T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/406 Esas
KARAR NO : 2024/713
DAVA : Tazminat (Sermaye Koyma Taahhüdünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2019
KARAR TARİHİ : 07/11/2024
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sermaye Koyma Taahhüdünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan 18/09/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalılar ... Inc. ve ... arasında bir akit kurulduğunu, müvekkili şirketin davalılar ile kurulan akit gereği üzerine düşen yükümlülükleri eksiksiz olarak ifa ettiğini, davalılar ... ve ... Inc.'in sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmediğini ve müvekkilini maddi olarak ciddi bir zarara uğrattıklarını, davalılardan ... ve ... Inc.'in öncelikle diğer davalılar ... ... ...’in ... A.Ş ortaklık yapısına dahil olduğunu, halihazırdaki şirketin ünvanını ve faaliyet konusunu değiştirmek suretiyle Enerji sektöründe faaliyet gösterebilecek bir şirket haline getirttiklerini, bu sektör de faaliyet göstermek için gerekli olan Enerji Piyasası Denetleme Kurulu mevzuatına uygun hale gelebilmek için ve gerekli Sermaye Tutarına ulaşmak için Bakanlık Komiseri katılımıyla gerçekleştirilen Genel Kurulda Sermaye Arttırımı taahhüdünde bulunduklarını, davalılar Sermaye Artırımı için taahhüt ettikleri gerekli tutarı ödemedikleri için Genel Kurul tescil edilemediğini, ...nin % 94 ünün ... ’e devredileceği ve müvekkili şirkete ait aracı kurumun faaliyete geçmesi için gereken Sermaye Tutarının davalılar ... ve ... Inc. tarafından karşılanacağı belirtildiğini, davalıların taahhütlerini yerine getirmediğini, taahhüt ettiği miktarı yatırmayıp, sadece 50.000 USD kısmını müvekkili şirket hesabına yatırdığını, bu nedenlerden dolayı; davanın kabulüne, dava, belirsiz alacağa ilişkin olduğu için, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının sebep olduğu menfi, müspet ve munzam zararların bilirkişi marifetiyle mahkemece belirlenerek tazmini için şimdilik 10.000TL’nin müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin karşı tarafa yükletilmesine,karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
TALEP ARTIRIM : Davacı vekili tarafından sunulan19/07/2024 tarihli talep artırım dilekçesi ile; haklı davanın kabulü ile; şimdilik 1.869.175,58TL'nin geçici kapalılık süresinin bittiği gün olan 28.06.2016 (dahil) tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı ... ve ... Vekili tarafından sunulan 28/09/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın dava konusu olarak ileri sürdüğü inanç sözleşmesinden kaynaklanan alacak kaleminin yöneltilmesi gereken şirketin ... ... olduğunu, payları devir alma taahhüdünde bulunan şirketin ... olduğunu, davacı tarafın keşide ettiği ihtarnamaleri müvekkilleri adına düzenleyerek sanki taahhütde bulunan müvekkilleri gibi göstermeye çalıştığını, davacının menfi-müspet-munzam zararların tümünü birden istediğini, bunun mümkün olmadığını, reddi gerektiğini, davacı şirket ile müvekkilleri arasında imzalanan herhangi bir anlaşmanın mevcut olmadığını, bu yüzden herhangi bir borç sorumluluğu altında olmadıklarını, davanın davacı yanı ... olsa da, dava konusu olan olayın aydınlatılması için müvekilleri ile ... arasındaki ilişkinin talili gerektiğini, ... Nin lisans iptalinde müvekkillerinin sorumluluğunu doğurabilecek illiyet bağı olmadığını, davacının haksız kazanç elde etme amacı olduğunu, müvekkillerin ... Ve ... Enerji şirketinin payları ile ilgili taahhütte bulunma ve sermaye ödeme yükümlülüğü altına girmediğini, bu nedenlerden dolayı; davanın öncelikle usul yönünden reddine karar verilmesini, esas yönünden incelemeye geçilmesi durumunda davacı yanın taleplerini kesinleştirmek üzere kesin süre verilmesine, usul ve esasa aykırı olarak ikame edilmiş davanın reddine, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER: Davalı şirketin Ticaret Sicil Kayıtları, SPK kayıtları, ihtarnameler, ödeme dekontları, taraflar arasındaki yazışmalar, mail yazışmaları, banka kayıtları, ihtarname, şirket genel kurul toplantı tutanakları, şirket genel kurul kararları, ... İdare Mahkemesi'nin 2017/... Esas, 2018/... Karar sayılı dosyası, tanık, uzman görüşü, bilirkişi raporları, arabulucu tutanağı ve tüm dosya kapsamı.
