WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ANKARA 5. FIKRI VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESI

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/351 Esas - 2023/263
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/351 Esas
KARAR NO : 2023/263

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali-Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 23/09/2022
KARAR TARİHİ : 24/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/06/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali-Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 23/09/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı adına 1997’den bu yana tescilli “...” ve 2014’ten bu yana tescilli “...” ibareli yoğun şekilde kullanılan çok sayıda markalar üzerinde davacının öncelikli hak sahipliği bulunduğu; davacının 1995’te 21 “...” market ile faaliyete başladığı; davalı tarafından 25.12.2020’de tescili talep edilen “... ...” markasının, davacının itiraza mesnet markaları ile karıştırılma ihtimalinin oldukça yüksek olduğu; “...” ve “...” ibarelerinin, davacı markalarının asli unsurunu oluşturduğu; aynı ve doğrudan ilintili 19. ve 35. sınıflardaki mal ve hizmetler için yapılmış olan “... ...” markasının, “...” ve “...” ibaresini aynı şekilde asli unsur olarak içererek yazılış, okunuş, görsel, işitsel ve tertip tarzı itibariyle ayırt edilemeyecek derecede benzerlik yarattığı; başvuru konusu markada yer alan “...” harfi ve “...” ibaresi ile kelime unsurlarını destekler nitelikteki şekil unsurunun markaya ayırt edicilik katmadığı ve “...” ve “...” markalarından uzaklaştırmaya yetmediği, öne çıkan ve ilk heceyi oluşturan unsurun “...(S)” ibaresi olduğu ve davacı markalarıyla seri marka izlenimi yarattığı; davalının markasının tescili talep edilen 19. sınıfta yer alan “inşaat malzemeleri ve yapı taşları” emtiaları ve 19. sınıfta yer alan bu emtiaların satışına özgülenmiş 35. sınıf hizmetler için ”...” ibaresi ve şekil unsuru açıkça tanımlayıcı nitelikte olduğundan, hiçbir ayırt ediciliği ve markasal niteliği bulunmayan “...” ve “...” ibareleri ile şekil unsurunun marka benzerlik değerlendirmesinde dikkate alınmaması gerektiği; “...” markasının ... sayılı kararla tanınmış marka statüsüne kabul edildiği; önde gelen ekonomi dergilerinden ...’in 2021 yılı “...’nin ....” konulu araştırması uyarınca, davacının perakende sektöründe birinci, genel sıralamada ise ...’nin en büyük beşinci özel şirketi unvanına hak kazandığı; ... markasının, uluslarası marka değerlendirme kuruluşu ...’ın “2021 ...’nin En Değerli Markaları” konulu araştırmasına göre perakende sektöründe birinci, genel sıralamada sekizinci en değerli marka olduğu; 2021’de yurt içinde 1.124 yeni mağaza açan ..., yüzde 12 büyüme kaydederek 2021 yıl sonu itibariyle ...’de 10.489 mağaza sayısına ulaştığı; ...’in, 2021 yılı sonunda, ...'ta 2021’de 43 mağaza ve ...’da ise 300 mağazasıyla birlikte toplam 11.367 mağazaya ulaştığı; sadece ciro büyüklüğü açısından değil, 2021 yıl sonu itibariyle 3.723’ü ofis, 6.437’si depo ve 60.037’si mağazalarda olmak üzere konsolide bazda toplam 70.197 kişiye istihdam sağlayarak da öne çıkttığı; yüksek tanınmışlığı bulunan “...” VE “...” markaları ile davalı yanın markası halk tarafından ilişkilendirilecek ve davacı markalarının itibarının zedelenmesine, sulandırılmasına ve sıradanlaştırılmasına yol açacağından davalı markasının tüm hizmetler için reddi gerektiği; başvurunun davacının “... ...” ticaret ünvanı ile de iltibas yarattığı; davalı tarafından, “...” ve “...” ibareli markaları ile çok benzer olan ve doğrudan davacı ve markalarını çağrıştıran “... ...” markasının tercih edilmesinin, aynı sınıflarda aynı/doğrudan ilintili mal ve hizmetler için yapılan başvurunun iltibas riski yarattığı, haksız rekabet teşkil ettiği ve kötü niyetli olduğu öne sürülerek; ... sayılı ... kararının iptali ile ... sayılı “... ...” ibareli marka başvurusunun işlemden kaldırılmasına, tescil işlemleri tamamlanmış ise hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine kararı verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP:
