WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DANIŞTAY İDARE DAVA DAIRELERI KURULU

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2024/662 E.  ,  2024/1113 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2024/662
Karar No : 2024/1113

TEMYİZ EDENLER :1-(DAVACI): ... Alkollü İçecekler ve Tic. AŞ
VEKİLİ: Av. …
2-(
VEKİLİ: Huk. Müş. Av. …
DAVALI YANINDA MÜDAHİL : … Alkollü İçkiler Sanayii ve Tic. AŞ
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onüçüncü Dairesinin 24/01/2024 tarih ve E:2023/405, K:2024/374 sayılı kararının aleyhlerine olan kısımlarının taraflarca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 02/02/2023 tarih ve 32092 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 2. maddesiyle değiştirilen Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 13. maddesinin 6. ve 16. fıkraları ile anılan Yönetmelik değişikliğinin 4. maddesiyle aynı Yönetmeliğe eklenen Geçici 13. ve 14. maddelerin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onüçüncü Dairesinin 24/01/2024 tarih ve E:2023/405, K:2024/374 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiş,
Dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesiyle değiştirilen Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 13. maddesinin 6. fıkrasının "5 cl'den küçük ambalaj hacmine sahip alkollü içkiler ile" kısmı yönünden;
Gelir İdaresi Başkanlığının, 5 cl'nin altındaki küçük ebatlarda alkollü içkilere bandrol uygulamasının teknik gerekçelerle mümkün olmadığı, bu hacmin altındaki bandrolsüz ürünlerin takip sistemine alınamadığı, piyasada kayıt dışı bulunduklarından vergi güvenliği ve kontrolünün yapılabilmesi, rekabet eşitsizliği ve kayıp kaçağın bertarafı için piyasaya arzına izin verilmemesinin uygun olduğu yönündeki değerlendirmeleri dikkate alınarak alkolü içkilerin 5 cl'nin altındaki ambalajlar ile piyasaya arzının yasaklanmasına ilişkin söz konusu yönetmelik düzenlemesinin yapıldığı,
Alkollü içkilerin 5 cl'nin altındaki ambalajlar ile piyasaya arzının yasaklanması noktasında ileri sürülen bandrol uygulamasındaki teknik zorluklar ile piyasa takip ve kontrolü açısından ihtiyaç bulunduğu yönündeki gerekçelerin kabul edilebilir olduğu, 4733 sayılı Kanun'a göre alkollü içkiler konusunda piyasa güvenliğinin tesisi için gerekli tedbirleri alma ve yasa dışı ticareti önleyecek faaliyetleri yürütme görevleri olan davalı idarenin sahip olduğu yetkiyi kamu yararına uygun şekilde kullandığı anlaşıldığından, dava konusu Yönetmelik değişikliğinin bu kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı,
Dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesiyle değiştirilen Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 13. maddesinin 6. fıkrasının "bira hariç 300 cl’den büyük ambalaj hacmine sahip alkollü içkiler ithal edilemez, üretilemez ve piyasaya arz edilemez" kısmı yönünden;
Dava konusu edilen Yönetmelik değişikliğinin 2. maddesi ile değiştirilen anılan Yönetmeliğin 13. maddesinin 6. fıkrasında, bira hariç 300 cl’den büyük ambalaj hacmine sahip alkollü içkilerin ithal edilemeyeceği, üretilemeyeceği ve piyasaya arz edilemeyeceği kuralı getirildiği, bu düzenlemenin gerekçesi olarak ise büyük ambalajlı alkollü içkilerin piyasa riskinin ortadan kaldırılması ve alkollü içki ambalaj hacimlerinde alt üst sınırın belirlenmesi olduğunun belirtildiği,
Dosya kapsamında daha sonra sunulan ek beyan dilekçelerinde, 300 cl üzeri ambalaj hacmine sahip bira hariç fermente alkollü içkilerin piyasaya arzının son derece düşük olduğu, 300 cl üzeri distile alkollü içki üreten bazı firmaların vergi güvenliğini tehlikeye atan eylemlerde bulunduğu, 300 cl üzerinde hacme sahip yüksek tüketim oranına sahip biralar açısından ise bugüne kadar böyle bir durumun ortaya çıkmadığı, alkol oranı yüksek olan söz konusu içkilerin tek seferde fazla miktarda tüketiminin teşvik edilmesinin insan sağlığı açısından risk taşıdığı, bazı şirketler nezdinde gerçekleştirilen denetimlerde üretilen 450 cl ve 300 cl üzeri hacimli distile alkollü içkilerde yer alan bandrollerin mevzuata aykırı olacak şekilde şişesine yapıştırılmadan uygulandığı, şişelerin damacana şeklinde ve geniş kapaklı olması, bandroller yırtılmadan rahatlıkla sökülüp defalarca kullanılabilmesi ve içerisindeki alkollü içkinin dışardan dolum yapmaya müsait olması nedeni ile ürün güvenliği boyutu ile de tehlike arz ettiğinin tespit edildiği, denetimlerde bandrol yönünden usulsüzlük tespit edilerek yed-i emine teslim edilen ürünlerin dahi izinsiz olarak piyasaya sunulduğu, yüksek hacimli ürünlerde yaşanan bandrol usulsüzlüklerinin yüksek tutarlarda vergi kaybına sebebiyet verdiği, özellikle şarap kategorisinde kapşon toplayarak fire olarak göstermenin ve mükerrer bandrol kullanmanın emniyet birimlerince sıklıkla tespit edilen hususlardan olduğu ve 300 cl distile alkol ihracatının iki aylık zaman diliminde 310-LT olduğu yönünde açıklamalara yer verilerek bu hususlara yönelik bilgi ve belge sunulduğu,
