WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DANIŞTAY İDARE DAVA DAIRELERI KURULU

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2024/393 E.  ,  2024/1024 K.
"İçtihat Metni"- T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2024/393
Karar No : 2024/1024

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR): 1-…
VEKİLİ : Av. …
2-… Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Alışveriş Merkezi Marketçilik Ticaret Sanayi Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. ….

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 01/11/2023 tarih ve E:2022/5488, K:2023/7845 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Erzurum ili, … ve … ilçeleri sınırları içerisinde bulunan ve listede bulundukları yer ile ada ve parsel numaraları belirtilen taşınmazların bölgede yürütülen kentsel dönüşüm ve gelişim çalışmaları kapsamında sağlıksız yapılaşmanın çözümüne yönelik projenin ivedilikle hayata geçirilmesi amacıyla Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 04/06/2022 tarih ve 31856 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 03/06/2022 tarih ve 5685 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı'nın Erzurum ili, … ilçesi, … Mahallesi, … ada … parsel (eski … ada … parsel) sayılı taşınmaz yönünden iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 01/11/2023 tarih ve E:2022/5488, K:2023/7845 sayılı kararıyla;
Anayasa'nın 35. maddesi; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin Ek 1 Nolu Protokolü'nün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesi; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 3., 5., 6. ve 27. maddeleri ile 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 73. maddesine yer verilerek,
Acele kamulaştırma kararına yönelik yapılacak incelemede, nihai olarak taşınmazın kamuya devrinin gerçekleşmesi planlandığından, öncelikle acele kamulaştırma yoluyla el konulmak istenilen taşınmazın kamusal bir amaca -plan, proje ve bu konuda yetkili makamlarca alınan kamu yararı kararı gibi- özgülendiğinin ortaya konulması gerektiği, burada acele kamulaştırma işleminin kurucu unsuru olan kamu yararının bulunup bulunmadığı hususu ile sınırlı olarak inceleme yapılacak olup, kamu yararının hukuka uygun olup olmadığına ilişkin incelemenin ise olağan kamulaştırma sürecine ilişkin işlemlere -kamu yararı/kamulaştırma kararı, proje vb.- karşı ilk derece yargı yeri olarak İdare Mahkemesinde açılacak davalarda yapılacağının tabii olduğu,
Diğer taraftan, acelilik halinin varlığının ortaya konulmasının, işlemin temel dayanağını teşkil ettiği, acelelik halinin varlığından söz edilebilmesi için, idarenin acele kamulaştırmaya konu taşınmaza bir an önce fiilen müdahalede bulunması için olağan usulden ayrılmasının bir zorunluluktan kaynaklandığının, diğer bir ifadeyle gecikmesinde sakınca bulunan bir faaliyetin gerçekleştirilmesinde üstün kamu yararı bulunduğunun ortaya konulması gerektiği,
5393 sayılı Kanun'da, kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında bulunan yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma yolunun esas olduğu belirtildiğinden anlaşma sağlanamayan durumlarda kamulaştırma yapılması ve bu halde de kamulaştırmanın 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca gerçekleştirilebilmesi için ise acele kamulaştırmanın koşullarının gerçekleşmiş olduğunun açıkça ortaya konulması gerektiği,
Bu açıklamalar çerçevesinde, kentsel dönüşüm ve gelişim projesini uygulayacak olan idarece öncelikle taşınmaz malikleri ile anlaşma yoluna gidilmesi, anlaşmanın gerçekleşememesi halinde de yine ilk önce olağan kamulaştırma yolunun tercih edilmesi, ancak 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesinde yer alan acelelik halinin bulunduğunun saptanması halinde anılan madde uyarınca acele kamulaştırılması zorunlu bulunan taşınmazlara yönelik olarak gerekli tespitler yapılıp sebepleri de belirtilmek suretiyle başvuruda bulunulması ve bunun sonucunda da başvuruda bulunulan taşınmazlara yönelik inceleme yapılarak koşulların gerçekleşmesi halinde Cumhurbaşkanlığınca aceleliğine karar verilmiş olan taşınmazlara yönelik olarak acele kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi gerektiği,
Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlığa konu taşınmazın da bulunduğu alanın Erzurum Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile kentsel dönüşüm ve gelişim alanı olarak belirlendiği, anılan proje kapsamında parselasyon işlemi yapılarak … ada … sayılı parselde davacının hissedar edildiği, ancak parselasyon işlemi yargı kararlarıyla iptal edildiğinden, tekrar parselasyon işlemine tabi tutulduğu ve davacıya … ada … sayılı parselden hisse verildiği, davacının hissedar olduğu … sayılı parsel ile birlikte yüzlerce taşınmazın 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına karar verildiği, ancak son parselasyon işleminin de yargı kararı ile iptal edilerek kesinleşmesi üzerine, Erzurum Büyükşehir Belediye Encümeninin … tarih ve … sayılı kararı ile uyuşmazlığa konu taşınmazın da dahil olduğu bir takım parseller hakkında kadastro parseline dönülerek imar uygulaması yapılması sonucunda … ada … sayılı parsel olarak tapuda tescil işleminin gerçekleştirildiği, ayrıca davalı idarece el koyma davasının açılmadığının anlaşıldığı,
Uyuşmazlıkta, esasen belediyelerin genel görevleri içinde olan çarpık yapılaşmanın önlenmesi, nüfusun ihtiyacı olan olası depreme dayanıklı, çağdaş ve yaşanabilir alanlar imar edilmesi için ihtiyaç duyulması halinde kamulaştırma yapılması mümkün olmakla beraber, anılan nedenlerin acele kamulaştırma yapılması için yeterli olmadığı, acele kamulaştırılması zorunlu bulunan taşınmazlara yönelik olarak gerekli tespitler ve inceleme yapılarak koşulların gerçekleşmesi halinde 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca aceleliğine karar verilmiş olan taşınmazlara yönelik olarak acele kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi gerekir iken, Erzurum ili merkez sınırları içerisinde kalan ve yüzlerce adet parselden oluşan oldukça geniş bir bölge için, çok fazla hisseli parselin olması, kamulaştırma davalarının çok uzun sürmesi, Erzurum ilinin 1. derece deprem bölgesi olması ve yapıların metruk durumda olması, proje alanındaki yapıların ekonomik ömrünü tamamlaması gibi ortak ve genel gerekçelerle acele kamulaştırma kararı alındığının görüldüğü,
Bu durumda, 5393 sayılı Kanun'un 73. maddesi uyarınca kentsel dönüşüm ve gelişim projesi uygulanabilmesi için aranan koşulların var olmasının ve o bölgenin proje alanı ilan edilmesinin, söz konusu bölgede bulunan taşınmazların kamulaştırılması için yeterli olmadığı, 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesinde öngörülen acele kamulaştırma prosedürünün uygulanması için gerekli olan olağanüstü durumların ve bu yönteme başvurulması ile amaçlanan kamu yararının somut olarak ortaya konulamadığı sonucuna varıldığından, dava konusu Cumhurbaşkanlığı Kararı'nın uyuşmazlığa konu parsele ilişkin kısmında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle,
dava konusu işlemin uyuşmazlığa konu taşınmaz yönünden iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idareler tarafından, uyuşmazlığa konu bölgede kentsel dönüşüm projesi kapsamında hak sahipleri ile görüşmelerin yapıldığı; anlaşma yolunun denendiği, ancak proje alanındaki taşınmaz maliklerin anlaşma yolunu kabul etmediği; proje alanında yer alan yüzlerce parselin çok hisseli olması, kamulaştırma davalarının çok uzun sürmesi, Erzurum ilinin 1. derece deprem bölgesi olması ve yapıların metruk durumda olması, proje alanındaki yapıların ekonomik ömrünü tamamlaması nedenleriyle acele kamulaştırma yoluna başvurulduğu; acele kamulaştırma kararı alınmasında üstün kamu yararı bulunduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A maddesi uyarınca gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Uyuşmazlığa konu taşınmazın da bulunduğu alan, Erzurum Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile kentsel dönüşüm ve gelişim alanı olarak belirlenmiştir. Belirlenen alana ilişkin, parselasyon işlemi yapılarak … ada … sayılı parselde davacının hissedar edilmiş, ancak parselasyon işlemi yargı kararlarıyla iptal edildiğinden, tekrar parselasyon işlemine tabi tutulmuş ve davacıya … ada … sayılı parselden hisse verilmiştir. Davacının hissedar olduğu parsel ile birlikte pek çok taşınmazın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına karar verilmesi üzerine acele kamulaştırma kararının uyuşmazlığa konu parsel yönünden iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
Dava devam ederken, son parselasyon işleminin yargı kararı ile iptal edilerek kesinleşmesi üzerine, Erzurum Büyükşehir Belediye Encümeninin … tarih ve … sayılı kararı ile uyuşmazlığa konu taşınmazın da dahil olduğu birtakım parseller hakkında kadastro parseline dönülerek imar uygulaması yapılması sonucunda … ada … sayılı parsel olarak tapuda tescil işlemi gerçekleştirilmiş olup, davalı idarece (belediye) el koyma davasının açılmadığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa'nın "Mülkiyet hakkı" başlıklı 35. maddesinde; "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü; "Kamulaştırma" başlıklı 46. maddesinde, "Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir." hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin Ek 1 Nolu