WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DANIŞTAY 4. DAIRE

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2023/11515 E.  ,  2024/2870 K.
"İçtihat Metni"T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2023/11515
Karar No : 2024/2870

DAVACI : … Organize Sanayi Bölgesi
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR :
1- … Bakanlığı
VEKİLİ: Hukuk Müşaviri …

2- … Valiliği
VEKİLİ: Av. …

DAVANIN KONUSU: Davacıya idari para cezası verilmesine ilişkin Bursa Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü'nün ... sayılı işlemi ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın 22/06/2021 tarih ve 2021/13 sayılı Marmara Deniz Havzası Eylem Planı Kapsamında Deşarj Standartlarında Kısıtlama Genelgesinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI: Mustafakemalpaşa Mermerciler Organize Sanayi Bölgesinin 1998 yılında kurulduğu, 2000 yılında 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu ile tüzel kişilik kazandığı, 2021/13 sayılı Marmara Deniz Havzası Eylem Planı Kapsamında Deşarj Standartlarında Kısıtlama Genelgesinin amacının Marmara Denizindeki kirliliğin önlenmesi olduğu, Mustafa Kemalpaşa İlçesinin Marmara Denizi'ne sınırının olmadığı, Organize Sanayi Bölgesinin faaliyet sahası içinde göl, akarsu, nehir gibi doğal kaynak sularının bulunmadığı, dolayısıyla Organize Sanayi Bölgesinin Marmara Denizinde kirliliğe neden olamayacağı, anılan Genelgenin Bursa İlinin tamamını kapsayan lafzı nedeniyle belirsizliğe neden olduğu, 2872 sayılı Çevre Kanununun 9. maddesinin (h) bendinde alıcı su ortamlarına atık su deşarjlarına ilişkin usul ve esasların Bakanlıkça çıkarılacak Yöentmelik ile belirleneceğinin düzenlenmiş olduğu, kanunun açıkça yönetmelikle düzenlenmesini öngördüğü bir hususun genelge ile düzenlenmesinin kanuna aykırı olduğu, yönetmelikle açıkça sınırları belirlenmiş çerçeve bir hüküm dahi yokken genelgeye dayanılarak idari yaptırım kararı uygulanmasının hukuka aykırı olduğu, Organize Sanayi Bölgesinin daha öncesinde mermer fabrikalarının bulunduğu sahada faaliyet göstermek üzere kurulduğu, ancak parselasyon işlemlerinin henüz tamamlanmaması nedeniyle altyapı faaliyetlerine başlanılamadığı, Organize Sanayi Bölgeleri Yönetmeliğinin 67. maddesinin 2.fıkrasına göre kirlilik tespitinin yapılabilmesi için parselasyon işlemlerinin tamamlanması, alt yapının oluşturulması ve faaliyete başlanması gerektiği, altyapı faaliyetlerinin tamamlanamaması nedeniyle her mermer fabrikasının BUSKİ ile ayrı anlaşmasının bulunduğu, atıkların BUSKİ aracılığıyla mermer sahalarından uzaklaştırıldığı, her mermer fabrikasının ayrı sayacı bulunduğu, atıksuların toprağa karışmadan vidanjör vasıtasıyla deşarj edildiği, alt yapı faaliyetleri tamamlandığında toplu bir gider deşarjı da bulunacağından buna ilişkin yasal çerçevede çevre kirliliğini önleyici gerekliliklerin yerine getirileceği, organize sanayi bölgesinden kaynaklanan herhangi bir kirliliğin söz konusu olmadığı, orgazine sanayi bölgesinde faaliyet gösteren firmaların çevre kirliliğine neden olduklarından bahisle herhangi bir yaptırımın uygulanmamış olduğu, toplu bir atık su arıtma tesisi yapımının Organize Sanayi Bölgesinin %50 kapasiteye ulaşması halinde zorunlu olacağı, %50'lik kapasite henüz tamamlanmadığı için atıksu tesisi yapılma zorunluluğunun kanunen doğmadığı, genelgenin Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliğinin 27.maddesine aykırı olduğu, aynı Yönetmeliğin 31.maddesinin (o) bendinde endüstriyel atık su standartlarının Organize Sanayi Bölgelerine uygulanamayacağının düzenlendiği, dava konusu işleme dayanak gösterilen 2872 sayılı Çevre Kanununun 20.maddesinin (g) bendinin dava konusu işleme dayanak olamayacağı, atıksu tesisi inşası için fiili imkansızlığın mevcut olduğu, bu sebeple Organize Sanayi Bölgesinin atıksu arıtma tesisi inşa edemediği ve davalı idareye bildirimde bulunulamadığı ileri sürülmektedir.

