distribütörü ve tek ithalatçısı olarak faaliyet göstermekte olduğunu,
davalı şirket ile davacı şirketin müstakbel ortaklarının 08.06.2016 tarihinde -----Yetkili Satıcı Sözleşmesi’ni imzalamış olduğunu,
Bölge Dağıtıcı Sözleşmesinin imzacılarının 15.06.2016 tarihli ana sözleşmesi ile
kurdukları -----
21.06.2019 tarihinde tescil ettirilmiş olduğunu,
16.01.2018 tarihli teklif formunda görüleceği üzere, davacı tarafın 2018 yılı başı itibari
ile toplam 8.450.000,00.-TL değerinde klima almayı kabul ve taahhüt etmiş olduğunu,
Buna mukabil, ödemelerin 15.01.2018 tarihine kadar davalı şirkete teslim edilmek ve
30.05.2018 vade tarihinden başlamak üzere, aylık toplam 938.888,89.-TL tutarında çekler ile
dokuz ayda yapılması konusunda mutabakat sağlanmış olduğunu,
Davacı şirketin ödeme planına uymaması, verilen çeklerin karşılıksız çıkması ve
vadelerinin ertelenmesi karşısında, davalı şirketin sözleşmeler kapsamındaki hakları
çerçevesinde 15.01.2019 tarihli ve 113.343,34.-TL bedelli vade farkı faturasının
düzenlenmiş olduğunu,
dava dilekçesinde ileri sürüldüğü şekilde bir bedel ve sipariş revizyonu söz konusu
olmadığını, davacı tarafın 16.01.2018 tarihli anlaşmaya dayalı yükümlülüğünün 6.785.000,00.-TL’ye indirilmemiş olduğunu, davalının 8.450.000,00.-TL ödeme yapmakla yükümlü olduğunu,Davacının talepleri doğrultusunda toplam 2.530.000,00.-TL tutarında çekin davacıya iade edilmiş olduğunu,
davacı tarafın gerek Bölge Dağıtıcısı Sözleşmesindeki gerekse de kendisinin de
kabulünde olan 16.01.2018 tarihli teklif formundaki ödeme ve teminat yükümlülüklerine aykırı davranmış olduğunu, davalı şirketi zarara sokmuş ve fakat haksız şekilde alacak iddiasında bulunmuş olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, ----. İcra Müdürlüğünün ---- Esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, ---- İcra Müdürlüğünün ----- Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu ile davacı Şirketin 140.466,07 TL ASIL Alacak Talebi üzerinden harçlandırarak Davalı Şirket
aleyhine Kısmi İtiraz İptali talebiyle ikame etmiş olduğu işbu itirazın iptali Davasında;
Tarafların Ticari Defter ve Kayıtlarının karşılaştırmalı olarak incelenmesi sonucunda
Raporumuzun Mutabakatsızlık Tespiti bölümünde yer verilen Mutabakatsızlık
Kalemlerine ilişkin dayanak belgelerin ilgili tarafça dosyaya sunulması halinde;
Takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, Belirlenen Mutabakatsızlık kalemlerini oluşturan
hangi kayıtlara itibar edileceği, hangi kayıtlara itibar edilemeyeceğinin tespit edilerek,
Taraflar arasındaki Borç/Alacak ilişkisinin varlığı ve varsa Miktarı hususlarında Hüküm
Kurmaya elverişli EK Rapor düzenlenebileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi ek raporu ile
tespit ve açıklamalarımız muvacehesinde, 16.06.2021
Tarihli kök Raporda belirtilen Mutabakatsızlık kalemlerinin Hukuki dayanaklar ile
Dayanaklandırılamamış olması,
94.000.-TL X 2=188.000.-TL tutarlı 2 Adet Çekin Muhatap Bankalarının tespit edilerek
akıbetlerinin belirlenmemiş olması nedenleriyle taraflar arasında Borç/Alacak Miktarının,
tespit edilen eksikliklerin tamamlanması halinde belirlenebileceği, Vade Farkı Faturası
yönünden takdirin Mahkemeye ait olabileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi ek raporu ile davacı Şirketin 140.466,07 TL ASIL Alacak Talebi üzerinden harçlandırarak Davalı Şirket aleyhine Kısmi İtiraz İptali talebiyle ikame etmiş olduğu işbu itirazın iptali Davasında;
terditli olarak;Davalı Şirketçe Davacı Şirket adına düzenlenerek Borç kaydedilen 15.01.2019 Tarihli,------
Nolu, “VADE FARKI” içerikli, KDV dahil 113.343,34 TL Tutarlı Vade Farkı Faturasının,
Mahkemece yok hükmünde kabul edilmesi halinde;
Davacı Şirketin Davalı Şirketten 164.687,32 TL ASIL ALACAKLI durumda olacağı,
Davacının talebinin 140.466,07 TL ASIL Alacak olması ve taleple Bağlılık ilkesi gereği, 140.466,07 TL
Asıl Alacak talebinde bir isabetsizlik olmayacağı,
Davalı Şirketçe Davacı Şirket adına düzenlenerek Borç kaydedilen 15.01.2019 Tarihli, -----
Nolu, “VADE FARKI” içerikli, KDV dahil 113.343,34 TL Tutarlı Vade Farkı Faturasının,
Mahkemece Davacı Şirket aleyhine Borç yükü getireceğinin kabulü halinde,
Davacı Şirketin Davalı Şirketten (164.687,32 TL – 113.343,34 TL=) 51.343,98 TL ASIL ALACAĞI olacağı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu ile davacı ile davalı arasında, 08.06.2016 tarihli tek satıcılık sözleşmesinin devralındığına
