WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DANIŞTAY İDARE DAVA DAIRELERI KURULU

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2023/17 E.  ,  2024/1085 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2023/17
Karar No : 2024/1085

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Kurulu
VEKİLİ : Av. ...

KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 11/03/2022 tarih ve E:2017/1545, K:2022/895 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun ... tarih ve ... sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin ... tarih ve ... sayılı kararın iptaline ve meslekten çıkarma kararı kesinleşinceye kadar ödenmeyen maaşının ve diğer parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 11/03/2022 tarih ve E:2017/1545, K:2022/895 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek işin esasına geçilmiş,
"Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun (CMK) 223. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca anılan suçu işlemediğinin sabit olduğu gerekçesiyle beraatine karar verildiği, anılan kararın istinaf edilmeksizin 18/12/2019 tarihinde kesinleştiğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanı yönünden; davacının FETÖ/PDY terör örgütü içerisinde yer aldığına ilişkin somut verilere ve görgüye dayalı hususlar içermeyen anılan tanık beyanının, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilmesine olanak bulunmadığı,
Davacının kendi beyanı yönünden; lise son sınıfta eğitim amacıyla FETÖ/PDY yapılanmasına ait dershaneye sınava kazanarak ücretsiz olduğu için gittiğini beyan eden davacının bu beyanlarının, bir başka ifadeyle FETÖ/PDY terör örgütüyle bağlantılı dershaneye giderken eğitim saikiyle hareket ettiğinin aksini ve örgütsel saikle hareket ettiğini ortaya koyabilecek somut bir tespit, tanık beyanı ya da başkaca bir bilgi ve belgenin dava dosyasında bulunmadığı gibi davalı idarece de dosyaya sunulmadığı görüldüğünden, davacının örgüte müzahir dershaneye gittiğine yönelik beyanı örgütle iltisak ve irtibatlı sayılması için yeterli bir delil olarak değerlendirilmediği; ayrıca yine aynı ifade tutanağında, üniversitenin sadece ilk yılında kendi inisiyatifiyle değil, ailesinin yönlendirmesiyle kısa süreli olarak örgüte müzahir yurtta kaldığını, devletin denetimine tabi bir yurt olduğu için devletine güvenerek bu yurtta kaldığını ve sonrasında bu yurttan ayrılarak arkadaşlarıyla kiraladıkları eve geçtiğini beyan eden davacının bu beyanlarının, bir başka ifadeyle üniversite eğitiminin ilk yılında kısa süreli olarak örgüt yurdunda kalırken barınma saikiyle hareket ettiğinin aksini ve örgütsel saikle hareket ettiğini, anılan dönemden sonra örgütle temasını devam ettirdiğini ortaya koyabilecek somut bir tespit, tanık beyanı ya da başkaca bir bilgi ve belgenin dava dosyasında bulunmadığı gibi davalı idarece de dosyaya sunulmadığı görüldüğünden, davacının üniversite döneminde bir süre FETÖ/PDY terör örgütüyle bağlantılı yurtta kaldığına yönelik beyanı da örgütle iltisak ve irtibatlı sayılması için yeterli bir delil olarak değerlendirilmediği,
Davacı hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan kamu davası açılmış olması yönünden; salt davacı hakkında silahlı terör örgütüne üyelik suçundan kamu davası açılmış olmasının davacının FETÖ terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilmesine olanak bulunmadığı, kaldı ki anılan dava dosyasında da davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatını gösteren herhangi bir delil bulunmadığı sonucuna varıldığı,
Davacı hakkındaki ankesör/büfe telefon görüşmesi kaydı yönünden; kararda yer verilen Ankesör/Büfe Sorgu Raporunda, belli tarihlerde sabit numaralardan davacının ve üçüncü şahısların arandığına ilişkin birtakım arama kayıtlarına yer verildiği görülmüş olmakla beraber, dava dosyasında, davacının kullanımında olan GSM hattına ve üçüncü şahıslara ilişkin söz konusu aranma kayıtlarına yönelik tutarlı beyanlarının aksini ortaya koyabilecek ve davacının örgütün örgütsel amaçlı haberleşme metotlarından olan “ankesörlü/sabit hatlardan aranma” gizli iletişim sistemine dahil olduğunu kanıtlayan herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı anlaşıldığından, davacının kullanımında olan GSM hattına ilişkin söz konusu aranma kaydı davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilmediği,