Davalı ... vekili 03/10/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; ... kararıyla başvuruda kalan mal ve hizmetler bakımından yapılan inceleme sonucunda, ... numaralı "... ..." ibareli başvuruya konu marka ile ... numaralı itiraza mesnet markaların birbirinden bağımsız markalar olduğu, davalının markasının gerek tertip tarzı gerekse markasındaki şekil unsuru dikkate alındığında davacı markalarıyla aralarında herhangi bir benzerlik olmadığı, itiraza mesnet markaların benzerlik düzeyi ile çekişme konusu markaların kapsamlarında bulunan mal ve hizmetlerin benzerlik düzeyi bir arada bütün olarak değerlendirildiğinde davacı markaları ile SMK 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı; itiraz sahibinin tanınmışlık ve diğer fikri haklar veya kişi hakları gerekçeli itirazları ise, itiraz ekinde söz konusu iddiaların ispatlanamamış olduğu; kötü niyetle yapıldığı iddia edilen işaretle buna karşı öne sürülen itiraz gerekçesi markaların aynı (veya benzer) olması veya markaların benzer olduğu yönündeki iddianın, tek başına başvurunun kötü niyetle yapıldığını ispatlamayacağı öne sürülerek davanın reddi talep edilmiştir.
Davalı ..., dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediğinden, HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan ... Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği ... sayılı ... kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait ... sayılı "..." ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacıya ait ticaret unvanı ile davalı markası arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı şirkete ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, davacıya ait ticari sicil kayıt bilgileri celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren .... Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin 25.12.2020 tarihinde ... sayılı "..." ibareli 19 ve 35.sınıfta bulunan mal ve hizmetler bakımından marka tescil başvurusunda bulunduğu, marka başvurusunun 12.03.2021 tarih ve 368 sayılı ...'nde ilan edildiği, davacı şirket tarafından 05.05.2021 tarihinde SMK m.6/1, m.6/5 ve m.6/6 hükümleri kapsamında ... sayılı markalar mesnet gösterilerek yayına itiraz edildiği, davalı şirketin 28.06.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, itirazı değerlendiren ..., davacı şirketi kısmen haklı bularak SMK m.6/1 hükmü uyarınca bir kısım hizmetlerin başvurudan çıkartılmasına, tescil işlemlerinin kalan mal ve hizmetler için devam ettirilmesine karar verdiği, bu karara karşı davacının 01.02.2022 tarihinde yeniden itiraz dilekçesi ibraz ettiği, 26.07.2022 tarihinde ... yapmış olduğu incelemede ... sayılı kararı ile; itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 27.07.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından eldeki davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 25.10.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere;
Davalı markasının tesciline karar verilen 19. sınıfa konu mallar ile bu malların 35. sınıfta pazarlanması hizmetlerinin, davacının ... sayılı markasının kapsadığı 17. sınıf mallarla ve .... sayılı itiraza ve davaya mesnet markalarının kapsadığı 35. sınıf hizmetler veya 35. sınıf için seçilen mal grupları ile tamamen ilgisiz olan, aynı ihtiyacı gidermeyen, birbirini ikame etmeyen, birbiriyle rekabet etmeyen, aralarında hammadde-mamül-yarı mamül ilişkisi bulunmayan, üreticisi, tedarikçisi ve karakteristik özellikleri itibarıyla örtüşmeyen farklı mal ve hizmet niteliği taşımaktadır ve başvuru markası için tescil engeli oluşturmamaktadır.
Davalı markasının tesciline karar verilen 19. sınıfa konu mallar ile bu malların 35. sınıfta pazarlanması hizmetleri ise, davacının yenilenmeyen, itiraza ve davaya mesnet ... sayılı markalarının kapsamında olmayan, itiraza mesnet bu markalar için 35. sınıfta seçilen mal grupları ile de tamamen ilgisiz olan, aynı ihtiyacı gidermeyen, birbirini ikame etmeyen, birbiriyle rekabet etmeyen, aralarında hammadde-mamül-yarı mamül ilişkisi bulunmayan, üreticisi, tedarikçisi ve karakteristik özellikleri itibarıyla örtüşmeyen farklı mal ve hizmet niteliği taşımaktadır ve başvuru markası için tescil engeli oluşturmamaktadır.
Başvuru markasının tesciline karar verilen 35. sınıfa konu “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, ..., mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, ... veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri”, davacının yenilememiş olduğu itiraza mesnet ...sayılı markasının kapsamında olan birebir aynı hizmet niteliğindedir.