DAVALILARIN SAVUNMALARI: 1-Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; Marmara Denizinde müsilajın neden olduğu kirliliğin giderilmesi amacıyla alınacak önlemler ve yapılacak çalışmalara ilişkin olarak Marmara Denizi Eylem Planının hazırlandığı, 2021/10 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile kurulan Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kurulunun 15/06/2021 tarihli ilk toplantısında toplantı karar tutanağının 6.maddesinde Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından 15 gün içerisinde Marmara Denizi havzasında yer alan atık su arıtma tesislerinin Kimyasal Oksijen İhtiyacı deşarj standardının kısıtlanmasına yönelik mevzuat yayımlanmasına karar verildiği, bu kapsamda 2872 sayılı Çevre Kanununun 9.maddesi ile Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 38.maddesine dayanılarak hazırlanan dava konusu 2021/13 sayılı Marmara Deniz Havzası Eylem Planı Kapsamında Deşarj Standartlarında Kısıtlama Genelgesinin 22/06/2021 tarihinde yayımlandığı, yapılan çalışmalar neticesinde Boğazlar ve Susurluk Havzası dahil Marmara Denizi Hidrolojik Havzasında ve bu havzada yer alan illerden İstanbul, Bursa ve Kocaeli illerinin tamamında, sanayi ve evsel atıksu arıtma tesisleri için Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği ve Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği ekinde yer alan ve kirliliğin göstergesi olan Kimyasal Oksijen İhtiyacı parametresinde kentsel atıksularda %20 oranında kısıtlama yapıldığı, endüstriyel atıksularda ise her bir sektör için yeni bir deşarj standardı düzenlemesi yapılarak yaklaşık %50'ye kadar kısıtlamalar yapıldığı ve dava konusu genelge ile deşarj standartları oluşturulduğu, 2872 sayılı Çevre Kanununun 11.maddesi, geçici 4.maddesi, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin3. ve 43.maddeleri ile Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin 65.maddesi çerçevesinde Organize Sanayi Bölgesi Yönetimlerinin sorumluluk bölgelerinde oluşan evsel ve endüstriyel atıksuların toplanması, arıtılması ve bertaraf edilmesinden sorumlu oldukları, Organize Sanayi Bölgesinde parselasyon işlemlerinin tamamlanmasının Organize Sanayi Bölgesi içinde faaliyete geçen işletmelerden kaynaklanan atıksuların mevzuat hükümlerine uygun olarak bertaraf edilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmadığı, Çevre Kanununda, Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda ve Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinde %50'lik kapasitenin altında bulunan Organize Sanayi bölgeleri için atıksu arıtma tesisi kurulamayacağına dair istisnasi bir hükmün bulunmadığı, Mustafakemalpaşa Mermerciler Organize Sanayi Bölgesinin doğu sınırından geçen Mustafakemalpaşa çayının Ulubat Gölüne döküldüğü bu gölden çıkış yapısıyla Ulubat Çayıyla Susurluk Çayına bağlanarak Marmara Denizine döküldüğü, anılan Organize Sanayi Bölgesinde Mustafa kemalpaşa Çayına bitişik tesislerin bulunduğu, dava konusu genelgenin 2872 sayılı Çevre Kanununun 9.maddesinin (g) ve (h) bentleri ile Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 38.maddesine dayanılarak yayımlandığı, dava konusu idari para cezasının ise çevre kirliliği nedeniyle değil Organize Sanayi Bölgesi tarafından sunulması gereken proje onay belgesi veya iş termin planının sunulmasının istenilmesine rağmen sunulmamış olması nedeniyle 2872 sayılı Çevre Kanununun 20.maddesinin (g) bendi uyarınca uygulandığı, Organize Sanayi Bölgeleri Yönetmeliğinin 67. maddesinde belirtilen işlemlerin Organize Sanayi Bölgesi kanalizasyon hattına bağlanacak fabrikalar için öngörüldüğü, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 27.maddesinin dava konusu olayla ilgisinin bulunmadığı, Organize Sanayi Bölgesinde bulunan işletmelerde mermer kesiminden kaynaklanan proses atıksuyu ve evsel atıksuyun oluştuğu savunulmaktadır.