Aktarılan açıklamalar ile dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; bira hariç 300 cl’den büyük ambalaj hacmine sahip alkollü içkilerin piyasaya arzının yasaklanmasına gerekçe olarak, mevzuata aykırı bandrol uygulamaları ve vergi güvenliğini tehlikeye atan eylemler, bu hacimdeki alkollü içkilerin piyasaya arzının son derece düşük olması ve bira dışında alkol oranı yüksek olan söz konusu içkilerin tek seferde fazla miktarda tüketiminin teşvik edilmesinin insan sağlığı açısından risk taşıdığı hususları gösterilmiş ise de, faaliyetini mevzuata uygun şekilde yürütmeyen ve vergi kaybına sebebiyet verenler hakkında ilgili vergi daireleri veya davalı idare tarafından mevzuatta öngörülen yaptırımlar uygulanarak bandrol ve vergi güvenliği ile ilgili sorunların önüne geçilebileceği, bazı firmaların vergi kaybına neden olan eylemleri dolayısıyla mevzuata uygun şekilde faaliyet gösteren firmaların ticaretinin engellenmemesi gerektiği, öte yandan, 300 cl üzerinde ambalaj hacmine sahip üretimin az olmasının ve kişilerin tüketim tercihlerinin kısıtlanması amacının da bu konuda üst sınır belirlenmesi için makul ve ölçülü gerekçeler olmadığı, dolayısıyla anılan düzenlemenin dayanağı üst hukuk normlarındaki amacı aşar ve ticari faaliyeti de engeller nitelikte olduğu anlaşıldığından, söz konusu düzenlemenin bu kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı,
Dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesiyle değiştirilen Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 13. maddesinin 16. fıkrası yönünden;
Dava konusu edilen Yönetmelik değişikliğinin 2. maddesi ile değiştirilen anılan Yönetmeliğin 13. maddesinin 16. fıkrasında, bira haricindeki alkollü içkilerin sadece cam malzemeden yapılmış ambalaj ile piyasaya arz edileceğinin kurala bağlandığı,
Söz konusu kuralın gerekçesi olarak, diğer alkollü içkilere göre düşük alkol oranına sahip bira haricindeki alkollü içkilerin tüketicilerin erişimini kolaylaştıracak ambalaj materyalleriyle piyasaya arzının önlenmesi olduğunun belirtildiği, dosya kapsamında daha sonra sunulan ek beyan dilekçelerinde, düzenleme kapsamına alınan ürünlerin çok büyük kısmının cam materyaller ile üretildiği, cam materyallerin insan sağlığı, çevre kirliliğinin önlenmesi ve ürün kalitesi üzerindeki olumlu etkileri bulunduğu, sektör temsilcileri ile yapılan görüşmelerde bu düzenlemenin olumlu karşılandığı, Yönetmelik değişikliğine ilişkin hazırlık sürecinde Gıda Kontrol Genel Müdürlüğünün 22/07/2022 tarih ve 6345741 sayılı görüş yazısında, çinko ve çinko ile galvanize edilmiş malzemelerin asitli gıdalar ve alkollü içkilerde kullanılmayacağı, taslak metinden biranın cam malzemeden yapılmış ambalaj ile piyasaya arz edilmeyeceğinin anlaşıldığı, diğer alkollü içkiler için de izin verilmeyen materyallerin belirtilmesinin kontrol, denetim ve uygulama birlikteliği açısından uygun olacağı yönünde görüş bildirildiği, biranın raf ömrü, tüketim oranı ve tüketim şekli dikkate alındığında üreticilerin talepleri doğrultusunda kapsam dışına alındığı, Sağlık Bakanlığının konuya ilişkin görüş yazısında, "Bira haricindeki alkollü içkilerin teneke ambalajlarda satışa sunulmasının bu ürünlerin taşımasını kolaylaştıracağı, şişeye göre daha az maliyet oluşacağından bu ürünlerin fiyatlarının daha düşük olacağı, kola ve meyve suyu gibi alkolsüz içeceklere benzetilebileceği, halka açık park, bahçe gibi kamu alanlarında toplum içerisinde ayırt edilemeyeceğinden rahatlıkla tüketilebileceği düşünülmektedir. Bu kapsamda; gerek bağımlılıkla mücadele çalışmalarındaki ulusal politikamız, gerekse Anayasanın 58. maddesi kapsamında devletin, gençleri alkol ve bağımlılık yapıcı maddelerin kullanımından korumaya yönelik görev ve sorumlulukları göz önünde bulundurularak, alkollü içkilere erişimi kolaylaştıracak girişimlerin önlenmesi ve bira dışındaki diğer alkollü teneke ambalajlar ile piyasaya arz edilmesine müsaade edilmemesi gerektiği değerlendirilmektedir." şeklinde görüş belirtildiği, bira kategorisinde kayıp ve kaçağın, vergisiz kayıt dışı satışın ve sahte üretimin yok denecek kadar az olduğu, biranın ÖTV oranının düşük olması, üretim ve pazarlama maliyetinin yüksek olması gibi nedenlerle kaçak üretim ve satışının cazip olmadığı yönünde açıklamalara yer verilerek bu hususlara yönelik bilgi ve belge sunulduğu,
