Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2023/11557 E. , 2024/2909 K.
"İçtihat Metni"T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2023/11557
Karar No : 2024/2909
DAVACI : … Derneği
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : .. Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk …
DAVANIN KONUSU : 05/03/2022 tarih ve 31769 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesiyle Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmeliğin 7. maddesine eklenen 3. fıkranın (ç) bendinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Geleneksel avcılık yönteminin mevzuatla tanımlı bir faaliyet olmadığı, geleneksel yöntemlerin tanımın ve sınırı açıkça belirlenmezse, vahşi avcılık yönteminin önü açık bırakılırsa korunan alanın sınırsızca üretim yapılan alanlara dönüşeceği ileri sürülmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI : Bölge Komisyonu izni olmadan hiç bir faaliyete izin verilmeyeceği, her bir alan özelinde ayrı değerlendirme yapıldığı, dalyan ve lagün ekosistemlerinde doğal dengenin devamlılığının sağlanması amacıyla söz konusu düzenlemenin yapıldığı savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI : Elif Emel ÇELİK
DÜŞÜNCESİ : Dava, Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmeliğin 7. maddesine eklenen üçüncü fıkranın (ç) bendine ilişkin olarak 05.03.2022 tarihli, 31769 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin iptali istemiyle açılmıştır.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 3. maddesinde, sit, "Tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu sosyal yaşama konu olmuş veya önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli alanlardır." olarak, Doğal (tabii) sit, "Jeolojik devirlere ait olup, ender bulunmaları nedeniyle olağanüstü özelliklere sahip yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlardır." olarak tanımlanmış, 7. maddesinde, " Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespiti, Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde ilgili ve faaliyetleri etkilenen kurum ve kuruluşların görüşü alınarak yapılır. Yapılacak tespitlerde, kültür ve tabiat varlıklarının tarih, sanat, bölge ve diğer özellikleri dikkate alınır. Devletin imkanları gözönünde tutularak, örnek durumda olan ve ait olduğu devrin özelliklerini yansıtan yeteri kadar eser, korunması gerekli kültür varlığı olarak belirlenir. Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitler koruma bölge kurulu kararı ile tescil olunur." hükmü yer almıştır.
Anılan Kanun uyarınca çıkarılan Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 728 sayılı Doğal (Tabii) Sitler, Koruma Ve Kullanma Koşulları İle İlgili İlke Kararında ise doğal sit, "Jeolojik devirlerle, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait olup, ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlardır." olarak tanımlanmış, doğal sitlerin derecelendirilmesi yapılmış, bu derecelere göre doğal sitlerin koruma ve kullanma koşullarına ilişkin esaslar belirlenmiştir.
Mevzuat değişikliği ile doğal sitlerle ilgili görev ve yetkiler Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına geçmiş, 2863 sayılı Kanunun Ek 1. maddesinde, "Taşınır tabiat varlıkları hariç tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları ile ilgili olarak bu Kanunda öngörülen iş, işlem ve kararlar bakımından görevli ve yetkili bakanlık, Çevre ve Şehircilik Bakanlığıdır. Tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları ile ilgili hususlarda karar almak ve bu Kanunda öngörülen diğer iş ve işlemlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yardımcı olmak üzere; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı merkez teşkilatı bünyesinde...Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu ve taşrada...Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu teşkil edilir. Bu komisyonların iş, işlem ve kararları konusunda, bu Kanunun Koruma Yüksek Kurulu ve koruma bölge kurulları ile ilgili hükümleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca alınan ilke kararları çerçevesinde kıyasen uygulanır. Bu Kanunda Koruma Yüksek Kurulunca alınması öngörülen kararlar, tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları bakımından Koruma Merkez Komisyonunca, koruma bölge kurullarınca alınması öngörülen kararlar koruma bölge komisyonlarınca alınır ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayıyla yürürlüğe konulur. Bu Kanunda ve diğer mevzuatta tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları bakımından Koruma Yüksek Kuruluna ve koruma bölge kurullarına yapılan atıflar ilgisine göre Koruma Merkez Komisyonuna ve koruma bölge komisyonlarına yapılmış sayılır ve ilgili maddelerde geçen Koruma Yüksek Kurulundan Koruma Merkez Komisyonu ve koruma bölge kurullarından koruma bölge komisyonları anlaşılır...Tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları ile ilgili iş, işlem ve kararlara ilişkin usul ve esaslar ile bu konularda görev yapacak komisyonların teşkili, çalışma usul ve esasları Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hazırlanan yönetmelikle düzenlenir." hükmü yer almıştır.
