T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/304 Esas - 2023/283
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/304 Esas
KARAR NO : 2023/283
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali - Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 18/08/2022
KARAR TARİHİ : 31/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/06/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali - Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 18/08/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin faaliyetlerine 1995 yılında 21 mağazayla başlamış olduğu, ana ilkesinin, temel gıda ve tüketim malzemelerinin mümkün olan en uygun fiyat ve yüksek kaliteyle tüketiciye ulaştırılması olduğu, ülkenin önde gelen ekonomi dergilerinden ...’in 2021 yılı için gerçekleştirmiş olduğu “...” konulu araştırması uyarınca, perakende sektöründe birinci, genel sıralamada ise ...’nin en büyük beşinci özel şirketi unvanına hak kazanmış olduğu, uluslarası marka değerlendirme kuruluşu ...’ın “2021 yılında ...’nin .... ” konulu araştırmasına göre perakende sektöründe birinci, genel sıralamada sekizinci en değerli markası olduğu, 2021 yılında yurt içinde 1.124 yeni mağaza açan ...’in, yüzde 12 büyüme kaydederek 2021 yıl sonu itibariyle ...’de 10.489 mağaza sayısına ulaşmış olduğu, ... ve ...’da da faaliyet göstermekte olduğu, 2021 yılı sonu itibariyle ...’nin yanı sıra ... ve ...’dakilerle birlikte toplam 11.367 mağazasının bulunduğu, ... sayılı ...kararı ile “...” markasının tanınmış marka statüsünde olduğunun kabul edilmiş olduğu, müvekkil şirket adına 2001 yılından bu yana farklı tarihlerde tescilli ve yoğun şekilde kullanılan “...” ve çok sayıda “...” ibareli markaları üzerinde müvekkilinin öncelikli hak sahipliği bulunmakta olduğu, müvekkilinin ilk “...” ibareli marka tescilinden 20 yıl gibi uzun bir süre geçmesi üzerine 03.07.2021 tarihinde davalı tarafından tescili talep edilen “...” markasının müvekkilinin itiraza mesnet markalarına ayırt edilemeyecek kadar benzer olup markaların halk tarafından karıştırılma ihtimalinin oldukça yüksek olduğu, müvekkilinin markalarında yer alan “...” ibaresinin, müvekkili markalarının asli unsurunu oluşturmakta olduğu, “...” markasının müvekkili tarafından yaratılmış olup davalının başvuru konusu “...” markasının, müvekkilinin markalarının asli unsuru olan ortak “...” ibaresini aynı şekilde asli unsur olarak içererek başvuru konusu edilmek suretiyle yazılış, okunuş, görsel ve işitsel açıdan ayırt edilemeyecek derecede benzerlik yaratılmakta olduğu, davalı tarafından “...” asli unsuruna eklenen “...” ibaresinin ise markaya hiçbir surette ayırt edicilik katmadığı, markadaki öne çıkan unsurun aynı şekilde “...” ibaresi olduğu, müvekkili şirketin itiraza mesnet “...” ibareli markaları gözetildiğinde, başvuru konusu markanın müvekkilinin itiraza mesnet markalarına ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, “...” ibaresini aynen ve markanın başında içeren “...” ibaresi ile müvekkilinin hem tek başına “...” markalarıyla hem de “...” ibareli itiraza mesnet diğer markalarıyla yazılış, okunuş, görsel, işitsel ve tertip tarzı itibariyle ayırt edilemeyecek bir benzerlik yaratıldığı, markaların soldan sağa okunma ilkesi de gözetildiğinde söz konusu benzerlik riskinin kaçınılmaz olduğu ve başvuru konusu “...” ibaresi ile karşı karşıya kalan tüketicilerin dikkatini ilk çeken ibarenin “...” ibaresi olacağı, müvekkili tarafından tescil ettirilen ve uzun yıllardır yoğun şekilde kullanılarak tüketiciler nezdinde tanınmış ve yüksek ayırt ediciliği bulunan bir marka haline gelen “...” markasının davalı tarafından aynı şekilde kullanılmasının, emsal kararlar uyarınca da karıştırılma tehlikesini kaçınılmaz olarak ortaya çıkartacağının kabulü gerekmekte olduğu, müvekkilinin itiraza mesnet “...” ibareli markalarının 29. sınıfta yer alan “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” için tescilli olduğu, davalının “...” ibareli başvuru konusu markasının ise müvekkili markalarının tescilli olduğu emtialar