2-Bursa Valiliği tarafından; Öncelikle usule ilişkin olarak davanın süresinde açılıp açılmadığının resen incelenmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
Esasa ilişkin olarak, Mustafakemalpaşa Mermerciler İhtisas Organize Sanayi Bölgesinin doğu sınırından Mustafakemalpaşa Çayının geçtiği, Organize Sanayi Bölgesinde bu akarsuya bitişik tesislerin bulunduğu, Mustafakemalpaşa Çayının Ulubat Gölüne döküldüğü bu gölden çıkış yapısıyla Ulubat Çayı vasıtasıyla Susurluk Çayına bağlanarak Marmara Denizine ulaştığı, dava konusu genelgenin 2872 sayılı Çevre Kanununun 9.maddesinin (g) ve (h) bentleri ile Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 38.maddesine dayanılarak yayımlandığı, iptali istenilen idari yaptırım kararının çevre kirliliği nedeniyle değil davacı tarafından sunulması gereken proje onay belgesi veya iş termin planının idarenin bildirimine rağmen sunulmamış olması ve Çevre Kanununun 12.maddesinin ihlal edilmiş olması nedeniyle tesis edildiği, Organize Sanayi Bölgesi bünyesinde bulunan işletmelerde mermer kesiminden kaynaklanan proses atıksuyun ve evsel atıksuyun oluştuğu, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI: …
DÜŞÜNCESİ : Dava, davacıya 2872 sayılı Çevre Kanununun 20. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi uyarınca idari yaptırım uygulanmasına ilişkin … tarihli, … sayılı karar ile 22.06.2021 tarihinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yayımlanan, 2021/13 sayılı Marmara Deniz Havzası Eylem Planı Kapsamında Deşarj Standartlarında Kısıtlama Genelgesinin iptali istemiyle açılmıştır.
2872 sayılı Çevre Kanununun 11. maddesinin birinci fıkrasında,"Üretim, tüketim ve hizmet faaliyetleri sonucunda oluşan atıklarını alıcı ortamlara doğrudan veya dolaylı vermeleri uygun görülmeyen tesis ve işletmeler ile yerleşim birimleri atıklarını yönetmeliklerde belirlenen standart ve yöntemlere uygun olarak arıtmak ve bertaraf etmekle veya ettirmekle ve öngörülen izinleri almakla yükümlüdürler." beşinci fıkrasında, "Serbest ve/veya endüstri bölgelerinde bölge müdürlükleri, kültür ve turizm koruma ve gelişme bölgelerinde, turizm merkezlerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı veya yetkili kıldığı birimler, organize sanayi bölgelerinde organize sanayi bölgesi yönetimi, küçük sanayi sitelerinde kooperatif başkanlıkları, atıksu altyapı yönetimlerince kurulan kooperatiflerde kooperatif yönetimleri, mevcut yerleşim alanlarından kopuk olarak münferit yapılmış tatil köyü, tatil sitesi, turizm tesis alanları vb. kullanım alanlarında ise site yönetimleri veya tesis işletmecileri atıksu altyapı sistemlerinin kurulması, bakımı, onarımı ve işletilmesinden sorumludurlar." hükmü, 12. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında, "İlgililer, Bakanlığın veya denetimle yetkili diğer mercilerin isteyecekleri bilgi ve belgeleri vermek, yetkililerin yaptıracakları analiz ve ölçümlerin giderlerini karşılamak, denetim esnasında her türlü kolaylığı göstermek zorundadırlar.
İlgililer, çevre kirliliğine neden olabilecek faaliyetleri ile ilgili olarak, kullandıkları hammadde, yakıt, çıkardıkları ürün ve atıklar ile üretim şemalarını, acil durum plânlarını, izleme sistemleri ve kirlilik raporları ile diğer bilgi ve belgeleri talep edilmesi halinde Bakanlığa veya yetkili denetim birimine vermek zorundadırlar." hükmü yer almıştır.
Çevre Kanunu uyarınca çıkarılan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 38. maddesinin dördüncü fıkrasında, "Bakanlıkça bir alıcı ortamın, mevcut kullanım amaçlarının olumsuz yönde etkilenmesini önlemek veya kalitesini düzeltmek amacı ile alıcı ortama, bilimsel çalışmalar sonucu oluşturulan Havza Koruma Planı çalışması yapılıncaya kadar alıcı ortamdaki su kaynaklarının minimum debileri ve kirlilik seviyesi dikkate alınarak mevcut atıksu deşarjlarında bu Yönetmelikte öngörülen sınırların ötesinde kısıtlamalar yapılabilir." düzenlemesi bulunmaktadır.