Davacı ve eşi ile ilgili şikayet bilgisi yönünden; davacının FETÖ terör örgütü ile bağlantısı bulunduğuna ilişkin somut bir veri içermeyen ve davacı hakkında herhangi bir işlem tesisiyle sonuçlandırıldığı konusunda bir bilgi bulunmayan ihbar/şikayet dilekçesinin, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatını ve/veya iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı,
Davacıyla ilgili soruşturma bilgisi yönünden; Dairelerinin 31/05/2021 tarihli ara kararı ile davalı idareye davacı hakkında FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantılı olarak başkaca yürütülen veya sonuçlandırılan idari soruşturmanın bulunup bulunmadığının, eğer var ise içeriğinin ve safahatının ne durumda bulunduğunun bildirilmesinin istenilmesi üzerine, davalı idare tarafından verilen ve Danıştay Genel Yazı İşleri Müdürlüğü kayıtlarına 26/11/2021 tarihinde giren 19/11/2021 tarihli cevapta, davacı hakkında Hâkimler ve Savcılar Kurulu ... Dairesinin ... esas sayılı (Hâkimler ve Savcılar Kurulu ... Dairesinin ... sayılı) disiplin dosyasının dışında FETÖ/PDY örgütü ile bağlantılı olarak yürütülen veya sonuçlandırılan başka idari soruşturma bulunmadığı belirtilmiş ise de, bu disiplin soruşturması kapsamında davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisakı ve irtibatına ilişkin varsa elde edilen bilgi ve belgelerin neler olduğu ortaya konulmadığından, söz konusu soruşturma davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisakı ve irtibatı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinde dikkate alınmadığı,
Sosyal çevre bilgileri yönünden; davacı hakkında somut bir tespiti içermeyen sosyal çevre bilgilerinin, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan delil olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı,
Davacının eşi ve davacının eşinin babası hakkındaki hususlar yönünden;davalı idarece, davacının eşi ve davacının eşinin babası ile ilgili bilgi ve belgelerde, davacıyı FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkilendirecek herhangi bir tespite de yer verilmediği; netice itibarıyla, davacının eşi ve davacının eşinin babası ile ilgili bilgi ve belgelerin davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan deliller olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna varıldığı,
Unvanlı görev yönünden; davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatlı ve/veya iltisaklı olması nedeniyle ve örgütün amaç ve stratejilerinin gerçekleştirilmesi amacıyla Adalet Bakanlığına tetkik hakimi olarak atandığına ilişkin iddianın davacının örgütle bağlantısı bulunduğunu gösteren başkaca bir delille desteklenmediği görüldüğünden, belirtilen hususun davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat veya iltisakını tek başına ortaya koymaya yeterli bir delil olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı idarece, davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplarla iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğuna ilişkin yeterli delil sunulmadığı, sunulan delillerin ise davacının iltisakı veya irtibatını ortaya koyacak yeterlilikte ve nitelikte olmadığı, ayrıca ilgili kamu kurumları ve özel kuruluşlarca Dairelerinin 31/05/2021 tarihli ara kararına verilen cevaplarda da davacının iltisakı veya irtibatını ortaya koyan herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka uyarlık bulunmadığı,
Dava konusu kararlarda hukuka uyarlık görülmediğinden davacının meslekten çıkarma kararı kesinleşinceye kadar ödenmeyen maaşının ve diğer parasal haklarının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin tesis edildiği tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği,
Öte yandan, davalı idarece, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatını ortaya koyacak nitelikte delillerin tespit edilmesi hâlinde yeniden işlem tesis edilebileceği gerekçesiyle,