dair bir veriye rastlanmadığı, mevcut haliyle taraflar arasında kurulan ilişkinin tek satıcılık ya
da bayilik sözleşmesi değil ard arda satım sözleşmesi niteliğinde olduğu, sözleşme haricinde
dosya içerisinde vade farkı uygulanacağına dair taraflar arasında bir ticari teamüle de
rastlanılmadığından davalının davacıdan vade farkı talep edemeyeceği, bu durumda, cari hesap kayıtlarına bakıldığında, tarafların ticari defterlerinin
31.10.2017 tarihine kadar uyumlu olduğu, bu tarihten sonra davacının yaptığı ödemeler, davalının kestiği faturalar ve iade ettiği çekler nazara alındığında, davacının göndermiş olduğu, 15.01.2019 ihtar tarihine kadar, davalıdan 407.581,35 TL alacaklı olduğu, davacının göndermiş olduğu ihtarnamedeki 5 günlük ödeme süresi ve 25.01.2019 tebliğ tarihi nazara alındığında davalının 31. 01.2019 tarihinde temerrüde düşeceği, davalının takip tarihine kadar yamış olduğu iade tutarlar TBK 100. Madde uyarınca öncelikle ferilerden mahsup edildiğinde davacının davalıdan takip tarihi itibarıyla 141.878,77 TL asıl alacak, 1.667,56 TL faiz olmak üzere, toplam 143.546,33 TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Somut olayda tarafların ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre taraflar arasında mutabakatsızlık bulunduğu ,mutabakatsızlığın kur farkı faturasından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Kur farkı alacağının talep edilebilmesi, taraflar arasındaki sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunmasına veya akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olmasına bağlıdır.(Yargıtay ---- HD’nin 10/04/2018 tarihli -----sayılı kararı; 19/12/2017 tarihl---- sayılı kararı) Kur farkının dayanağı olan faturaların bedellerinin ne şekilde ödendiği hususu da önemlidir, zira sözleşmede aksine bir hüküm yoksa ödemenin çekle yapılması halinde kur farkının fiyatlandırılarak çekin miktar hanesine yazıldığı kabul edilmektedir. (Yargıtay ---- HD’nin 20/04/2016 tarihli ----- sayılı kararı; 14/11/2013 tarihli -----sayılı kararı)Davaya konu faturanın tarafalar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan kur farkı faturasının olduğu görülmüştür. Taraflar arasında sözleşme olmaması ya da sözleşmede vade farkına dair bir hüküm
bulunmaması halinde ise, ancak yeni vade tarihli kambiyo evraklarının, borç miktarı ile birlikte vade farkını da içermesi durumunda, taraflar arasında şifahen vade farkı kararlaştırıldığı kabul edilmektedir. Bununla beraber, cari ilişkinin dayandığı yazılı bir sözleşme bulunmaması veya sözleşmede vade farkına dair hüküm bulunmamasına rağmen, karşılıksız çıkan kambiyo evrakı yerine alınan yeni vade tarihli kambiyo evrakının, ilave bir bedel içermemesi durumunda da kambiyo evrakları ödeme aracı olduğundan, ayrıca bir vade farkının talep edilemeyeceği, kabul
edilmektedir.Ticari teamül bakımından da fiyat teklifi ya da faturalarda tek başına
vade farkı yazılmasının vade farkının tatbikine imkan vermediği, bunun için asgari olarak vade farkı faturaların tarafların defterlerine karşılıklı olarak yazılması gerektiği, fakat yapılan cari hesap incelemesinde vade farkı tahakkukuna dair bir kaydedilmiş bir faturaya da yapılan teknik incelemede rastlanılmadığından, ödemelerin çekle yapılacağının kararlaştırıldığı nazara alındığında davalının davacıya karşı vade farkı faturasına binaen talepte bulunamayacağı anlaşılmakla
08/10/2024 tarihli bilirkişi raporu teknik inceleme raporları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ İLE,
1-Davalının ---- İcra Müdürlüğünün ----- Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile, takibin 140.466,07 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 9.595,24 TL'nin dava açılırken davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.543,98 TL'nin mahsubu ile bakiye kalan 8.051,26 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 1.543,98 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.588,38 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 5.500,00 TL bilirkişi ücreti, 854,25 TL posta gideri olmak üzere toplam 6.354,25 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT' ye göre belirlenen 30.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin e-duruşma vasıtası ile yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ----- Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.

UYAP Entegrasyonu