Uyuşmazlıkta, dava konusu Genelgede, yeni yapılacak tüm atıksu arıtma tesislerinin bu Genelgede belirtilen standartlara göre tasarlanması, Genelgenin yayımı tarihinden itibaren 6 ay içerisinde proje onay işlemlerinin tamamlanması, 1 yıl içerisinde inşaat ihalesi işlemlerinin sonuçlandırılması, bu süreler de dahil olmak üzere 3 yıl içerisinde tesislerin inşaatlarının tamamlanarak işletmeye açılmasının gerektiği, Genelge ile belirlenen alıcı ortam deşarj standartlarına uyum için; atıksu arıtma tesislerinde yapılacak olan tüm iş ve işlemler dikkate alınarak ilgili atıksu altyapı yönetimlerince yukarıda belirtilen süreleri kapsayacak bir iş termin planının hazırlanarak 3 hafta içerisinde Bakanlığa bildirilmesi gerektiği belirtilmiş, davacıya KEP üzerinden tebliğ edilen 04.11.2021 tarihli Bursa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü yazısı ile anılan yazının tebliğinden itibaren Genelgede yazılı süreler dikkate alınarak Organize Sanayi Bölgesine ait atıksu arıtma tesisi kurulumu ve devreye alınması işlemlerinin uygulanması ve Valiliğe bilgi verilmesi istenilmiş, 21.03.2022 tarihli Denetim Tutanağı düzenlenmiş ve yapılan denetimde, davacı Organize Sanayi Bölgesi içinde atıksu arıtma tesisinin bulunmadığı, atıksu arıtım tesisi kurulumu işlemlerine başlanmadığının tespit edildiği ve atıksu arıtım tesisine ait proje onayının ibraz edilemediği nedeniyle diğer dava konusu olan 22.03.2022 tarihli idari yaptırım kararı alınmıştır.
Marmara Denizinde müsilajın neden olduğu kirliliğin giderilmesine yönelik alınacak önlemler ve yapılacak çalışmalara ilişkin olarak Marmara Denizi Eylem Planının hazırlandığı, bu kapsamda Boğazlar ve Susurluk Havzası dahil Marmara Denizi Hidrolojik Havzasında ve İstanbul, Bursa, Kocaeli illerinin tamamında uygulanmak üzere atıksu ile ilgili standartların belirlendiği ve Genelgede belirtilen sürelerde iş ve işlemler tamamlanarak atıksu arıtma tesislerinin yenilenmesi, kurulmasına ilişkin dava konusu Genelgenin Çevre Kanununun 9. maddesi ve yine anılan Kanun uyarınca çıkarılan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği uyarınca yayımlandığı anlaşıldığından dava konusu anılan Genelgede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Organize sanayi bölgelerinde, organize sanayi bölgeleri yönetimleri, atıksu altyapı sistemlerinin kurulması, bakımı, onarımı ve işletilmesinden sorumlu olduğundan, anılan Genelgede belirtilen sürelerde atıksu altyapı tesisinin kurulup işletmeye açılmasına yönelik iş termin planını sunamayan veya atıksu arıtma tesisi projesi onay başvurusu yapmayan ve böylece Çevre Kanununun 12. maddesini ihlal eden davacıya, yetkili idarece, idari yaptırım kararı uygulanmasında da hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince duruşma için taraflara önceden bildirilen 08/05/2024 tarihinde, davacı vekili Av. …'ın geldiği, davalı idarelerden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı vekili Av. …'in geldiği, diğer davalı idare Bursa Valiliği vekili Av. …'ın gelmediği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Davacıya idari para cezası verilmesine ilişkin Bursa Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü'nün … sayılı işlemi ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın 22/06/2021 tarih ve 2021/13 sayılı Marmara Deniz Havzası Eylem Planı Kapsamında Deşarj Standartlarında Kısıtlama Genelgesinin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması" başlıklı 56. maddesinde, "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir." hükmüne yer verilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 1. maddesinde, Kanun'un amacı, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak olarak kabul edilmiş; 2. maddesinde, sürdürülebilir çevre "Gelecek kuşakların ihtiyaç duyacağı kaynakların varlığını ve kalitesini tehlikeye atmadan, hem bugünün hem de gelecek kuşakların çevresini oluşturan tüm çevresel değerlerin her alanda (sosyal, ekonomik, fiziki vb.) ıslahı, korunması ve geliştirilmesi süreci..." olarak; sürdürülebilir kalkınma ise "Bugünkü ve gelecek kuşakların, sağlıklı bir çevrede yaşamasını güvence altına alan çevresel, ekonomik ve sosyal hedefler arasında denge kurulması esasına dayalı kalkınma ve gelişme" olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun "Çevrenin korunması" başlıklı 9. maddesinin (g) bendinde; "Doğal kaynakların ve varlıkların korunması, kirliliğinin ve tahribatının önlenmesi ve kalitesinin iyileştirilmesi için gerekli idarî, hukukî ve teknik esaslar Bakanlık tarafından belirlenir." hükmüne, (h) bendinde; "Ülkenin deniz, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının ve su ürünleri istihsal alanlarının korunarak kullanılmasının sağlanması ve kirlenmeye karşı korunması esastır. Atıksu yönetimi ile ilgili politikaların oluşturulması ve koordinasyonunun sağlanması Bakanlığın sorumluluğundadır.