Aktarılan açıklamalar ile dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; bira haricindeki alkollü içkilerin sadece cam malzemeden yapılmış ambalaj ile piyasaya arz edilmesi yönündeki kuralın getirilmesinde, cam malzemenin sağlık ve çevre kirliliği açısından olumlu etkileri, denetim ve kontrol birlikteliği açısından uygun olacağı, piyasada tüketicilerin erişimi ve alkol tüketiminin azaltılması gerekçe olarak gösterilmiş ise de, Sağlık Bakanlığı'nın görüş yazısının alkolü içkilerin teneke ambalaj ile arzının alkollü içkilere erişimi ve tüketimi artıracağı için bunlara izin verilmemesi yönünde tavsiye niteliğinde olduğu, Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü'nün görüş yazısında ise çinko ve çinko ile galvanize edilmiş malzemelerin alkollü içkilerde kullanılmaması gerektiğinin bildirildiği, diğer malzemeler açısından ise bir yasaklama veya sağlık yönünden sakınca bulunduğuna yönelik bilgi ve belgenin bulunmadığı dikkate alındığında, çinko ve çinko ile galvanize malzemeler haricinde diğer maddelerden yapılan ambalajlara ilişkin bir kısıtlama yok iken çevre ve sağlık açısından olumlu etkileri olduğu belirtilerek kişilerin tüketim tercihlerinin kısıtlanması amacıyla yapılan söz konusu düzenlemenin makul ve ölçülü olmadığı, bu düzenlemenin dayanağı üst hukuk normlarındaki amacı aşar ve ticari faaliyeti de engeller nitelikte olduğu anlaşıldığından, söz konusu düzenlemenin bu kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı,
Dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesiyle aynı Yönetmeliğe eklenen Geçici 13. ve 14. maddeleri yönünden;
Dava konusu Yönetmelik değişikliğinin 4. maddesiyle, anılan Yönetmeliğe eklenen Geçici 13. ve 14. maddelerde, "5 cl’den küçük ambalaj hacmine sahip alkollü içkiler ile bira hariç 300 cl’den büyük ambalaj hacmine sahip alkollü içkiler, bu maddenin yayımı tarihini izleyen ikinci ayın sonundan itibaren üretilemez ve ithal edilemez. Bu ürünler, bu maddenin yayımı tarihini izleyen üçüncü ayın sonundan itibaren Alkollü İçki Dağıtım Yetki Belgesini haiz firmalar, dördüncü ayın sonundan itibaren toptan satıcılar, perakende satıcılar veya açık alkollü içki satıcıları tarafından iç piyasaya arz edilemez"; "Bira hariç olmak üzere, cam haricindeki ambalaja sahip alkollü içkiler, bu maddenin yayımı tarihini izleyen ikinci ayın sonundan itibaren üretilemez ve ithal edilemez. Bu ürünler, bu maddenin yayımı tarihini izleyen üçüncü ayın sonundan itibaren Alkollü İçki Dağıtım Yetki Belgesini haiz firmalar, dördüncü ayın sonundan itibaren toptan satıcılar, perakende satıcılar veya açık alkollü içki satıcıları tarafından iç piyasaya arz edilemez.” kurallarının yer aldığı,
Bu kapsamda, 5 cl’den küçük ve bira hariç 300 cl’den büyük ambalaj hacmine sahip alkollü içkiler ile bira hariç olmak üzere cam haricindeki ambalaja sahip alkollü içkiler 30/04/2023 tarihinden sonra üretilemeyecek ve ithal edilemeyecek, 31/05/2023 tarihinden itibaren Alkollü İçki Dağıtım Yetki Belgesini haiz firmalar, 30/06/2023 tarihinden itibaren ise toptan satıcılar, perakende satıcılar veya açık alkollü içki satıcıları tarafından iç piyasaya arz edilemeyeceği,
Alkollü içkilerin ambalaj hacimleri ile ambalaj materyaline dair yapılan Yönetmelik değişikliklerinde yukarıda yer verilen gerekçelerle hukuka uygunluk bulunmadığından, söz konusu yönetmelik değişikliklerinin hangi tarihlerden itibaren uygulanacağına ilişkin davaya konu geçiş hükümlerinde de hukuka uygunluk bulunmadığı,
Diğer yandan, ülkemizde turizm sezonu olan yaz aylarında yerli ve yabancı turistlerce turizm tesisleri ve oteller fazlaca talep gördüğünden, bu tesislere gelen turist sayısındaki artış ile birlikte alkollü içki talep ve tüketiminin artacağı düşüncesiyle işletmecilerin önceden alkollü ürünleri tedarik ederek stoklamasının muhtemel olduğu, nitekim davacının sunduğu faturalarda işletmelerin 2022 yılı yaz sezonundan 2023 yılının ilk aylarına kadar alkollü içki alımı yaptığının görüldüğü, düzenleme ile 30/04/2023 tarihi itibarıyla üretilmiş ürünlerin iki ay içinde tüketilip piyasadan kaldırılmasının istenildiği, söz konusu alkollü içkilerin piyasaya arzının yasaklandığı 30/06/2023 tarihi itibarıyla turizm sezonu yeni başladığından ilgililerin ellerindeki ürünleri tüketmesinin mümkün olamayabileceği, her ne kadar davalı idarece ilgililerin ellerinde kalan ürünleri tekrar ambalajlayıp piyasaya arz edilmek üzere üreticiye iade edebileceği ileri sürülmüş ise de, böyle bir durumun fazladan emek ve maliyet gerektireceği dikkate alındığında, davalı idarece söz konusu ürünlerin tüketileceği turizm sezonunu kapsayacak şekilde ilgililerin ellerinde bulunan ürünlerin eritilebileceği kadar makul ve yeterli süre öngörülmediği,
Bu bakımdan dava konusu düzenleme tarihi itibarıyla söz konusu geçiş hükümlerinde 5 cl'den küçük ambalaj hacmine sahip alkollü içkilerin üretimi, ithalatı ve iç piyasaya arzına ilişkin kısmında da hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle kısmen davanın reddine, kısmen dava konusu düzenlemenin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, 4733 sayılı Kanun ile 4250 sayılı Kanun'da alkollü içkinin 5 cl'den küçük ambalaj ile üretilmesini ve piyasaya arzını yasaklayan bir kuralın yer almadığı, Yönetmelik kuralı ile kanuna aykırı kurallar konularak kanunun kapsamının daraltılamayacağı, aynı şekilde ilgili kanunlarda alkollü içki ambalajının cam madde dışında diğer materyal ile üretilmesini ve piyasaya arzını yasaklayan bir