Dava konusu kararların davacıya ilişkin kısmının iptaline ve davacının meslekten çıkarma kararı kesinleşinceye kadar ödenmeyen maaşının ve diğer parasal haklarının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin tesis edildiği tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, usule ilişkin itirazlarının neden yerinde görülmediğinin gerekçesinin kararda yer almadığı, dava konusu işlemin bir disiplin işlemi olmadığı, bu nedenle hukuki denetimin katı bir bakış açısıyla yapılamayacağı; meslekten çıkarılan bazı hâkim ve savcılar tarafından açılan davalarda Dairenin verdiği bir kısım ret kararlarında yer alan değerlendirmeler ile bu dosyadaki iptal kararının gerekçesinde çelişkilerin bulunduğu; savunma dilekçesi ekinde yer alan CD içeriğinde yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda Kurulun kanaatinin, davacının FETÖ /PDY silahlı terör örgütüyle iltisaklı veya irtibatlı olduğu yönünde oluştuğu; davacı hakkında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan başlatılan adli süreç mahkümiyet dışında bir karar ile sonuçlanmışsa da, dava konusu işlemin "üyelik" değil " iltisak ve irtibat" isnadına dayandığından söz konusu ceza mahkemesi kararının davacının hukuki durumunu değiştirmediği; Daire, kararlarında dava konusunun atipik özelliği ile disiplin işlemi olmadığı ve FETÖ terör örgütü ile iltisak ve irtibat kavramları esas alınarak değerlendirilme yapılması gerektiği belirtilmiş iken hatta bu bağlamda anılan örgüt ile "sosyal birliktelik" görüntüsü vermenin veya örgütün amaçlarına yardımcı olmanın söz konusu kavramları kapsayacağını kabul edilmiş iken bu davada, davacı hakkında meslekten çıkarma işlemine yeter somut tespitlerin göz ardı edildiği; davacının üniversitede bir dönem FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne ait yurtta kalmış olduğunu ikrar etmiş olmasına rağmen; Daire, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı yurtta kalınmasını salt davacının barınma ihtiyacını karşılamak amacıyla bu yola başvurduğu, daha sonra arkadaşlarıyla özel eve çıkmasıyla yapı ile bağını kopardığı yolundaki beyanını mutlak doğru kabul ederek barınma saikiyle hareket edildiğinin aksini gösteren bir tespit olmadığı gerekçesiyle bu hususu delil olarak kabul etmemiş ise de, benzer bazı dosyalarda bu yolda bir gerekçeye yer verilmediği ve aleyhe delil olarak görüldüğü, “saik” kelime manası itibarıyla “güdü” anlamında kullanıldığından, kişinin iç dünyasındaki bir güdülenmenin aksini ispat etmesinin mümkün olmadığı; davacı ve eşi hakkında şikayet dilekçesi veren kişinin akrabaları olduğu ve dilekçede yer alan hususların somut verilere dayandığı, davacı ve eşi aksini düşünüyorsa adli makamları yanıltmaktan suç duyurusunda bulunabilecekleri; davacının Adalet Bakanlığı'nda tetkik hakimi olarak görev almış olmasının tesadüfi veya rutin bir atama olmadığı hususuna ilişkin olarak Dairenin bu delili "başka delillerle desteklenmediği" gerekçesiyle delil olarak kabul etmemesine rağmen benzer dosyalarda kişinin unvanlı göreve atanması durumunu aleyhe değerlendirmesinin çelişki yarattığı; Danıştay Savcısının görüşünün de davanın reddi doğrultusunda olduğu; davacının yoksun kaldığı mali haklarının faiziyle birlikte ödenmesi talebinin yasal dayanaktan yoksun olduğundan reddi gerektiği, 685 sayılı KHK kapsamında açılan tam yargı davalarına karşı yargı yolunun kapalı olduğu, 7075 sayılı Kanun'un 10/1. maddesi gereği maddi/manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiği, 685 sayılı KHK’nın yürürlüğe girdiği tarih öncesi için hiçbir şekilde parasal/özlük hak, maddi/manevi tazminat ve faize hükmedilemeyeceği, söz konusu parasal/özlük hak ve faiz taleplerinin dava tarihinden itibaren dikkate alınabileceğine dair yerleşik Danıştay içtihatlarına aykırı taleplerin kabulünün mümkün olmadığı, dava konusu işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından, parasal/özlük hak ve faiz talebinin de reddi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ... 'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Kurulumuzun 29/01/2024 tarihli ara kararına davalı idarece verilen cevabın dosyaya sunulması üzerine, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Beşinci Dairesi kararının, davacı lehine hükmedilen maaş ve parasal haklara yürütülecek yasal faizin başlangıcına ilişkin hükmü dışındaki kısımlar yönünden, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup davalı idare tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın esastan bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, parasal hakların ödenmesinde, davacının meslekten çıkarıldığı tarihten, iptal kararı uyarınca mesleğe iade edildiği tarih arasında geçen dönemde varsa tespit edilecek çalışmaları karşılığında edindiği gelirin düşülmesi gerektiği tabiidir.