için tescil edilmek istendiği, davalının 35. sınıfta tescili kabul edilen “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri mallarının bir araya getirilmesi” hizmetleri ise, müvekkili markalarının tescilli olduğu 29. sınıfta yer alan emtialar ile doğrudan ilintili mahiyette olduğu, birebir aynı ve doğrudan ilintili mal ve hizmetler için başvurusu yapılan ve böylece sınıflar bakımından da çakışan markaların karıştırılma ihtimali bulunduğu, müvekkili şirketin markaya yaptığı yüksek miktarlardaki yatırımlar, uzun yıllardır markanın yoğun şekildeki kullanımı ile promosyon ve tanıtım faaliyetleri neticesinde, müvekkilinin “...” markasının, tüketiciler nezdinde tanınmış ve müvekkiliyle özdeşleşmiş, ayırt ediciliği yüksek bir marka haline gelmiş olduğu, başvuru konusu “...” markasının müvekkilinin tanınmış “...” markası ile aynı ve doğrudan ilintili mallar ve hizmetler için tescil edilmek istendiği dikkate alındığında, söz konusu başvurunun iş bu dava konusu mal ve hizmetler için evleviyetle reddedilmesi gerektiği, müvekkilinin markalarına ayırt edilemeyecek derecede benzerlik yaratılmak suretiyle marka başvurusu yapılarak “...” ibareli markalarının itibarından yararlanılmaya çalışılmakta olduğu, dolayısıyla davalı tarafından, yıllardan beri tescilli çok eski tarihli müvekkili markalarındaki “...” ibaresinin birebir aynı biçimde kullanılmak suretiyle oluşturulan ”...” markasının aynı mal ve ilintili hizmetler için tesadüfen seçilmiş olduğunun düşünülemeyeceği, Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümleri bakımından da "..." marka tescil başvurusunun reddinin gerekmekte olduğu, hususlarını beyan etmekte, ... ’nun ... sayılı kararının kısmen iptali ile ... sayı ile işlem gören “...” ibareli marka başvurusunun 29. sınıftaki “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” ile 35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri” için kısmen işlemden kaldırılmasına, tescil işlemleri tamamlanmış ise kısmen hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmektedir.
CEVAP:
Davalı ... vekili 07/10/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davaya taraf markalar karşılaştırıldığında; davalı “...+...” markasının renk, yazı tipi ve kullanılan birleşik sözcük unsurundan oluşması gibi unsurlar sayesinde ayırt edicilik özelliğini kazandığının görülmekte olduğu, markada yer alan sözcük unsurunun çapraz şekilde yerleştirilmiş, ibarenin arka planına iki adet yaprak simgesi bulunan iç içe geçmiş elips şeklinde ... unsuru konumlandırılmış ve kullanılan yazı tipi ve renk unsurlarıyla markaya ayırt edicilik özelliği kazandırılmış olduğu, markanın genel görünüm itibari ile davacı markalarından oldukça farklı olduğu, markada kullanılan unsurların tamamının markanın esas unsuru olarak ele alınması gerektiği, başvuru markasının esas unsurunun “...” ibaresi olmadığı ve bu durumun da görsel, işitsel ya da anlamsal ilişki kurulmasının önüne geçtiği, zira davacı markalarının esas unsuru olan “...” ibaresinin iki hece dört harften oluşmakta olduğu, davalıya ait markanın sözcük unsurunun ise üç hece altı harften oluşan “...” ibaresi olduğu, markaların kelime uzunlukları, harf ve hece sayıları arasındaki farklılık dikkate alındığında markaların benzer olmadığı, mevcut olan farklar değerlendirildiğinde; markaların birbirlerinin serisi olarak algılanmayacağı, aralarında karıştırılma ihtimali de dahil iltibas oluşmayacağı, ayrıca davalı tarafından oluşturulan marka logosunda gerek kullanılan sözcük, renk ve diğer unsurlarla oluşturulan bütünlük ile markaya ayırt edicilik özelliği kazandırılmış olduğu, yapılan değerlendirme sonucunda; markalar arasında benzerlik ve iltibas şartlarının oluşmadığı, markaların görsel, işitsel, kavramsal ve genel görünümleri itibariyle farklı olmaları sebebiyle ilgili tüketici kitlesi nezdinde karıştırılmayacağı, birbirleriyle ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma olasılığının bulunmadığı, ... kararının hukuka uygun olduğu hususlarını beyan etmekte ve davanın reddini talep etmektedir.