kuralın bulunmadığı, gerekli izinlere sahip alkollü içki üreticisi olduğu, 5 cl'den küçük ambalajlı içkilerde bandrol zorunluluğunun olmadığı, idarece bu içkiler için de bandrol zorunluluğu getirilebileceği, düzenleme ile amaçlanan bandrolsüz iç piyasaya arzın engellenmesi olmasına rağmen bu ürünlerin üretilmesi yasaklandığından ihraç amaçlı üretilmesinin bile mümkün olmayacağı, değişikliğin, amacını aşar şekilde ticareti ve ihracatı engelleyici nitelikte olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, dava konusu değişiklikler ile ilgili mevzuat taslağının sektör temsilcilerine gönderildiği ve olumsuz bir görüş bildirilmediği, davacının alkollü içki üretim ve ithalatına yönelik herhangi bir yetkisi olmadığından üretim ithalat ve ihracata yönelik iddialarının yersiz olduğu, 300 cl üzeri ambalaj hacmine sahip bira hariç fermente alkollü içkilerin piyasaya arzının açıklanan veriler doğrultusunda son derece düşük olduğu, 300 cl üzeri distile alkollü içki üreten bazı firmaların vergi güvenliğini tehlikeye atan eylemlerde bulunduğu, 300 cl üzerinde hacme sahip yüksek tüketim oranına sahip biralar açısından ise bugüne kadar böyle bir durumun ortaya çıkmadığı, alkol oranı yüksek olan söz konusu içkilerin tek seferde fazla miktarda tüketiminin teşvik edilmesinin insan sağlığı açısından risk taşıdığı, Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğünce bazı şirketler nezdinde gerçekleştirilen denetimlerde üretilen 450 cl ve 300 cl üzeri hacimli distile alkollü içkilerde yer alan bandrollerin mevzuata aykırı olacak şekilde şişesine yapıştırılmadan uygulandığı, şişelerin damacana şeklinde ve geniş kapaklı olması, bandroller yırtılmadan rahatlıkla sökülüp defalarca kullanılabilmesi ve içerisindeki alkollü içkinin dışardan dolum yapmaya müsait olması nedeni ile ürün güvenliği boyutu ile de tehlike arz etmesi sebebi ile votka kategorisinde 76.971 adet 450 cl'lik ve 2.279 adet 300 cl'lik olmak üzere toplam 79.250 adet (353.206,5-LT) alkollü içkinin tedbir amaçlı yed-i emine alındığı, yed-i emin olarak teslim edilen ürünlerin dahi izinsiz satılarak piyasaya sunulduğu, yüksek hacimli ürünler ile düşük hacimli ürünlerin üzerine bir adet bandrol yapıştırılmasına rağmen yüksek hacimlilerde hesaplanan verginin çok daha yüksek olduğu, söz konusu ürünlerde yaşanan bandrol usulsüzlüklerinin yüksek tutarlarda vergi kaybına sebebiyet verdiği, özellikle şarap kategorisinde kapşon toplayarak fire olarak göstermenin ve mükerrer bandrol kullanmanın emniyet birimlerince sıklıkla tespit edilen hususlardan olduğu ve 300 cl distile alkol ihracatının iki aylık zaman diliminde 310-LT olduğu, halihazırda kapsama alınan ürünlerin çok büyük kısmının cam materyaller ile üretildiği, cam materyallerin insan sağlığı, çevre kirliliğinin önlenmesi ve ürün kalitesi üzerindeki olumlu etkileri bulunduğu, sektör temsilcileri ile yapılan görüşmelerde bu düzenlemenin olumlu karşılandığı; Yönetmelik değişikliğine ilişkin hazırlık sürecinde görüşü alınan Gıda Kontrol Genel Müdürlüğünün 22/07/2022 tarih ve 6345741 sayılı görüş yazısında, çinko ve çinko ile galvanize edilmiş malzemeler ile bira hariç, alkollü içkilerin plastik malzemeden yapılmış ambalaj ile piyasaya arz edilmemesi yönünde görüş bildirildiği; biranın raf ömrü, tüketim oranı ve tüketim şekli dikkate alındığında kapsama alınmaması konusunda üreticilerin de talepleri doğrultusunda kapsam dışına alındığı, Sağlık Bakanlığının konuya ilişkin görüş yazısında; "Bira haricindeki alkollü içkilerin teneke ambalajlarda satışa sunulmasının bu ürünlerin taşımasını kolaylaştıracağı, şişeye göre daha az maliyet oluşacağından bu ürünlerin fiyatlarının daha düşük olacağı, kola ve meyve suyu gibi alkolsüz içeceklere benzetilebileceği, halka açık park, bahçe gibi kamu alanlarında toplum içerisinde ayırt edilemeyeceğinden rahatlıkla tüketilebileceği düşünülmektedir. Bu kapsamda; gerek bağımlılıkla mücadele çalışmalarındaki ulusal politikamız, gerekse Anayasanın 58. maddesi kapsamında devetin, gençleri alkol ve bağımlılık yapıcı maddelerin kullanımından korumaya yönelik görev ve sorumlulukları göz önünde bulundurularak, alkollü içkilere erişimi kolaylaştıracak girişimlerin önlenmesi ve bira dışındaki diğer alkollü teneke ambalajlar ile piyasaya arz edilmesine müsaade edilmemesi gerektiği değerlendirilmektedir." şeklinde görüş belirtildiği, bira kategorisinde kayıp ve kaçağın, vergisiz kayıt dışı satışın ve sahte üretimin yok denecek kadar az olduğu, biranın ÖTV oranının düşük olması, üretim ve pazarlama maliyetinin yüksek olması gibi nedenlerle kaçak üretim ve satışının cazip olmadığı, geçiş hükümlerinde belirlenen sürelerin makul olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davalı idare tarafından, Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen kararın davanın reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, davalı yanında müdahil tarafından savunma verilmemiştir.