Protokolü'nün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde; "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 6. maddesinin 3. fıkrasında; onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek olmadığı, bu durumlarda yetkili icra organınca kamulaştırma işlemine başlanıldığını gösteren bir karar alınacağı; "Satın alma usulü" başlıklı 8. maddesinde; idarelerin, bu Kanuna göre, tapuda kayıtlı olan taşınmaz mallar hakkında yapacağı kamulaştırmalarda satın alma usulünü öncelikle uygulamalarının esas olduğu, anlaşma olmaması veya ferağ verilmemesi halinde bu Kanunun 10. maddesine göre işlem yapılacağı, "Kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili" başlıklı 10. maddesinde de; kamulaştırmanın satın alma usulü ile yapılamaması halinde idarenin, 7. maddeye göre topladığı bilgi ve belgelerle, 8. madde uyarınca yaptırmış olduğu bedel tespiti ve bu husustaki diğer bilgi ve belgeleri bir dilekçeye ekleyerek taşınmaz malın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine müracaat ederek, taşınmaz malın kamulaştırma bedelinin tespitiyle, bu bedelin, peşin veya kamulaştırma, 3. maddenin ikinci fıkrasına göre yapılmış ise taksitle ödenmesi karşılığında, idare adına tesciline karar verilmesini isteyeceği hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanun'un 27. maddesinde ise; 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece, yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği, bu Kanunun 3. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktarın, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu düzenlemesine yer verilmiştir.
5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 73. maddesinin 1. fıkrasında, "Belediye, belediye meclisi kararıyla; konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karşı tedbirler almak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilir..." hükmüne, 5. fıkrasında, "Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında bulunan yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma yolu esastır..." hükmüne, 8. fıkrasında ise, "Kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilen yerlerde belediyelere ait Gayrimenkuller ile belediyelerin anlaşma sağladığı veya kamulaştırdıkları gayrimenkuller üzerindeki inşaatların tamamı belediyeler tarafından yapılır veya yaptırılır. Belediye ile anlaşma yapmayan veya belediyece kamulaştırılmasına gerek duyulmayan gayrimenkul sahiplerinden proje alanında kendilerine 3194 sayılı Kanunun 18 inci maddesine göre ayrı ada ve parselde imar hakkı verilmemiş olanlar kamulaştırmasız el atma davası açabilir." hükmüne yer verilmiştir.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 5. maddesinin 12. fıkrasında da, "Bir parselin bulunduğu imar adasına ait parselasyon planı yapılıp belediye encümenince kabul edilip tapuya tescil edilmeden o adadaki herhangi bir parsele yapı ruhsatı verilemez." hükmü bulunmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Mülkiyet hakkı, gerek Anayasa gerek uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan temel insan hakları arasında olup; bu düzenlemeler uyarınca ancak kanuna ve kamu yararına dayalı olarak kısıtlanabilmesi mümkündür.
Mer'i mevzuatımızda, mülkiyet hakkına yönelik müdahalelere yer verilen temel nitelikteki düzenlemelerden biri de, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'dur.
2942 sayılı Kanun'a göre idarelerin, kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya Kanun'un 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde, eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırabilmeleri mümkündür.
Anılan Kanun'da, kamulaştırma işlemleri açısından olağan ve acele kamulaştırma olmak üzere iki ayrı usul düzenlenmiştir.
Olağan kamulaştırma sürecinde; kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz mallar kamulaştırılırken, öncelikle yeterli ödenek ayrıldıktan sonra, Kanun'un 5. ve 6. maddelerinde belirlenen mercilerce kamu yararı kararı alınır. Kamulaştırmayı gerçekleştirecek idarece, sırasıyla, aynı Kanun'un 7. maddesinde ayrıntısı belirlendiği üzere taşınmaza ilişkin ölçekli plan yapılır, taşınmazın maliki belirlenir, vergi beyan ve değeri tespit edilir ve tapuya kamulaştırma şerhi verilmesinin ardından Kanun'un 8. maddesine göre idarenin satın alma usulünü, karşılıklı anlaşmaya dayalı olarak denemesi gerekir. Bu yolla anlaşmaya varılamaması halinde, Kanun'un 10. maddesine göre idarenin ilgili belgelerle birlikte taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescilini sağlamak amacıyla dava açması gerekir ve ancak mahkemece tescil kararı verildikten sonra idare, kamulaştırmaya konu taşınmaz üzerinde tasarruf edebilir hale gelir.