(...) Alıcı su ortamlarına atıksu deşarjlarına ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir." hükmüne, "İzin alma, arıtma ve bertaraf etme yükümlülüğü" başlıklı 11.maddesinin 1.fıkrasında; "Üretim, tüketim ve hizmet faaliyetleri sonucunda oluşan atıklarını alıcı ortamlara doğrudan veya dolaylı vermeleri uygun görülmeyen tesis ve işletmeler ile yerleşim birimleri atıklarını yönetmeliklerde belirlenen standart ve yöntemlere uygun olarak arıtmak ve bertaraf etmekle veya ettirmekle ve öngörülen izinleri almakla yükümlüdürler." hükmüne, 5.fıkrasında; "Serbest ve/veya endüstri bölgelerinde bölge müdürlükleri, kültür ve turizm koruma ve gelişme bölgelerinde, turizm merkezlerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı veya yetkili kıldığı birimler, organize sanayi bölgelerinde organize sanayi bölgesi yönetimi, küçük sanayi sitelerinde kooperatif başkanlıkları, atıksu altyapı yönetimlerince kurulan kooperatiflerde kooperatif yönetimleri, mevcut yerleşim alanlarından kopuk olarak münferit yapılmış tatil köyü, tatil sitesi, turizm tesis alanları vb. kullanım alanlarında ise site yönetimleri veya tesis işletmecileri atıksu altyapı sistemlerinin kurulması, bakımı, onarımı ve işletilmesinden sorumludurlar." hükmüne, "Denetim, bilgi verme ve bildirim yükümlülüğü" başlıklı 12. maddesinin 3. ve 4. fıkralarında; "İlgililer, Bakanlığın veya denetimle yetkili diğer mercilerin isteyecekleri bilgi ve belgeleri vermek, yetkililerin yaptıracakları analiz ve ölçümlerin giderlerini karşılamak, denetim esnasında her türlü kolaylığı göstermek zorundadırlar. İlgililer, çevre kirliliğine neden olabilecek faaliyetleri ile ilgili olarak, kullandıkları hammadde, yakıt, çıkardıkları ürün ve atıklar ile üretim şemalarını, acil durum plânlarını, izleme sistemleri ve kirlilik raporları ile diğer bilgi ve belgeleri talep edilmesi halinde Bakanlığa veya yetkili denetim birimine vermek zorundadırlar." hükmüne, "İdari nitelikteki cezalar" başlıklı 20. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde; "12 nci maddede öngörülen bildirim ve bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere 6.000 Türk Lirası idarî para cezası verilir." hükmüne, geçici 4.maddesinde; "Atıksu arıtma ve evsel nitelikli katı atık bertaraf tesisini kurmamış belediyeler ile, halihazırda faaliyette olup, atıksu arıtma tesisini kurmamış organize sanayi bölgeleri, diğer sanayi kuruluşları ile yerleşim birimleri, bu tesislerin kurulmasına ilişkin iş termin plânlarını bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde Bakanlığa sunmak ve aşağıda belirtilen sürelerde işletmeye almak zorundadır. İşletmeye alma süreleri, iş termin plânının Bakanlığa sunulmasından itibaren; belediyelerde nüfusu, 100.000’den fazla olanlarda 3 yıl, 100.000 ilâ 50.000 arasında olanlarda 5 yıl, 50.000 ilâ 10.000 arasında olanlarda 7 yıl, 10.000 ilâ 2.000 arasında olanlarda 10 yıl, organize sanayi bölgeleriyle bunların dışında kalan endüstri tesislerinde ve atıksu üreten her türlü tesiste 2 yıldır." yer verilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanununun 8., 9., 11.,, 12., 15., ve 20. maddeleri ile 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 97., 103. ve 104. maddelerine dayanılarak hazırlanan ve 31/012/2004 tarih ve 25687 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin "Amaç ve Kapsam" başlıklı 1.maddesinde; "Bu Yönetmeliğin amacı, Ülkenin yeraltı ve yerüstü su kaynakları potansiyelinin korunması ve en iyi bir biçimde kullanımının sağlanması için, su kirlenmesinin önlenmesini sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu bir şekilde gerçekleştirmek üzere gerekli olan hukuki ve teknik esasları belirlemektir. Bu Yönetmelik, su kalitesinin korunmasına ilişkin planlama esasları ve yasaklarını, atıksuların boşaltım ilkelerini ve boşaltım izni esaslarını, atıksu altyapı tesisleri ile ilgili esasları ve su kirliliğinin önlenmesi amacıyla yapılacak izleme ve denetleme usul ve esaslarını kapsar." hükmüne yer verilmiş, 3.maddesinde; "Atıksu altyapı tesisleri: Evsel ve/veya endüstriyel atıksuları toplayan kanalizasyon sistemi ile atıksuların arıtıldığı ve arıtılmış atıksuların nihai bertarafının sağlandığı sistem ve tesislerin tamamı" olarak, "Atıksu altyapı tesisleri yönetimi: Mahallin en büyük mülki amirinin bilgi, denetim ve gözetimi altında atıksu altyapı tesislerinin inşası, bakımı ve işletilmesinden sorumlu olan,(...) organize sanayi bölgelerinde organize sanayi bölgesi yönetimi" olarak tanımlanmıştır.