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: Davacının temyiz isteminin reddi, davalı idarenin temyiz isteminin ise kabulü ile Daire kararının kısmen onanması, kısmen bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden tarafların yürütmenin durdurulması istemleri hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Tarım ve Orman Bakanlığı Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığının ... tarih ve ...sayılı yazısı ile, "Tütün Mamulleri, Makaron, Yaprak Sigara Kağıdı ve Alkollü İçkilerde Ürün İzleme Sistemi Uygulama Genel Tebliği'nin 'Bandrol, Kod ve Kodlanmış Etiket Kullanma Zorunluluğundan İstisna Olan Hâller' başlıklı 3.2. maddesinin (b) bendi uyarınca, 5 cl'den küçük alkollü içkilerin bandrolsüz olarak piyasaya arz edilebildiği, ancak son zamanlarda bandrolsüz arz edilen bu ürünlerin market ve büfelerde satılmaya başlandığı, bu ürünlerin küçük ambalajlı olması dolayısıyla taşınması kolay ve bir seferde alıma uygun fiyatta olduğu, bu nedenle özellikle gençler tarafından satın alınarak tüketildiği, vadesi geçmiş vergi borcu nedeniyle bandrol temin edemeyen firmaların 5 cl'den küçük ambalaj hacminde alkollü içki üretimi yaparak ilgili Tebliğin 3.3.1 maddesinin 3/a bendinin amacına aykırı davrandığı, bu itibarla anılan olumsuzlukları gidermek adına küçük alkollü içkilerin bandrollü ürün kapsamına alınacak şekilde değiştirilmesinin ya da bandrol içermeyen ürünlerin 5607 sayılı Kanun'a tâbi olacağına dair düzenlemenin Tebliğe eklenmesinin uygun olacağının değerlendirildiği belirtilerek konuya ilişkin görüşlerinin iletilmesinin" Gelir İdaresi Başkanlığından istenilmesi üzerine ilgili idarenin ...tarih ve … sayılı yazısıyla, "5 cl'nin altında ambalajlı içkilerin vergi güvenliğini sağlamak maksadıyla Ürün İzleme Sistemi (ÜİS) kapsamına alınabilirliği ve bu ürünlere bandrol uygulanmak suretiyle takibinin sağlanabilirliği hususlarına ilişkin anılan sistemin kurulum ve işletilmesi konusunda sorumlu olan Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü'nden görüş istendiği, ilgili Müdürlüğün 07/12/2021 tarih ve 21070 sayılı yazısı ekinde yer alan raporda; 5 cl ve daha küçük ambalajlı alkollü içki ürünlerinin (4 cl, 3 cl, 2 cl, 1 cl) ambalajlarının çok çeşitlilik arz etmesinden dolayı mevcut bandrollerin bu ambalaj gruplarına ÜİS kapsamında denetim ve izlenebilirlik imkânı sağlayacak şekilde uygulanamayacağı ve bu durumun sistemde açıklara yol açacağı, 5 cl ve daha küçük ambalajlı alkollü içki ürünleri için farklı bir çözüm geliştirilmesi konusunun da ayrıca değerlendirildiği, ancak mevcut bandrol, kod ve kodlanmış etiketlere uygulanmakta olan açık bilgilerin açık ve gizli güvenlik özelliklerinin gerekliliği nedeniyle bunun da mümkün olmadığının ifade edildiği, son zamanlarda Tebliğde belirlenen usul ve esaslar uyarınca bandrol temin edemeyen firmaların 5 cl'nin altındaki ambalajlarla alkollü içki üretimine yönelmeleri, bu hacmin altındaki alkollü içkiler dolayısıyla piyasada kayıt dışı ürünlere rastlanması, 5 cl altındaki ambalajlı alkollü içkilerin ÜİS kapsamına alınamaması ve bu ürünlere güvenlik özelliklerini haiz bandrol uygulanmasına imkân bulunmaması dolayısıyla takibinin mümkün olmaması ve 5607 sayılı Kanun'un bandrole ilişkin hükümlerinin uygulanamaması nedenleriyle, vergi güvenliğinin ve kontrolünün yapılabilmesi, ortaya çıkan rekabet eşitsizliği ve kayıp kaçağın bertaraf edilebilmesi bakımından, 5 cl'nin altında ambalajlı alkollü içkilerin üretilmesine, ithalatına ve piyasaya arzına izin verilmemesinin uygun olacağı" bildirilmiştir.
Akabinde, … tarih ve … sayılı Tarım ve Orman Bakanı Olur'uyla, "5 cl'den küçük ambalaj hacmine sahip alkollü içkilerin üretim ve ithalatına 15/01/2022 tarihi itibarıyla son verilmesine, piyasaya arz edilmiş olan ürünlerin 15/03/2022 tarihinden sonra piyasada bulundurulmamasına yönelik tedbirlerin sorumluluğu bulunan firmalarca alınması"na karar verilmiştir. Bu işlemin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılan davada Danıştay Onüçüncü Dairesinin E:2022/35 sayılı dosyasında bahse konu düzenlemenin yönetmelik ile yapılması gerektiği belirtilerek 16/03/2022 tarihinde yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine hazırlanan "Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticareline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Taslağı"nın genel gerekçesinde,"5607 sayılı Kanun ve ilgili düzenlemeler uyarınca alkollü içkilerde bandrol uygulaması zorunluluğuna karşın 5 cl'den küçük ambalaj hacmine sahip alkollü içkilere bandrol uygulanmaması nedeniyle piyasadaki bandrolsüz alkollü içkilerin arzının önlenmesini, büyük ambalajlı alkollü içkilerin piyasa riskinin ortadan kaldırılmasını, alkollü içki ambalaj hacimlerinde alt ve üst sınırın belirlenmesini teminen, Yönetmeliğin 'Piyasaya arz' başlıklı 13. maddesinin değişik altıncı fıkrası yeniden düzenlenmiştir. Öte yandan, diğer alkollü içkilere göre düşük alkol oranına sahip bira haricindeki alkollü içkilerin tüketicilerin erişimini kolaylaştıracak ambalaj materyalleriyle piyasaya arzını önlemek üzere Yönetmeliğin yine 13. maddesinde bira hariç, alkollü içkilerin cam malzemeden yapılmış ambalaj ile piyasaya arz edilmesi şeklinde düzenleme yapılmıştır. Ayrıca, yaptırımların 4733 ve 4250 sayılı Kanunlar ile düzenlenmiş olması nedeniyle Yönetmeliğin 'Yaptırımlar' başlıklı 20. maddesinde 4733 ve 4250 sayılı Kanunlara atıf yapılmak suretiyle değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklik dolayısıyla söz konusu maddede yer alan, süresi içerisinde dağıtım yetki belgesinin yenilenmemesi ile ilgili hüküm düzenlenmiştir. Son olarak yapılan değişikliklere ilişkin geçiş süreçleri için geçici hükümler düzenlenmiştir." gerekçesine yer verilmiş, dava konusu olan değişikliğin 2. maddesinin gerekçesi, "5607 sayılı Kanun ve ilgili düzenlemeler uyarınca alkollü içkilerde bandrol uygulaması zorunluluğuna karşın 5 cl'den küçük ambalaj hacmine sahip alkollü içkilere bandrol uygulanmaması nedeniyle piyasadaki bandrolsüz alkollü içkilerin arzının önlenmesini, büyük ambalajlı alkollü içkilerin piyasa riskinin ortadan kaldırılmasını, alkollü içki ambalaj hacimlerinde alt ve üst sınırın belirlenmesini teminen Yönetmeliğin “Piyasaya arz” başlıklı 13. maddesinin değişik altıncı fıkrasının yeniden düzenlendiği, öte yandan, diğer alkollü içkilere göre düşük alkol oranına sahip bira haricindeki alkollü içkilerin tüketicilerin erişimini kolaylaştıracak ambalaj materyalleriyle piyasaya arzını önlemek üzere Yönetmeliğin yine 13. maddesinde bira hariç, alkollü içkilerin cam malzemeden yapılmış ambalaj ile piyasaya arz edilmesi şeklinde düzenleme yapıldığı"; 4. maddesinin gerekçesi ise, "Yapılan değişikliklere ilişkin geçiş süreçleri için geçici hükümlerin düzenlendiği" şeklinde ifade edilmiştir.