Davalı ..., davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan ... Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği ... sayılı ... kararının "29.SINIF: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)" mal ve hizmetleri bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait ... sayılı "...+..." ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde dava konusu markanın yukarıda belirtilen mal ve hizmetler bakımından hükümsüz kılınmasının gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ... Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın "...+..." ibaresinin 29, 30 ve 35. sınıfta bulunan bir kısım mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 03.07.2021 tarihinde gerçekleştirdiği ... sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında ...'nca SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca kısmen reddedildiği, kalan mal ve hizmetler için başvurunun 12.08.2021 tarih ve 378 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 08.10.2021 tarihinde ... sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 hükmü kapsamında itirazda bulunduğu, yayıma yapılan itirazın ...'nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 09.03.2022 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren ...'nun ... sayılı ... kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 23.06.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 01.12.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu yapılan mal ve hizmetler; "29.SINIF: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)" şeklindedir.
Dava konusu yapılan mal ve hizmetler ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda koyu renk ile vurgulanan 29.sınıftaki emtialar; aynı, aynı tür veya benzerdir.
Dava konusu marka; yeşil renkte kare çerçeve içerisinde beyaz zemin üzerinde konumlandırılmış dış çeperi yeşil çerçeveli beyaz renkte, içi yeşil renkte elips formda ... unsurunun üst sol köşesinde iki adet küçük yaprak figüründen, söz konusu elips formdaki ... unsurunun üst kısmında yeşil çerçeveli beyaz renkteki küçük harflerle yazılmış “...” kelime unsurundan oluşmaktadır. Dava konusu marka kelime ve ... kombinasyonundan oluşan karma bir marka olmakla birlikte asli ve baskın unsuru “...” ibaresidir.
Taraf markaları “...” ibaresini ortak olarak içermekte olduğundan markaların benzer olduğu iddia edilmektedir. Ancak, davaya konu markada “...” ibaresi tek bir kelimeden oluşmakta ve bir bütün olarak esas unsur konumunda yer almaktayken, söz konusu markayı parçalara bölmek suretiyle inceleme yapmak mevzuata ve mevcut uygulamalara aykırılık teşkil edecektir.
Görsel bakımdan yapılan incelemede; dava konusu markanın 6 harfli ve 3 heceli bir kelimeden (...), davalı markalarının ise 4 harfli 2 heceli bir kelimeden (...) oluştuğu, davaya konu markanın davacı markalarında yer alan “...” ibaresini aynen içerdiği, ancak devamına “...” harflerinin eklenmiş olduğu görülmektedir. Her ne kadar davaya konu başvuruda kelimelerin ilk kısımları ortak “...” ibaresini içeriyor olsa da davaya konu markada yer alan “...” ve “...” ibarelerinin ayrı yazılmamış veya (‘), (-) gibi herhangi bir noktalama işaretiyle ayrılmamış olması nedeniyle “...” ibaresinin ilk bakışta markada kolaylıkla ayırt edilebiliyor olmadığı, diğer bir deyişle “...” ibaresinin ortalama düzeyde tüketici nezdinde “...” ibaresine “...” ibaresinin eklenmesiyle oluşturulmuş veya “...” ibaresinden türetilmiş bir ibare olarak algılanmayacağı hususları göz önüne alındığında markaların görsel bakımdan benzer olmadığı düşünülmektedir.