Aynı Yönetmeliğin "Alıcı ortama doğrudan boşaltım" başlıklı 27.maddesinin 3.fıkrasında; "Herhangi bir faaliyet sonucunda doğal olarak kendiliğinden çıkan suları, herhangi bir amaç için kullanmadan alıcı ortama deşarj eden ve alıcı ortamdaki suyun kalitesini olumsuz yönde değiştirmediğini belgeleyenler, bu kapsama giren su miktarı için deşarj standartlarını ihlal etmemiş sayılır ve atıksu konulu çevre izninden muaf tutulurlar..." hükmüne, "Endüstriyel Atıksu Deşarj Standartları" başlıklı 31.maddesinde; " Endüstriler üretim tiplerine göre gruplandırılmış ve onaltı tane sektör oluşturulmuştur. Bu sektörlere giren tesislerden tamamen kuru tipte çalışanlar için Tablo 5-20 arasındaki atıksu standartları uygulanmaz. Bu sektörler ve sektörlerin içerdiği endüstri tipleri aşağıda verilmiştir; o) Karışık endüstriler; büyük ve küçük organize sanayi bölgeleri ve sektör belirlemesi yapılamayan diğer sanayiler." hükmüne, "Alıcı ortama atıksu deşarjı konusunda çevre iznine tabi işletmeler için genel hükümler" başlıklı 38. maddesinin 4. fıkrasında; "Bakanlıkça bir alıcı ortamın, mevcut kullanım amaçlarının olumsuz yönde etkilenmesini önlemek veya kalitesini düzeltmek amacı ile alıcı ortama, bilimsel çalışmalar sonucu oluşturulan Havza Koruma Planı çalışması yapılıncaya kadar alıcı ortamdaki su kaynaklarının minimum debileri ve kirlilik seviyesi dikkate alınarak mevcut atıksu deşarjlarında bu Yönetmelikte öngörülen sınırların ötesinde kısıtlamalar yapılabilir. (Değişik ibare:RG-17/12/2022-32046) Yerüstü Su Kalitesi Yönetmeliğinin eklerinde yer alan limit değerler dikkate alınarak yapılacak hesaplamalar sonucunda atıksu deşarj limitlerinde gerekli oranda kısıtlama yapılır. Yapılan kısıtlamalar tebliği tarihinden itibaren oniki ay içerisinde faaliyet sahibi tarafından gerçekleştirilir." hükmüne, "Atıksu Toplama ve Bertaraf Yükümlülüğü" başlıklı 43.maddesinin 1.fıkrasında; "Atıksu altyapı tesisleri yönetimleri, Çevre Kanununun 11 inci maddesi uyarınca, sorumluluk bölgelerinde oluşan atıksuların toplanması, iletilmesi ve bertaraf edilmesi işlemlerini yerine getirirler. Bu yönetimler, toplanan atıksuların bu Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde bertarafı ile yükümlüdür." hükmüne yer verilmiştir.
Organize sanayi bölgelerinin kuruluş, yapım ve işletilmesi esaslarını düzenlemek amacıyla hazırlanan ve 15/04/2000 tarih ve 24021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Alt yapı tesisleri kurma, kullanma ve işletme hakkı" başlıklı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 20. maddesinde; "OSB’lerin ihtiyacı olan elektrik, su, kanalizasyon, doğalgaz, arıtma tesisi, yol, haberleşme, spor tesisleri gibi altyapı ve genel hizmet tesislerini kurma ve işletme, kamu ve özel kuruluşlardan satın alarak dağıtım ve satışını yapma hakkı sadece OSB’nin yetki ve sorumluluğundadır.(...) OSB’de yer alan kuruluşlar, altyapı ihtiyaçlarını OSB’nin tesislerinden karşılamak zorundadır. OSB’nin izni olmaksızın altyapı ihtiyaçları başka bir yerden karşılanamaz ve bu amaçla münferiden tesis kurulamaz." hükmüne yer verilmiştir.