Davalı idarece … tarih ve … sayılı yazıyla anılan Yönetmelik taslağı hakkında ilgili idarelerin ve sektör temsilcilerinin görüş ve önerilerini 09/07/2022 tarihine kadar göndermeleri istenilmiş, taslak hakkında sunulan görüş ve öneriler değerlendirildikten sonra "Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" 02/02/2023 tarih ve 32092 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış, anılan Yönetmeliğin 2. maddesiyle değiştirilen Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 13. maddesinin 6. ve 16. fıkraları ile 4. maddesiyle aynı Yönetmeliğe eklenen Geçici 13. ve 14. maddelerinin iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun'un "Görevler" başlıklı 4/B maddesinde, "Bu Kanun hükümleri çerçevesinde aşağıda belirtilen görevler Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yürütülür.
(...) d) Tütün, tütün mamulleri, makaron, yaprak sigara kâğıdı, sigara filtresi, etil alkol, metanol ve alkollü içkiler konusunda piyasa güvenliğinin tesisi için tedbirlerin alınması, analizlerin yapılması veya yaptırılmasına yönelik çalışmaları yürütmek.(...)
f) Tütün, tütün mamulleri, makaron, yaprak sigara kâğıdı, sigara filtresi ve alkol piyasasında faaliyet gösteren gerçek ve tüzel kişilerin işlemlerini görev alanı itibarıyla incelemek ve denetlemek, yasadışı ticareti önleyecek faaliyetleri yürütmek, gerektiğinde bu hususlarda yetkili kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği yapmak, piyasalarda görülen aksaklıklara ilişkin çalışmalar yürütmek..."; "Yönetmelikler" başlıklı 9. maddesinde, "B) Tütün ve tütün mamulleri ile alkol ve alkollü içkilerin iç ve dış ticareti, tütün mamulleri, makaron ve yaprak sigara kâğıdı üretim tesislerinin kurulmasının izin ve şartları, üretilecek tütün mamullerinin teknik özelliklerinin belirlenmesi, üretim şartını karşılamayan firma mamullerinin fiyatlandırılması, dağıtılması, satışı ve kontrolü ile bayilikler verilmesi, üretici tütünlerinin yazılı sözleşme esası veya açık artırma yöntemi ile alınıp satılması, açık artırma başlangıç fiyatının teknik olarak saptanması, Dünyada ve Türkiye'deki gelişmeler dikkate alınarak açık artırma başlangıç fiyatını tespitte kullanılan oranın yüzde elliye kadar artırılması ve 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu ile bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili diğer usul ve esaslar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir." kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Onüçüncü Dairesi kararının; dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesiyle değiştirilen Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 13. maddesinin 6. fıkrasının "5 cl'den küçük ambalaj hacmine sahip alkollü içkiler ile" ibaresi yönünden davanın reddine ilişkin kısmı, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesiyle değiştirilen Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 13. maddesinin 6. fıkrasının "bira hariç 300 cl’den büyük ambalaj hacmine sahip alkollü içkiler ithal edilemez, üretilemez ve piyasaya arz edilemez" kısmı incelendiğinde;
Aktarılan mevzuat hükümlerinden, alkollü içkiler konusunda piyasa güvenliğinin tesisi için gerekli tedbirlerin alınmasının, yine bu piyasada yasa dışı ticareti önleyecek faaliyetleri yürütmenin, gerektiğinde bu hususlarda yetkili kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği ve piyasalarda görülen aksaklıklara ilişkin çalışmalar yapmanın davalı idarenin görevleri arasında olduğu ve alkol ve alkollü içkilerin iç ve dış ticaretiyle ilgili usûl ve esasların yönetmelikle düzenlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu doğrultuda, alkol ve alkollü içkilerin iç ve dış ticaretine ilişkin usûl ve esasların belirlenmesi ile alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ve tıbbî nitelikteki her türlü zararları önleyecek düzenlemelere Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usûl ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'te yer verildiği görülmektedir.
Dava konusu edilen Yönetmelik değişikliğinin 2. maddesi ile değiştirilen anılan Yönetmeliğin 13. maddesinin 6. fıkrasında, bira hariç 300 cl’den büyük ambalaj hacmine sahip alkollü içkilerin ithal edilemeyeceği, üretilemeyeceği ve piyasaya arz edilemeyeceği kuralı getirilmiş, davalı idarece dosya kapsamında sunulan 09/03/2023 tarihli savunma dilekçesinde; düzenlemenin gerekçesinin, büyük ambalajlı alkollü içkilerin piyasa riskinin ortadan kaldırılması ve alkollü içki ambalaj hacimlerinde alt üst sınırın belirlenmesi olduğu belirtilmiştir.