İşitsel benzerlik, kelime markaları telaffuz edilirken ortaya çıkan benzerlik halidir. Davaya konu marka “...” şeklinde telaffuz edilmekte iken, davalı markalarının esas unsuru “...” şeklinde telaffuz edilmekte, her ne kadar ilk hece aynı olsa da davaya konu markaya eklenen “...” harflerinin markaları hece sayısı ve vurgu bakımından farklılaştırdığı markalar arasında bir bütün olarak işitsel bakımdan benzerlik olmadığı kanaatine varılmıştır.
Kavramsal (anlamsal) bakımdan yapılacak incelemede; davaya konu “...” ibaresi “güvenilir kimse” anlamına gelen erkek ismi olarak kullanılmaktadır. Davacı şirkete ait “...” ibaresi ise “güvenli, sakıncasız, emniyetli, tehlikesiz, şüphesi olmayan, ...'nde bazı devlet görevlerindeki sorumlu kişi” anlamlarına gelmektedir. Dolayısıyla, markalar arasında kavramsal bakımdan düşük düzeyde bir benzerliğin bulunduğundan bahsedilebilir. Ancak, bilindiği üzere genel olarak aynı veya benzer kavramlara karşılık gelen işaretler arasındaki karıştırılma ihtimali değerlendirilirken, görsel veya işitsel benzerlikle desteklenmediği sürece, kavramsal benzerliğin tek başına karıştırılma ihtimaline yol açmadığı kabul edilmektedir.
Sonuç olarak, “...” ibaresi markalarda ortak unsur olsa dahi, davaya konu markaya eklenen “...” ibaresi ve markanın tertip tarzının davaya konu markayı genel izlenim bakımından davacının markalarından uzaklaştırmış ve farklılaştırmış olduğu, dolayısıyla markaların ortalama düzeyde tüketici nezdinde görsel ve işitsel bakımdan bir bütün olarak yaratacağı algı ve izlenim itibariyle benzer olmadığı kanaatine varılmıştır. ... 'nin 21.11.2017 tarih ... sayılı başka bir uyuşmazlığa ilişkin olup iş bu davaya emsal alınabilecek bir kararda; "..." markası ile "..." markaları arasında iltibas tehlikesi bulunmadığına kanaat getirilmiştir.
Taraf markaları arasında global olarak işaret benzerliği bulunmadığından; dava konusu marka ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, ...’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, ...'de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı şirketin “...” markalı ürün üretimini yaptırdığı firmalardan gerçekleştirdiği et ve et ürünleri alımına ilişkin 2020 yılına ait fatura örnekleri ile “...” markalı ürünlerine ilişkin 2012, 2013, 2014 ve 2020 (1 adet) yılına ait tanıtım broşürlerinin “...” ibareli markanın tanınmışlığını kanıtlamada yeterli olmadığı değerlendirilmiştir. Diğer taraftan, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında yapılan inceleme neticesinde “...” ibareli marka ile dava konusu marka başvurusunun benzer olmadığı ve markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varıldığından, davalının başvuruya konu markasının davacının tescilli markasından haksız yararlanma sağlaması, davacı markasının itibarına zarar vermesi, ayırt ediciliğini zedelemesi gibi durumların ortaya çıkacağına ilişkin kanaat oluşmamıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (...)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL'nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL'nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...'e verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 88,30 TL vekalet harcı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 588,00 TL posta-tebligat ücreti olmak üzere toplam 4.383,12 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re'sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, Davalı ...'un yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ... Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31/05/2023
Katip ...
E-imza
Hakim ...
E-imza
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!