... İdare Mahkemesi'nin 2017/... Esas, 2018/... Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı ...Ş. tarafından davalı Sermaye Piyasası Kurulu aleyhine açılan lisans iptaline yönelik idari işlemin iptali davasının reddine karar verildiği ve uyaptan yapılan kontrolde kararın Danıştay tarafından 02/10/2024 tarihinde onandığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin 28/04/2021 tarihli celsesinde dinlenen Davacı tanığı ... beyanında: "Ben davacı şirketin kurulduğu 2011 yılından beri şirketin işlemlerini takip etmekteyim, şirketin kuruluşuna ilişkin bütün bürokratik işlemleri ben gerçekleştirdim. Halen davacı şirketin dışarıdan mali müşavirlik hizmetlerini ben sağlıyorum. 2011 yılında davacı şirketin SPK lisans başvurusunu yaparak gerekli izinleri aldık, şirketin kurucusu ... sahibi ... idi, faaliyet izinleri alındıktan sonra SPK mevzuatında değişiklik yapıldı, asgari sermaye 25.000,000-TL'ye çıkarıldı. Bunun üzerine ... bey ortak arayışına girişti, 2012-2013 yıllarında ilk önce ... ...
şirketi ile görüşmeler yaptı, sekizbuçukmilyon ... değer biçildi davacı şirkete, ancak ... bey bu firma ile anlaşmadı, daha sonra Amerika ile ortaklık görüşmeleri yaptığını biliyorum, Amerikada ... ... görüştü anlaştığına dair bana Amerikadan bazı evraklar gönderdi, bir kısım apostilli evraklar gönderdi, ... bey tarafından gönderilen apostilli resmi çevirisinden yönetim kurulu kararı olduğunu anladığım bir belge gönderildi, bu belgede davalı ... ...'ın veya ...'in imzası olduğunu hatırladığım bu belgede davalılar tarafından davacı şirketin %93 küsürünün davalı şirket tarafından satın alınacağı yazılıydı, ayrıca davalılar ile ...'nin davacı ... şirketi dışında enerji işiyle ilgili görüştüğünü biliyorum. ... ... bünyesinde bulunan ... A.Ş.'nin isimi davalı şirket tarafından yetkililendirilen avukat vasıtası ile yapılan yönetim kurulu kararı ile ... .A.Ş. Olarak değiştirildi, bu şirket vasıtası ile ... ile davalılar birlikte bir enerji işi yapmak istedi. ... ...'in dönemin enerji bakanı ile görüştürmek için yoğun çaba harcıyarak enerji bankanından randevu aldık ancak ... ... gelmediği için bu görüşme yapılamadı, davalı şirket daha sonra göndermiş olduğu niyet mektubu ile ... Menkul şirketinin %100'ünü almak istediğini bildirdi, bunun üzerine ... şirketin %6,5 hissesini elinde bulunduran 3. Kişi ... 'dan 750.000,00-TL Dolar ödeyerek satın aldı, davalı şirket davacı şirketin %100 hissesini satın almak istediğini beyan ettiğinden bütün hisselerini ... ... sahipliğine almak için ... bu satın alma işlemini yaptı, ilgili kurumlara da gerekli bildirimleri yaptı, SPK da bu devri onayladı, sonrasında davalı şirketin taahüdüne istinaden ... Menkulun hissselerinin devir başvurusu davalı şirket tarafından gerekli belgeler hazır edilmediğinden SPK nezdinde yapılamadı, bunun üzerine faaliyet izninin geçici bir süre devamı için ek süre istendi, SPK ek süre verdi, bu ek süre içerisinde ... beyden defalarca durumun akibetini sordum oda her seferinde bekliyoruz diye cevap verdi, aylar geçti, bu süre zarfında davalı şirket ... sadece sermaye avansı olarak 50.000,00-DOLAR gönderdi, üstüde gelecek dendi, biz A gurubu olan lisansını zaman kazanmak için C gurubuna düşürdük, ancak başka para gönderilmedi, ek süre bitti. Bunun üzerine davacı şirketin lisansı iptal edildi, iptal edilmeden önce ek süre devam ederken ... ... Türkiyeye gelmişti, ... Otelde kalmaktaydı, noter aracılığı ile ek süre sona ereceği ve lisansın iptal edileceğini kendisine ihtar etmek için kaldığı adrese ... Noteri ile beraber gittik, ben ... ...'i gördüm kendisine resmi tebligat olduğunu söyledik, ben değilim diyerek gitti, ihtarı almaktan imtina ettiği noter kayıtlarına geçti, ben önceki 2012 yılındaki görüşmelerden dolayı ... ...'i tanırım, 2012 de ...'e ortak olmak için Türkiye'ye gelmişti, ... şirketi; davacı ... şirketinin satın almak üzere, davalı ... Şirket ile ...'nin sahibi olduğu ... şirketinin birlikte kurduğu bir şirketti ve başka ülkelerde de birlikte yatırım işleri yaptıklarını yazışmalardan biliyorum, ayrıca bu şirketler İngilterede ve Meksikada halka açık şirketlerdi, KAP bildirimlerinden dolayı biliyorum, ... ... şirketi ile ... 