Bununla birlikte dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler incelendiğinde, davalı idarece dava konusu düzenlemenin gerekliliği noktasında, 300 cl üzeri ambalaj hacmine sahip bira hariç fermente alkollü içkilerin piyasaya arzının açıklanan veriler doğrultusunda son derece düşük olduğu, 300 cl üzeri distile alkollü içki üreten bazı firmaların vergi güvenliğini tehlikeye atan eylemlerde bulunduğu, 300 cl üzerinde hacme sahip yüksek tüketim oranına sahip biralar açısından ise bugüne kadar böyle bir durumun ortaya çıkmadığı, alkol oranı yüksek olan söz konusu içkilerin tek seferde fazla miktarda tüketiminin teşvik edilmesinin insan sağlığı açısından risk taşıdığı, Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğünce bazı şirketler nezdinde gerçekleştirilen denetimlerde üretilen 450 cl ve 300 cl üzeri hacimli distile alkollü içkilerde yer alan bandrollerin mevzuata aykırı olacak şekilde şişesine yapıştırılmadan uygulandığı, şişelerin damacana şeklinde ve geniş kapaklı olması, bandroller yırtılmadan rahatlıkla sökülüp defalarca kullanılabilmesi ve içerisindeki alkollü içkinin dışardan dolum yapmaya müsait olması nedeni ile ürün güvenliği boyutu ile de tehlike arz etmesi sebebi ile votka kategorisinde 76.971 adet 450 cl'lik ve 2.279 adet 300 cl'lik olmak üzere toplam 79.250 adet (353.206,5-LT) alkollü içkinin tedbir amaçlı yed-i emine alındığı, yed-i emin olarak teslim edilen ürünlerin dahi izinsiz satılarak piyasaya sunulduğu, yüksek hacimli ürünler ile düşük hacimli ürünlerin üzerine bir adet bandrol yapıştırılmasına rağmen yüksek hacimlilerde hesaplanan verginin çok daha yüksek olduğu, söz konusu ürünlerde yaşanan bandrol usulsüzlüklerinin yüksek tutarlarda vergi kaybına sebebiyet verdiği, özellikle şarap kategorisinde kapşon toplayarak fire olarak göstermenin ve mükerrer bandrol kullanmanın emniyet birimlerince sıklıkla tespit edilen hususlardan olduğu ve 300 cl distile alkol ihracatının iki aylık zaman diliminde 310-LT olduğu yönünde açıklamalara yer verilerek bu hususlara yönelik gerekli bilgi ve belgelerin sunulduğu görülmüştür.
Aktarılan açıklamalar çerçevesinde, alkollü içkiler için ambalaj hacminin 300 cl'nin üzerinde olmasının piyasa riski barındırdığı noktasında tereddüt bulunmadığı, ilgili kurum ve kuruluşlarla yürütülen çalışmalar neticesinde 300 cl olarak belirlenen üst sınırın, tüketim ve ihracat verileri ile birlikte değerlendirilmesi neticesinde makul olduğu, biranın kapsam dışında tutulmasının piyasa riski ve ürün güvenliği açısından etkileri yönündeki diğer açıklamalarının da kabul edilebilir olduğu anlaşıldığından, 4733 sayılı Kanun'a göre alkollü içkiler konusunda piyasa güvenliğinin tesisi için gerekli tedbirleri almak, piyasada yasa dışı ticareti önleyecek faaliyetleri yürütmek, gerektiğinde bu hususlarda yetkili kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği ve piyasalarda görülen aksaklıklara ilişkin çalışmalar yapmakla görevli olan davalı idarece sahip olunan yetkinin, Yönetmelik değişikliği ile kamu yararına uygun şekilde kullanıldığı sonucuna varılmaktadır.

Bu itibarla, 4733 sayılı Kanun'la verilen yetki çerçevesinde yapılan dava konusu Yönetmelik değişikliğinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesiyle değiştirilen Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 13. maddesinin 16. fıkrası incelendiğinde;
Dava konusu edilen Yönetmelik değişikliğinin 2. maddesi ile değiştirilen anılan Yönetmeliğin 13. maddesinin 16. fıkrasında, bira haricindeki alkollü içkilerin sadece cam malzemeden yapılmış ambalaj ile piyasaya arz edileceği kurala bağlanmıştır.
Söz konusu kuralın gerekçesi olarak, davalı idarece diğer alkollü içkilere göre düşük alkol oranına sahip bira haricindeki alkollü içkilerin tüketicilerin erişimini kolaylaştıracak ambalaj materyalleriyle piyasaya arzının önlenmesi olduğu, halihazırda kapsama alınan ürünlerin çok büyük kısmının cam materyaller ile üretildiği, cam materyallerin insan sağlığı, çevre kirliliğinin önlenmesi ve ürün kalitesi üzerindeki olumlu etkileri bulunduğu, sektör temsilcileri ile yapılan görüşmelerde bu düzenlemenin olumlu karşılandığı; Yönetmelik değişikliğine ilişkin hazırlık sürecinde görüşü alınan Gıda Kontrol Genel Müdürlüğünün ...tarih ve … sayılı görüş yazısında, çinko ve çinko ile galvanize edilmiş malzemeler ile bira hariç, alkollü içkilerin plastik malzemeden yapılmış ambalaj ile piyasaya arz edilmemesi yönünde görüş bildirildiği; biranın raf ömrü, tüketim oranı ve tüketim şekli dikkate alındığında kapsama alınmaması konusunda üreticilerin de talepleri doğrultusunda kapsam dışına alındığı, Sağlık Bakanlığının konuya ilişkin görüş yazısında; "Bira haricindeki alkollü içkilerin teneke ambalajlarda satışa sunulmasının bu ürünlerin taşımasını kolaylaştıracağı, şişeye göre daha az maliyet oluşacağından bu ürünlerin fiyatlarının daha düşük olacağı, kola ve meyve suyu gibi alkolsüz içeceklere benzetilebileceği, halka açık park, bahçe gibi kamu alanlarında toplum içerisinde ayırt edilemeyeceğinden rahatlıkla tüketilebileceği düşünülmektedir. Bu kapsamda; gerek bağımlılıkla mücadele çalışmalarındaki ulusal politikamız, gerekse Anayasının 58. maddesi kapsamında devetin, gençleri alkol ve bağımlılık yapıcı maddelerin kullanımından korumaya yönelik görev ve sorumlulukları göz önünde bulundurularak, alkollü içikilere erişimi kolaylaştıracak girişimlerin önlenmesi ve bira dışındaki diğer alkollü teneke ambalajlar ile piyasaya arz edilmesine müsaade edilmemesi gerektiği değerlendirilmektedir." şeklinde görüş belirtildiği, bira kategorisinde kayıp ve kaçağın, vergisiz kayıt dışı satışın ve sahte üretimin yok denecek kadar az olduğu, biranın ÖTV oranının düşük olması, üretim ve pazarlama maliyetinin yüksek olması gibi nedenlerle kaçak üretim ve satışının cazip olmadığı yönünde açıklamalara yer verilerek bu hususlara yönelik gerekli bilgi ve belgelerin sunulduğu görülmüştür.