Daire kararının davacı lehine hükmedilen maaş ve parasal haklara yürütülecek yasal faizin başlangıcına ilişkin kısmına gelince;
Faiz, en genel anlamıyla, konusu bir miktar paranının ödenmesinden ibaret olan borçlarda, alacaklının bu paradan yoksun kaldığı süre içinde oluşan zararına karşılık olarak ödenen ve alacağın türüne göre oranı değişen bir bedeldir.
Hukuka aykırı işlem veya eylem nedeniyle uğranılan zararların ya da yoksun kalınan maddi ve manevi hakların karşılanması zaman içinde gecikebildiğinden, ilgililerin bu gecikmeden doğan zararının giderilmesi için 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca faiz uygulanması gerekli bulunmaktadır.
Yerleşik yargısal içtihatlara göre, hukuka aykırılığı saptanan idari işleme dayalı olarak hükmedilecek maddi ve manevi tazminata yürütülecek faizin başlangıç tarihinin, genel olarak idarenin temerrüde düştüğü tarih de olan işlem tarihi olduğu kabul edilmekle birlikte, davacı tarafından dava dilekçesinde yasal faizin başlangıç tarihinin belirtilmemesi hâlinde, iptal davasının açıldığı tarihten itibaren faize hükmedilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının dava dilekçesinde meslekten çıkarma kararı kesinleşinceye kadar ödenmeyen maaşının ve diğer parasal haklarına yasal faiz yürütülmesini istediği, ancak bunun başlangıç tarihini göstermediği, bu durumda dava açma tarihi olan 23/01/2017 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken, Daire kararında meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin tesis edildiği tarihin yasal faizin başlangıcı olarak alındığı görülmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; temyiz incelemesi sonunda Danıştayın, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Bu durumda, temyize konu Daire kararının "İnceleme ve Gerekçe" kısmının "6) Sonuç olarak" bölümünün üçüncü paragrafındaki ve hüküm fıkrasının ikinci sırasındaki "meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin tesis edildiği tarihten" ifadelerinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca, "dava tarihinden" şeklinde düzeltilerek onanması gerektiği sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle dava konusu kararların davacıya ilişkin kısmının iptaline, davacının meslekten çıkarma kararı kesinleşinceye kadar ödenmeyen maaşının ve diğer parasal haklarının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin tesis edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 11/03/2022 tarih ve E:2017/1545, K:2022/895 sayılı kararının, davacı lehine hükmedilen maaş ve parasal haklara yürütülecek yasal faizin başlangıcına ilişkin hükmü dışındaki kısımlar yönünden ONANMASINA,
3. Anılan Daire kararının "İnceleme ve Gerekçe" kısmının "6) Sonuç olarak" bölümünün üçüncü paragrafındaki ve hüküm fıkrasının ikinci sırasındaki "meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin tesis edildiği tarihten" ifadelerinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca, "dava tarihinden" şeklinde düzeltilerek ONANMASINA,
4. Kesin olarak, 16/05/2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

UYAP Entegrasyonu