2012 yılında görüştü, bu şirket ile görüşmelerin yapıldığı esnada ... Menkul'un devrine dair ... İle görüşmeye başlanılmamıştı, ... mın şirketinin sahibinin gelen evraklardan ... Şirketi ile ...'nin sahibi ... şirketi olduğunu hatırlıyorum, ben ...'nin başka şirketin de muhasebe uzmanı olarak çalışmaya başladım sonra muhasebe müdürü oldum. O dönemde mali müşavir değildim, ...'nin SSK'lı çalışanıydım, ... ilk kurulduğunda adı ... A.Ş'ydi, 2011 yılında kurulmuştu, 2014 yılnıa kadar muhasebe işlerine ben baktım, 2014 yılında ... bey yurtdışına gitti, işlemlerin daha hızlı olması için bana vekalet verdi. 2015 den itibaren işlemlerin hızlı yürümesi için o verilen vekalete istinaden şirketin tek yetkilisi bendim 2016 yılında ünvan değişikliği ile ... adını aldı, yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığım şirketlerden ayrıca bana huzur hakkı bağlanmadı, ben ... beyden muhasebecisi olduğum için ve burdaki işlerinin takibini yaptığım için maaş almaktaydım. Yönetim kurulunda görev aldığım süre boyunca yapmış olduğum fiili bir şey bulunmamaktadır, yaptığım işlemlerde ... bey ile koordinasyon halinde idim. Şirketin sahibi ... bey olduğu için ona soruyordum, o bana söylüyordu, söyledikleri kanunlara uygunsa bende gereğini yapıyordum, ben şirketin zararda olduğunu gördüğüm için bir avukat arkadaşımdan yardım alarak ihtarnameyi ben hazırladım,
... bey bana ben burda yapılacak bildirimleri yaptım sende orda ne yapılması gerekiyorsa yap dedi, bende ... beye ihtar çekiyorum dedim, oda bana çek, bende çektim. Ben ... ...'in ... otele geldiğini ... beyden öğrendim, ... beyin özel hesaplarını ve Yurdışındaki şirketlerden gelen paralardan haberim yoktur olması mümkün değildir." dedi.
Mahkememizin 07/07/2021 tarihli celsesinde dinlenen Davacı Tanığı ... beyanında: "Davalıyı uzun yıllardır tanıyorum, 2015 yılında ABD'de beraber bir işe kalkıştık, 2015 yılının 4. Ayında ... beyle görüştük, Türkiye'de bir aracı kurumumuz olduğundan bahsettim, ortak olmak istediğini söyledi, Amerika'da ... ... şirketini kurduk, ve menkul değerler şirketini de Amerika da kurulan şirkete değer olarak kaydettirdik, davalı ... 12 buçuk milyon dolar nakit sermaye koymayı taahhüt etti, ancak bu taahhüdünü yerine getiremedi, bunun üzerine Türkiye'de ki ... lisansını SPK'ya başvurarak 1 yıl askıya aldık, 1 yılın sonunda davalı ... bu bedelin çok yüksek olduğunu belirtti, kendisine en azından Türkiye'de ki ...nin lisansını ayakta tutmak adına C lisansı için daha düşük bir miktar ödemesini teklif ettik, bunu kabul etti, 50 bin dolar nakit ...'ye davalı ... gönderdi, SPK'ya başvurumuzu yaptık, bizden sabıka kaydı v.b bazı belgeleri tamamlamamızı istediler, davalı ...'e durumu ilettik, bu bilgileri vermek zorunda olmadığını bildirdi, eksik belgeleri tamamlamadı, 3 ay'ın sonunda da SPK ...'nin lisansını iptal etti. 2013 yılında Amerikada Nasdaq'ta halka açık olan ... ... şirketi 8 buçuk milyon dolar değer biçti, 2016 yılında ... şirketi 9 ile 17 milyon dolar arasında değer biçti, ingilterede başka bir firma daha yüksek bir değer biçti ancak ben ciddi bir firma olmadığını düşündüğüm için bu teklifi kabul etmedim, ... ... şirketi davalı ...'in kendi avukatları tarafından kurulmuş geçerli bir şirkettir, temmuz 2015 yılında kuruldu, şirketin kuruluşunda yönetim kurulu kararı alındı, ..., ..., ... ..., ... alınan kararda ... ... kurulacağını ve Türkiye'de ki firmanında bu şirkette yer alacağını karara bağladı, ... ...'in kendi avukatıda bu kuruluşa ilişkin belgeleri bana iletti, bu evrakların dosyaya sunuldu diye biliyorum, vergi beyanlarını ben imzalamam gerekirken ... ... imzaladı, beni şahıs olarak ortak göstermeye çalıştı ama firmam aslında ortak, firmanın kuruluşuna ilişkin bütün belgeleri dava dosyasına sunuldu diye biliyorum, Ben şahıs olarak davalı ... ...'ten para almadım, ... A.