Olağan kamulaştırma usulünde, asliye hukuk mahkemesi, idare adına tescil hükmü kurmadığı sürece, idarenin taşınmaza el atma ve taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi bulunmamaktadır.
Acele kamulaştırma usulü ise 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesinde belirlenen “3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacında” veya “aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde” veya “özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda” başvurulabilen, olağan kamulaştırma usulünden farklı olarak, idareye kamulaştırma işlemlerine ilişkin prosedürün sonuçlanmasını beklemeden, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, ilgili idarenin istemi ile mahkemece, yedi gün içinde o taşınmaz malın Kanun'da belirtilen usule göre bilirkişilerce tespit edilecek değerinin, idare tarafından mal sahibi adına bankaya yatırılması şartıyla, o taşınmaz mala el koyma imkanı tanıyan ayrı bir usul olarak öngörülmüştür.
Kanun'un 27. maddesinde, acele kamulaştırma işleminin dayandırılacağı üç sebep unsurundan, “aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar verilen haller” bakımından, Kanun'da açık bir acelelik haline yer verilmediğinden, maddede öngörülen diğer iki koşuldan bağımsız şekilde, işlem tesisine dayanak olan acelelik halinin ve olağan kamulaştırma usulünden ayrılmasını gerektiren nedenlerin, kamu yararı ile özel mülkiyet hakkı arasındaki denge gözetilerek gerçekleşip gerçekleşmediğinin her somut olayda, projenin ve hizmetin niteliği, mahalli veya ulusal ihtiyacın ivedilikle karşılanması gerekliliği gibi hususlar da göz önünde bulundurularak yargı yerince değerlendirilmesi gerekmektedir.
Acele kamulaştırma istisnai bir yöntem olduğundan, olağan kamulaştırma gerekçeleri dışında aceleliğin varlığına dair şartlarının ortaya konulması gerekmektedir.
Acelelik koşulunun kamu düzenine ilişkin olması gerektiği ve kamu yararının ise, olağan kamulaştırma usulü ile sağlanması amaçlanan kamu yararından farklı olarak, acele kamulaştırma yapılmasını gerektiren, aceleliği zorunlu kılan bir yarar olduğu açıktır.
Dolayısıyla, acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararlarının da kamu yararı amacına ve hukuka uygun olup olmadığına yönelik hukuki denetiminin; diğer idari işlemler gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden incelenerek yapılması gerektiği açıktır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde, dava konusu acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı'nın "Kamu Yararı" ve "Acelelik Hali" ölçütleri yönünden ayrı ayrı incelenmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlık konusu olayda; acele kamulaştırma kararının, Erzurum Büyükşehir Belediye Meclisinin 15/04/2009 tarih ve 2009/42 sayılı kararı ile kentsel dönüşüm ve gelişim alanı olarak belirlenen alanda Erzurum Büyükşehir Belediyesi ve TOKİ arasındaki protokol ile uygulama yapılabilmesi amacıyla alındığı anlaşılmaktadır.
5393 sayılı Kanun'un 73. maddesi uyarınca, Belediye, belediye meclisi kararıyla; konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karşı tedbirler almak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabileceği, bu kapsamda, uyuşmazlık konusu olayda, kentsel yenileme projesi ile mevcut çarpık yerleşme alanlarının tasfiye edilerek çağdaş özelliklere sahip modern standartlarda refah seviyesi yüksek kentsel bir alan oluşturulmasında ve bu amaçla gerekli taşınmazların kamulaştırılmasında kamu yararı bulunduğu açıktır.
Uyuşmazlıkta, Erzurum Büyükşehir Belediye Meclisi kararıyla sınırları belirlenen kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanında İmar Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca yapılan imar uygulamalarının yargı kararlarıyla iptal edildiği, anılan yargı kararları gereğinin yerine getirilmesi sonucunda gerek davaya konu parselin büyüklük ve sınırlarının, gerekse mülkiyet sahipliği durumunun değişme durumu söz konusu olabileceğinden, davaya konu parselin alanına ve sahipliğine dair kesinlik bulunmadığı dikkate alındığında, gelinen aşamada olayda acelelik halinin bulunmadığı sonucuna varılmış olup, 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırma yapılabilmesi için gerekli olan "acelelik hali" gerçekleşmediğinden, acele kamulaştırmaya yönelik Cumhurbaşkanı Kararı'nın dava konusu taşınmaza yönelik kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu durumda, dava konusu işlemin uyuşmazlık konusu parsele ilişkin kısmının iptali yolundaki Daire kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,
2.Dava konusu işlemin uyuşmazlık konusu taşınmaz yönünden iptaline ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 01/11/2023 tarih ve E:2022/5488, K:2023/7845 sayılı kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 09/05/2024 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun "Acele kamulaştırma" başlıklı 27. maddesinde, “3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına” veya “aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde” veya “özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda” gerekli olan taşınmaz malların acele kamulaştırma işlemine konu edilebileceği belirtilmiştir.
