DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2022/1790 E. , 2024/1100 K.
"İçtihat Metni"T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/1790
Karar No : 2024/1100
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU :Danıştay Beşinci Dairesinin 03/12/2021 tarih ve E:2017/947, K:2021/4234 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının iptaline ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 03/12/2021 tarih ve E:2017/947, K:2021/4234 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek işin esasına geçilmiş,
"Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendi uyarınca anılan suçu işlediğinin sabit olmadığı gerekçesiyle beraatine karar verildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan beraat kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları, davacının kendi beyanları ve sosyal medya paylaşımları yönünden, davacının, lise döneminde örgüte müzahir dershaneye gittiğine, üniversite döneminde örgüte ait evde kaldığına, örgüt sohbetlerine katıldığına, 2014 yılı HSK seçimlerinde örgütün sözde "bağımsız" adayının toplantısına katıldığına yönelik kendi beyanı ile sınavlara örgütün hakim-savcı sınav çalışma evlerinde hazırlandığına, 2014 yılı HSK seçimlerinde örgütün sözde "bağımsız" adayının toplantısına katıldığına yönelik tanık ifadeleri ve davacının sosyal medya paylaşımlarının birlikte değerlendirilmesi sonucunda, davacının tanık ifadeleri ile sosyal medya paylaşımlarına yönelik karşı beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararlarla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi ve özlük haklarının iadesine karar verilmesine yönelik isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:Davacı tarafından, uyuşmazlıkta 2802 sayılı Kanun ile 6087 sayılı Kanun'un uygulanması gerektiği, soruşturma yapılmadan ve savunma hakkı tanınmadan işlem tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğu, meslekten çıkarma kararının şahsına yönelik kişiselleştirme içermediği, dava konusu meslekten çıkarma kararının tesis edildiği tarih itibarıyla hakkında herhangi bir delilin bulunmadığı, sonradan ortaya çıkan delillerin bu kararı hukuka uygun hale getirmeyeceği, 667 sayılı KHK'nın 3. maddesinde yer verilen "mensubiyet", "iltisak" ve "irtibat" kavramlarının muğlak olduğu, olağanüstü hal döneminde alınan tedbirlerin bu süreçle sınırlı olarak uygulanabileceği, kalıcı ve sürekli tedbirler alınamayacağı, 667 sayılı KHK'nın yürürlük tarihinden önceki olaylara uygulanma imkanının bulunmadığı, temel hak ve özgürlüklere müdahale konusunda kanunilik, meşru amaç ve demokratik bir toplumda gerekli olma ile ölçülülük şartlarının gerçekleşmediği, meslekten çıkarma kararında anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğine yönelik herhangi bir iddianın bulunmadığı, Dairenin hangi eylem ve davranışları ile anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği hususunu kararda belirtmediği, kanunların geriye yürümezliği ilkesinin, suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin, masumiyet karinesinin, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği, indirim kazanması nedeniyle örgüte ait dershaneye gittiği, Devlet yurdunun çıkmaması ve ailesinin ekonomik durumunun kötü olması nedeniyle örgüte ait evde bir yıl kaldığı, hakimlik ve savcılık sınavlarına memleketinde ailesinin yanında hazırlandığı, bu yöndeki tanık ifadesinin gerçeği yansıtmadığı ve duyuma dayalı olduğu, diğer tanığın aleyhinde bir beyanda bulunmadığı, "…" isimli hesaptan kolay bir şekilde herkesin FETÖ'cü olarak itham edildiği, tanıdığı ve FETÖ ile ilgisi bulunmadığını bildiği kişilerin bu şekilde damgalanmasına rağmen hakkında herhangi bir araştırma yapılmamasına tepki olarak sosyal medya paylaşımını yaptığı, paylaşımı terör örgütünü övmek veya desteklemek amacıyla yapmadığı, diğer paylaşımı da, iki hakimin sırf verdikleri karardan dolayı üstelik tutuklama yasağı bulunmasına rağmen tutuklanmaları üzerine mesleki dayanışma nedeniyle yaptığı, söz konusu hakimlerin FETÖ'cü olduğunu ve baktıkları davaların içeriğini bilmediği, hakkındaki ceza yargılamasında beraat kararı verildiği, lehine tanık ifadelerinin Dairece dikkate alınmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a)Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b)Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Davacının ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendi uyarınca anılan suçu işlediğinin sabit olmadığı gerekçesiyle beraatine karar verildiği, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile reddedildiği, söz konusu kararın Yargıtay … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla bozulduğu, bozma kararı üzerine … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendi uyarınca anılan suçu işlediğinin sabit olmadığı gerekçesiyle davacının beraatine karar verildiği ve bu kararın istinaf edilmeksizin 27/09/2023 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
667 sayılı KHK uyarınca, hâkimlerin ve savcıların terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti bulunmasa da terör örgütü ile iltisaklı veya irtibatlı olmaları nedeniyle meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına yönelik işlem tesis edilebilmesi mümkündür. Nitekim dava konusu işlemler de davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu gerekçesiyle tesis edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ''kavuşan, bitişen, birleşen'', irtibatlı kavramını ise ''bağlantılı'' olarak tanımlamış, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamının yargı içtihatlarıyla belirlenebileceğini belirtmiştir. Bu kavramlar ile, kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda, kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hâl ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterlidir.
Bu itibarla, davacının silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan beraatine karar verilmiş ise de, ceza muhakemesinde terör örgütüne üye olma suçu yönünden delil olarak değerlendirilemeyecek bir kısım fiil ve davranışlar ile bunlara ilişkin bilgi ve belgeler, üstün bir kamu gücü olan yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcılar hakkında tesis edilen idari tedbir niteliğindeki işlemlerde terör örgütüne irtibat veya iltisakın sübut bulup bulmadığı yönünden örgüt üyeliğine göre farklı değerlendirilebilecektir.
Bu çerçevede, davacının terör örgütü ile iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığına yönelik yargısal denetime ilişkin işbu dava dosyasında yer verilen tespitler birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu sonucuna varıldığından bahisle verilen Danıştay Beşinci Dairesi kararı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 03/12/2021 tarih ve E:2017/947, K:2021/4234 sayılı kararının ONANMASINA,
3. 16/05/2024 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!