Ş.'ye 50 bin dolar para gönderdi, bu parayı ... adına gönderdi, Ben kendi adıma davalılardan danışmanlık ücreti almadım, Amerika da kurulu bulunan ... firmasına bulunan ... firmasından 400 bin dolar 1 yıl karşılığı danışmanlık ücreti aktarıldı, ... firması ile ... İnternaitonal firması yüzde 50-50 ortak olarak ... ... şirketinin oluşturan ortak şirketlerdir, ... firmasının sahibi benim, bu parayı ... firmasının giderleri için kullandık, ... ... firması uluslararası iş yapan bir şirketti, bu firmanın sahibi benim, ... ve öncesinde yapmış olduğu bütün işlerde ... ... aracılığıyla iş yaptım, Ben ... ...'in İstanbula geleceğini internetten öğrenince İstanbul'daki işleri takip eden Mali Müşavir ... beye mağduriyetimizi ... 'e iletilmesi hususunda ne yapılacağını sordum, kendisi ihtar tebliğ edilebileceğini söyledi, bende ... beye mağduruz gereğini yapın dedim, ancak ... ... kendisi olduğu halde ben değilim diyerek ihtarı tebliğ almamış, bu hususu ... ... Amerika'da ki mahkemede de bizzat beyan etti, Amerikada ... ... ile devam eden ticari davalarımız vardır, ikimizin de karşılıklı davaları var, bir dava o bana karşı açtı, bir dava da ben ona karşı açtım, davalar devam etmektedir, hem şirketlerimiz hem şahıs olarak kendimiz tarafız, Amerika'da aramızda ceza davası bulunmamaktadır." dedi.
Mahkememizin 07/07/2021 tarihli celsesinde dinlenen Davalı Tanığı ... beyanında: "Ben ... Tekstil firmasının sahibiyim, uluslararası danışmanlık hizmeti sunduğumuz için davalıları bilirim, ben davalı ... ...'i 5-6 yıldır tanıyorum bundan 3 sene kadar evvel Türkiye firmasının ziyareti esnasında ... Otelden uçağına gitmek için ayrılacağı sırada yanında eşide varken birileri kendisine zorla evrak tebliğ etmeye çalıştılar, minibüsüne binip kapısını kapatana kadar da tebliğ için zorladılar, şık olmayan bir hareket olduğu için ne olduğunu kendisine sordum, bazı sorunları yaşadıklarını ve ona ilişkin kendisine evrak vermeye çalıştıklarını söyledi bende olayı bizzat gördüm, Amerika'da bulunduğum bir dönemde de yine ... ...'e sorunlarına dair ne olduğunu sordum, yıllar önce kurdukları bir şirket ile Amerika'da bir davaları olduğunu söyledi, bunun dışında benim davanın tarafları aralarındaki sorunlarına dair görgüye dayalı tanıklığım olmadı." dedi.
Bilirkişiler ... ve ... tarafından sunulan 02/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının Dava dışı yöneticisi ile Davalı ... tarafından imzalanan ilk yazı ve ... tarafından yetkilisi sıfatıyla Davalı bir şirket adına imzalanan ikinci yazının SPK'ya hitaben SPK'nın bütün izinleri vermesi halinde Davacı aracı kurumun sermayesine katılacaklarına dair beyanlar içerdiğini, bu yazıların SPK'ya resmi şekilde ve taahhüt edici belgelerle birlikte resmi kayıttan geçirilerek teslim edildiğine ya da ulaştığına dair bir kayda dosyada rastlanmadığını, davacının bu iki yazıya ve ayrıca sermaye ödemesi olarak yapılan 50.000 USD ödemeye dayanan iddia ve taleplerine dair zarar hesaplaması yapılmasına yarayacak belge ve bilginin dosyada mevcut olmadığını, bu haliyle davada ispatlanması gereken "sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan zarar” veya “haksız fiilden kaynaklanan zarar” olguları, bir kanaate varılabilecek seviyede ortaya konulmuş olmadığının sonuç ve kanaatine varmışlardır.
Bilirkişiler ... ve ... tarafından sunulan 05/04/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Dosyanın 03/03/2023 tarihli 8 sayılı Celsesinde diğer hususların yanı sıra alınan bilirkişi görevlendirmesi kararı gereği dava dosyası kapsamında davacı ve davalı tarafların bilirkişi kök raporuna ilişkin karşı beyan ve itirazları gereği yapılan incelemeler sonucunda, Mahkemece takdir edilecek hususlar dışında, Kök Raporda ulaşılan sonuçları değiştirmeyi gerektirecek yeni bir hususa rastlanmadığının sonuç ve kanaatine varmışlardır.