Organize sanayi bölgelerinin kuruluşu, yapımı ve işletilmesi ile Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşunun kuruluş ve faaliyetlerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 385. ve 390. maddeleri ile 12/4/2000 tarih ve 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 27. maddesine dayanılarak hazırlanan ve 02/02/2019 tarih ve 30674 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin "Müteşebbis heyet ve genel kurulun görev ve yetkileri" başlıklı 23. maddesinde; "(1) Müteşebbis heyetin ve genel kurulun görev ve yetkileri şunlardır: h) (Değişik:RG-3/7/2020-31174) OSB’nin ihtiyacı olan(...) arıtma tesisi (...) kurulması ve benzeri konularda karar almak, bu konuları da içeren OSB’nin yatırım programlarını, yeni yatırımları ve bütçesini onaylamak ve bu yatırımların gerçekleşmesi için gerekli ihale ve satın alma usul ve esaslarını belirlemek." hükmüne, "Atık su yönetimi, atık su arıtma tesisi ilk yatırım ve işletme maliyeti" başlıklı 66. Maddesinde; "(1) OSB yönetimleri; mahallin en büyük mülki amirinin bilgi, denetim ve gözetimi altında 31/12/2004 tarihli ve 25687 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği koşullarına uyulması kaydı ile atık su altyapı tesislerinin inşası, bakımı ve işletilmesinden sorumludur." hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; Marmara Denizinde meydana gelen kirliliğin azaltılması amacıyla hazırlanan Marmara Denizi Eylem Planı doğrultusunda 2021/10 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile kurulan Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kurulunun 15/06/2021 tarih ve 1 sayılı toplantısında Marmara Denizi Havzasında yer alan atıksu arıtma tesislerinin Kimyasal Oksijen İhtiyacı Deşarj standartlarının kısıtlanması yönünde alınan karar ve yapılan çalışmalar kapsamında yayımlanan dava konusu "Marmara Denizi Eylem Planı Kapsamında Deşarj Standartlarında Kısıtlama Genelgesi"nde belirtilen süreler dikkate alınmak suretiyle Organize Sanayi Bölgesine ait atık su arıtma tesisi kurulumu ve devreye alınmasına ilişkin işlemlerin gerçekleştirilerek bilgi verilmesinin … tarih ve … sayılı Bursa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü yazıyla davacıya bildirildiği, davacı Organize Sanayi Bölgesinde 21/03/2022 tarihinde yapılan denetimde Organize Sanayi Bölgesi alanı içinde herhangi bir atıksu arıtma tesisi olmadığının aynı tarihli denetim tutanağı ve rapor ile tespit edildiği, denetimi gerçekleştiren davalı idare personelince hazırlanan aynı tarihli raporda; … tarih ve … sayılı Bursa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü yazısıyla bildirilmesine rağmen yapılan denetimde organize sanayi bölgesine ait atıksu arıtma tesisi proje onay işlemlerine ve/veya inşaat işlemlerine başlanılmamış olduğu tespitine yer verildiği ve atıksu arıtma tesisi proje onayı ibraz edilmeyerek 2872 sayılı Çevre Kanununun 12.maddesinin ihlal edilmiş olduğundan bahisle aynı Kanunun 20.maddesinin (g) bendi uyarınca davacıya idari yaptırım uygulanması gerektiği yolunda kanaat bildirildiği, bunun üzerine dava konusu Bursa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı idari yaptırım kararıyla 2872 sayılı Çevre Kanununun 12.maddesinin ihlal edilmiş olduğundan bahisle aynı Kanunun 20.maddesinin (g) bendi uyarınca davacıya 32.855,00-TL idari para cezası uygulandığı, söz konusu idari yaptırım kararıyla dayanağı "Marmara Denizi Eylem Planı Kapsamında Deşarj Standartlarında Kısıtlama Genelgesi"nin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
a) Genelge yönünden;
Uyuşmazlıkta, 2872 sayılı Kanunun 9.maddesinin (g) ve (h) bentleri ile Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 38.maddesine dayanılarak hazırlanan dava konusu genelgede, Boğazlar ve Susurluk Havzası dahil Marmara Denizi Hidrolojik Havzasında ve bu havzada yer alan illerden İstanbul, Bursa ve Kocaeli illerinin tamamında sanayi ve evsel atıksu arıtma tesislerinde (bu kapsama organize sanayi bölgeleri atıksu arıtma tesisleri dahildir) arıtılan atıksuların alıcı ortama deşarjında, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği ve Kentsel Atıksu Arıtma Arıtımı Yönetmeliği ekinde yer alan ve kirliliğin göstergesi olduğu belirtilen Kimyasal Oksijen İhtiyacı parametresinde kısıtlama yapıldığı, ayrıca Genelge ekinde yer alan alıcı ortam standartlarına uyum için süre verildiği, bu kapsamda yeni yapılacak atıksu arıtma tesislerinin bu standartlara göre tasarlanması, Genelgenin yayımlandığı tarihten itibaren 6 ay içerisinde proje onay işlemlerinin tamamlanması, 1 yıl içerisinde inşaat ihalesi işlemlerinin sonuçlandırılması, bu süreler de dahil olmak üzere 3 yıl içerisinde tesislerin inşaatlarının tamamlanarak işletmeye açılmasının, Genelge ile belirlenen alıcı ortam deşarj standartlarına uyum için; atıksu arıtma tesislerinde yapılacak olan tüm iş ve işlemler dikkate alınarak ilgili atıksu altyapı yönetimlerince yukarıda belirtilen süreleri kapsayacak bir iş termin planının hazırlanarak 3 hafta içerisinde Bakanlığa bildirilmesinin gerektiği düzenlenmiştir.