Anılan hükümler uyarınca 19/07/2012 tarihli, 28358 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik çıkarılmıştır.
Yönetmelikte, doğal sit; jeolojik devirlere ait olup ender bulunmaları nedeniyle olağanüstü özelliklere sahip yer üstünde, yeraltında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlar olarak tanımlanmış ve doğal sit alanlarının tespit ve tesciline ilişkin yeni kriterler belirlenmiştir. Doğal sit alanları, kesin korunacak hassas alanlar, nitelikli doğal koruma alanları ve sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları olarak üç kategoriye ayrılmış ve bu alanlara ilişkin tanımlamalar ile bu alanların ayırt edici özelliklerine yer verilmiştir.
Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrasında, kesin korunacak hassas alanlar, "Bölgesel, ulusal veya dünya ölçeğinde olağanüstü ekosistemlerin, türlerin, habitat ve jeolojik jeomorfolojik özelliklerin korunduğu, genel olarak insan etkisi olmadan meydana gelmiş, insan faaliyetleri sonucu bozulma veya tahrip olma riski yüksek olan alanlar" olarak tanımlanmış, "Kesin Korunacak Hassas Alanların Ayırt Edici Özellikleri" başlıklı 7. maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(3) Bu alanlarda, kesin yapı yasağı olmakla birlikte faaliyetlerin niteliğine, içeriğine ve zorunluluk haline ilişkin Bölge Komisyonları tarafından yapılacak değerlendirmeye göre;
a)Kamu menfaati gereği zorunluluk arz eden hallerde mevcut yol güzergâhı kullanılması koşuluyla atıksu, içme suyu, doğal gaz ve elektrik hatları,
b) Ulusal güvenlik için zaruret arz eden tesisler,
c)Orman yangın yolu açılmasına, ormanların bakım ve onarımına, biyotik zararlılarla ve abiyotik (yangın, sel, fırtına) etkenlerle mücadele edilmesine yönelik çalışmalar,
ç)Dalyan ve lagün ekosistemlerinde doğal dengenin devamlılığının sağlanması amacıyla ilgili kamu kurum görüşleri doğrultusunda ve herhangi bir yapı yapılmamak şartıyla alanın özelliğinden kaynaklanan geleneksel avcılık yöntemleriyle yapılan balıkçılık faaliyetleri,
yapılabilir.”
Anayasa'nın 90. maddesi gereği usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerden olan UNESCO “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme” gereğince idarelerin, kültürel ve doğal mirasın saptanması, korunması, muhafazası, teşhiri ve gelecek kuşaklara iletilmesini sağlama görevi bulunmaktadır.
Eklenen 3. fıkrada, kesin yapı yasağı olmakla birlikte ifadesinden sonra bölge komisyonunun izniyle yapı yasağına istisna getirilmekte, atıksu, içme suyu, doğal gaz ve elektrik hatları, ulusal güvenlik için zaruret arz eden tesisler yapılmasına, orman yangın yolu açılmasına ve dalyan ve lagün ekosistemlerinde, geleneksel balıkçılık yöntemiyle, balıkçılık faaliyetlerine izin verilmektedir.