Bilirkişiler ... ve ... tarafından sunulan 22/09/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı yanın, davalıların aralarında yaptığı sözleşme/protokol kapsamına göre edimlerini yerine getirmediklerini, bu nedenle sermaye piyasası lisansının/yetki belgesinin SPK tarafından iptal edildiğini ve zarara uğradığını belirterek şimdilik 10.000 TL'nin kendisine ödenmesini dava ettiğini, Sermaye Piyasası Kurulunun, 03.01.2017 tarihli yazısında, ... nin sahip olduğu alım satım aracılığı ve türev araçlar alım satım aracılığı faaliyetleriyle ilgili yetki belgesini, yasada yer alan sürenin aşılmış olması nedeniyle iptal ettiğini, Aracı kurumlarda ortaklık yapısının açık ve şeffaf olması, 6362 Sayılı SPKn md. 43 f.1 (f), md. 44 1.3 ve 11-39.1 Tebliğ md. 6 f.3 hükümlerine istinaden, aracı kurumlarda pay sahibi tüzel kişi ortakların gerçek kişi ortakları ile tüzel kişi ortaklarının nihai gerçek kişi ortaklarının SPKn. Md. 44 ft ve 111-39.1 sayılı Tebliğ Md.6 f.1 hükmünde yer alan mali güç ve itibar şartını sağlamaları, bunu kanıtlayacak evrakı (Sermaye Piyasası Kurulunun https://spk. gov.tr/kurumlar/yatirim-kuruluşlari/araci-kurumlar/basvuru-surecleri web adresinde yer alan Başvuru Süreçleri başlığı altındaki Pay Devirleri alt başlığı ve Sermaye Artırımı alt başlığı içinde belirtilen bilgi ve belgeler) da SPK'ya tevdi etmelerinin gerektiğini, ancak, huzurdaki davada bu evrakların davalılar tarafından süresi içerisinde SPK'ya teslim edilmediğinden bahisle huzurdaki davanın ikame edildiğinin anlaşıldığını, Davacı yanın, Raporumuzun önceki bölümlerinde başlıklar halinde yer alan belgelerin davalılarca verilen taahhüt içerikli olduğunu iddia ettiğini, davalıların ise davacılara taahhüt içerikli bir belge vermediklerini savundukları, taraflarca bu belgelerin sahte olup olmadıklarına yönelik olarak ise herhangi bir beyanda bulunmadıklarının görüldüğünü, Raporlarının 2.4.1, 2.4.2., 2.4.3 ve 2.4.4. başlıklı bölümlerinde içeriklerine yer verilen belgelerin karşılıklı ya da tek taraflı bir taahhüt, taahhüdün gerçekleştirileceği zaman, taahhüdünün nasıl ve ne tutarda gerçekleştirileceği (nakit ödeme, senetli/çekli ödeme, taksitli/vadeli ödeme, kredili ödeme vs.), taahhüdün gerçekleştirilmemesi halinde uygulanması gerekenin değerlendirildiğini, ancak, belgelerde kesin bir taahhüt görülmemekle birlikte, yatırım ilişkileri ve bununla ilgili süreçte yapılması gereken bazı iş ve işlemlere de yer verildiğinin görüldüğünü, bu nedenle, davalıların dava konusu şirkete yönelik yatırım amacı taşıdıklarını da ileri sürmenin mümkün bulunduğunu, öte yandan, davalı yan, davacı Şirkete 50.000 ABD Doları para gönderdiğini, banka dekontunda bu paranın gönderme gerekçesinin açıklanmadığını, Davalıların da dava dosyasında bu parayı davacıya niçin gönderdikleri konusunda bir açıklamaya yer vermediklerini, davacı şirketin ... A.Ş. tarafından SPK'ya iletilen Dış Denetim Raporuna istinaden, aracı kurum olmak için gerekli olan sermaye yeterliliği yükümlülüklerini yerine getirmediğini tespit edildiği ve Seri:V, No:46 sayılı “Aracılık Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara İlişkin Esaslar Tebliği” nin 64.maddesi kapsamında faaliyetlerinin 27.06.2014 tarihi saat 18:00 itibariyle geçici olarak durdurulmasına karar (Kurulun 27.06.2014 tarih ve 20/650 sayılı kararı ile) verildiği ve ilgili Kurul kararının 30.06.2014 tarih ve 1039 sayılı yazı ile davacı şirkete tebliğ edildiğini, geçici kapalılık süresinin, Kanunun 97/4 maddesi çerçevesinde 27.06.2016 tarihi itibariyle dolan şirketin, faaliyete geçmek için aranan şartlar arasında bulunan sermaye yeterliliği yükümlülüklerini başvuru süreci içerisinde yerine getirmemesi ve 15.07.2016 tarihli sermaye yeterliliği tabloları uyarınca 1.869.175,58 TL tutarında sermaye yeterliliği taban açığı bulunması ve geçici kapalılık süresinin 2 yıllık azami süreyi aşmış olması nedeniyle davacı şirketin tüm faaliyet yetki belgelerinin iptal edildiğini, dolayısıyla, davacı şirketin 2014 yılından itibaren mali bünyesinin yetersizliği nedeniyle SPK mevzuatı çerçevesinde faaliyet konusuyla ilgili yetki belgelerinin iptal riskinin sürekli bulunduğunu, ancak, 15.07.2016 tarihli sermaye yeterliliği taban açığı 1.869.175,58 TL nin şirkete fonlanması halinde söz konusu açığın giderileceği ve yetki belgelerinin iptali