T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2024/479 Esas
KARAR NO:2024/771
DAVA:Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/08/2024
KARAR TARİHİ:11/11/2024
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı şirket arasında 04/06/2024 tarihinde imzalanan hizmet sözleşmesi uyarınca davalıca sözleşmeye konu proje için alınacak makinelere yönelik 3 ayrı firmadan teklif alınmasını, KOSGEB için KOBİ beyannamesinin verilmesini ve iş planının yapılıp projenin detaylandırılmasını kapsayacak bir danışmanlık hizmeti vermesi, karşılığında keşidecisi davacı ve lehtarı davalı taraf olmak üzere 25/09/2024 tarihli vadeye sahip olan 240.000,00 TL bedelli bir adet çekin verilmesinin kararlaştırıldığını ve davalı tarafa 10/06/2024 tarihinde elden teslim edildiğini, bahse konu çekin temelindeki borç ilişkisinin geçersiz olduğundan çekin bedelsiz kaldığını, anılan sözleşmeye konu olan danışmanlık hizmeti borcu davalı şirketçe ifa edilmemiş olup, bu hususta ihtarlarını dile getirmek için çek lehtarına ulaşım sağlamaya çalışmış olsalar da şirket yetkilisinin taraflarınca gerçekleştirilen aramalara cevap vermediğini ve adeta iletişime geçmekten kaçındığını, dolayısıyla davalı şirket lehine düzenlenen çekin temelinde yatan hukuki ilişkinin doğurduğu edim borcunu yerine getirmediğinden çekin bedelsiz kaldığını, ticari nitelikteki menfi tespit davalarında Arabuluculuğa başvurunun dava şartı olmadığını, Türk Ticaret Kanunu'nun 5/A maddesi uyarınca ''Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.'' denmekte olup bu düzenlemeyle birlikte kanun koyucu tarafından ticari davanın açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olabilmesi bazı koşulların gerçekleşmesine bağlandığını, burna göre öncelikle davanın konusu bir miktar paranın ödenmesi olmalı ve ayrıca da dava konusu olan bir miktar paranın ödenmesi için yapılan talep, bir alacak veya tazminat talebi olarak ileri sürülmesi gerektiğini ancak işbu dava dilekçelerine konu davanın bir menfi tespit davası olduğundan istemlerinin ''bir miktar paranın ödenmesine'' ilişkin değil ''borçlu olunmadığının tespitine'' ilişkin olduğunu, dolayısıyla somut olayda arabuluculuğa başvurunun dava şartı olabilmesi için gerekli koşullar oluşmadığından arabuluculuk dava şartı olmadığını, çekin bankaya ibrazı yapıldığında geri dönülmesi imkansız sonuçlar doğacağından ihtiyati tedbir kararı verilmesini önemle arz ettiklerini, 6762 sayılı eski TTK’da 5838 sayılı Kanun ile 2009 yılında yapılan değişiklikten önce, çeki keşide edenin mahkeme kararına ihtiyaç duymaksızın çeki ödemekten men edebilme imkanı, dolayısıyla ilamsız bir şekilde hüküm doğuran ihtiyati tedbir niteliğinde bir yetkisi mevcut olduğunu, şu anki düzenlemeye göre bunun mümkün olmadığından, bahse konu menfi tespit davasıyla davacı şirketin borçlu olmadığının tespitinin yanı sıra vade tarihi 25/09/2024 gibi yakın bir tarih olması nedeniyle ve ortalıktan kaybolan davalı şirketin çek'i bankaya ibraz etmesi sonucunda geri dönülmesi çok güç / imkansız neticelere ulaşılınacağından bu hususta ihtiyati tedbir kararı verilmesi büyük önem arz ettiğini, sözleşme konusu hizmeti alamadığından halihazırda mağduriyet yaşayan davacının zararının geri dönülemez şekilde artacağını, ihtiyati tedbirin içerik olarak hem bankanın ödeme yapmamasına hem de ilgili çek bakımından icra takibine geçilememesini kapsaması gerektiğini belirterek tedbiren çek bedelinin lehtara ödenmesini önleme hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini isteme zorunluluğunun doğduğunu belirterek öncelikle ve ivedilikle hem bankanın lehtara ödeme yapmaması hem de ilgili çek bakımından icra takibine geçilememesi yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesine, dava konusu 04/06/2024 tarihli Hizmet Sözleşmesi'nin geçersizliği sebebiyle bedelsiz kalan 10/06/2024 tarihli çek'e ilişkin müvekkil davacı şirketin borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davamızın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin Mahkememizin 19/08/2024 tarihli ara kararı ile reddine karar verilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiştir.
Dava; taraflar arasında düzenlenen 04.06.2024 tarihli danışmanlık hizmet sözleşmesi kapsamında verildiği iddia olunan çekin davalı tarafça hizmetin verilmemesi nedeniyle bedelsiz kaldığı iddiasına dayalı olarak açılan kambiyo senetlerinden kaynaklanan menfi tespit davası olduğu tespit edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava tarihinde yürürlükte olan TTK 5/a maddesine göre; "Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır" şeklinde düzenlenmiş olup iş bu davanın, dava şartı (zorunlu) arabuluculuk kapsamında olduğunda duraksama bulunmamaktadır.
6325 sayılı HUAK m. 18/A(2) maddesine göre; "Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir ".
Genel dava şartlarının düzenlendiği 6100 sayılı HMK m. 115 hükmünde; dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise, bunun tamamlanması için mahkemenin kesin süre vereceği; dava şartı noksanlığının, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, davanın usulden reddedilemeyeceği ifade edilmiştir. Ancak 6325 sayılı HUAK m. 18/A(2) hükmünde, kanun koyucu açık düzenleme yaparak arabuluculuk dava şartının tamamlanabilir nitelikte olmadığı konusunda iradesini net olarak ortaya koymuştur. Bu nedenlerle, 6325 sayılı HUAK m. 18/A(2) hükmünün özel ve emredici nitelikte olması nedeniyle, 6100 sayılı HMK’nın sonradan tamamlanabilen dava şartlarına ilişkin m. 115 hükmünün uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta; Dava dilekçesi içeriğinden açıkça arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması karşısında davanın TTK madde 5/A yollaması ile HMK madde 114/2 ve 115/2 gereği arabuluculuk dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın TTK madde 5/A yollaması ile HMK madde 114/2 ve 115/2 gereği arabuluculuk dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 427,60 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 4.098,60 TL'den mahsubu ile fazladan alınan 3.671,00-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil etmediğinden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, HMK 342.maddesine uygun olarak düzenlenmiş dilekçenin, HMK 343.maddesi gereğince Mahkememize ve Mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilmesi ve HMK 344.maddesinde belirtilen harç ve giderlerin yatırılması sureti ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar tefhim edildi, usulen anlatıldı. 11/11/2024
Katip ...
e-imzalıdır
Hakim ...
e-imzalıdır
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!