Bölgesel, ulusal veya dünya ölçeğinde olağanüstü ekosistemlerin, türlerin, habitat ve jeolojik jeomorfolojik özelliklerin korunduğu, genel olarak insan etkisi olmadan meydana gelmiş, insan faaliyetleri sonucu bozulma veya tahrip olma riski yüksek olan ve gerektiğinde insanların bölgeye girişlerinin engellendiği, kesin korunacak hassas alan olan dalyan ve lagün ekosistemlerinde, bölge komisyonu kararıyla balıkçılık faaliyetlerine izin verilmesinin koruma ilkeleri ile bağdaşmadığı görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu edilen Yönetmelikle, Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmeliğin 7. maddesine eklenen 3. fıkranın (ç) bendinin iptalinin gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY:
05/03/2022 tarih ve 31769 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesiyle Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmeliğin 7. maddesine eklenen 3. fıkranın (ç) bendinin iptali istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun ilk halinde, doğal sit kavramı tanımlanmamış ise de, aynı Kanun uyarınca sit niteliğindeki alanların koruma ve kullanma koşullarını belirleme konusunda yetkili kılınan Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 728 sayılı Doğal (Tabii) Sitler, Koruma ve Kullanma Koşulları ile İlgili İlke Kararı'nda doğal sit, "Jeolojik devirlerle, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait olup, ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlardır." şeklinde tanımlanmış; doğal sitlerin tespitine, koruma ve kullanma koşullarına ilişkin usul ve esaslar da aynı İlke Kararı ile belirlenmiştir.
17/08/2011 tarih ve 28028 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 648 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile doğal sitler konusunda köklü değişikliklere gidilmiş ve anılan KHK ile 2863 sayılı Kanun'un "tanımlar ve kısaltmalar" başlıklı 3. maddesine eklenen fıkra ile doğal sit; "jeolojik devirlere ait olup, ender bulunmaları nedeniyle olağanüstü özelliklere sahip yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlardır." şeklinde tanımlanmıştır.
Yine 648 sayılı KHK ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na eklenen Ek 4. madde ile, doğal sitlerle ilgili olarak, 2863 sayılı Kanundan kaynaklanan yetki ve görevler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile bu Bakanlığın bünyesinde kurulan Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu'na devredilmiş ve aynı KHK ile 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen 13/A maddesi ile, Bakanlık bünyesinde Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü kurulmuş, ayrıca 644 sayılı KHK'ya eklenen geçici 6. madde ile de, tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları ile ilgili iş, işlem ve kararlara ilişkin usul ve esaslar ile bu konularda görev yapacak komisyonların teşkili ve çalışma usul ve esaslarının Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
Anılan hükümler uyarınca çıkarılan ve 19/07/2012 tarih ve 28358 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelikle doğal sit alanlarının tespit ve tesciline ilişkin yeni kriterler belirlenmiş, bu alanlar, kesin korunacak hassas alanlar, nitelikli doğal koruma alanları ve sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları olarak üç kategoriye ayrılmış ve bu alanlara ilişkin tanımlamalar ile bu alanların ayırt edici özelliklerine yer verilmiştir.