riskinin ortadan kalkabileceğinin anlaşıldığını, Mahkemece, davacının sermaye piyasası işlemlerine yönelik yetki belgesinin iptalinde davalıların kusurlu bulundukları ve yetki belgesinin iptali sonucunda davacının faaliyetinin sonuçlanması nedeniyle zarara uğradığının kabul edilmesi halinde, davalıların ancak 1.869.175,58 TL 'den sorumluluğundan söz edilebileceğinin, gelinen bu noktada, davacı şirketin kurulduğu 2011 yılından itibaren faaliyetinin geçici olarak durdurulduğu tarihe kadar (27.06.2014) Kurumlar Vergisi Beyannameleri ile bilanço ve gelir tablolarını dosyaya sunması halinde, şirketin bilançosundaki mali yapısına göre geçici olarak kapandığı tarih itibariyle değerinin ve bu değere göre, sonraki dönemlerde muhtemel karlılığı ya da kar kaybı konusunda değerlendirme yapılabileceğini, öte yandan, şirketin sermaye piyasalarına yönelik yetki belgelerinin iptalinden sonra, şirketin halihazırdaki mali durumuna yönelik (SPK Aracılık Faaliyetleri Dairesi Başkanlığının 03.01.2017 tarihli yazısında yer alan konular kapsamında, varlık ve alacakları ile borçları ve kayıtlı sermayesi açısından ne gibi işlemler yapıldığı, tasfiyesinin sağlanıp sağlanmadığı, şirketin tür değişikliğine uğrayıp uğramadığı vs.) bilgi ile mali bünyesinin son durumunu gösteren bilanço (tasfiye/kapanış bilançosu ve varsa gelir tablosu gibi belgeler) bulunmadığından, gerçekleşen zararı yönünden başkaca bir mali değerlendirmenin de yapılamadığının sonuç ve kanaatine varmışlardır.
Bilirkişiler ... ve ... tarafından sunulan 19/12/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Yapılan inceleme ve değerlendirmelerde, Kök ve bu Ek rapor safahatında ayrıntılarıyla açıklandığı üzere; tarafların kök bilirkişi raporuna yönelik beyan ve itirazlarının, anılan raporlarında yapılan tespit, değerlendirme ve varılan sonucu değiştirecek nitelik taşımadığını, tarafların hukuki değerlendirme gerektiren, iddia, savunma ve delillerinin takdirinin bilirkişilik kanunu ve yönetmeliğine istinaden mahkemeye ait olduğunun sonuç ve kanaatine varmışlardır.
DELİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanı, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı şirket tarafından davalılar aleyhine açılan sermaye koyma taahhüdünden kaynaklı uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davacı taraf davalıların ...nin % 94 ünün ... ...’e devredileceği ve müvekkili şirkete ait aracı kurumun faaliyete geçmesi için gereken sermaye tutarının davalılar ... ve ... Inc. tarafından karşılanacağı belirlenmesine rağmen davalıların taahhütlerini yerine getirmediğini, taahhüt ettiği miktarı yatırmayıp, sadece 50.000 USD kısmını müvekkili şirket hesabına yatırdığını, davalıların taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle şirketin lisansının iptal edildiğini bu nedenle şirketin ticari mahvına sebep olduğundan uğranılan zararın davalılardan tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ise davacı şirket ile müvekkilleri arasında imzalanan herhangi bir anlaşmanın mevcut olmadığını, bu yüzden herhangi bir borç sorumluluğu altında olmadıklarını, şirketin lisans iptalinde müvekkillerinin sorumluluğunu doğurabilecek illiyet bağı olmadığını, davacının haksız kazanç elde etme amacı olduğunu, müvekkillerin ... ve ... şirketinin payları ile ilgili taahhütte bulunma ve sermaye ödeme yükümlülüğü altına girmediğini bu nedenle haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olup davacı tarafça dosyaya sunulan 31/05/2019 tarihli arabuluculuk son anlaşmazlık tutanağı ile davacı tarafça davalılar ... ..., ... ... Inc. yönünden zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve tarafların görüşme sonrası anlaşamadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafça eldeki davada davalılar ... , ... ..., ..., ... A.Ş. hakkında da tazminat isteminde bulunulmuş ise de, davalılar ... , ... ..., ..., ... A.Ş. yönünden açılan davada zorunlu arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden bu davalılar yönünden dosya tefrik edilerek Mahkememizin 2019/... Esası'na kaydedilmiş ve 25/10/2019 tarih 2019/... Karar sayılı kararıyla davacı tarafça davalılar ..., ... ..., ..., ... A.Ş. hakkında açılan davanın TTK'nın 5/A-1, HMK'nın 114/2. ve 115/2. maddeleri gereğince zorunlu arabuluculuk dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.