Anılan maddede, acele kamulaştırma işleminin dayandırılacağı üç sebep unsurundan, "aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar verilen haller" bakımından Kanun'da açık bir düzenleme bulunmadığından, sebep unsuru bakımından idareye takdir yetkisi tanındığı açıktır.
İdarenin takdir hakkının kullanıldığı işlemlerin hukuka uygunluk denetimlerinde, idarenin takdir hakkını ortadan kaldıracak şekilde yargı kararı verilmesinden kaçınılması hukuk devleti ilkesinin bir gereği olduğu gibi, aynı zamanda Anayasanın 125. maddesinin dördüncü fıkrasında öngörülen; yargı yetkisinin, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamayacağı; yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceği yolundaki hükmün de zorunlu bir sonucudur.
Bu bakımdan "açık takdir hatası" ve/veya "ölçülülük ilkesine aykırılık" halleri hariç, idareye tanınan takdir yetkisi üzerinde yargısal tasarrufta bulunulmamalıdır.
İdareye tanınan takdir hakkının, kişilerin mülkiyet hakkı üzerinde etki doğurduğu tartışmasızdır. Mülkiyet hakkı gerek Anayasa'nın 35. maddesinde, gerekse taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde güvence altına alınmıştır.
Anayasa'nın bahse konu 35. maddesinde, mülkiyet (ve miras) hakkının, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği, ifade edilmiştir. Bu durumda, acele kamulaştırma işleminin Cumhurbaşkanı Kararına dayandığı hallerde, Cumhurbaşkanınca kullanılan takdir hakkı (yasal dayanağı bulunduğundan), kamu yararı amacına ve hukuka uygun olup olmadığı noktasında denetime tabi tutulmalıdır.
Sonuç olarak, 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesinde Cumhurbaşkanına tanınan takdir yetkisinin hukuka uygunluk denetiminin; acele kamulaştırma işleminin kamu yararı amacına hizmet edip etmediği ve kamu yararı ile davacıların kişisel çıkarları arasında adil bir dengenin bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılması gerekmektedir.
Başka bir deyişle, bu hususlar açısından açık takdir hatası bulunup bulunmadığı ve/veya ölçülülük ilkesine aykırı hareket edilip edilmediği noktasında yargısal denetim yapılmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta; acele kamulaştırma kararının, Erzurum Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile kentsel dönüşüm ve gelişim alanı olarak belirlenen alanda Erzurum Büyükşehir Belediyesi ve TOKİ arasındaki protokol ile uygulama yapılabilmesi amacıyla alındığı anlaşılmaktadır.
5393 sayılı Kanun'un 73. maddesi uyarınca, Belediyelerin, belediye meclisi kararıyla; konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karşı tedbirler almak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabileceği ve uyuşmazlık konusu olayda, 1. derece deprem bölgesi olan Erzurum ili merkez ilçelerinde dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu alanda bulunan yapıların birçoğunun mühendislik hizmeti almadan yapıldığı, ekonomik ömrünü tamamlamamış olduğu ve hak sahiplerinin ihtiyaçlarına cevap veremediği, can ve mal güvenliği açısından herhangi bir olumsuzluğa mahal verilmemesi amacıyla Erzurum Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu alanın kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edildiği, kentsel yenileme projesi ile mevcut çarpık yerleşme alanlarının tasfiye edilerek çağdaş özelliklere sahip modern standartlarda refah seviyesi yüksek kentsel bir alan oluşturulmasının amaçlandığı, kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilanına ilişkin işlemin ayakta olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, söz konusu kentsel dönüşüm projesiyle hedeflenen amaçlara ulaşılması ve belirtilen olumsuzluk ve risklerin bertaraf edilmesini temin edecek projelere bir an evvel başlanılmasında "acelelik hali" bulunduğu açık olup, bu doğrultuda tesis olunan dava konusu acele kamulaştırma işleminde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bu durumda, dava konusu işlemde hukuka aykırılık, işlemin iptali yolundaki Daire kararında ise hukuki isabet bulunmadığından temyize konu kararın bozulması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

UYAP Entegrasyonu