Bu kapsamda, Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik'in "Tanımlar ve Kısaltmalar" başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının (o) bendinde "Kesin Korunacak Hassas Alanlar", "Bölgesel, ulusal veya dünya ölçeğinde olağanüstü ekosistemlerin, türlerin, habitat ve jeolojik jeomorfolojik özelliklerin korunduğu, genel olarak insan etkisi olmadan meydana gelmiş, insan faaliyetleri sonucu bozulma veya tahrip olma riski yüksek olan alanlar" olarak tanımlanmış, "Kesin Korunacak Hassas Alanların Ayırt Edici Özellikleri" başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasında ise, "Kaynak değerlerinin korunması için; alan kullanımı ve alana tüm etkilerin sınırlandırıldığı, gerektiğinde insanların bölgeye girişlerinin engellendiği, bilimsel araştırmalar, eğitim ya da çevresel izleme amacıyla özel önlemler alınarak korunacak kara, su, deniz alanları olup, Cumhurbaşkanı kararı ile ilan edilerek yapı yasağı getirilen mutlak korunması gereken alanlardır." hükmüne yer verilmiş iken, dava konusu edilen değişiklik ile “Kaynak değerlerinin” ibaresi “Kesin korunacak hassas alanlar; kaynak değerlerinin” olarak, “bilimsel araştırmalar” ibaresi “bilimsel araştırma” olarak, “edilerek yapı yasağı getirilen” ibaresi “edilen” olarak değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(3) Bu alanlarda, kesin yapı yasağı olmakla birlikte faaliyetlerin niteliğine, içeriğine ve zorunluluk haline ilişkin Bölge Komisyonları tarafından yapılacak değerlendirmeye göre;
a)Kamu menfaati gereği zorunluluk arz eden hallerde mevcut yol güzergâhı kullanılması koşuluyla atıksu, içme suyu, doğal gaz ve elektrik hatları,
b) Ulusal güvenlik için zaruret arz eden tesisler,
c)Orman yangın yolu açılmasına, ormanların bakım ve onarımına, biyotik zararlılarla ve abiyotik (yangın, sel, fırtına) etkenlerle mücadele edilmesine yönelik çalışmalar,
ç)Dalyan ve lagün ekosistemlerinde doğal dengenin devamlılığının sağlanması amacıyla ilgili kamu kurum görüşleri doğrultusunda ve herhangi bir yapı yapılmamak şartıyla alanın özelliğinden kaynaklanan geleneksel avcılık yöntemleriyle yapılan balıkçılık faaliyetleri,
yapılabilir.” şeklinde değiştirilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu edilen söz konusu Yönetmeliğin 7. maddesine eklenen 3. fıkranın (ç) bendi, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile iddia ve savunmaların birlikte incelenip değerlendirilmesi neticesinde; bahsi geçen düzenlemede, konuya ilişkin yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerine aykırılık bulunmadığı, söz konusu koruma alanlarında yapılacak olan faaliyetlerin niteliğine, içeriğine ve zorunluluk haline ilişkin Bölge Komisyonları tarafından yapılacak değerlendirmeden sonra faaliyetlerin yapılabileceğinin düzenlendiği görülmekte olup, düzenlemenin amacının ekosistemde doğal dengenin devamlılığının sağlanması olduğu, yapı yapılmamasına ve alanın özelliğine göre sadece geleneksel avcılık yöntemleriyle yapılacak bir balıkçılık faaliyetine izin verileceğine ilişkin yeterli kısıtlamaların bulunduğu, kültür balıkçılığı benzeri bir ticari balıkçılık faaliyetinin söz konusu olmadığı, bahsi geçen kısıtlamalar incelendiğinde, geleneksel avcılık yöntemlerinden kastedilenin başta olta balıkçılığı olmak üzere çevreye hiç bir olumsuz etkisi olmayacak yöntemler olduğu, zira bunun dışında patlayıcı ya da kimyasal kullanılan veyahut çevreye zarar verebilecek başkaca bir yöntemle yapılacak bir balıkçılık faaliyetinin ekosisteme zarar vereceğinin de tabii olduğu, dolayısıyla kısıtlamalar dikkatlice incelendiğinde, düzenleme ile hedeflenen temel amacın, çevreye zararı olmayacak şekilde bölge halkı tarafından yapılacak, ticari niteliği bulunmayan, sınırlı geleneksel balıkçılık faaliyeti ile ekosistem devamlılığını sağlamak olduğunun açık olduğu, ayrıca söz konusu geleneksel avcılık faaliyetine ilişkin Bölge Komisyonları tarafından da faaliyet izni öncesi yapılacak değerlendirmelerde, düzenlemede belirlenen kısıtlamalar çerçevesinde, konunun değerlendirileceği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; belirtilen kurallarda üst normlara, kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Varsa posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra ve istemleri halinde taraflara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, 09/05/2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!