Başta İstanbul olmak üzere yoğun nüfus barındıran, sanayi ve tarımsal faaliyetlerin yoğun olarak yürütüldüğü kentlerin kıyıdaş olduğu Marmara Denizinin biyolojik çeşitliliği üzerinde anılan faaliyetler nedeniyle meydana gelen tahribatının azaltılması, biyoçeşitliliğinin korunması ve sürdürülebilirliliğinin sağlanarak gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla Kanunun verdiği yetki ve belirlediği sınırlar içinde, normlar hiyerarşisine uygun olarak tesis edilen dava konusu Genelgede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
b) Dava konusu işleme gelince;
Uyuşmazlıkta, 2872 sayılı Çevre Kanunu, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu ve Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin yukarıda yer verilen hükümlerinden Organize Sanayi Bölgesi içindeki atık su altyapı tesislerinin inşası, bakımı ve işletilmesinden sorumlu olduğu anlaşılan davacıya 2021/13 sayılı Marmara Deniz Havzası Eylem Planı Kapsamında Deşarj Standartlarında Kısıtlama Genelgesi kapsamında belirlenen alıcı ortam deşarj standartlarına uyum için atıksu arıtma tesislerinde yapılacak olan tüm iş ve işlemler dikkate alınarak ilgili atıksu altyapı yönetimlerince Genelgede belirtilen süreleri kapsayacak bir iş termin planı hazırlanarak 3 hafta içinde Bakanlığa bildirilmesi hususunun 04/11/2021 tarih ve 2121124 sayılı Bursa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü yazısıyla bildirilmesine rağmen 21/03/2022 tarihinde yapılan denetimde organize sanayi bölgesine ait atıksu arıtma tesisi proje onay işlemlerine ve/veya inşaat işlemlerine başlanılmamış olduğunun tespiti üzerine, dava konusu Bursa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünün 22/03/2022 tarih ve 3240900 sayılı idari yaptırım kararıyla 2872 sayılı Çevre Kanununun 12.maddesinin ihlal edilmiş olduğundan bahisle aynı Kanunun 20.maddesinin (g) bendi uyarınca davacıya 32.855,00-TL idari para cezası uygulandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Organize Sanayi Bölgesi içindeki atık su altyapı tesislerinin inşası, bakımı ve işletilmesinden sorumlu davacı tarafından, Marmara Deniz Havzası Eylem Planı Kapsamında Deşarj Standartlarında Kısıtlama Genelgesi kapsamında kendisine bildirilen iş ve işlemlerin verilen süre içinde yapılmamış, atıksu arıtma tesisi kurulumuna ilişkin iş termin planının hazırlanarak verilen süre içinde davalı idareye sunulmamış olduğu açık olup dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Diğer taraftan, davacının Organize Sanayi Bölgesinin atık su arıtma tesisi kurma zorunluluğunun %50 kapasitenin sağlanması halinde başlayacağına dair iddiasına; mevzuatta bu yönde bir düzenleme olmaması nedeniyle; Mustafakemalpaşa İlçesinin Marmara Denizine sınırının bulunmadığı dolayısıyla Marmara Denizinde meydana gelen kirliliğin önlenmesi amacıyla hazırlanan dava konusu Genelgenin Mustafakemalpaşa İlçesi için uygulanamayacağı, dava konusu Genelgenin ve idari yaptırım kararının bu nedenle hukuka aykırı olduğu iddiasına ise; idari yaptırım kararının fiilen çevresel kirliliğe yol açılmış olması nedeniyle değil yukarıda anılan mevzuattan kaynaklanan sorumlulukları nedeniyle ve Genelge kapsamında davacıya bildirilen hususların verilen süre içinde yerine getirilmemiş olması nedeniyle tesis edilmiş olması ayrıca Mustafakemalpaşa İlçesinde faaliyet gösteren işletmelerden kaynaklanan atıksuların Mustafakemalpaşa Çayı vasıtasıyla Marmara Denizinde kirliğe neden olma riski barındırması nedeniyle itibar edilmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı davalar için belirlenen …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 09/05/2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

UYAP Entegrasyonu