Dava konusu ihtilaf taraflar arasındaki sermaye koyma taahhüdünden kaynaklı davalıların yükümlülüklerine yerine getirmediği iddiasıyla davacının lisansının iptal edilmesinden dolayı davacının zarara uğrayıp uğramadığı, davacının varsa uğradığı zararın tespiti ve bu zarardan davalıların sorumluluğunun bulunup bulunmadığı hususlarından kaynaklıdır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları ile dosya kapsamında bulunan deliller üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen ilk bilirkişi heyet kök ve ek raporunda özetle; Davacının Dava dışı yöneticisi ile Davalı ... tarafından imzalanan ilk yazı ve ... tarafından yetkilisi sıfatıyla Davalı bir şirket adına imzalanan ikinci yazının SPK'ya hitaben SPK'nın bütün izinleri vermesi halinde Davacı aracı kurumun sermayesine katılacaklarına dair beyanlar içerdiğini, bu yazıların SPK'ya resmi şekilde ve taahhüt edici belgelerle birlikte resmi kayıttan geçirilerek teslim edildiğine ya da ulaştığına dair bir kayda dosyada rastlanmadığını, davacının bu iki yazıya ve ayrıca sermaye ödemesi olarak yapılan 50.000 USD ödemeye dayanan iddia ve taleplerine dair zarar hesaplaması yapılmasına yarayacak belge ve bilginin dosyada mevcut olmadığını, bu haliyle davada ispatlanması gereken "sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan zarar” veya “haksız fiilden kaynaklanan zarar” olguları, bir kanaate varılabilecek seviyede ortaya konulmuş olmadığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce alınan ikinci bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna göre; şirketin, faaliyete geçmek için aranan şartlar arasında bulunan sermaye yeterliliği yükümlülüklerini başvuru süreci içerisinde yerine getirmemesi ve 15.07.2016 tarihli sermaye yeterliliği tabloları uyarınca 1.869.175,58 TL tutarında sermaye yeterliliği taban açığı bulunması ve geçici kapalılık süresinin 2 yıllık azami süreyi aşmış olması nedeniyle davacı şirketin tüm faaliyet yetki belgelerinin iptal edildiğini, dolayısıyla, davacı şirketin 2014 yılından itibaren mali bünyesinin yetersizliği nedeniyle SPK mevzuatı çerçevesinde faaliyet konusuyla ilgili yetki belgelerinin iptal riskinin sürekli bulunduğunu, ancak, 15.07.2016 tarihli sermaye yeterliliği taban açığı 1.869.175,58 TL nin şirkete fonlanması halinde söz konusu açığın giderileceği ve yetki belgelerinin iptali riskinin ortadan kalkabileceğinin anlaşıldığını, Mahkemece, davacının sermaye piyasası işlemlerine yönelik yetki belgesinin iptalinde davalıların kusurlu bulundukları ve yetki belgesinin iptali sonucunda davacının faaliyetinin sonuçlanması nedeniyle zarara uğradığının kabul edilmesi halinde, davalıların ancak 1.869.175,58 TL 'den sorumluluğundan söz edilebileceğinin, gelinen bu noktada, davacı şirketin kurulduğu 2011 yılından itibaren faaliyetinin geçici olarak durdurulduğu tarihe kadar (27.06.2014) Kurumlar Vergisi Beyannameleri ile bilanço ve gelir tablolarını dosyaya sunması halinde, şirketin bilançosundaki mali yapısına göre geçici olarak kapandığı tarih itibariyle değerinin ve bu değere göre, sonraki dönemlerde muhtemel karlılığı ya da kar kaybı konusunda değerlendirme yapılabileceğini, öte yandan, şirketin sermaye piyasalarına yönelik yetki belgelerinin iptalinden sonra, şirketin halihazırdaki mali durumuna yönelik (SPK Aracılık Faaliyetleri Dairesi Başkanlığının 03.01.2017 tarihli yazısında yer alan konular kapsamında, varlık ve alacakları ile borçları ve kayıtlı sermayesi açısından ne gibi işlemler yapıldığı, tasfiyesinin sağlanıp sağlanmadığı, şirketin tür değişikliğine uğrayıp uğramadığı vs.) bilgi ile mali bünyesinin son durumunu gösteren bilanço (tasfiye/kapanış bilançosu ve varsa gelir tablosu gibi belgeler) bulunmadığından, gerçekleşen zararı yönünden başkaca bir mali değerlendirmenin de yapılamadığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça davalılar tarafından davacı şirketin %94 hissesinin hakkında tefrik kararı verilen dava dışı ... ...’e 3.2 milyon dolar karşılığı devri hususunda