Davacının itiraza mesnet ...sayılı ... kelimesinden ibaret markasının asli, baskın ve ayırt edici unsurunun ... ibaresi olduğu, davalının "...." markasının, şekil unsuru, stilize bir tarzda yazılmış “...” harfi ve “...” ibarelerinden oluşturulmuş karma/bileşke bir marka olduğu, başvuru markasının “... ...” olarak görülüp algılanacağı dikkat alındığında; başvuru markasının bir bütün/kompozisyon markası olarak değerlendirilmesi gerektiği ve markanın tüm unsurlarının, yani şekil unsuru, stilize bir tarzda yazılmış “...” harfi ve “...” ibarelerin markada ayırt edici ayrı bağımsız rolü olan, asli, baskın ve ayırt edici unsur niteliği taşıdığı, davacı markası “...” olarak işitilirken; davalı markası “...” olarak işitileceğinden; taraf markalarının işitsel olarak benzerlik taşımadığı, davacının ... markasının veya başvuru markasının kelime unsurunu oluşturan ... ibaresinin bilinen bir anlamı olmadığı ve taraf markalarının kavramsal olarak da benzerlik taşımadığı, taraf markalarının, müştereken ... ve M harflerini ihtiva etmek dışında görsel olarak benzerlik taşımadıkları, SMK m.6/1 çerçevesinde, ... başvuru numaralı "..." ibareli başvuru markası ile davacının itiraza ve davaya mesnet ...sayılı “...” ibareli markasının, 35. sınıfa konu müşterek hizmetler bakımından potansiyel alıcılar nezdinde bırakacakları bütünsel genel izlenim yönünden görsel ve işitsel olarak karıştırılabilecek düzeyde benzerlik taşımadığı kanaatine ulaşılmıştır. Ayrıca; ...sayılı markanın, iş bu davaya konu ... karar tarihi itibariyle koruması sona erdiğinden, her halükarda söz konusu marka, iş bu davaya konu marka bakımından itiraza/hükümsüzlüğe mesnet alınamaz.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, ...’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, ...'de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
...) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, ...) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; ... markasının dava konusu markanın başvuru tarihi olan 25.12.2020 itibarıyla "Gıda Perakendeciliği Hizmetleri" bakımından tanınmışlık düzeyini koruduğu tespit edilmişse de, "..." ibareli başvuru markası ile tanınmışlık iddiasına konu ... markasının aynı veya benzer olması koşulunun karşılanmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Bu nedenle SMK m.6/5 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Ticaret unvanı, bir tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemlerinde kullandığı addır. Markalar, eşya ile işletme arasındaki ilişkiyi kurar ve farklı işletmelerin ürettiği benzer emtiayı birbirinden ayırt etmeye yarar. Buna karşılık, ticaret unvanları ise işletmenin kendisini tanımlar. Şirketlerin ticaret unvanları tescil edilirken, faaliyet alanına her türlü mal ve hizmetin yazılması mümkün olduğundan ve ticaret unvanının bu alanların hepsinde kullanma gibi bir yükümlülük bulunmadığından, ticaret unvanının fiilen kullanıldığı mal ve hizmetler bakımından, 6769 sayılı SMK'nin 6/6 maddesi anlamında sahibine öncelik hakkı sağladığının kabulü gerekmektedir. ... sayılı kararında da, önceki tarihli ticaret unvanı nedeniyle sonraki tarihli aynı/benzer markanın başvurusunun engellenebilmesi için, salt ticaret unvanına ilişkin ticari sicil kayıtlarında yer alan iştigal alanlarına bakılmaması gerektiği, ticaret unvanının fiili olarak kullanıldığı mal ve hizmetler dikkate alınmak suretiyle iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacının ticaret ünvanının ayırt edici unsuru olan "..." ibaresi ile davaya konu "...." ibareli marka arasında işaret benzerliği bulunmadığından, başkaca bir inceleme yapılmasına gerek kalmaksızın SMK m.6/6 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (...)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL'nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL'nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...'e verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 88,30 TL vekalet harcı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 456,00 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 4.251,12 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re'sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ... Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/05/2023

Katip ....
E-imza

Hakim ...
E-imza

UYAP Entegrasyonu