Aktarılan açıklamalar çerçevesinde, alkollü içkinin cam haricinde materyalde bulunmasının, insan sağlığı, çevre kirliliğinin önlenmesi, ürün kalitesi ve piyasa güvenliği konularındaki önemi ve ilgili kurum ve kuruluşlar ile sektör temsilcilerinin görüşleri doğrultusunda gerekli olduğu, biranın kapsam dışında tutulmasının piyasa riski, ürün güvenliği ve diğer hususlar açısından etkileri yönündeki diğer açıklamaların da kabul edilebilir olduğu anlaşıldığından, 4733 sayılı Kanun'a göre alkollü içkiler konusunda piyasa güvenliğinin tesisi için gerekli tedbirleri almak, piyasada yasa dışı ticareti önleyecek faaliyetleri yürütmek, gerektiğinde bu hususlarda yetkili kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği ve piyasalarda görülen aksaklıklara ilişkin çalışmalar yapmakla görevli olan davalı idarece sahip olunan yetkinin, Yönetmelik değişikliği ile kamu yararına uygun şekilde kullanıldığı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, 4733 sayılı Kanun'la verilen yetki çerçevesinde yapılan dava konusu Yönetmelik değişikliğinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesiyle aynı Yönetmeliğe eklenen Geçici 13. ve 14. maddeleri incelendiğinde;
Dava konusu Yönetmelik değişikliğinin 4. maddesiyle, anılan Yönetmeliğe eklenen Geçici 13. ve 14. maddelerde, "5 cl’den küçük ambalaj hacmine sahip alkollü içkiler ile bira hariç 300 cl’den büyük ambalaj hacmine sahip alkollü içkiler, bu maddenin yayımı tarihini izleyen ikinci ayın sonundan itibaren üretilemez ve ithal edilemez. Bu ürünler, bu maddenin yayımı tarihini izleyen üçüncü ayın sonundan itibaren Alkollü İçki Dağıtım Yetki Belgesini haiz firmalar, dördüncü ayın sonundan itibaren toptan satıcılar, perakende satıcılar veya açık alkollü içki satıcıları tarafından iç piyasaya arz edilemez"; "Bira hariç olmak üzere, cam haricindeki ambalaja sahip alkollü içkiler, bu maddenin yayımı tarihini izleyen ikinci ayın sonundan itibaren üretilemez ve ithal edilemez. Bu ürünler, bu maddenin yayımı tarihini izleyen üçüncü ayın sonundan itibaren Alkollü İçki Dağıtım Yetki Belgesini haiz firmalar, dördüncü ayın sonundan itibaren toptan satıcılar, perakende satıcılar veya açık alkollü içki satıcıları tarafından iç piyasaya arz edilemez.” kuralları yer almıştır.
Bu kapsamda, 5 cl’den küçük ve bira hariç 300 cl’den büyük ambalaj hacmine sahip alkollü içkiler ile bira hariç olmak üzere cam haricindeki ambalaja sahip alkollü içkiler 30/04/2023 tarihinden sonra üretilemeyecek ve ithal edilemeyecek, 31/05/2023 tarihinden itibaren Alkollü İçki Dağıtım Yetki Belgesini haiz firmalar, 30/06/2023 tarihinden itibaren ise toptan satıcılar, perakende satıcılar veya açık alkollü içki satıcıları tarafından iç piyasaya arz edilemeyecektir.
Dava konusu Yönetmelik değişikliğine ilişkin geçiş hükümlerinde belirlenen süreler incelendiğinde, Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 02/02/2023 tarihi baz alınarak ellerinde ambalaj bulunan üreticiler için 30/04/2023 tarihine kadar üretim yapabilmelerine imkan tanındığı, üreticilerin stoklarındaki ürünleri satmaları için 31/05/2023 tarihine kadar süre verildiği, toptan satıcılar ve perakende satıcılar ile açık içki satıcıları için ise 30/06/2023 tarihine kadar süre tanındığı anlaşıldığından yaklaşık 5 aylık bir zaman dilimini kapsayan geçiş süresinin, kapsama alınan ürünlerin büyük kısmının belirlenen hacimlerde ve cam materyallerde üretildiği de dikkate alındığında makul olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, alkollü içkilerin ambalaj hacimleri ile ambalaj materyaline dair yapılan Yönetmelik değişikliklerinde yukarıda yer verilen gerekçelerle hukuka aykırılık bulunmadığı ve söz konusu Yönetmelik değişikliklerinin hangi tarihlerden itibaren uygulanacağına ilişkin davaya konu geçiş hükümlerinde de hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından temyize konu kararın dava konusu Yönetmelik düzenlemelerinin iptaline ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
3. Danıştay Onüçüncü Dairesinin 24/01/2024 tarih ve E:2023/405, K:2024/374 sayılı kararının davanın reddine ilişkin kısmının oybirliği ile ONANMASINA, dava konusu düzenlemelerin iptaline ilişkin kısmının oyçokluğu ile BOZULMASINA,
4. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
5. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
6. 16/05/2024 tarihinde, kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY

X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen kararın dava konusu düzenlemelerin iptaline ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın anılan kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi ve Daire kararının onanması gerektiği oyuyla, çoğunluk kararının bozmaya ilişkin kısmına katılmıyorum.

UYAP Entegrasyonu