anlaşmalarına rağmen davalılar tarafından sermaye koyma taahhüdünün yerine getirilmediğini, davalılar tarafından 50.000,00-$(USD) ödeme yapıldığını geri kalan taahhüt edilen ödemenin yapılmaması nedeniyle davacı şirketin sermaye artırımını süresinde gerçekleştirememesi üzerine SPK tarafından lisansının iptal edildiği bu nedenle davacı şirketin ticari hayatının sona erdiğini büyük zarara uğradığı iddiasıyla tazminat davası açılmış olup, davalılar ise davacı şirket ile müvekkilleri arasında imzalanan herhangi bir anlaşma olmadığını, herhangi bir borç sorumluluğu altında olmadıklarını, şirketin lisans iptalinde müvekkillerinin sorumluluğunu doğurabilecek illiyet bağı olmadığını, taahhütte bulunma ve sermaye ödeme yükümlülüğü altına girmedikleri yönünde savunmada bulunulmuştur. Mahkememizce davalı şirketin ticari defter ve kayıtları, SPK kayıtları, taraflar arasındaki yazışmalar, ihtarnameler, dinlenen tanık beyanları ve toplanan tüm deliller kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, düzenlenen her iki bilirkişi heyeti raporlarındaki tespitler ile davalılar tarafından davacı şirketin sermaye artırımı yoluyla hisselerinin belirlenen bedel karşılığı devralınmasına yönelik verilmiş bir taahhüt bulunmadığı, davacı tarafça taraflar arasında aksi yönde anlaşma bulunduğu iddia edilmiş ise de davacı tarafça davalıların sermaye koyma taahhüdünü açıkça ortaya koyan yazılı sözleşme, protokol sunulmadığı gibi davalıların bu yönde taahhütlerinin bulunduğu hususunun ispata elverişli delillerle açıkça ortaya konulmadığı, davacı ve davalıların basiretli bir tacir oldukları göz önüne alındığında, anonim şirket unvanına sahip bir şirketin sermaye artırımına hisse devri yoluyla sermaye koymak suretiyle katılacağını iddia ettiği davalılar ile arasındaki anlaşmanın her türlü tereddütten uzak şekilde net olarak ispatlanması gerektiği, ancak dosya kapsamına sunulan ve incelenen gerek ticari kayıtlar, gerek taraflar arasındaki yazışmalar, gerekse SPK cevabi yazıları ile davalıların davacı şirketin sermaye artırımına gitmesi suretiyle hisselerinin %94'ünün sermaye koymak suretiyle devralınacağına dair taahhütte bulunduklarını gösteren bir kayıt ve belge bulunmadığı, yapılan kısmi ödemenin neye ilişkin olduğu belirsiz olduğu gibi tek başına sermaye koyma taahhüdünü de ispatlamayacağı, ikinci bilirkişi raporunda geçici kapalılık süresince davacı şirketin zararının 1.869.175,58 TL olduğu tespit edilmiş ise bu zararın davalıların taahhüdünü yerine getirmemesi iddiasıyla arasında illiyet bağı bulunmadığı, tespit edilen söz konusu zararın davalıların sermaye koyma taahhüdüne aykırı davranması veya başkaca bir kusurundan kaynaklandığına ilişkin somut bir ispat ta bulunmadığı, davacı şirketin lisansının SPK tarafından iptal edilmesinin de davalıların kusur ve sorumluluğundan kaynaklanmadığı sabit olduğundan, ayrıca düzenlenen bilirkişi heyet raporundaki bu yöndeki tespitler dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunmakla, davacının uğradığını iddia ettiği zararlara ilişkin davalıların kusurlu ve sorumlu olduğuna dair ispat yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan DAVANIN REDDİNE,
2- Davacı tarafça yatırılan peşin harçtan maktu 427,60-TL karar harcının mahsubu ile fazla yatırılan 31.494,18-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3- Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL'nin haksız çıkan davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
4- Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Davalılar tarafından yargılama sırasında yapılan 3 adet tebligat posta giderinden oluşan 60,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6- Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/4 uyarınca 30.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa eşit şekilde verilmesine,
7- Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/11/2024
Başkan ...
e-imza*
Üye ...
e-imza*
Üye ...
e-imza*
Katip ...
e-imza*
*Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!